ZONGULDAK (İHA) - Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Meltem Çetinkaya, Türkiye'nin nükleer enerji çöplüğü haline getirilmek istendiğini söyledi.
Çetinkaya, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, endüstrileşmiş ülkelerin nükleer atıklarını ve sökmeyi hedefledikleri santrallerini ülkemizde depolamak istediklerini kaydetti. Almanya, Fransa ve Hollanda hükümetlerinin kirli teknoloji transferini sürdürebilmesi için Avrupa Birliği (AB)-Türkiye müzakerelerini kasıtlı olarak durdurduğunu iddia eden Çetinkaya, "Türkiye endüstrileşmiş ülkelerin terk ettiği nükleer enerji teknolojisine kesinlikle bulaşmamalıdır. Endüstrileşmiş ülkelerin, nükleer atıklarını ve sökülecek santrallerini küresel nükleer enerji ortaklığı aldatmacasıyla ülkemizde depolanmalarını reddediyoruz. Bu amaçla Fransa, ABD ve Ukrayna ile yapılan sözde nükleer enerjinin barışçıl kullanımı ikili anlaşmalarının iptalini talep ediyoruz. ABD'nin 1978'den beri bir yenisini kuramadığı Almanya'nın tüm kurulu olanlarını 2013'e kadar kapatmayı kararlaştırdığı santrallerin yasadışı ihracat kredileri, uluslararası tahkim anlaşmaları ve doğacak zararları ülkemiz yurttaşlarınca ödenmesine neden olacak hazine garantileri verilerek ülkemize kurulmasını istemiyoruz. Almanya, Fransa, Hollanda hükümetleri, kirli teknoloji transferini sürdürebilmesi, AB-Türkiye müzakerelerini kasıtlı olarak durdurmuşlardır" dedi.
Nükleer santrallerinin bilinçli olarak yeniden dünya ve ülke gündemine getirildiğini savunan Çetinkaya, Türkiye Çevre Platformu olarak dünya çapında Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR), Nükleer savaşın önlenmesi için Uluslararası Fizikçiler (İPPNW) ve Enerji Bilgi Servisi (WİSE) tarafından yürütülen ve TÜRÇEP bileşeni EUROSOLAR Türkiye tarafından da gündeme getirilen "Atom Enerjisi Gerçeği Uluslararası Afiş Kampanyası"nı yeniden ülke gündemine getirmeye karar verdiklerini açıkladı.
2001 yılında nükleer elektrik, dünya enerji gereksiniminin yüzde 2.3 oranında karşıladığını ve bu nedenle enerji ihtiyacında nükleer enerjiye muhtaç olmadığını vurgulayan Çetinkaya, nükleer enerjinin zararlarını şöyle anlattı:
"Avrupa'da reaktör kazası riski yüzde 16'dır. Nükleer santrallerde teknik eksiklikler ve insan hatalarından dolayı çevreye büyük ölçüde radyoaktif maddelerin yayılmasına yol açabilecek çok ciddi felaketler düzeyinde kazalar her zaman olabilir. Çernobil patlamasındaki reaktör patlamasında yaşandığı gibi bir kaza neticesinde on binlerce insanın ölebileceğini hesaplamak zor değildir. Nükleer santraller uranyumu işlerken, çekirdek parçalanması yoluyla yüksek radyoaktivite taşıyan nükleer atıklar haline dönüştürüyor. Nükleer santrallerin ürettiği yüksek radyoaktivite taşıyan atıkların güvenilir şekilde bertaraf edilmesi için dünya çapında bulunmuş tek bir yöntem bile yok. Nükleer teknoloji ihracı ve nükleer teknolojinin yaygınlık kazanması nükleer silahların yayılması riskini de önemli ölçüde arttırıyor. Nükleer enerji bir atom bombası fabrikasıdır. Nükleer enerji dünyadaki iklim değişikliğini durduramaz. 2050 yılı itibariyle fosil kökenli enerjinin sadece yüzde 10'unun nükleer enerjiden sağlanması planlansa bile yaklaşık bin tane yeni santralin kurulması gerekir. Bu kadar çok santral kurulunca uranyum rezervleri çok kısa sürede biter. Rüzgar enerjisi istihdam oluşturmakta nükleer enerjiden öndedir. Nükleer enerji yüksek sermaye, yenilebilir enerji ise yoğun insan emeği gerektiriyor."
Çetinkaya, ayrıca organik atıklardan elde edilen enerjiyi, güneş ve rüzgar enerjilerini de nükleer enerjiye alternatif enerji olarak gösterdi.