HABER

CHP Niğde Milletvekili Gürer:

"Geçmişte TEKEL'de, SEKA'da, Sümerbank'ta ne yapıldıysa şeker fabrikalarında da o yapılacak. 2019 seçimleri dikkate alınarak 5 yıl süreyle işletilme zorunluluğu getirilmiş gibi görülen işletmeler, kuruluş yapıları nedeniyle modernize edilmedikleri için 5 yılın sonunda büyük ölçüde özelleştirilmeseler dahi devre dışı kalacak"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Geçmişte TEKEL'de, SEKA'da, Sümerbank'ta ne yapıldıysa şeker fabrikalarında da o yapılacak. 2019 seçimleri dikkate alınarak 5 yıl süreyle işletilme zorunluluğu getirilmiş gibi görülen işletmeler, kuruluş yapıları nedeniyle modernize edilmedikleri için 5 yılın sonunda büyük ölçüde özelleştirilmeseler dahi devre dışı kalacak." dedi.

Gürer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 14 şeker fabrikasının özelleştirilme kapsamına alınmasını eleştirerek, sağlık açısından zararlı olduğu belirtilen nişasta bazlı şekerin pazardaki payının her geçen gün arttığını söyledi.

Nişasta bazlı şeker üreticilerin gücünün şeker fabrikalarının giderek yok olmasının önünü açtığını savunan Gürer, "Geçmişte TEKEL'de, SEKA'da, Sümerbank'ta ne yapıldıysa şeker fabrikalarında da o yapılacak. 2019 seçimleri dikkate alınarak, 5 yıl süreyle işletilme zorunluluğu getirilmiş gibi görülen işletmeler, kuruluş yapıları nedeniyle modernize edilmedikleri için 5 yılın sonunda büyük ölçüde özelleştirilmeseler dahi devre dışı kalacak ve piyasa nişasta bazlı şeker üreticilerine teslim edilecek." diye konuştu.

Şeker fabrikaların modernize edilerek kotaların kaldırılması ve bu sayede çiftçilerin korunması gerektiğini dile getiren Gürer, 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesinin 5 yıl içerisinde kapatılması anlamı taşıdığını ileri sürdü.

Gıda üretimde yeterli denetim yapılmadığını iddia eden Gürer, hileli üretim yapanların kamuoyuna duyurulması gerektiğini söyledi.

Elindeki peynirleri basın mensuplarına gösteren Gürer, merdiven altı üretim ve denetimsizlik nedeniyle piyasada içerisinde süt bulunmayan ve aslında peynir olmayan ürünlerin bulunduğunu dile getirdi. Normalde, 450 ton çiğ süt kullanılarak yaklaşık 45 ton peynir elde edildiğini aktaran Gürer, bunun yerine bazı üreticilerin 20 ton bitkisel margarin, kemik unu, nişasta, piyasadan toplanmış iade peynirler ile diğer kuru maddeleri karıştırarak peynir yaptığını söyledi.

Bu durumun süt üreticilerini olumsuz etkilediğini ve süt krizinin yaşanabileceğini öne süren Gürer, "Vatandaş raftan bunu peynir diye alıyor. Oysa peynir değil, margarin. İçinde katkı maddesi var. Bunlarla sütsüz peynir yapılıyor." ifadelerini kullandı.

Gürer, ithal ürünlerin tarım ve hayvancılığı bitirdiğini iddia ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çiftçilerin mazot maliyetinin yarısının devlet tarafından ödeneceğini açıkladığını, bundan sadece "Çiftçi Kayıt Sistemi"nde olanların faydalanabileceğini anlattı.

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay'ın "Kaya tuzu sağlıklıdır." dediğini anımsatan Gürer, "Türkiye'de kaya tuzu olarak üretilen tuzların rafine edilmeden yenilmesi mümkün değil. 'Bu tuzları rafine etmeden alın' diyor. Rafine etmeden yalnızca hayvanlar o tuzları kullanıyorlar. Çünkü kaya tuzunun içinde kil var. Kil arındırılmadan o tuz kullanılamaz." şeklinde konuştu.

Karatay'ın bu tuzların içerisine alüminyum silikat katıldığı için "rafine edilmesin" dediğini aktaran Gürer, bunun akıcılık için katıldığını, vatandaşların akıcılığı bulunmayan tuzu almadığını söyledi.

Taşlaşmış tuzda silikat bulunmadığını dile getiren Gürer, "kaya tuzu sağlıklı" denildiği için ithal tuz alınırsa çok pahalıya tuz yenileceğini kaydetti.

En Çok Aranan Haberler