BURSA (İHA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Onur Öymen, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in Almanya'da devam eden Deniz Feneri yolsuzluk davasıyla ilgili "Bana ne" şeklindeki sözlerini eleştirerek, 'Bunu herkes söyleyebilir, ama Adalet Bakanı söyleyemez' dedi.
CHP Bursa İl Başkanlığı binasında açıklamalarda bulunan Öymen, ABD merkezli krizin dalga dalga yayıldığına ve Avrupa'yı da etkisi altına aldığına dikkat çekti.
Dünyadaki tüm borsaların bundan etkilendiğini belirten Öymen, "Nasıl sonuçlanacağı da daha belli değil. ABD Meclisi'nin alacağı karar, ekonomi üzerinde etkili olacaktır. Biz ise bu dalgalanmayı en az zararla atlatmak için gerekli tedbirleri almalıyız. 'Bizi etkilemez' dersek buna karanlıkta ıslık çalmak denir. 50 milyar dolar cari açığımız var.
Bunu finanse etmek zorundayız. Dış kaynaklara ihtiyaç duyuyoruz. Özel sektörün ve bankaların yurtdışı borçları 120 milyar dolar civarındadır. Hükümet bu sorunlara akılcı, bilimsel cevap aramak yerine 'biz kuvvetliyiz' demektedir. Türkiye'deki yabancı bankaların merkezlerinin de sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Bazıları 'Tüm devlet bankalarını özelleştirelim' diyordu. Bunu öneren zihniyet şimdi özel bankaları devletleştiriyor. Tüm bankaları özelleştirirsek daha büyük risklerin altına gireriz" dedi.
"ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK ÖRGÜTÜ'NDE TÜRKİYE 64. SIRADAN 58'E YÜKSELMİŞTİR"
Türkiye'nin en önemli konusunun yolsuzluk olduğunu söyleyen Öymen, bugüne kadar pek çok belgenin açıklandığını, hükümetin kendini savunamayacak duruma düştüğünü iddia etti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı televizyonda gündemdeki konuları tartışmaya davet ettiğini ifade eden Öymen, "Başbakan diyor ki: 'Tartışalım da prim mi verelim?' Baştan başarılı olamayacağını kabul etmiş. Bunun adına minderden kaçmak denir. Doğru iş yaptığınıza inanıyorsanız minderde hazır olacaksınız. Bunun çeşitli somut örneklerini ortaya koyduk. Daha çok örnekleri var. Yağmur gibi yağıyor. Fakat iyice incelemeden, belgelerini tespit etmeden kamuoyuna açıklamıyoruz. Buna benzer konular her gün önümüze geliyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Meclis'in açılışında yaptığı konuşmada Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün sonuçlarına değindiğini, Başbakan'ın da sonuca sevindiğini belirten Öymen, "Türkiye 72. sıradan 58. sıraya yükselmiş. Bundan övünç duyuyor. Başbakan kendisine bilgi veren danışmanlarını iyi takip etsin. Sonuçları sadece hükümet değil biz de takip ediyoruz. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün geçen seneki sıralamasında Türkiye 72. değil, 64. sıradaydı. Bu senede 58. sırayı iki ülke ile paylaşıyor.
Yolsuzluklarla o kadar mücadele ettik ki ilerliyoruz. Hangi ülkeleri geçtik? Libya, Lübnan, Tunus, Bulgaristan ve Hırvatistan'ı geçmişiz. Bu liste yapılırken son yolsuzluk olayları ortaya çıkmamıştı. Önümüzdeki sene listede kaçıncı olacağımızı düşünmek bile istemiyorum. Batı ülkeler haricinde Şili, Uruguay, Dominik Cumhuriyeti bizim önümüzdedir. Müslüman ülkeleri arasında ise 7. sırada bulunuyoruz" şeklinde konuştu.
"KIBRIS, TEK DEVLET, TEK BAYRAK OLURSA TÜRKLER AZINLIK DURUMUNA DÜŞER"
Yolsuzluk konusunun peşini bırakmayacaklarını vurgulayan Öymen, durumun Türkiye'nin itibarını zedelediğini iddia etti. Yolsuzluk konusunda Brüksel'deki yetkililerle birebir konuştuklarını açıklayan Öymen, "AK Parti kapatılıyor diye sürekli açıklamalar yapan üyelerin, yolsuzluk konusunda ağızlarını bıçak açmadığını söyledik. Hiçbir şey söylemiyorlar. Bize sadece 'Merak etmeyin, yakından izliyoruz' dediler. Son dönemde birçok yazar, sanatçı gözaltına alındı. Önceden bir yazar hakkında dava açılınca hemen ayaklanan Avrupa, bu sefer niye ses çıkarmıyor? Onlar yazar da bunlar değil mi? CHP, Türkiye'nin AB üyeliğini herkesten daha çok desteklemektedir.
AB, CHP ve Türkiye'nin ilkeleri örtüşüyor. AK Parti, Türkiye'nin en yüksek mahkemesi tarafından anayasal bir suçu işlediği sabit olan bir parti konumuna gelmiştir.
Aslında böyle bir partiyle kendimizi mukayese etmemeliyiz. AB üyeleri taraf tutmamak zorundadır. Taraf olmalarının yanlış olduğunu yüzlerine söyledik. AK Parti kapatılmadı diye mutlu oldular, ama başka tepkileri yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün Meclis açılışında değindiği konulardan birisinin de Kıbrıs konusu olduğunu hatırlatan Öymen, "Bu kadar önemli bir konuyu sadece bir cümle ile geçmiştir. Önemli bir konuda Cumhurbaşkanı'nın söyleyeceği söz bundan ibaret mi olmalıdır? Kıbrıs Rum Lideri Hristofyas, her gün 'Türkiye'nin garantörlüğünü istemiyoruz' diye açıklama yapıyor. Kıbrıs'ta tek devlet, tek bayrak yapılırsa Türkler azınlık durumuna düşecektir. Böyle bir konuyu gözden çıkarmamak lazım.
Hükümet, 'Annan Planı'nı kabul etti, ancak Kıbrıs ve Yunanistan tarafı, 'Annan Planı ölmüştür' diye açıklama yapıyor. Böyle bir durumda masaya oturuyoruz. Masaya oturmaya zorlanıyoruz. Başbakan da 'masadan kaçan taraf olmayacağız' diye açıklama yapıyor. Sanki masadan kaçmak vatan hainliğiymiş gibi algılanıyor. Dünya üstüne düşen sorumluluğu yaptı mı ki biz masadan kalkmıyoruz?" diye konuştu.
Ermenistan konusunun da göz ardı edildiğini ileri süren CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, şimdi de Meclis'te 'Ermenistan, Yukarı Karabağ'ı Azerbaycan toprağı olarak kabul etti mi?' sorusunu soracaklarını açıkladı. Tüm dünya kabul ederken, Ermenistan'ın bunu kabul etmediğini söyleyen Öymen, "Ermenistan sözde soykırım talebinden vazgeçecek mi?" dedi.
"ADALET BAKANI'NIN SÖZLERİNİ TALİHSİZLİK OLARAK GÖRÜYORUM"
Bir gazetecinin Fırat-Kılıçdaroğlu düellosunu da hatırlatması üzerine Onur Öymen, "Kimin galip geldiği değil, kimin mağlup olduğu önemlidir. Gazeteciler o belgelerin ne anlama geldiğini biliyor. İçinde Danıştay, Yargıtay kararları var. Bu belgelere karşı ne diyebilirsiniz? Bayramdan sonra neler açıklayacağız' demeniz sizi kurtarmaz.
Bizim yolsuzluğa karşı hoşgörümüz sıfırdır. Çaresi de var. Tartışmaya da gerek kalmayacaktı. Milletvekillerinin adil suçlara karşı dokunulmazlıkları kaldırılsaydı sorun
çözülecekti. Adalet Bakanı, Deniz Feneri konusuyla ilgili 'Bana ne?' diyor. Sonra da inkar etmeye kalkıp, 'Ben onu demek istememiştim' diyor. Bunu nasıl söylersiniz.
Yargılananlar Türk, dava konusu Türkiye ile ilgili. Davanın uzantısı Türkiye'ye bağlanıyor. Para Türkiye'ye kaçırılıyor. Kuryeler Türk. Davanın siyasi bağlantısının olduğu söyleniyor. Bunu herkes söyler, ama Adalet Bakanı söyleyemez. Bakanın sözlerini talihsizlik olarak görüyorum. Bu paralar nerede? Paralar siyasi amaçla kullanıldıysa,
bir TV kanalına harcandıysa anayasal suçtur. Almanya polisi 'Bu televizyon kanalına baskın yapacaktık, ama engellendik' dedi. Niye engelliyorsunuz? Bursa da dahil Türkiye'nin her yerinden yağmur gibi yolsuzluk geliyor. Zamanı gelince açıklayacağız" şeklinde konuştu.