HABER

"Çocuk kitaplarındaki konularda toplumun sosyolojisini görebiliriz"

Uluslararası Avrasya Kitap Festivali'nde "Çocuk Edebiyatına Akademik Yaklaşımlar" konulu söyleşi düzenlendi - Erdem Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Melike Günyüz: - "Çocuk kitaplarındaki konulara bakarak toplum sosyolojisini görebiliriz. Bunun en büyük örneklerinden biri de boşanma konusu. Toplumda boşanma sayısı arttıkça çocukların bu alandaki yayınlara ihtiyacı doğuyor"

İSTANBUL (AA) - Erdem Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Melike Günyüz, çocuk edebiyatının önemine işaret ederek "Çocuk kitaplarındaki konulara bakarak toplum sosyolojisini görebiliriz. Bunun en büyük örneklerinden biri de boşanma konusu. Toplumda boşanma sayısı arttıkça çocukların bu alandaki yayınlara ihtiyacı doğuyor." dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Basın Yayın Birliği (BasYayBir) iş birliğinde bu yıl ilki düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu "Uluslararası Avrasya Kitap Festivali" Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde okuyucuyla buluşuyor.

Festival kapsamında gerçekleştirilen ve İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Selva İnce'nin moderatörlüğünü üstlendiği "Çocuk Edebiyatına Akademik Yaklaşımlar" söyleşisine katılan Melike Günyüz, çocuk edebiyatının toplumun turnusol kağıdı olduğunu belirterek, "Çocuk kitaplarındaki konulara bakarak toplum sosyolojisini görebiliriz. Bunun en büyük örneklerinden biri de boşanma konusu. Toplumda boşanma sayısı arttıkça çocukların bu alandaki yayınlara ihtiyacı doğuyor." diye konuştu.

Günyüz, dünyanın hızla küçük bir köye dönüştüğünü aktararak, çocuk edebiyatının da moda konuları takip ettiğini ve her sene dünyada farklı konuların moda olduğunu söyledi.

Çocuk edebiyatı alanındaki akademik çalışmaların eksik kaldığının altını çizen Günyüz, "Akademisyenler, bu konuda söz söylemesi, kritikleri yapması gerekirken bir şeyler söylememiş. Neden, çünkü böyle bir alan olduğunu, bu alanın tanımlı olduğunu sanmıyorum. Okul öncesi, çocuk gelişimi gibi bölümlerde tek dönem verilen dersler var sadece. Bunlarda da kritik anlamında metinler incelenmiyor. Çocuğu nasıl etkileyeceği, dil gelişimine nasıl katkıda bulunacağı gibi konularda çalışmalar yok." değerlendirmesinde bulundu.

- "Çocuklara kendi okuma zevklerini oluşturabilecek alanı sağlayamıyoruz"

Melike Günyüz, çocuk edebiyatında dil sevgisi aşılamanın önemine değinerek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de edebiyatçılar çocuk edebiyatı alanında yazmadığı sürece bu alanda bir şey olmayacak diye düşünüyorum. Çok fazla yazamayan insanlar çocuk edebiyatı kolay deyip bu alanda yazıyor ve ne yazık ki bir şekilde tüketiliyor. Böyle olmamalı. Her alanda yazan insanların çocuk edebiyatına yönelmesi gerekiyor. Bu konuda en azından yeni başlayan insanlara biraz eğitim vermemiz gerekiyor. Bütün kadim metinler Peygamber hikayelerinden besleniyor. Şiirden, klasiklerden, Mesnevi'den, haberdar olmak gerekiyor. Bunları okuyacaksınız ve çocuklara söyleyecek yeni bir şeyleriniz olacak."

Çocuklara günlük hayatta kullanılanın dışında bir dil sunmanın gerekliliğine de işaret eden Günyüz, "Çocuklara ön yargıyla yaklaşıyoruz. 'Çocuk bunu anlamaz, bunu beğenmez' diyoruz. Ne yazık ki çocuklara kendi okuma zevklerini oluşturabilecek alanı sağlayamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Günyüz, son dönemde gündeme gelen sosyal medya fenomeni yazarlara da dikkati çekerek, "Satış rakamlarına ve kitaplarına bakıyorum, bir sorun olmalı diyorum. Ben yayınevindeki yazarlara 'satış rakamlarınıza bakarak kendinizi iyi yazar sanmayın', diyorum. Yüz yıl sonraya kalabilecek mi eseriniz, bir edebi değeri var mı önemli olan bu." şeklinde görüşlerini dile getirdi.

-"Göç etmesek bile göç etmişiz gibi bir travma halindeyiz"

Söyleşiye katılan yazar Sara Şahinkanat da sürekli yeni eserlerin yazıldığı hızlı bir dünyada yaşanıldığının altını çizerek, "Göç etmesek bile göç etmişiz gibi bir travma halindeyiz. Teknolojinin gelişimiyle hiçbir şey eskisi gibi değil. Değişim çok hızlı. Her şey var ama önceliklerimizi seçmekte sıkıntı yaşıyoruz." dedi.

Çocukların anne babalarından belirli sayıda kelime duyabildiklerini söyleyen Şahinkanat, kitap okumanın kelime haznesini geliştirdiğini aktardı.

Sara Şahinkanat, çocuk edebiyatında doğru ve yanlışlar olduğunu savunarak, şu bilgileri verdi:

"Toplum olarak sürekli doğru-yanlışlar üzerinden gitmeye çalışıyoruz. Burada da 'kime göre doğru' tanımının altı çok dolu değil. Halbuki çocuk edebiyatında doğru-yanlış tartışması yerine kaliteli ve iyi işlenmiş mi ona bakmalıyız."

Çocuk kitaplarında ağırlığın görsele kaydığını, bu yüzden de kısa metinlerin tercih edildiğini vurgulayan Şahinkanat, "Az sözle farklı stilde bir şeyler çıkarmak, duyguyu eşsiz bir şekilde ortaya koymak ancak şiir okumakla şiir bilmekle olur. Kısa metinleri böylece daha kaliteli hale getirebiliriz. Diğer türlü resimli kitaplarda metinler zayıf geliyor bize. Böyle olunca herkes ben de yazarım diyor." değerlendirmesinde bulundu.

Şahinkanat çocuk kitaplarının oyunla eşleştirilmesi ve ders kitabı algısından ayrılması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Çocuğun oyun oynamak gibi kitap okuma hakkı da vardır, şeklinde bir algı olmalı. Evde bir köşe oluşturmak, kitap evlerini kütüphaneleri ziyaret etmek, kitaptan etkinlik üretmek kuklalarla oynamak, kitabın dansını yapmak gibi aktiviteler yardımcı olacaktır. İlkokul çağındaki çocuklara 'Artık büyüdün, oyunu bırak, kitaba geç.' dememeliyiz. İleriki yaşlarda da hiç olmazsa kitabın ilk 30 sayfasını beraber okumalıyız. Çocuğu, anne baba sesinden kitabı duyma zevkinden mahrum bırakılmamalıyız."

Mustafa Kutlu'nun "Onur Yazarı" olduğu, 200'ün üzerinde yayıncı ve markanın yer aldığı festival 3 Mart'ta sona erecek.

En Çok Aranan Haberler