HABER

"Çocuklarınıza göstereceğiniz sevgi, uykudan daha yararlıdır"

TUTD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen: - "Çocukların erken saatte yatması çok iyi olur ama annesi, babasıyla vakit geçirmesi de çok önemlidir. Çocuk, yeter ki anne babasından sevgiyi alsın ve sevgiyi fark etsin. Çocuklarınıza göstereceğiniz sevgi, uykudan daha yararlıdır diye düşünüyorum" - "Çocukların uyku süresi 8 saatten 6 saate inmiş durumda ve bunların nedeni sosyal medya, bilgisayardır. Uykusuzluk ve uyku bozuklukları, insanoğlunun yaşam kalitesini ve başarısını en çok etkileyen sistemden biridir. Hemen hemen her gün bir evladımız, uyku bozukluğu nedeniyle ailesi tarafından bize getiriliyor" - "Uykusunu sağlıklı bir şekilde uyuyamayan çocuklar, okulda dikkat eksikliği ve derslerinde başarısızlık göstermeye başlar. Günümüzde çocukların eğlence alanları, teknolojiyle beraber dijital aleme kaymış durumda"

İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen, sosyal medyanın çocukların uyku süresini kısalttığını belirterek, "Çocukların erken saatte yatması çok iyi olur ama annesi, babasıyla vakit geçirmesi de çok önemlidir. Çocuk, yeter ki anne babasından sevgiyi alsın ve sevgiyi fark etsin. Çocuklarınıza göstereceğiniz sevgi, uykudan daha yararlıdır diye düşünüyorum." dedi.

Prof. Dr. Özgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukları her gün aynı saatte yatırmak yerine, aynı saatte kaldırmanın daha önemli olduğunu belirterek, ataların tavsiyesine uyup "güneşi üzerine doğurmamak" gerektiğini söyledi.

Çalışan anne ve babaların çocuklarında daha fazla uykusuzluk durumuna rastlandığını anımsatan Özgen, "Çocuklar tüm gün anne babadan ayrı, akşam anne babası geliyor ve onlarla vakit geçirmek istiyor. Yemek yedi saat 20.30 oldu zaten, ondan sonra çocuklarımıza 'haydi yat' diyoruz ama yemek yiyen bir çocuğun hemen yatırılması uygun değildir." diye konuştu.

Özgen, ebeveynleriyle kaliteli vakit geçiren çocukların sosyal hayatının zamanla düzeleceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İkinci olarak çocuklar akşama kadar özledikleri ebeveynleriyle güzel bir şekilde vakit geçirmek istiyor. Çocuk için böyle bir ihtiyaç var. Ne yapacak çocuk, huysuzluk yapıp uyumamaya çalışıyor ve ebeveynlerle bir çatışma hali başlıyor. Böyle bir çatışmadan sonra çocuk uyusa bile o gerginlikte uyuduğu için uyku kalitesi bozuluyor. Uyku kalitesi bozulması demek, verimli olmaması demek. Verimli olmaması demek, ertesi gün bu çocuğun veya yetişkin insanın verimli çalışamaması, dersini anlayamaması demektir. Diğer taraftan da gelişememe, büyüyememe gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Çocukların erken saatte yatması çok iyi olur ama annesi, babasıyla vakit geçirmesi de çok önemlidir. Çocuk, yeter ki anne babasından sevgiyi alsın ve sevgiyi fark etsin. Çocuklarınıza göstereceğiniz sevgi, uykudan daha yararlıdır diye düşünüyorum."

Uykusunu alamayan çocukların strese girdiğini vurgulayan Özgen, "Akut stres dediğimiz ilk bir aylık süreçte bir kısmı tamamlanıyor, bir kısmında kişilik yapısı, daha önce yaşanmış bir sürü faktöre bağlı olarak uzayıp gidebiliyor. Asıl mesele burada, uykusuzluk devam ederse profesyonel yardım almaktır." dedi.

- "İnternetle çocuğun arasına mesafe koymak zorundayız"

Gündelik hayat koşturmacasında düzenli olarak aynı saatte uyumanın mümkün olmadığını dile getiren Özgen, "Uykuya yatma saatimiz sosyal olaylardan etkilenen bir şey. Maç olur, film olur, arkadaşlar gelir, biz bir yere gideriz ve misafirlere 'Gidin ben yatacağım.' diyemeyiz ama kalkış saatimiz görece olarak elimizdedir. Böylece uyku saatlerimizi düzenlemek elimizdedir." ifadelerini kullandı.

Özgen, çocukların uykusu gelmediği sürece zorla yatırılmaması gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Çocuklarımızı her gün aynı saatte kaldırırsak ve uykusu gelince yatırırsak uyuma saatinin de düzene girdiğini göreceğiz. Elektriğin bulunmasıyla uyku süremiz, 10 saatten 8 saate inmişti. Şimdi ise hem yetişkinlerin hem de çocukların uyku süresi 8 saatten 6 saate inmiş durumda ve bunların nedeni sosyal medya, bilgisayardır. Uykusuzluk ve uyku bozuklukları, insanoğlunun yaşam kalitesini ve başarısını en çok etkileyen sistemden biridir. Hemen hemen her gün bir evladımız, uyku bozukluğu nedeniyle ailesi tarafından bize getiriliyor. Aileler, 'Bu çocuk gece yatmıyor, sabah kalkmıyor. Yaz aylarında öğleye doğru kalkması normal belki ama bu durum genel hayata yansıdığı zaman okula gidince verimsiz oluyor.' diyorlar. O zaman bilgisayarla, sosyal medyayla yani internetle çocuğumuzun arasına belli bir mesafe koymak zorundayız."

- "Dijital oyunları sınırlamamız lazım"

Gün içinde bellekte biriken olumsuzlukların, uyku vesilesiyle bünyeden temizlendiğini anımsatan Özgen, "Uyku önemsiz olsaydı, kısacık ömrümüzde neden yaşadığımız sürenin 3'te 1'i uykuda geçsin? Uykunun veya insanoğlunun işleyişine baktığımız zaman gün içerisindeki zihinsel ve fiziksel aktivitelerimiz sırasında toksin diyebileceğimiz birtakım maddeler birikiyor ve bunlar uykuyla atılıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Özgen, uykunun her şeyin temizlendiği ve ertesi güne hazırlayan önemli bir alan olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Uyku, sadece fiziksel olarak değil zihinsel olarak da çocuklarımızı ertesi güne hazırlayan bir ihtiyaçtır. Uykusunu sağlıklı bir şekilde uyuyamayan çocuklar, okulda dikkat eksikliği ve derslerinde başarısızlık göstermeye başlar. Günümüzde çocukların eğlence alanları artık teknolojiyle beraber dijital bir aleme kaymış durumda ve teknoloji ile uyku saati 6 saate doğru kayıyor. Ortalamanın değiştiğini görüyoruz çünkü çocuklar bilgisayarda ve telefonda sürekli oyunlar oynuyorlar. Bilgisayar programcılarının en büyük yatırım yaptığı alanlarından biri oyunlar. Neden? Çünkü insanlar oyunda çok fazla zaman geçiriyor ve maalesef bunların bir çoğu bağımlılık yapıyor.

Bu nedenle akademik başarısı düşen çocuklarda artış görüyoruz. Dijital oyunları sınırlamamız lazım veya en azından belirli bir kural çerçevesinde net bir alana getirmemiz lazım. Şu an 'insomnia' yani 'uykusuzluk' dediğimiz kavramın uyku bozuklukları içinde en sık görülenidir. Zaman zaman uykusuzlukla başı derde giren neredeyse iki insandan biri uykusuzluk nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor. Sosyal medya, televizyon ortamı, kronik dediğimiz uykusuzluk durumunu, önümüzdeki yıllarda daha da arttıracaktır."

En Çok Aranan Haberler