HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ-4

(ÖZEL) 1)ÖLÜM TÜNELLERİNDE EKMEK PARASI MÜCADELESİ ZONGULDAK'ta, maden ocaklarında son 5 yılda meydana gelen iş kazalarında can veren 80 maden işçisinden 26'sı kaçak işletilen ocaklarda yaşamını yitirdi.

(ÖZEL)
1)ÖLÜM TÜNELLERİNDE EKMEK PARASI MÜCADELESİ

ZONGULDAK'ta, maden ocaklarında son 5 yılda meydana gelen iş kazalarında can veren 80 maden işçisinden 26'sı kaçak işletilen ocaklarda yaşamını yitirdi. Tek geçim kaynakları kömür olan işsiz madenciler, iş kazalarına ve ölümlere rağmen iş güvenliği tedbirlerinin olmadığı 'ölüm tüneli' olarak tabir edilen yüzlerce kaçak ocakta günlük 50-80 lira yevmiye karşılığında üretim yapıyor. Türkiye'de kömür diyince akla gelen ilk kent olan Zonguldak'ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun(TTK) yanı sıra özel kömür işletmelerinde de üretim yapılıyor. Bunun yanında iş bulamayan maden işçilerinin yasa dışı üretim yaptığı ruhsatsız kömür ocakları da bulunuyor. İşsiz madenciler, iş kazalarına ve ölümlere rağmen iş güvenliği tedbirlerinin olmadığı ocaklarda günlük 50-80 lira yevmiye karşılığında üretim yapıyor. Ormanlık ve dağlık alanların yakınındaki mahallelerde oturanlar ile Kilimli ve Kozlu ilçelerinde çok sayıda kişi, geçimini bu ocaklardan sağlıyor. TTK ve özel ocaklarda üretilen ve tonu 700-800 lira arasında satılan kömür, kaçak ocaklarda yarı fiyattan satılıyor.

TESPİT EDİLEN KAÇAK OCAKLAR İMHA EDİLİYOR
Jandarma, TTK, Orman Bölge Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü yetkilileri, düzenli olarak denetimlerini yapsa da ruhsatsız kömür ocaklarını önüne geçilemiyor. Son 5 yılda tespit edilen 16 kömür sahasında ki bin 461 kaçak ocak hakkında işlem yapıldı. Bunlardan 491'i hakkında TTK tarafından Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Yapılan çalışmalara rağmen dinamitle patlatılarak mühürlenen bu ocaklardan bir çoğu daha sonra tekrar üretime açıldı. Jandarma kaçak ocaklardan tespit ettiği 614 bin 590 kilo kaçak kömürü İl Özel İdaresi yetkililerine teslim etti. Son 5 yılda, TTK'da 14, özel kömür işletmelerinde 40, kaçak ocaklarda ise 26 maden işçisi yaşamını yitirdi. Kaçak ocaklarda 1992'den bu yana ise göçük, patlama, gaz zehirlenmesi ve diğer iş kazaları sonucunda toplam 139 kişi hayatını kaybetti. En son geçen Temmuz'da Erkan Conkur (46) ve Hasan Yıldız (30), geçen cuma günü de Erol Sabah kaçak ocakta meydana gelen göçükte hayatını kaybetti.

BİLE BİLE ÖLÜME GİDİYORLAR
Kentteki yüzlerce kaçak kömür ocaklarından birinde yıllarca çalışan M.A., ölüm riskini bile bile neden kaçak ocaklara neden girdiklerini DHA'ya anlattı. İş bulamayınca kaçak ocakta çalışmak zorunda kaldığını anlatan M.A., şöyle dedi:C"Kaçacak ocakta risk çok ama para iyi geldiği için giriyorduk. Özel ocaktan biraz daha fazla kazanıyoruz kaçak ocakta. Zonguldak'ta çok kaçak ocak var. Çok ölen arkadaşımız var. Niye böyle oluyor diye üzülüyoruz ama Zonguldak'ın kaderi bu. Burada kömür yoksa ekmekte yok. Kömür yoksa işsizlik demek. Ocakta ölü de olsa. Onu çıkardıktan sonra yine açıyorlar. Yüzde 70 ciğerlerinde toz olan sağlam sağlık raporu alamayan mecbur kaçak ocağa giriyor. Başka iş bulamıyor. Kaçak ocakların berbat iş güvenliği. Özel ocaklar daha güvenli. O an ocağa girdiğiniz an sadece çıkışı düşünüyorsunuz. Çıktığınız da şükür ediyorsunuz. Bu insanların burada bir sebebi var. Ekmem davası. Burada ne fabrika var ne iş alanları var. Özel şirketlere girmekte zor. Giremeyince ne yapıyor adam kaçak ocağa giriyor. Artık kazayı filan düşünmüyor."

İŞSİZLİK KAÇAK OCAKLARA YÖNLENDİRİYOR
Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci, kaçak ocakların Zonguldak'ın acı gerçeklerinden bir tanesi olduğunu söyledi. Maddi imkansızlıklardan ve işsizlikten dolayı işçilerin kaçak ocakları tercih ettiğini ifade eden Demirci, "TTK iş sağlığı ve güvenliği konusunda çok duyarlı. En ufak iş kazasında maddiyata hiçbir zaman önem vermez ve ne gerekiyorsa yapılıyor. Zonguldak'ımız acı gerçeği ise kaçak ocaklar. Kaçak ocaklarda malesef sigortasız yaşı tutmayan veya yaşı geçmiş insanlar çalışıyor. Neden çalışıyor? Tabi ki maddi sıkıntılardan, imkansızlıklardan. Çocuklarını okutmak için. Buralarda iş güvenliği maalesef yok. Kalıcı özel sektörlerin sektörde olmasını istiyoruz. İşçinin rahat çalışabileceği, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli özel sektörlerin bölgede daha fazla olması lazım. Bunlar olursa iş sahaları da açılır ve kaçak ocaklarda azalma olur diyor düşünüyorum. Özel sektöre karşı değiliz. Sadece kalıcı ve güvenli iş yerleri istiyoruz." dedi.

Görüntü Dökümü
--------------------------
-Kaçak ocakta çalışan M.A. ile röp.
-Kaçak ocak dışından detay
-Anons
-Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci ile röp.
-Kaçak ocaktan ceset çıkarılması(arşiv)
-Kaçak ocaklardan detay(arşiv)
Süre: (8.29) Boyut: (949 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Aytaç ÖZTÜRK/ZONGULDAK,(DHA)

2)ADANA MERKEZLİ FETÖ OPERASYONU: 12 GÖZALTI

ADANA merkezli 5 ilde FETÖ/PDY'ye yönelik yapılan operasyonda 3'ü kadın, 12 kişi yakalandı.
Adana İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekipleri (KOM), FETÖ/PDY'ye yönelik Adana merkezli, Manisa, Kütahya, Hatay ve Şanlıurfa'da operasyon yaptı. Örgütün gizli haberleşme programı 'Bylock' kullanan şüphelilerin evlerine eş zamanlı baskın yapıldı. Polis ve askeri okullardan atıldıkları öğrenilen 3'ü kadın 12 kişi gözaltına alındı.Şüpheliler sağlık kontrollerinin ardından sorgulanmak üzere emniyete götürüldü.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Zanlıların Adli Tıp Birimi'ne getirilmesi
- Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması
- Adli Tıp Birimi tabelası

SÜRE:48" BOYUT:90 mb

Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: Gökhan KESKİNCİ/ADANA,(DHA)

========================================================

3)YARGITAY, KUMA YÜZÜNDEN İNTİHARDA KOCAYA VERİLEN 4 YIL HAPSİ AZ BULDU

ERZURUM'da 6 yıl önce kuma getirildiği için 4'üncü kattaki evlerinin penceresinden atlayan Netice Barçın'ın (28) ölümüyle ilgili 'eziyet' suçundan eşi Kamil Barçın'a (35) verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası, Yargıtay tarafından az bulundu. Kararı bozan Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi, bu suçtan cezanın arttırılmasını, eşinin evden çıkmasına izin vermeyen Kamil Barçın'ın yerel mahkemenin beraat kararı verdiği 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan da cezalandırılmasını istedi.Olay, 3 Haziran 2012 tarihinde merkez Palandöken ilçesi Abdurrahman Gazi Mahallesi'nde meydana geldi. 2 çocuk annesi Netice Barçın, oturdukları apartmanın 4'üncü katından atlayarak yaşamına son verdi. Kızının ölümünden damadı Kamil Barçın ve kuma olarak eve getirdiği Esengül N.'yi sorumlu tutan baba Necati Kayık, savcılığa başvurdu. Yaşanan olayın ardından kuma Esengül N., memleketi Adana'ya gitti. Şikâyet üzerine 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanan Kamil Barçın hakkında 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, eziyet' suçlarından 5 yıldan 18 yıla kadar, kuma Esengül N. hakkında ise 'basit kasten yaralama' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.
'EŞİM EVDEN AYRILMAK İSTEDİ İZİN VERMEDİM'
Esengül N. ile olaydan bir yıl önce tanıştıklarını söyleyen Kamil Barçın, "Eşim cep telefonumda Esengül'ün fotoğrafını gördü ve ilişkimi öğrendi. Eşim daha sonra Esengül'e telefon açarak Erzurum'a davet edip, birlikte yaşamayı istedi. Bunun üzerine Esengül N., Adana'dan gelerek bizimle yaşamaya başladı. Aralarında zaman zaman tartışma oldu, ama kavgaya dönüşmedi. Eşim evden ayrılmak istedi, fakat izin vermedim. Olay günü aramızda tartışma çıktı. Birkaç kez kolundan ve omuzlarından tuttum ve süpürge sapı fırlattım. Ancak isabet etmedi. Salona girerek kapıyı kilitledi. Kendisine zarar vereceğini düşünerek kapıyı ve camı kırıp içeriye girdim. Esengül kıyafetlerinden tutarak düşmesine engel olmaya çalıştı, ben de aşağıya koşarak tutmak istedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
KUMAYA BERAAT, KOCAYA 4 YIL 2 AY
4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 25 Aralık 2014 günü yapılan karar duruşmasında Kamil Barçın, 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat ederken, 'eziyet' suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Mahkeme, Esengül N.'nin 'basit kasten yaralama' suçundan beraatini kararlaştırdı.
YARGITAY KARARI BOZDU
Netice Barçın'ın ailesinin avukatı ile davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatının cezayı az bulup kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi'nde incelendi. 8'inci Ceza Dairesi, Esengül N.'ye verilen 'beraat' hükmünü yerinde bulup onarken, Kamil Barçın'a verilen cezayı az bularak kararı bozdu. Yargıtay, Kamil Barçın'ın olay günü kendisinden boşanmak isteyen ve mevcut ev ortamında yaşamayacağını belirten Netice Barçın'ın evden ayrılmasını engellemek amacıyla, dışarı çıkarken aynı evde birlikte yaşadıkları Esengül N.'den eşinin gitmesi halinde kendisine haber vermesini istediğini hatırlattı. Kamil Barçın'ın olay günü bir saat aralıklarla iki kez eve gelip eşini kontrol ettiğine değinilen bozma kararında, "Eve her geldiğinde Netice ile tartıştıkları, bir süre sonra Netice'nin evden çıktığının Esengül tarafından kendisine söylenmesi üzerine eve döndüğü sırada apartmanın merdiven boşluğunda Netice ve kızlarının birlikte aşağı indiklerini görüp Netice'yi içeriye götürdüğü ve ev içerisinde darp ettiği, bu şekilde eşini bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakmak suretiyle yüklenen suçu işlediği, bahsi geçen eziyet suçu kapsamında değerlendirilemeyip ayrı bir suçu oluşturacağı anlaşıldığından, sanığın ayrıca 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçunu işlediği gözetilmeden yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatına karar verilmesi" denildi.
'ONUR KIRICI OLAYA DAYANAMADI'
Sanığın ölen eşi ile evlilik birliği içerisinde yaşadığı ortak konutlarına, gayrimeşru ilişki yaşadığı Esengül N.'yi getirip birlikte yaşamaya zorladığı ve bu nedenle sık sık tartıştıklarına değinen Yargıtay, 'eziyet' suçunun alt sınırdan verilmesini eleştirdi. 8'inci Ceza Dairesi, "Netice'nin olay günü ve öncesinde sanık tarafından darp edilmesi, ailesi ile görüştürülmemesi, evden çıkmasına izin verilmemesi gibi nedenlerden dolayı gerek ailesi, gerekse yaşadığı çevre nezdinde küçük düşürülüp zor durumda bırakıldığı, yuvasının dağılmasını istemeyen ve yakınlarına bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getiren ölenin, bir süre düşürüldüğü bu onur kırıcı duruma tahammül ettiği, ancak maruz kaldığı fiziksel ve ruhsal şiddete daha fazla dayanamayarak hayatına son verdiği olayda, sanığın vahamet arz eden fiili, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı da dikkate alınarak üst sınırdan veya üst sınıra yakın bir ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" diyerek bozdu.

Görüntü Dökümü
------------------------ARŞİV
-Netice Barçın'ın düştüğü apartman
-Düştüğü yerde bulunan kan izleri
-Kayınpeder Ünal Barçın'ın evin kapısını açması
-Netice Barçın'ın atladığı evin içinden görüntü
-Yerde bulunan cam parçaları
-Netice Barçın'ın elbiseleri
-Netice Barçın'ıın babası Necati Kayık ile röp.
-Cenaze namazı
-Cenazenin götürülmesi
( Haber : Hümeyra PARDELİ/ ERZURUM, (DHA)
Görüntüsü 4 Haziran 2012'de geçilmişti

=======================================================

4)ŞÜPHELENİP GİZLİ KAMERA KURDU, GERÇEK KENDİSİNİ DE ŞAŞIRTTI

Konya'da çiğ köftecilik yapan Ahmet Erol (30), son 1 yıldır, iş yeri kapalı olduğu sıralarda, 18 kez elektriklerinin kesilip, buzdolaplarında duran ürünlerinin bozulması üzerine durumdan şüphelendi. Erol, işyerinin yakınına gizli bir kamera yerleştirdi. Erol, görüntüleri izlediğinde üst komşusu M.Ç.'nin elektrik paneli kapağını açıp, orada bir şeyler yaptığını gördü. Erol, polise gidip komşusu hakkında 'mala zarar verme' suçundan şikayetçi oldu.
Olay, merkez Meram ilçesi Antalya Çevreyolu Caddesi üzerinde bulunan bir çiğ köftecide meydana geldi. Eşiyle birlikte 5 yıldır çiğ köfteci dükkanını işleten Ahmet Erol, yaklaşık 1 yıl önce öğle saatlerinde iş yerine açmak için geldiğinde elektriklerin kesik olduğunu fark etti. Bu durumun sürekli tekrarlaması üzerine Erol, elektrikçi çağırarak iş yerindeki elektrik tesisatını kontrol ettirdi. Herhangi bir elektrik arızasına rastlanmadı. Ancak kesintilerin devam edip, buzdolabında bulunan ürünleri bozuldu. Erol, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine elektrik sayacının bulunduğu binanın apartman girişindeki bölüme yaklaşık 10 gün önce gizli kamera kurdu. Erol, görüntüleri izlediğinde üst komşusu M.Ç.'nin elektrik paneli kapağını açıp, orada bir şeyler yaptığını gördü. Erol, polise gidip komşusu hakkında 'mala zarar verme' suçundan şikayetçi oldu.
25 BİN LİRA ZARAR ETTİM

Üst komşusu M.Ç. ile daha önce iş yerindeki tente nedeniyle tartıştığını belirten Ahmet Erol, iş yerini öğle saatlerinde açtığını ve akşam geç kapattığını belirtti. Bir gün işe geldiğinde elektriklerin kesik olduğunu fark ettiğini ifade eden Erol, kesinti nedeniyle dondurmanın eriyip, buzdolabındaki diğer ürünlerinin bozulduğunu söyledi. İlk önce dolap için tamirci çağırdığını belirten Erol, şunları söyledi:
"Dolap tamircisini çağırdım. Onlar gelip baktı ve bir arızanın olmadığını söyledi. Sonra elektrikler sürekli kesilmeye başladı. Bu durumu bir yılda yaklaşık 18 kez yaşadım. Dondurmalarım eridi, diğer ürünlerim bozuldu ve yaklaşık 25 bin lira zarar ettim. Bunun üzerine elektrikçi çağırıp elektrik tesisatını kontrol ettirdim. Sorunun tesisatta değil, sayacın orda şalterden kapatılmasından kaynaklandığını söylediler. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine sayacın bulunduğu apartman giriş bölümüne gizli kamera yerleştirdim. Kamera görüntülerini izlediğimde tente nedeniyle tartıştığım üst komşumun sayacın kapağını açıp bir şeyler yaptığını gördüm. Bana husumet besleyip, zarar verme düşüncesiyle elektrik şalterini indirdiği şüphesiyle polise gidip şikayetçi oldum."
(Görüntü Dökümü
----------------------
- Güvenlik kamerasında M.C.'nin elektrik sayacının kapanı açması
- Bir şeyler yapması
- İş yerinden detay
- Ahmet Erol röp.

Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA)

5)BELEDİYE BÜTÇESİ İLE YAPILAN 115 MİLYON LİRALIK 'MEVLANA TÜNELİ' HİZMETE GİRDİ

SİVAS Belediyesinin şimdiye kadar yaptığı en büyük proje olan 115 milyon lira maliyetli Mevlana Tüneli tamamlandı. Tamamı belediye bütçesi ile yapılan proje kentin kuzey-güney bağlantısını sağlayarak yaşanan trafik yoğunluğunu azalttı.
Sivas Belediyesi'nin en büyük projelerinden biri olan ve yapımına 2 yıl önce başlanan Mevlana Tüneli tamamlandı. Tamamı belediye bütçesi ile yapılan tünelin açılmasıyla birlikte şehir trafiğini büyük ölçüde rahattı. Tünel, 550 metre uzunluğunda çift tüplü olarak inşa edildi. Tünelin iki yönlü trafiğe açılmasıyla gün boyu vatandaşların tüneli sıklıkla kullandığı görüldü. Tünelin trafiğe açılmasıyla birlikte Mevlana Mahallesinden Aydoğan Mahallesine ulaşım daha örce yaklaşık 17-18 dakikada gerçekleşirken, bu projeyle süre 1 dakikaya düştü. İnşa edilen tünelin şehir trafiğini rahatlattığını belirten Belediye Başkanı Sami Aydın, çok az ilde belediye bütçesi ile böyle bir proje yapılabildiğini belirtti.

'115 MİLYON CİVARINDA BİR TOPLAM MALİYETİ OLDU'
Proje hakkında bilgi veren Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın, "Mevlana-Yüceyurt Tüneli Sivas'ımızın doğusuyla kuzeybatısını birbirine bağlayan bir aks oluşturdu. Sivas merkezdeki trafik yoğunluğunu büyük ölçüde rahatlatan ulaşım noktasında belediyemizin yaptığı en büyük proje diyebiliriz. Şu an çalışmalar tamamlandı. Vatandaşın kullanımına sunduk. Bu projeyi tamamen belediye imkanlarıyla hayata geçirdik. Projenin tünel kısmı yaklaşık 100 milyon lira civarında bir maliyetle gerçekleşti. Bağlantı yolları, kamulaştırmalarla beraber 115 milyon civarında bir toplam maliyeti oldu. Burası adeta iki ana damarı birbirine bağlayan bir bölüm. Bir tarafta Menderese Caddesi şehrin kuzeyinden gelen ana aks, diğer tarafta da Mevlana Caddesini askeri alanın alt kısmından bağlayacak şekilde bir proje. Tabi ki Sivas'a ulaşım noktasında çok ciddi imkanlar, avantajlar sundu. Bölgemizin gelişmesi, ticari potansiyeline ve bu bölgenin gelişmesine ciddi katkılar sundu. Sivas için çok çok önemli bir ulaşım aksı oldu burası. Şehrimize, vatandaşlarımıza ve mahalle sakinlerine hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

ULAŞIM 18 DAKİKADAN 1 DAKİKAYA DÜŞTÜ
Kullanıma açılmasıyla tünele vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini belirten Aydın, "Biz yaptığımız sayımda bir saatte yaklaşık 2 bin 500 aracın geçtiğini görüyoruz. Tabi bu çok daha yeni. Zaman içerisinde bu sayının daha da artacağını düşündüğümüzde şehir merkezindeki ciddi bir yükü, kent meydanı ve meydanın etrafındaki kavşakları ciddi şekilde rahatlatacak bir çalışma oldu. Bu bakımdan da son derece önemli. Tabi bu bölge şehire çok yakın olmasına rağmen karşıdan karşıya yani Mevlana bölgesiyle Aydoğan bölgesini birbirine ulaşımı yaklaşık 17-18 dakikada olur iken bu projeyle bu süre 1 dakikaya düştü. Bu açıdan hem yakıt tasarrufu hem zaman tasarrufu bakımından da gerçekten önemli bir hizmet olduğu kanaatindeyim" diye konuştu.

'ADETA İĞNEYLE KUYU KAZDIK'
Tünelin üzerinde askeri kışla ile tescilli tarihi binaların olması nedeniyle hassas çalışma yapıldığını aktaran Başkan Aydın, "Zemin yapısı çok sert değil bu bölgede. Dolayısıyla tünellerde zemin ne kadar sert olursa, tünel yapımı o kadar kolay olur ve ekonomik olur. Buradaki zemin yapısı dördüncü derece dediğimiz kısmen yumuşak bir bölgeydi. Üzerinde de tescilli tarihi yapılar, askeri yapılar vardı. Bunlara zarar vermemek adına son derece hassas çalıştık. Adeta iğneyle kuyu kazdık diyebiliriz" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Tünelden görüntüler
-Araçların geçişi
-Belediye Başkanı Sami Aydın röportaj
-Tünelin drone ile havadan görüntüsü
-Genel Detay
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA) -

(542 MB HD Görüntü)

============================================================

6)"BÜCÜR" ADANA’DA İZLEYİCİYLE BULUŞTU

ADANA 25’inci Film Festivali kapsamında Umut Kırca’nın yönettiği, başrollerini Berat Efe Parlar, Taner Barlas, Seçkin Özdemir ve Seren Şirince’nin üstlendiği 'Bücür' filmini izleyiciye gösterimine sunuldu.
Özellikle çocukların büyük ilgi gösterdiği film gösterimine yönetmen Umut Kırca’nın yanı sıra oyuncular Berat Efe Parlar, Taner Barlas, Hamdi Kahraman, Ali Rıza Tanyeli katıldı. Film gösteriminden sonra izleyicilerin sorularını yanıtlayan ekip, Adana halkının filme olan ilgisinden dolayı teşekkür etti. Özellikle çocuklar Berat Efe Parlak ile fotoğraf çektirmek için sıraya girdi. Kırca, Adana’nın Türk Sineması için çok ayrı bir yeri olduğunu ve olmaya da devam edeceğini belirtti.
‘İDOLÜM CEM YILMAZ’
Filmin başrol oyuncularından Berat Efe Parlak, Adana’da olmaktan büyük mutluluk ve heyacan duyduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Burada olmak ve festivaldeki bir filmde oynamış olmak çok güzel bir duygu. Oyunculuğu çok seviyorum ve ileride idolüm olan Cem Yılmaz gibi kendi filmimi çekmek ayrıca oyunculuğa devam etmek istiyorum. Bu sene de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’ne başladım. Umarım bir gün onun gibi bir sanatçı olabilirim. “

Görüntü Dökümü
-------------------------
- Oyuncu Berat Efe Parlak ile röp
- Yönetmen Umut Kırca ile röp
- Oyuncuların sahneye gelmesi
- Genel ve detay görüntüler
- Filmden görüntü

SÜRE:01'41" BOYUT:188 MB
Haber-Kamera:Nuri PİR-Can ÇELİK/ADANA,(DHA)

=====================================================

7)ÜNİVERSİTENİN ORGANİZ ÜRÜNLERİNE ÖZEL İLGİ

BURSA Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Organik Tarım Birimi, ülkemizde organik tarımın yaygınlaşmasına katkı sağlamak amacıyla ‘Organik Tarım’ eğitimine ağırlık verdi. Son yıllarda vatandaşın organik tarım ürünlerine yönelmesi, üniversitelerin de bu alanda eğitim vermesinin önünü açıyor. Üniversitede yetiştirilen ve burada satılan organik ürünlere olan ilgi giderek artıyor.
Bursa'da UÜ Ziraat Fakültesi'nin yakınında yer alan uygulama alanında bulunan tarlalarda biber, patlıcan, domates, kabak, taze fasulye ve çeşitli meyveler yetiştiren öğrenciler, ektikleri organik sebzelerin hasadına başladı. Öğrencilerin eğitim amacıyla yetiştirdikleri tamamen organik olan sebzeler ise toplanıp üniversitenin satış ofisinde tüketicilere sunuluyor.
UÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ak, Uludağ Üniversitesinin organik tarım çalışmaları 2000 yıllarda başladığını belirterek;ö Özellikle öğrencilerin eğitimine yönelik organik tarımın yapıldığı 70 dekarlık bir alana sahibiz. Şu an ağırlıklı olarak bitkisel üretim yapıyoruz ve bunların içinde de en çok kışlık ve yazlık sebzeler ekiyoruz. Bunların yanı sıra organik yumurta tavukçuluğu ve organik süs sığırcılığı ile ilgili iki Avrupa Birliği Projesinden geçtik. Organik tarımın felsefesinde hem bitkisel hem de hayvansal üretim vardır. Bu iki alan birbirini destekler. Hayvansal üretimimiz sayesinde bahçelerimizde hiç bir kimsayal ilaç ya da gübre kullanmadan hayvan gübreleri ile üretimi gerçekleştiriyoruz. Yabani otlarla da birebir olarak çapalayarak mücadele ediyoruz. Hem doğayı hem insan sağlığını bu sayede korumuş oluyoruz. Bu üretimlerimizde tamamen yerli tohumlar kullanıyoruz. Bu sayede tohumları geçirdikleri binlerce yıllık seleksiyonlarla korumuş oluyoruz. Kampüsümüz de bulunan bir satış merkezinde ürettiğimiz ürünlerin satışını gerçekleştiriyoruz. Buradan isteyen her vatandaş alışveriş yapabiliyor. Ayrıca her cumartesi günü kurulan organik pazarda da ürünlerimiz halkla buluşuyorö dedi.
Organik tarımda GDO'nun tamamıyla yasak olmasına rağmen Türkiye'de organik tarımın henüz tam olarak farkında olunmayan ya da önemsenmeyen bir alan olduğunu belirten Prof.Dr.Ak, " Avrupa ülkelerinin birçoğunda toplam tüketimde organik ürün oranı yüzde 20'lere ulaşırken Türkiye'de bitkisel ürünlerde yüzde 2, hayvansal üretimde ise binde 1 civarında oranlar var. Bu ürünler özellikle hamile kadınlar, bebekler, çocuklar ve yaşlı bireyler için son derece stratejik önem arz etmektedir. Sağlık etkilerinin yanı sıra organik üretim arttırıldığında dünya piyasalarında da yüksek fiyatlardan çok hızlı şekilde alıcı bulan organik ürünler ekonomiye de katkı sağlayabilir. Organik ürünleri anlamanın tek yolu organik ürün etiketidir. Bu etiketler Tarım Bakanlığının sertifika izni verdiği ve uluslararası akrediteye sahip kontrol sertifika kuruluşları tarafından üreticilere verilmektedir.ö şeklinde konuştu
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Yardımcısı Prof. Dr. Serkan Gürlük; ise, Türkiye’de organik tarımda Uludağ Üniversitesi her zaman öncü olduğunu; belirtip, öOrganik tarım bizim önceliğimiz. Burada tamamen kimyasaldan uzak, amatör bir ruhla ve insan gücüne, el işçiliğine dayanan bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız çalışmanın tüm üniversitelere ve çiftçilere örnek olmasını istiyoruz. Elbette konvansiyonel üretim de devam edecektir ama ülkemizde organik tarımın oran olarak mutlaka belli bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Aksi halde içinde bulunduğumuz dönemde de olduğu gibi halkımız pek çok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalabiliyorö dedi.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Dron görüntüsü
-Organik ürünlerden görüntü
-Detaylar
-Öğretim üyeleri ile röp

(Süre:5.30 dak)
Boyut: 611 mb)
Osman ŞİŞKO-ENVER FATİH TIKIR/BURSA,(DHA)-

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler