HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ 7

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın annesi vefat etti (1) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın annesi Şaziye Oktay (83), İstanbul'daki evinde vefat etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın annesi vefat etti (1)

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın annesi Şaziye Oktay (83), İstanbul'daki evinde vefat etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay vefat haberini memleketi Yozgat'ın Çekerek ilçesinde aldı. Oktay'ın, öğleden sonraki Yozgat programlarını iptal ederek İstanbul'a geçeceği öğrenildi.
Şaziye Oktay'ın cenaze namazı ve toprağa verilmesine ilişkin bilgilerin daha sonra paylaşılacağı bildirildi.

Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT, (DHA)

=============================

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Yozgat'ta elma hasadına katıldı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yozgat'ın Kadışehri ilçesinde Kabalı köylülerinin arazilerini birleştirerek 5 bin dönüm alanda oluşturdukları meyve bahçesinde, elma hasadına katıldı. Oktay, "Amacımız, kabinemiz olarak bu projeyi olabildiğince Türkiye'nin diğer bölgelerine, illerine ve ilçelerine yaymak" dedi.

Memleketi Yozgat ve ilçelerinde bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kadışehri ilçesinde Türkiye'nin en büyük meyve bahçelerinden biri olan Kabalı Meyve Bahçesi'ni gezdi. Kadışehri ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'a Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, AK Parti Milletvekili Yusuf Başer, Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, meyve bahçesinde çalışan işçilerle birlikte kahvaltı yaptı, ardından elma hasadına katıldı. Fuat Oktay, 3 bin 500 dekar alanda bulunan elma bahçesindeki hasat sonrasında yaptığı açıklamada, "Yozgat'ın Kadışehri ilçesinde bulunan Kabalı köyündeyiz. Burada bereket var, burada emek, alın teri var. Burada köylülerimizin ilçedeki ve beldedeki insanımızın kendi köyünde, bölgesinde kalarak oluşturduğu bu güzelliği görüyoruz. Burası tarımsal kalkınma anlamında en ciddi projelerden biri. Türkiye'nin en büyük meyve bahçesindeyiz. 400 bini aşkın ağacın olduğu kiraz, elma, armut, şeftali gibi birçok çeşidin bulunduğu son derece teknik, hem de bahçeciliğin, tarımın yapıldığı, bir o kadar da amatör ruhla profesyonelce yapılan bir proje burası" dedi.

'MUHTEŞEM BİR PROJE'
Kabalı Meyve Bahçesi'nin ilçede göçün önüne geçtiğini de hatırlatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen yılda Türkiye'nin 250 ayrı bölgesinde bu projeyi hayata geçirmeyi istemiştik. Dolayısıyla kırsaldan kente göçün de önüne geçmenin en ciddi yollarından birisi, hem de üretimi artırmanın yollarından birisi. Toplulaştırma var ama bu toplulaştırma, gönüllü olarak köylüler kendi arazilerini verip bir şirket bünyesinde toplulaştırıyor. Hem buradan kira alıyor hem de kendisi de fiilen burada çalışıyor. Sigortalı hepsi. Göç vermeyi bırakın tekrardan göç almaya başlayan bir bölgemiz. Muhteşem bir proje. İnşallah bizim amacımız, kabinemiz olarak bunu olabildiğince Türkiye'nin diğer bölgelerine illerine ve ilçelerine olabildiğince bunu yaymak. Bunun bir sonraki aşaması, burada sektörün oluşması, oradan da ürünlerin işlenmeye başlanıyor olması. Bunun sonraki aşamasında sanayileşme boyutu aşaması var. Ama mevcut aşamasında da organik ürün elde etme aşaması var."

Projenin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Oktay, projenin genişleyerek bölge insanına umut verdiğini de ifade ederek, ayrıca bahçe içerisinde bulunan gölette de kaz yetiştiriciliğine başlandığını sözlerine ekledi.

Programın ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kadışehri Belediyesi ve Kaymakamlığını ziyaret etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Karşılama
-İşçilerle kahvaltı
-Detay
-Elma hasadı
- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Bekir Bozdağ’ın elma toplaması
- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın konuşması
Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT,(DHA)-
BOYUT:864.724

================================

Adıyaman’da eczaneyi soyan uyuşturucu bağımlıları tutuklandı

Adıyaman'da, girdikleri eczaneden para ve sakinleştirici ilaç çalan uyuşturucu bağımlısı 2 kişi, güvenlik kamerasından kimliğini saptayan polis tarafından yakalandı ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

Yunus Emre Mahallesi'nde uyuşturucu bağımlısı M.Ç. ve H.K., kapalı olan eczaneye dün gece geç saatlerde kapısını zorlayarak girdi. İçeriden sakileştirici ilaç ve kasada bulunan 1500 lira parayı alan şüpheliler kaçtı. Daha sonra kentte 2 ayrı işyerinin camını kırdığı belirlenen şüpheliler, ihbar üzerine inceleme başlatan polislerin güvenlik kamerasından kimliklerini belirlemesi üzerine yakalandı. Gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki sorgulamalarının ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------------
- Eczaneden hırsızlık anı (Güvenlik Kamerası)
- Şüphelilerin adliyeye götürülmesi
- Genel ve detay görüntüler

Haber: Mahir ALAN -Kamera: ADIYAMAN-DHA)

======================================

Yangın tüplerinden 18 kilo 900 gram eroin çıktı

İzmit'te, TEM Otoyolu'nda takibe alınarak durdurulan TIR'da yapılan aramada yangın söndürme tüplerinin içerisine konulan 18 kilo 900 gram eroin ele geçirildi.

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'a uyuşturucu sevkiyatı yapılacağı bilgisi üzerine harekete geçti. Plakası belirlenen TIR, TEM Otoyolu'nda durduruldu. Araçta narkotik köpeği ile arama yapıldı. Köpeğin sürücü kabininde tepki vermesi üzerine yangın tüpleri araçtan indirildi. 4 yangın söndürme tüpünün vanaları tek tek açıldığında içerisinin eroin dolu olduğu görüldü. Tüplerin içerisinden 18 kilo 900 gram eroin çıktı. TIR sürücüsü 'Uyuşturucu Madde Nakli ve Ticareti Yapmak' suçundan gözaltına alınırken, soruşturma devam ediyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Köpekle arama yapılması
Sürücü kabininde köpeğin tepki vermesi
Araçtan yangın söndürme tüplerinin indirilmesi
Tüplerin açılması, eroinin kağıda dökülmesi
HABER: Selda Hatun TAN/İZMİT(Kocaeli), (DHA)

======================================

Türkiye'de 1 milyondan fazla kişi uyku apnesi ve horlama sorunu yaşıyor

Robotik Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Murat Karaman, Türkiye'de 1 milyon üzerinde kişinin uyku apnesi ve horlama nedeniyle düşük uyku kalitesi yaşadığını belirtti. Doç. Dr. Karaman Türklerin fiziksel özellikleri nedeniyle bu hastalığa yakalanma olasılığının daha yüksek olduğuna dikkati çekti.
Robotik Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği tarafından düzenlenen 'KBB'de Dört Mevsim, Soluksuz Senfoni Kongresi'nde tıkayıcı tipte uyku apnesi ve horlama görüşüldü. Antalya'nın Belek bölgesindeki Kempinski Hotel The Dome'da düzenlenen kongrede Robotik Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Karaman, basın toplantısıyla gazetecilere bilgi verdi. Doç. Dr. Karaman, tıkayıcı tipte uyku apnesi ve horlamanın, uyku sırasında yumuşak damak ve küçük dilin veya beraberinde dilin geriye kaçıp soluğu 10 saniyeden daha fazla tıkaması ve bu sırada vücudun solunum için aşırı çaba göstermesi sonucu ortaya çıktığını söyledi. Toplumun yüzde 5'inde görülen uyku apnesi nedeniyle Türkiye'de 1 milyon kişinin bu sorunu yaşadığını belirten Doç. Dr. Karaman, "Önemli bir gerçek daha var, insanların çoğu bu durumu hastalık olarak kabul etmiyor. Bu nedenle tanı koyma süresi 8-10 yılı buluyor " dedi.
TRAFİK KAZALARI RİSKİNİ 8 KAT ARTIRIYOR
Kişinin uyku sırasında nefessiz kalması sırasında, metabolizmanın bir mücadeleye girdiğini belirten Doç. Dr. Karaman, oksijen düşüklüğüyle beraber vücudun koşturduğunu aktardı. Bu esnada kalbe ciddi yük bindiğini anlatan Doç. Dr. Karaman, "Kalp krizleri ve beyinde felç gibi ciddi hastalıkların riskini yaşıyor. Kişi gece bunu defalarca yaşadığı için sabah çok yorgun kalkıyor. Burada problem sadece kişiyi değil, partnerleri de ilgilendiriyor. Genelde muayeneyeye de eşleri getirir. Kişinin horlamasının yarattığı rahatsızlık, uykuda nefesin kesilmesinin çevredeki insanlarda yarattığı tedirginlik, sabah uyandığında 'üstümden kamyon geçmiş gibi uyandım' demesi, gün içerisinde sürekli yorgunluk, gün içerisinde sürekli uyuyakalma, hatta iş ve trafik kazası riskinin 8 kat daha artmış olması hastaların sosyal problemini oluşturuyor" diye konuştu.
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Doç. Dr. Karaman, uyku apnesi nedeniyle gece metabolizmanın verdiği mücadele dolayısıyla kalp krizi, kalp yetmezliği, tansiyon yüksekliği, ani ölüm, felç, şeker hastalığı, cinsel performans bozuklukları, diş eti hastalıkları gibi ciddi erişkin hastalıklarının oluşabileceğine dikkati çekti. Doç. Dr. Karaman, "Çocuklarda altını ıslatma ve dikkat eksikliği, okul performansının düşüklüğü gibi ciddi çocuk hastalıklarına da yol açıyor. Tanı için öncelikle hastaların bize gelmesi gerekiyor. Kameralarla tıkanık bölgeyi gözlemliyoruz. Önce fikir sahibi oluyoruz. Sonrasında hastalara uyku testi yapıyoruz. Tedavi aşamasında da küçük dilin kısaltılması, yumuşak taban asılması, bademcik alanlarının genişletilmesi gibi pek çok tedavi alternatifleri var" dedi.
'TÜRKLERİN FİZİĞİ BU HASTALIĞA UYGUN'
Hastalığın en çok 40 ile 65 yaşları arasında ve sıklıkla kilolu erkeklerde görüldüğüne dikkati çeken Doç. Dr. Karaman, "Türk tipi genelde tıknaz, geniş göğüsler, kısa boyun şeklindedir. Türk tipinde bu hastalığın görülme olasılığı daha yüksek. Çocuklarda görülmesinin en büyük sebebi ise geniz eti ve bademcik büyüklüğü ama bu her ikisi de çok rahat tedavi edilebiliyor. Çocuğun yaşı dolmasına rağmen fiziksel ve eğitimsel dönemi tamamlanmasına rağmen henüz altını ıslatıyorsa bu bizim için bir ipucu. Dikkat eksikliğinde de uyku apnesinden şüphelenebilir. Okul performansı iyi çalışmaya rağmen düşükse bu da bir işaret sayılabilir. Gece ağzı açık yatması ve horlamasına yönelik ailenin vereceği bilgi de bizim için çok önemli" diye konuştu.
ROBOTLA KABAK ÇEKİRDEĞİ RESİM ÇİZDİLER
Diğer yandan bilim, sanat ve kültürü birleştiren, 5'inci 'KBB'de Dört Mevsim, Soluksuz Senfoni Kongresi'nde renkli bir etkinliğe de imza atıldı. Kongrede, ressam Ferhat Edizkan ve robotik uyku cerrahı Doç. Dr. Murat Karaman, kabak çekirdeği üzerine robotik cerrahi ile portre çizdi. Doç. Dr. Murat Karaman, kongrede sosyal ve kültürel etkinliklerden elde edilecek gelirin tamamının, Kanserli Çocuklar Umut Vakfı'na (KAÇUV) bağışlanacağını söyledi. Kongrede yer alan ressam Ferhat Edizkan'ın eserlerinin satışından elde edilecek gelirin KAÇUV'a bağışlanacağını anlatan Doç. Dr. Murat Karaman, "Ressam arkadaşım Ferhat ile robotik cihazla kabak çekirdeği üzerine resim yapmayı denedik ve başardık" diye sözlerini tamamladı.
GELENEK VE GELECEK BULUŞTU
Ressam Ferhat Edizkan da robotik cerrahi kullanılan aletle, gelenek ve geleceğin buluşması gibi kapsamın da kongrede bulunduğunu söyledi. Kabak çekirdeği üzerine robotla çizim yapmanın kendisi açısından farklı olduğunu belirten Edizkan, "Robotla yakınlaşma çok büyük kolaylık sağlıyor. Dokunma hissini alamamak biraz rahatsızlık veriyor ama ilerleyen aşamada o da çözülecektir. Robotlarla ilerleyen dönemlerde çizim kullanılması gerçekleşecek" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------
Robotik cerrahi cihazının görüntüsü
Cihazla kabak çekirdeğine resim yapılması
RÖP 1: Doç. Dr. Murat Karaman
Basın toplantısından kısa görüntü
Ressam Ferhat Edizkan Robotik alette çalışırken görüntüsü
Cihazdan görüntü
RÖP 2: Ferhat Edizkan
Detaylar
409 MB -- 03.41 /// HD
Haber: Hasan DEMİRBAŞ-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

======================================

6 gündür kayıp Yıldız’ın ava gittiği söylendi, ancak define aradıkları ortaya çıktı

Ankara'nın Beypazarı ilçesinde, 6 gün önce çalıştığı işyerinin sahipleriyle birlikte avlanmak için ormana gittikleri belirtilen ve burada kaybolan Murat Yıldız'ın (45) arkadaşlarıyla birlikte define aradığı ortaya çıktı. Şu ana kadar yapılan aramalarda Murat Yıldız'a ait herhangi bir izi rastlanmazken, Yıldız'ın kayınpederi Hasan Ali D. ile kayınbiraderi Serdar D. da şüpheli olarak gözaltına alındılar.
Ankara'da oturan evli ve 3 çocuk babası mobilyacı Murat Yıldız, 23 Eylül Pazar günü öğle saatlerinde, çalıştığı iş yerinin sahipleri Yasin Ü., Mustafa Ü. Ve Fırat Y. İle birlikte ailelerine av yapmak için Beypazarı’na gittiklerini söyleyerek Dereli köyüne geldiler. İşverenleri ile ormanlık alanda gezinen Yıldız, iddiaya göre onlardan ayrıldıktan kısa süre sonra Eşme Deresi mevkiinde kayboldu. Cep telefonunu araçta bıraktığı için kendisinden haber alamayan işverenleri, olayı Yıldız'ın ailesine haber verdi. Aile fertleri, ormanda köy halkıyla birlikte Yıldız'ı aradı ancak bir sonuca ulaşamadı. Ailenin başvurusu üzerine bölgeye jandarma ekipleri sevk edildi. Jandarma ekipleri olayın 2'nci günü sabahın erken saatlerine kadar Yıldız'ı aradı, ancak onlarda herhangi bir ize rastlayamadı.

20 KİLOMETRELİK ALAN TARANDI
Daha sonra jandarma ile AFAD ve komando birliklerinden 100 kişilik ekip oluşturuldu. Jandarmanın iz takip köpeği ve emniyetin kadavra arama köpeği ile 20 kilometrelik alanda 5 gündür tarama yapan ekipler, tüm çabalarına rağmen bir sonuca ulaşamadı.

KAYINPEDERİ İLE KAYINBİRADERİ GÖZALTINA ALINDI
Jandarma ve AFAD ekipleri, dün itibariyle bölgede yürüttüğü çalışmalara ara verdi. Yıldız'ın kayınpederi Hasan Ali D. ile kayınbiraderi Serdar D. da, kayıp damatları Murat Yıldız ile birlikte define aradıkları şüphesiyle gözaltına alındılar. Şüphelilerin cep telefonlarında yapılan incelemede, Yıldız ile eski mezarlar ve kalıntılar önünde çekilen fotoğrafları bulundu.

'DEFİNE OLAYINDAN ŞÜPHELENİYORUZ' DEMİŞTİ
Yıldız'ın kayınbiraderi Serdar D., olaydan 3 gün sonra DHA mikrofonlarına yaptığı açıklamada, "Bizim şüphelendiğimiz tek olay define olayı. Acaba bunlar define aramaya geldi de başlarına bir şey mi geldi diye düşünüyoruz" şeklinde açıklama yapmıştı.
Öte yandan Murat Yıldız ile birlikte av yapmak için bölgeye geldiklerini belirten ve sonrasında verdikleri çelişkili ifadeler nedeniyle ailenin şikayeti üzerine gözaltına alınan iş yeri sahipleri Yasin Ü., Mustafa Ü. ve Fırat Y.'nin kayınpeder Hasan Ali D. ve Serdar D. ile birlikte jandarmadaki sorgularının sürdürüldüğü belirtildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
////// ARŞİV GÖRÜNTÜLER
-Komandonun arama çalışmaları
-Jandarmanın köpekle arama görüntüsü
-Aramalardan drone görüntüsü
-Eşi Nurcan Yıldız ile röp
-Kayınbiraderi Serdar Demiryılmaz ile röp
-Detaylar

Haber-Kamera:Gökhan CEYLAN-Muhammet BAYRAM/ANKARA, (DHA)

======================================

Güz domatesi, üreticinin yüzünü güldürüyor

Mersin'in Erdemli ilçesinde 30 bin dönüm arazide 400 bin ton üretimin yapıldığı, Türkiye ekonomisine katkı veren domateste güz hasat dönemi başladı. Ürün fiyatları üretecinin yüzünü güldürdü.

Erdemli Ziraat Odası (EZO) Başkanı Rasim Şahin, Oda Genel Sekreteri Aydın Çiftçi, Ziraat Mühendisi Ali Tunç ile ilçe merkezine yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Hüsametli Mahallesi’nde domates hasadına katıldı. Burada üreticilerle bir araya gelen Şahin, kaliteli ve kimyasal katkı maddesiz üretim yapılmasına yönelik eğitimlerin ardından doğal ürün yetiştirildiğini söyledi.

İlçe genelinde açıkta 30 bin dönüm arazide 400 bin ton domates üretilerek ülke ve ilçe ekonomisine büyük katkı sağladığını belirten Şahin, "Domates fiyatlarından üreticimiz de köylülerimizde memnun. Tüccar domatesi dalında 3 liradan satın alıyor. Bu fiyat üreticimizi sevindirmiştir. Tek sıkıntımız girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır" dedi.

RESYA'YA İHRACAT BAŞLASIN

Erdemli'de üretilen domatesin ihracat için önemli olduğunu kaydeden Şahin, şunları söyledi:

"Türkiye'den domates alımı serbest bırakıldı denilmesine rağmen henüz Rusya'ya ihracatını yapmıyor. Fakat Ortadoğu'da Irak, Suriye, Suudi Arabistan, İsrail'e ihraç ediliyor. Balkan ülkelerinden Romanya başta olmak üzere AB ülkelerinden ise Almanya'ya ihracat gerçekleştiriliyor. Temennimiz Rusya'nın da en kısa zamanda domates alımı yapmaya başlamasıdır. Rusya'da domates alımlarına başlarsa fiyatlar daha da iyi olacaktır."

Şahin, domates üreticisinin son 10 yılın en iyi fiyatıyla satış yaptığını ve ürettiğinin karşılığını aldığını sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
-Domates kasaları kamyona yüklenirken
-Domates tarlasında domates hasadı yapılırken
-Domates görüntüsü
-EZO Başkanı Rasim şahin İle Röportaj
-Üretici Ali Doğan ile röportaj
-Domates tarlası görüntüsü

Haber-Kamera:Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ(Mersin), (DHA)
(Boyut:2.44 MB) (Süre:3.44 dakika)

======================================

Turizmin Oscarı Altın Elma ödülü Diyarbakır'a verildi

Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu tarafından verilen ve turizm sektörünün Oscarı olarak adlandırılan Altın Elma Ödülü Diyarbakır'a verildi. Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Delal Tahsin Atamdede, "Turizmin Oscarı altın elmayı misafirperverliği, hoşgörüsü, toleransı, toplumsal kucaklaşması, sürdürülebilir turizme katkıları, tarihi ve kültürel değerleriyle Diyarbakır'a layık görüldü" dedi.

Altın Elma ödülü, özel bir otelde düzenlenen bir törende Dünya Turizm Yazarları ve Gazeteciler Federasyonu Başkanı Tijan Haddad tarafından Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'na verildi. Ödül törenine, Diyarbakır Milletvekilleri Oya Eronat, Ebubekir Bal, Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) Başkanı ve Tunus Turizm eski Bakanı Tijani Haddad, Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Delal Tahsin Atamdede, kaymakamlar, kamu kurum müdürleri, STK temsilcileri, yerli ve yabancı yazarlar ve gazeteciler katıldı.

Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, törende yaptığı konuşmada kentin kültürel bir ekonomik modele dönüştürülmesi yolunda kararlı olduklarını belirterek, "Diyarbakır'ın turistik bir ekonomik modele dönüşmesinde, bu ödüller bizleri ve yatırımcılarımızı motive ediyor" dedi.

Diyarbakır'ın Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Delal Tahsin Atamdede ise, hedeflerinin algı operasyonları ve ön yargıyla birbirine yabancılaştırılmış toplumların, turizm sayesinde yakınlaştırılma ve kucaklaştırılması gerektiğini söyledi. Atamdede "Bugün baktığımız da hedef 1 milyon turist olan Diyarbakır'da 5 aylık süreçte 600-700 bin sayısına ulaşılması bir şans değildir. Bu devlet halk birlikteliğinin çalışan STK'ların azmi, iradesi, memleket sevgisidir. Diyarbakır'ın insanlık tarihinin başlangıcı ve uygarlık yolunda ilk adımın atıldığı Mezopotamya'nın en önemli şehri ve arkeolojik sit alanıdır. Burada Diyarbakır ve Diyarbakırlının bütün bu tarihi, kültürel ve doğal değerlerini dünya mirası olarak kabul edip, hümanist bir yaklaşımla sahiplenmesidir. Refah ve ekonomik değerlerin artışı ile birlikte Diyarbakır'ın, Diyarbakırlının, toplumsal deformasyonlara da müsaade etmeyeceği kanısındayım. Bunu unutmayalım ki iyi veya kötü gerçeği yansıtan her reklamın artı veya eksi mutlaka bir duruşu olacaktır" diye konuştu.

Şimdiye kadar 67 altın elma ödülü verdiklerini anlatan Atamdede, "Turizmin Oscar altın elmayı misafirperverliği, hoşgörüsü, toleransı, toplumsal kucaklaşması, sürdürülebilir turizme katkıları, tarihi ve kültürel değerleriyle de Diyarbakır layık görüldü. En sevindirici kısmı ise bu karar yönetim kurulumuzla oy birliğiyle alındı. Altın elma Diyarbakır'a hayırlı olsun" dedi.

Vali Hasan Basri Güzeloğlu da Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel değerleriyle, her boyutta turizmin çeşitlendirilebilindiği, turizme dönük beklentilerin karşılandığı bir şehir olduğunu söyledi. Diyarbakır'ın uluslararası alana açılan direk uçuşlarıyla 8 ayda 2 milyon kişiye yaklaşan yolcu sayısıyla, otellerdeki yüzde, yüze yaklaşan doluluk oranıyla çok yoğun bir hareketlenmeyi yaşadığını ifade eden Vali Güzeloğlu "Diyarbakır bunu hak ediyor, ertelenmiş gecikmiş bir ivmeyi bugün yaşamanın ve turizme dayalı bir gelişmenin bugün büyük bir heyecanını ve beklentisini karşılıyor. Küresel anlamda da terörizmin, turizme dönük büyük olumsuz etkilerini geçmişte yaşamış bir kent olarak, bugün artık huzur ve güvenin şehir olarak, sahip olduğumuz zenginliklerle turizmin bu güzellikleriyle tanınmayı hak ediyor ve istiyor. Bunu başaracağız ve başarmaya başladık" şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından turizm Oscarı olarak nitelendirilen Altın Elma ödülü Dünya Turizm Yazarları ve Gazeteciler Federasyonu Başkanı Tijan Haddad tarafından Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'na verildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Törene katılanlar
-Mehmet Kaya'nın konuşması
-Atamdede'nin konuşması
-Vali Güzeloğlu'nun konuşması
-Altın elma ödülünün verilmesi
-Hatıra fotoğrafının çekilmesi
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera:Canan ALTINTAŞ-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)

======================================

Borçları nedeniyle bunalıma giren iş adamı intihar etti

Adana’da borçları yüzünden bunalıma girdiği iddia edilen iş adamı Dilaver Şaşkın (55), kendisini tabancayla başından vurarak intihar etti.
Olay, Seyhan ilçesindeki 64009 sokaktaki bir inşaat firmasının bürosunda meydana geldi. Piyasaya yüklü miktarda borcu olması nedeniyle bunalıma girdiği iddia edilen müteahhit ve otel sahibi Dilaver Şaşkın, kendisini tabancayla başından vurarak intihar etti. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Şaşkın’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Şaşkın’ın olay yerine gelen yakınları da sinir krizi geçirdi. Fenalaşan bir gence sağlık ekipleri müdahale etti. Çevredeki apartmanlardaki vatandaşlar da bu anları evlerinin pencerelerinden izledi. Şaşkın’ın cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Ölen adamın yakınlarının feryadı
- Polis,ambulans ve cenaze araçlarnın görüntüsü
- Olay yeri genel ve detay görüntüler
- Cenazenin araca bindirilmesi

SÜRE:02'29" BOYUT:275 MB
Haber-Kamera:Nuri PİR-Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)

======================================

Kırbaç Kasırgası Marmara Denizi'nin çekilmesine neden oldu

Yalova sahilinde deniz yaklaşık 10 metre çekildi. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise durumun Türkiye üzerine hızla yaklaşan ‘Kırbaç Kasırgası’ndan kaynaklandığını söyledi. Gündoğdu, durumun deprem habercisi olarak görülmemesi gerektiğini bildirdi.
Yalova sahilinde denizin yaklaşık 10 metre çekilmesi ile kayalıklardaki yosunlar ortaya çıktı. Safran Deresi’nin denize döküldüğü yerde bazı kayıkların karaya oturduğu görüldü. Olası bir depremden korkan vatandaşlar, denizin çekildiği alana giderek inceledi.
Konuyla ilgili DHA muhabirin sorularını telefon ile yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, deniz çekilmesinin Türkiye üzerine hızla yaklaşan ve Ege kıyılarını etkilemesi beklenen ‘Kırbaç Kasırgası’ndan kaynaklandığını söyledi. Gündoğdu, “Denizin çekilmesi rüzgarın değişiminde ve atmosferik koşullar nedeniyle oluyor. Bu çekilme şu an sadece Yalova’da değil tüm Marmara Denizi’nde gerçekleşiyor. Marmara Denizi’nde birçok yerde farklı boyutlarda çekilmeler meydana geliyor. Bunun nedeni de Türkiye’ye hızla yaklayan Kırbaç Kasırgası. Kasırga 5’inci evreye girdi. Bunun etkisiyle çekilmeler oluyor. Yaşanan bu gelişmeye ‘depremin habercisi’ demek doğru değil. Çekilme, ani gelişen bu atmosferik koşul nedeniyle gerçekleşiyorö dedi.

Görüntü Bilgisi: YLV2809denizcekildi kodu u ile Yalova klasöründe

Görnütü dekömümü

Denizin çekilmesi

Teknelerin karada oturması

Detaylar

Süheyla GÖZDERELİLER/YALOVA, (DHA)-

======================================

TMO Genel Müdürü Güldal: 250 bin ton ekmeklik buğday ithal edeceğiz

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, "Hükümetin verdiği sıfır gümrüklü ithalat yetkisini bu hafta salı günü itibarıyla ihalemizi yaparak hayata geçirdik. 250 bin ton ekmeklik kaliteli buğdayı Türkiye'ye ithal etmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu takviye süreci ihtiyaç olduğu sürece devam edecektir" dedi.

Karadeniz Un Sanayicileri Derneği tarafından Samsun'da Genişletilmiş Sektör Toplantısı gerçekleştirildi. Kentteki bir otelde 'Hasadın ardından' temasıyla düzenlenen toplantıya, Samsun Valisi Osman Kaymak, Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk, TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, AK Parti Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz, Karadeniz Un Sanayicileri Derneği Başkanı Günhan Ulusoy, kamu kurum ve kuruluşları ile sektör temsilcileri katıldı.

Karadeniz Un Sanayicileri Derneği Başkanı Günhan Ulusoy, 2018 yılı hasadına birtakım kalite problemleriyle girildiğini söyleyerek, "Daha haziran ayındayken hem kendi içimizde hem de kamuoyuna yaptığımız paylaşımlarda bu sorunun buğday fiyatlarına yansıyabileceğini belirttik. Temmuz ayına geldiğimizde dünya piyasalarında da arz daralması kaynaklı birtakım fiyat hareketleri yaşanmaya başlandı" dedi.

Ağustos ayında ise Türkiye'de döviz spekülasyonunun buğday fiyatlarını tetiklediğini kaydeden Ulusoy, şöyle konuştu:
"Birçok girdinin de maliyeti yükseldi. İster istemez un fiyatlarında bunların etkisini görmeye başladık. Bu aşamada birtakım menfaat çeteleri maalesef ki kendi un alış fiyatlarını speküle etmeye başladılar. Un fiyatının 95 TL çuvaldan, 175 TL çuvala çıktığı gibi asılsız iddialarla karşı karşıya kaldık. Hatta unun bulunamadığı, unun karaborsaya düştüğü algısı yaratılarak halkı panikletmeye ve okları un sanayicilerinin üzerine çekmeye çalıştılar. Un üzerinden yapılmaya çalışılan bu algı operasyonunda hedefin yanlış seçildiği siz un sanayicilerimizin kararlı ve milli duruşu sayesinde çok kısa sürede ortaya çıktı. Burada yapılan amaç üzüm yamak değildi bağcıyı yani uncuyu dövmekti. Biz burada öyle bir duruş sergiledik ki bu spekülasyon yapanların önüne geçtik, oyunlarını bozduk, baltalarını taşa vurdular."

GÜLDAL: BUĞDAY ÜRETİMİ 42 MİLYON TON AZALDI
TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal da gelişmeleri çok yakından takip etiklerini, 2018 yılının özellikle buğday ve arpa üretimi bakımından biraz problemli geçtiğini söyledi. Özellikle mevsimsel olumsuz şartların yaşanması dolayısıyla kalite probleminin de ortaya çıktığını belirten Güldal, şöyle dedi:

"Türkiye'de TÜİK verilerine göre, buğday üretimimiz yıllık 21 milyon ton, arpa üretimimiz 7,4 milyon ton, mısır üretimimiz ise 5,7 milyon ton olarak tahmin edildi ancak hasat döneminde bunun biraz daha altında gerçekleştiğini hepimiz yakinen biliyoruz. Tabii TMO olarak arpa, buğday, mısır, nohut, mercimek alımı yaptık. Yaklaşık 2,5 milyon ton alım gerçekleştirdik ve stoklarımızı takviye ettik. Dünya hububat üretiminde de Türkiye'de yaşadığımız benzer sorunlar yaşandı. Buğday üretimi 42 milyon ton azaldı, 716 milyon tona düştü. Arpa üretimi 140 milyon tona düştü, mısır üretimi ise geçen yılın 19 milyon ton daha üzerinde gerçekleşti, 1,07 milyar tona ulaştı. Ancak mevsimsel nedenlerle kalite problemleri ortaya çıktı. Buğday fiyatlarında yüzde 20 artışların yaşandığını da hepimiz biliyoruz. Ülkemizde çiftçilerimizin önemli bir kısmı hububat üretimi yapıyor. Hububat 81 milyon insanımızın ekmeği, hayvanlarımızın ana yem kaynaklarından bir tanesidir. Asla vazgeçemeyeceğimiz tarım, en stratejik alanı hububat üretimidir."

'250 BİN TON EKMEKLİK BUĞDAYI İTHAL EDECEĞİZ'
2018 yılında maruz kalınan çeşitli finansal saldırılar sonucu, döviz kurlarında yüksek artışlar yaşanması ile çok ciddi sıkıntılı bir süreci yaşadıklarını ifade eden Güldal, şunları söyledi:
"Bu süreç içerisinde ülkemizdeki hububat fiyatları, iç piyasa fiyatları dünya fiyatlarının oldukça altında kaldı. Bu durum ise yurt içi piyasalarının bir beklenti enflasyonu oluşmasına yol açtı. Bu noktada gıda güvenliğinin, dolayısıyla tarımın önemini bir kere daha her zamankinden çok daha önemli olduğunu müşahede etmekteyiz. Stoklarımızı takviye etme amacıyla alınan tedbirleri de hayata geçirdiğimizi hepiniz biliyorsunuz. Hükümetin verdiği sıfır gümrüklü ithalat yetkisini bu hafta salı günü itibarıyla ihalemizi yaparak hayata geçirdik. 250 bin ton ekmeklik kaliteli buğdayı Türkiye'ye ithal etmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu takviye süreci ihtiyaç olduğu sürece devam edecektir. Bize verilen talimat budur. İhtiyaç olduğu süre gerek ekmeklik buğdayda gerek yemlik ürünlerde Türkiye'nin ihtiyacı bir şekilde karşılanacaktır."
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Toplantıya katılanlardan detay
-TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal'ın konuşması
-Karadeniz Un Sanayicileri Derneği Başkanı Günhan Ulusoy'un konuşması
-Detaylar

(SÜRE:5.33 Dk) (BOYUT:623.42 MB)
Haber-Kamera:Yaprak KOÇER/SAMSUN, (DHA)

========================================

Kılıçdaroğlu: Türkiye, açlık sorunu ile yakın bir zamanda karşı karşıya gelebilir(2)

TOPLANTIYA VERİLEN ARA SIRASINDA PROTESTO
CHP'nin Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan bir otelde düzenlediği toplantıda verilen ara sırasında İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden haksız yere işten kovulduğunu iddia eden Mahir Kılıç protestoda bulundu. Kılıç, protesto sırasında elinde "İşim, ekmeğim onurum için süresiz açlık grevindeyim" yazılı döviz taşıdı. Kılıç, protestosunun ardından korumaların eşliğinde otelin dışına çıkarıldı.

Toplantı yapılan otelin önünde gazetecilere açıklama yapan Mahir Kılıç, "Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne kadro davası açan 258 işçiden biriyim. Şu ana kadar yaklaşık 30 arkadaşımızın Yargıtay'dan onaylanmış kadro davası olmasına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden 258 işçi sadece kadro davası açmaları sebebiyle işten atıldı. Bu atılan işçilerin içinde 25 yılın sonunda sadece verimsizlikten atılan kadınlar var. 50 yaşında bir işçiyi yaşlısın diye atıyorlar. Bu ülkede emeklilik yaşı 65, şu anda bu kararı veren İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı yaşı 71. 71 yaşındaki bir adam 50 yaşındaki adamı sen yaşlısın diye işten attı. Tek suçumuz kadro davası açmak. Beni 300 tane güvenlik kamerası olan bir yerde amirine sözlü ve fiili saldırıda bulunduğum iftirasıyla attılar. Mahkemeye delil getiremediler. Ortada en ufak bir darp raporu yok. Çünkü olmayan bir şeyden attılar. Bundan dolayı kıdemimi vermediler, ihbarımı vermediler, işsizlik almama dahi engel oldular. Bunun neticesinde geçen yıl Ekim ayında işten atıldım. O günden bu güne tek kuruş gelirim yok. Benim evim kira, 10 yaşında bir kızım var, 3 aylık bir oğlum var. Yani beni açlığa mahkum eden burası." dedi.

BERBEROĞLU TOPLANTIDA KONUŞTU
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, toplantının basına kapalı bölümünde bir konuşma yaptı. Berberoğlu, cezaevinden çıktıktan sonra ilk kez milletvekillerine seslendi. CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, sosyal medya hesabından Enis Berberoğlu'nun konuşma yaptığı fotoğrafı paylaşarak, "15 aylık esaretin ardından aramızda. '15 aydır yakamdaki CHP rozeti beni hiç yalnız bırakmadı' dedi." diye yazdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Protestodan görüntüler
-Eylemcinin dışarı çıkarılması
-Açıklamaları
-Detaylar

Süre: 04.15-Boyut: 477.6 MB
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK-Gürkay GÜNDOĞAN(Bolu),(DHA)

===================================================

Bakan Kasapoğlu, gençlerle birlikte türkü söyledi

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Manisa'nın Turgutlu ilçesinde, Şehit Tolga Artuğ Gençlik Merkezi'ni ziyaret etti. Memleketinde gençlerin projelerini tek tek inceleyen Bakan Kasapoğlu, müzik atölyesinde de öğrencilerle birlikte türkü söyledi.
İlçe teşkilatında AK Parti Manisa milletvekilleri Murat Baybatur ile Semra Kaplan Kıvırcık, AK Parti Manisa İl Başkanı Berk Mersinli, Turgutlu İlçe Başkanı Kazım Dilek ve partililer tarafından karşılanan Bakan Kasapoğlu, teşkilatın yeni binasının açılışını yaparak hayırlı olmasını diledi.
Daha sonra Turgutlu Şehit Tolga Artuğ Gençlik Merkezi'ne gelen Bakan Kasapoğlu'nu, Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, AK Parti Manisa milletvekilleri Murat Baybatur ve Semra Kaplan Kıvırcık, Turgutlu Kaymakamı Uğur Turan, Turgutlu Belediye Başkanı Turgay Şirin, merkeze adı verilen şehit Tolga Artuğ'un anne ve babası Sevcan ile Ercan Artuğ, İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, AK Parti İl Başkanı Berk Mersinli, AK Parti Turgutlu İlçe Başkanı Kazım Dilek, daire müdürleri ve bürokratlar karşıladı. Gençlik merkezine tam not veren Bakan Kasapoğlu, şehit Artuğ'un anne ve babasıyla yakından ilgilendi.
İlçe Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü İsmail Eksür'den görülen kurslarla ilgili bilgiler alan Kasapoğlu, tekno kafe, müzik atölyesi, resim sergisi, karate salonu ve el sanatları atölyelerini ziyaret etti.
Kasapoğlu, gençlerin projelerinin yakından takip edilmesi gerektiğini söyledi. Müzik sınıfına giren Bakan Kasapoğlu, Milletvekili Baybatur ile öğrencilerin yanına oturup, Aşık Veysel'in 'Uzun ince bir yoldayım' türküsünü onlarla birlikte söyledi.
Kütüphanede rafların bazılarının boş olduğunu gören Bakan Kasapoğlu, buradaki kitapların artmasını istedi, destek olacaklarını belirtti.
Gençlerin karate gösterini izleyen Kasapoğlu, ardından onlarla fotoğraf çektirdi. Kasapoğlu'na Kaymakam Turan ve kursiyerler tarafından tablolar hediye edildi. Merkezin bahçesine bir fidan dikerek can suyunu kendi elleriyle veren Bakan Kasapoğlu, "Fidanıma iyi bakarsınız değil mi?" dedi. Kasapoğlu, Kula'ya gitmek üzere Turgutlu'dan ayrıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Bakan Kasapoğlu'nun Turgutlu temaslarından görüntü
- Bakan Kasapoğlu'nun gneçlerle türkü söylemesi
- Bakan Kasapoğlu'nun fidan dikmesi

HABER-KAMERA: Doğan ÇİZMECİ / TURGUTLU, (DHA)

===========================================

Arp Festivalinde 'sipsi' sesi yankılanacak

İtalya'nın Sardunya Adası'nda yapılacak 'Dünya Arpları Festivali'nde sipsi sesi yankılanacak.
Sardunya Adası'nda 6-7 Ekim tarihleri arasında yapılacak 'Dünya Arpları Festivali'nde Türkiye'yi Çağatay Akyol, Ferhat Erdem ve Cemal Özkızıltaş'tan oluşan Arpanatolia grubu temsil edecek. Festivalde Ferhat Erdem, arp sanatçısı Çağatay Akyol'a Teke yöresinde kullanılan yöresel müzik aleti üç telli bağlama ve sipsi ile eşlik edecek. Erdem'in festivalde çalacağı çifte sipsi, Burdurlu sipsi ustası ve icracısı Hüseyin Demir tarafından yapıldı.
Ferhat Erdem'in festivalde kullanacağı çifte sipsinin her zaman sipariş edilen bir şey olmadığını kaydeden Hüseyin Demir, "Yarım günlük bir uğraş sonucu sol karar sipsiyi yaptım" dedi. Ferhat Erdem'in iyi bir sipsi icracısı olduğunu belirten Demir, "Arpanatolia grubu ile İtalya'da Türkiye'yi temsil edecekler. Anadolu ezgilerini, Teke yöresi ezgilerini sipsi ile icra edecek" dedi.
Çifte sipsinin çok eskiden kullanıldığını, şimdilerde pek kullanılmadığını anlatan Demir, "Çifte sipsi çok fazla nefes gerektiriyor. İnşallah bundan sonra ben de yurt içi ve yurtdışında katılacağım programlarda çifte sipsi ile müzik icra edeceğim" diye konuştu.
Ferhat Erdem de İtalya'daki festivalde dünyanın birçok ülkesinden grupların katılacağını belirtti.
Festivalde Yunus Emre, Pir Sultan Abdal'ın yanı sıra Teke yöresi müziklerini de sipsi ile sunacaklarını, sipsi ile ilgili bilgilerin ekranda İngilizce katılımcılara aktarılacağını belirten Erdem, "Anadolu'muzun eşsiz ezgilerinden oluşan repertuarımızla İtalya'da iki konser vereceğiz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------
-Hüseyin Demir sipsi'yi yaparken
-Sipsi'nin akordunu yaparken
-Hüseyin Demir ile

Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,(DHA)

=================================

Osmanlı ve Farsça nameler yazılı 156 yıllık mendil, müzede sergilenecek

Tokat’ta Osmanlı döneminde sevgiliye gönderilmek üzere bir genç kız tarafından hazırlanan, üzerinde Osmanlıca ve Farsça nameler yazılı 156 yıllık mendil, Olgunlaşma Enstitüsü müzesinde sergilenecek.
Tokat’ta yaşayan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen aile, 1862 yılında el işlemesi olarak yapılan 156 yıllık mendili kentte 1 yıl önce kurulan Olgunlaşma Enstitüsüne bağışladı. Ailenin o dönemki genç kızlarından biri tarafından sevgili için hazırlandığı sanılan mendil enstitünün oluşturacağı müzede koruma altına alınacak.
Mendilin Tokat yöresine ait olduğunu ifade eden Tokat Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Filiz Vanlıoğlu, "Aile mendili bize hediye etti. Biz de bundan dolayı çok mutlu olduk. Tarihi yadigarlarını alıp kendi müzemizde de sergilemeyi düşünüyoruz. Tokat’ta yapılan bir mendil. Mendilin dört köşesinde kadının duyguları ve düşünceleri var. Bu yazıların tercümesini Gaziosmanpaşa Üniversitesine yaptırdık. Mendilin dört köşesinde özel yazılı çok güzel nameler var. Okuduğumuzda biz de heyecanlandık. Satırlarında hep hüzün var. Tarihi Hicri takvimle 1278 olarak yazılmış" dedi.

OSMANLICA VE FARSÇA NAMELER
Mendilin üzerindeki Osmanlıca ve Farsça yazıları tercüme ettirdiklerini belirten Vanlıoğlu "Mendilin alt kısmına körük koymuşlar. Açıldığı zaman küçük bir bohça oluyor. Mendilin işlemesi tel sırma ve sim sarma tekniği ile yapılmış. Mendil en ufak noktasına kadar elde işlenmiş. Tercümesi de birbirinden güzel. Amacımız bu mendilin köşelerini başka mendillere işlemek, geçmişte yaşanan bu güzellikleri günümüze taşımak. Bu yazılan nameler unutulmasın, bunu günümüze taşıyalım. Uzaktaki birisine, yolculuğa gidecek birisine yazılmış. Çünkü her köşesinde sevdiğinden ‘efendim’ diye bahsetmiş. Bence bu kişi gurbete gitmiş. Gitme nedeni eğitim mi, yolculuk mu, askerlik mi bilinmiyor ama bir ayrılık var. Sanki bir kavuşamama var, hasret, özlem, duygu var. Bunu mendile ilmek ilmek işlemiş. Biz mendili Gaziosmanpaşa Üniversitesine gönderdik. Oradan çevirisi yapıldı ve bize geldi. Her köşesini bizde bu çevirilere uygun şekilde hazırladık. Mendilimiz müzemizde sergilemek üzere muhafaza edeceğiz. Gelecek nesiller geçmişte ne tür sevdalar yaşanmış ki bunlar bu şekilde dizelere dökülmüş, bizi de heyecanlandırdı" diye konuştu.
Mendil üzerindeki körüğün hiç açılmamış olmasının iki sevgilinin birbirine kavuşamadığını gösterdiğini anlatan Vanlıoğlu, "Bu satırlarda kavuşma vurgusu yok. Mutluluk yok. Hiçbir satırında mutluluk geçmiyor. Hep hüzün, keder, ayrılık acısı bundan duyduğu üzüntü yani kavuştuğunu düşünmüyorum. Eskiden yapılan eserlerde hep tarih atılırmış. Geçmiş eserlere bakıldığında hepsine tarih atılmış, hepsinde tarih var. Bence unutulmasın hep hatıralarda kalsın diye tarih atılmış. Bu da bizi daha doğruya götürüyor. Tarihi hakkında aşağı yukarı demektense bakıyoruz üzerine 1278 hicri yıla göre buda bizi daha doğru yıla götürüyor. Mendili göndermiş ama altına da bir körük yapmış. Sevdiği kişi ileride bunu farklı şekilde kullanacak ise bohçaya çevirsin amaçlı veya kavuştuklarında bohça olarak kullanacaktı bilmiyorum ama bize mendil şeklinde geldi. Bize bunun hiç açılmadığını, kavuşmanın olmadığını gösteriyor. Körük hiç açılmamış günümüze kadar bu şekilde saklanmış. Mendilin sahibi olan aile de bu dizeleri paylaşmamızı istediği için bize hediye ettiler" dedi.

İŞTE O NAMELER
Mendilin 4 köşesine el işlemesi ile yazılan namelerin tercümesi ise şöyle:

Hiç takatim kalmadı
Gül yazım soldu
Şu mecalim ağladım
Himmetinde çarem dağladım
La yevmul-cenab benim şahsım çevtem
Senin olsun yadigarım efendim.

Çevrem safadır efendim
Lakin yoktur mecalim
Derdime derman ah efendim
Başımın tacı gönlümün ilacı nur-ı aynı efendim
La-nazar şahsım devlet-san.

Ey efendim hakkı sıhhat daim mamur
Eylesun senden olup dökülen
Gayrim bilmesin gayrim meylesun gönlümde,
İlacı konmadan saati
Canımın canı asrımın varı efendim.

Daima anlar gul
Dilberem canım gine
Gönlümün tacı sevgilim ah ilacım efendim
Bu çevrem sahibi zarif işleyen adak olsun
Cennet sarayına konsun.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------------
-Mendilin görüntüleri
-Üzerindeki yazıların tercümeleri
-Enstitü Müdürünün açıklamaları

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Halil İbrahim YEL/TOKAT, (DHA)

(582 mb)

=================================

Çalıntı motoryattan 28 kaçak göçmen çıktı

MUĞLA'nın Bodrum açıklarında lüks bir motoryatla yurt dışına kaçmaya çalışan 28 kaçak göçmen, sahil güvenlik ekiplerince yakalandı. Kaçakların kullandığı ABD bayraklı yaklaşık 1 milyon lira değerindeki motoryatın çalıntı olduğu ortaya çıktı.
Sahil Güvenlik Güney Ege Grup Komutanlığı, dün (perşembe) saat 21.44'te, Gündoğan'ın Küçükbük Koyunda demirli duran ABD bayraklı 10.5 metre boyunda 'Ela' isimli motoryatın çalındığını öğrendi. Yatın düzensiz göçmen kaçakçılığında kullanılma ihtimaline karşı görevde bulunan tüm sahil güvenlik ekiplerine konuyla ilgili bilgi verildi. Bugün saat 02.00'de Çavuş Adası güneyinde motoryat tespit edildi. Sahil güvenlik devriye botları, motoryatı durdurdu. Motoryatta 14'ü Suriye, 7'si Filistin, 2'si Yemen, 2'si Eritne, 2'si Iran ve 1'i Irak uyruklu olan 28 düzensiz gömen yakalanarak Turgutreis Limanı'na getirildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Ayrıca kaçak göçmenlerin kimlik tespit işlemleri sürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

- Hareket halindeki motoryattaki kaçakların görüntüsü
- Kaçakların tekneden indirilişi

(KJ Haber- Kamera: Cavit AKGÜN / MUĞLA, (DHA)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler