1)DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ: ÜLKE OLARAK ÖNEMLİ BİR GÖREV İFA EDİYORUZ
DİYANET İşleri Başkanı Ali Erbaş, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere ve sınır ötesindekilere yapılan yardımlara ilişkin, "Ülke olarak çok önemli bir görevi ifa ediyoruz. Biz verdikçe Cenab-ı Hak, milletimize daha çok veriyor" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Erciyes Üniversitesi'nce düzenlenen 'Birlikte Yaşama Ahlakı ve Kültürü' konulu etkinliğe ve Diyanet İşleri Kayseri Vakfı'nın 22 TIR'lık yardımının Suriye'ye uğurlanması törenine katılmak üzere Kayseri'ye geldi. Valiliği ziyaret eden Erbaş, "Bugün önemli bir sempozyumda, çeşitli ülkelerden burada okuyan öğrencilerimizle bir araya geleceğiz. Birlikte yaşamak, bizim medeniyetimizin en önemli özelliklerinden biridir. Asırlardır farklı ırk, düşünce ve dildeki insanlara ev sahipliği yapmış, aynı çatı altında barındırmış, birlikte barış ve huzur içinde yaşamış medeniyetin sahibiyiz" diye konuştu. Türkiye'nin çok önemli bir görevi yerine getirdiğini vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Suriyeli mülteci kardeşlerimize ve sınır ötesindeki kardeşlerimize hayır, hasenat yaparak, yardımcı oluyoruz. Valiliklerimiz, Diyanet Vakfımız aracılığıyla TIR'lar dolusu yiyecek, giyecek ve gıda yardımı gönderiyoruz. Cenab-ı Hak, milletimizin hayır ve hasenatını kabul eylesin. Biz verdikçe Cenab-ı Hak, milletimize daha da veriyor. Bunun bilincindeyiz" dedi.
'MEZHEPÇİLİK FİTNESİNE ODUN TAŞIMAYIN'
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Batılı ülkelere seslenerek, "Diyoruz ki; sizler mezhep savaşlarının acısını çok çektiniz. Kısa yıllar içinde milyonlarca insanınızı kaybettiniz. Ne olur şu anda İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın. Çünkü inancı, mezhebi ne olursa olsun insan insandır" dedi.
Erciyes Üniversitesi ile Diyanet İşler Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Birlikte Yaşama Ahlakı ve Kültürü' sempozyumuna Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Vali Süleyman Kamçı, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Güven, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, İl Müftüsü Şahin Güven, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Sempozyumda konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam dininin birlikte yaşamanın önemini anlattığını söyledi.
'PEYGAMBERLER BİRLİKTE YAŞAMA NOKTASINDA HAREKET ETMİŞLERDİR'
Erbaş, "İslam esasında birlikte yaşamanın önemini kendi ismiyle her zaman ortaya koyuyor. Ne mutlu bize ki bütün peygamberlere gönderilen dinin ismi aynı zamanda bizim ismimizi çağrıştırıyor. Bizim ismimiz ondan türetilmiştir. İslam insanlık için bir nimettir. O yüzden bütün peygamberlere gönderilen dine ad olmuştur. Hz. Musa da İslam peygamberidir. Kendisine inanan İsrail Müslümanlarının peygamberidir. Hz. Musa onlara İslam'ı tevdi etmiştir. Yahudilik ondan 600 sene sonra ortaya çıkan bir inançtır. Hz. İsa da bir İslam peygamberidir. Hristiyanlık ondan yaklaşık 70 sene sonra ifade edilmeye başlanmış bir inançtır. Onun için Hz. İbrahim ve Kuran ne diyor? 'İbrahim ne Yahudidir, ne Hristiyandır, o hanif bir müslimdir'. Bütün peygamberler birlikte yaşamanın temellerini atmak, insanlara iyiliği tebliğ etmek, İslam'ı tebliğ etmek kabul edenleri başının üstüne koymak, etmeyenlerle de birlikte yaşamanın prensiplerini oluşturmak noktasında hareket etmişlerdir" dedi.
'FARKLI İNANÇTAN İNSANLAR MÜSLÜMAN HAKİMİYETİNDE HUZURLU YAŞAMIŞTIR'
Mezhep savaşlarına değinen Erbaş, "Dünyanın başına ne geldiyse ötekinin kendi inancına, düşüncesine zorlamadan gelmiştir. Peygamberler bu zorlamayı yapmamıştır. İslam medeniyetinin dünyada hakim kültür olarak kaldığı her asırda farklı inançtan insanlar Müslümanların hakimiyeti altında gayet memnun ve huzurlu şekilde yaşamıştır. Batı bunu becerememiştir. Örnek vereyim; 1054 yılında Kilise ikiye bölünmüştür. Doğu kilisesi Ortodoksluk, Batı kilisesi Katoliklik ismini almıştır. 1517'ye gelindiğinde Batı kilisesi kendi içinde bir kere daha ikiye bölünmüştür. Protestanlık ortaya çıkmıştır. Reform hareketleri başlamıştır. Protestanlık ortaya çıktıktan sonra 'Sen neden Protestan oldun?', 'Siz niçin Katolik kaldınız?' sebebiyle milyonlarca insan birbirini öldürmüştür. Başka bir sebep yok. 1616-1646 yılları arasında 30 yıl içinde 7 milyon insan ölmüştür. Din savaşları 20'nci asra kadar devam etmiştir. Din savaşları deyince aklınıza Hristiyanlarla Müslümanlar, Müslümanlarla Yahudiler arasındaki savaş gelmesin. Din savaşları kavramının anlattığı mezhep savaşlarıdır. Hristiyanlık içinde ortaya çıkan mezhep savaşlarıdır" diye konuştu.
'DÜNYADA ACI OLDUĞU ZAMAN HERKESİN RAHATSIZ OLMASI GEREKİYOR'
Sözlerini sürdüren Erbaş şöyle konuştu:
"Haçlı seferlerinde Batı'dan kalkıp Kudüs'ü işgale kadar gelirken, Katoliklerin Ortodoks kasabalarda ve köylerde yaptıkları zulümleri tarih kitaplarında okumak mümkün. Neden? Bu da bir mezhep savaşıdır. Şimdi Batılı insanlara sesleniyoruz her zaman diyoruz ki; sizler mezhep savaşlarının acısını çok çektiniz. Kısa yıllar içinde binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanınızı kaybettiniz. Ne olur şu anda İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın. Çünkü inancı, mezhebi ne olursa olsun insan insandır. İslam dünyasında şu an büyük bir fitne var. 100 sene önce ırkları birbirine kışkırtarak bin senedir farklı ırkları bir arada yaşatan İslam medeniyetini 40-50 parçaya ayırdılar. Bu yetmedi, o bir medeniyetin 40-50 parçaya bölünmüş o küçük parçaları da şu anda mezhepçilik fitnesiyle parçalanmak isteniyor. Bütün insanlığın bunun için tedbir alması lazım. Bunun için örgütler kurduruluyor. O örgütlere birileri silahlar veriyor. O örgütlerin bir kısmı Sünnilik, bir kısmı başka bir takım adlayışların adeta temsilcisi olarak lanse ediliyor. İnsanlık için gerçekten çok büyük bir fitnedir. Dünyanın herhangi bir yerinde bir acı olduğu zaman ondan herkesin rahatsız olması gerekiyor. 'Benim inancımdan değildir' diye üzülmemek insana yakışmaz. Şu anda Budistler Arakan'lı Müslümanları katlediyor, ya tam tersi olsaydı eğer biz bir Müslüman olarak üzülmemiş olsaydık böyle bir anlayış İslam'a yakışmaz. Çünkü söz konusu olan insandır. İslam insana değer verir. İnsan olduğundan dolayı değer verir."
Oktay ENSARİ- Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA) -
========================================================
2)ŞEHİT ÖMER HALİSDEMİR'İN KARDEŞİ AK PARTİ'DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI
15 TEMMUZ Kahramanı Ömer Halisdemir'in kardeşi Soner Halisdemir AK Parti'den Niğde milletvekilliği için aday adaylığını açıkladı.
AK Parti Niğde İl Başkanlığında yaptığı basın toplantısı ile aday adaylığını açıklayan Soner Halisdemir'e babası Hasan Hüseyin Halisdemir, ağabeyi Doğan Halisdemir, amcası Mustafa Halisdemir, kardeşi Ganime Halisdemir Güzel ve akrabaları eşlik ettiler.
Adaylığı ile ilgili olarak Halisdemir ailesinin aldığı kararı kamuoyu ile paylaşmak için basın toplantısı düzenlediğini belirten Soner Halisdemir, "Hepimizin bildiği gibi ülkemiz ve Müslümanlar üzerine akla hayale gelmeyen senaryolar yazılıyor, oyunlar oynanıyor. Tüm bu oyunları bozan dünyada tek bir lider var. Her türlü şer odaları ve karanlık güçler karşısında dimdik bir duruş sergileyen liderimiz, Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında bu kutlu yürüyüşte daha etkin olmak, O'nun gücüne güç katmak için Halisdemir ailesi olarak aldığımız kararımızı kamuoyu ile paylaşmak istiyorum" dedi. Bu kararı ailesi ile birlikte aldığını belirten Soner Halisdemir, şunları söyledi:
"Bu zor kararı almak benim için hiç kolay olmadı. Her şeyden önce şehit sancağı taşıyor olmak benim için büyük bir onur yanında ağır bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Ancak, 15 Temmuz günü ülkemizin yaşamış olduğu alçak darbe girişimi sonucunda bu kutsal gönül işini en iyi şekilde yapabileceğimin kanaatine vardım. Bu vazife de önceliğim hiçbir menfaat gözetmeksizin, milletim için, bayrağım için, vatanım için, devletim için, ölmekse ölmek, mücadeleyse mücadele, hizmetse hizmet mantığıyla bu yola çıktığımın altını çizmek isterim. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet."
Görüntü dökümü
------------------------
-Genel görüntü
-Soner Halisdemir’in açıklaması
-Detay görüntüler
-Halisdemir ailesinden görüntü
Süre: 01'33" Boyut: 101 MB
Haber-kamera:Ali KADI/NİĞDE,(DHA)
=========================================================
3))KIZ ÇOCUĞUNU OTOBÜSÜN ALTINDA KALMAKTAN KURTARAN BELEDİYE PERSONELİ ALTINLA ÖDÜLLENDİRİLDİ
ÇANAKKALE Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan, 3 gün önce kordonboyunda yola doğru koşan kız çocuğunu yakalayıp, otobüsün altında kalmaktan son anda kurtaran ÇABİS (Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi) ekibinde görevli Oğuzhan Akgün’ü (24) duyarlı davranışından dolayı altınla ödüllendirdi. Çanakkale Belediyesinde, ÇABİS’te görevli personel Oğuzhan Akgün, 3 gün önce kordonboyundaki bisiklet kiralama noktasında görevine başladı. Bisiklet kiralayan vatandaşlara yardımcı olan Oğuzhan Akgün, arkasına döndüğü sırada küçük bir kız çocuğunun koşarak yola doğru yöneldiğini gördü. Küçük kızı otobüsün altında kalmaktan son anda kurtaran Oğuzhan Akgün, kızı arkasından koşarak gelen babasına teslim etti. Güvenlik kameralarına yansıyan bu görüntülerin ardından büyük takdir toplayan Belediye personeli Oğuzhan Akgün, Başkan Ülgür Gökhan tarafından altınla ödüllendirildi.
ÇABİS’te görevli Belediye personeli Oğuzhan Akgün, “Ben ÇABİS’te çalışıyorum. Bisiklet alan arkadaşlara yardımcı olduktan sonra arkamı döndüğümde küçük bir kızın koştuğunu gördüm. Babası da kızının arkasından sesleniyordu. Kızına yetişemeyecek durumdaydı. O anda vatandaşlık görevimi yerine getirdim. Yaptığım insanlık göreviydiö dedi.
Son günlerde Çanakkale Belediyesi’nin insanlık görevini son günlerde fazlasıyla yerine getirdiğini belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Personellerimiz iyi yetiştirilmişler. Kentte belediye hizmeti vermek demek, kentin her türlü hizmetine koşmaktır. Sadece kentin değil her canlının hizmetine koşmaktır. Çünkü bu duyarlılık çok önemli O andaki bir saniyelik gecikme çocuğun bir aracın altında kalmasına Allah korusun sebep olabilirdi. Belediye personelinin bu duyarlılığından dolayı çok mutluluk duyuyorumö diye konuştu.
Başkan Gökhan, konuşmasının ardından personel Oğuzhan Akgün’e duyralı davranışından dolayı teşekkür edip, altın takdim etti.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Ödül töreninden görüntü.
-Oğuzhan Akgün açıklama görüntüsü.
-Başkan Ülgür Gökhan açıklama görüntüsü.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE, (DHA)
1 dakika 19 saniye. 147 MB
=====================================================
4)GAZİANTEP'TE YEREL GAZETECİ SİLAHLI SALDIRIDA YARALANDI
GAZİANTEP'te, yerel gazete sahibi Mahmut Özkılıç (30), evinden çıkarken otomobilden tabancayla açılan ateş sonucu göğsünden ve ayağından yaralandı.Olay, sabah saatlerinde Nurtepe Mahallesi'nde meydana geldi. Gaziantep'te bir yerel gazetenin sahibi Mahmut Özkılıç'a, sabah saatlerinde evinden çıkarken otomobilden tabancayla 3 el ateş açıldı. Göğsüne ve ayağına isabet eden kurşunlarla yaralanan Özkılıç, silah sesini duyanların çağırdığı ambulansla Şehitkamil Devlet Hastanesi'ne götürülerek tedavi altına alındı.
Polis, saldırının ardından otomobille bölgeden kaçtığı belirtilen şüpheli ya da şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
- Mahmut Özkılıç'ın fotoğrafı
- Şehitkamil Devlet hastanesi
- Polis ave ambulans araçları
- Genel ve detay görüntüler
( Haber:Kamera: Mustafa KANLI-GAZİANTEP-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 55 MB
==============================================
5)ÜRETİCİ, 'ASTRONOT GIDASI' KİNOAYLA KAZANACAK
MANİSA'da buğdaydan istediği geliri elde edemeyen üretici, gideri buğday ile aynı ancak geliri yüksek olan astronotların gıdası olarak bilinen kinoa bitkisine yönelmeye başladı. Üreticilerden İbrahim Çıvgın, bu yıl ilk defa 18 dönümlük arazisine kinoa bitkisini ektiğini belirterek, kilosundan 5 ila 8 lira arasında gelir elde etmeyi beklediğini ifade etti.
Dünyada 'astronot gıdası' olarak bilinen ve başka Güney Amerika başta olmak üzere ABD ile Avrupa ülkelerinde yaygın olarak yetiştirilen kinoa bitkisi, Manisalı üreticilerin gözdesi oldu. Saruhanlı ilçesinde bu yıl ilk defa 18 dönümlük arazisine kinoa bitkisi eken üretici 58 yaşındaki İbrahim Çıvgın, haziran ayı sonunda kinoadan iyi gelir elde etmeyi bekliyor. Çıvgın, 5 yıl boyunca 18 dönümlük arazisine buğday ektiğini ancak üründen beklediği geliri elde edemediğini belirterek, kinoa bitkisiyle oğlunun sayesinde tanıştığını söyledi. Çıvgın, "İstanbul'da bunun bir derneği var. Dernekten gereken tohumları aldık. Tohumu bize kargoyla gönderdiler. Biz de kinoayı 4 Şubat'ta 18 dönüm arazimize ektik. 120 gün içerisinde hasat yapabileceğimizi bize söylediler. Şimdi büyümeye başladı" diye konuştu.
BUĞDAYA GÖRE 1'E 3 VERİYORMUŞ
Yaptıkları araştırmada bitkinin buğdaya göre daha fazla kazandırdığını ifade eden, ekiminin ve toplamasının buğday gibi yapıldığını söyleyen Çıvgın, "Kinoa sulu veya susuz alanlarda yetişebiliyor. Buğday gibi ekebiliyorsun, buğday gibi masraf yapıyorsun. Kinoadan sulandığı takdirde dekar başına yaklaşık 450 kilo verim alabiliyorken sulanmadığı takdirde 250- 300 kilo arasında değişen miktarda verim alınabiliyor. Geçtiğimiz yıl buğdayın kilosunu 80 kuruşa satarken, kinoanın kilosu kalitesine göre 5- 8 lira arasında değişiyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl 18 dönümlük araziden buğdaydan 3 bin 600 lira gelir elde ederken, bu yıl kinoadan yaklaşık 18 bin lira kazanmayı bekliyorum. Görünüşte verim olarak buğdayla aynıymış gibi görünüyor. Ancak fiyat farkı çok. Buğdayın 3 katı gibi. Buğdaydan 1 kazanıyorsak, kinoadan 3 kazanacağız. Haziran ayında kinoanın hasadına başlayacağım" diye konuştu. Kinoanın bitkisinden un elde edildiğini ifade eden üretici Çıvgın, 'astronotların gıdası' olarak kullanılan bitkiyi yetiştirmekten mutluluk duyduğunu ifade etti.
Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, ilçelerinde ilk defa kinoa bitkisinin yetiştirilmeye başlandığını vurgulayarak, üreticileri bu bitkiyi yetiştirmeye davet etti. Okur, "Çiftçilerimizin pamuğa, mısıra, buğdaya alternatif ürün olarak ekmiş oldukları kinoa bitkisi ilk kez deneniyor. Bu kinoa bitkisinin çok faydalı olduğunu ve ununun astronotlar tarafından tüketildiği, dünyada çeşitli ülkelere ihraç edilen bitki olduğunu duyduk. Ülkemizde de bu bitkinin yaygınlaştırılmasıyla ilgili çalışmalar var. Bu bitki çorak arazilerde de yetiştirilir, çok fazla su istemiyor. Kırsal arazilerde bu bitkinin ekilerek yaygınlaştırılması çiftçiye kazandırır. Fiyatlarının da cazip olduğunu duyduk. Kinoanın kilo satış fiyatı 5-8 lira arasında. Buğdayın kilo fiyatı ise 80 kuruş civarında. Çiftçilerimizin bu bitkiyi ekip para kazanmalarını istiyoruz" dedi.
Kinoa bitkisinin buğday gibi ekilip biçildiğini kaydeden Okur, makineyle ekilip biçildiği için çiftçiye cazip geldiğini ifade etti.
Görüntü Dökümü
---------------------
- Kionanı yetiştirildiği tarladan görüntü
- Üretici İbrahim Çıvgın ile Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur'un açıklamaları
(Haber- Kamera: İlker KILIÇASLAN / MANİSA, (DHA)