HABER

DHA YURT BÜLTENİ-8

(GÖRÜNTÜ EKİYLE  YENİDEN) 1)ÖSO GÜÇLERİ, FIRAT'IN DOĞUSUNA HAZIR TÜRKİYE'nin terör örgütlerinin kontrolünü sona erdirmek için Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon sinyali vermesi ve sınır hattına bu yönde yığınak yapmasının ardından Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarının bir araya gelerek oluşturduğu Milli Ordu da hazırlıklarını hızlandırdı.

(GÖRÜNTÜ EKİYLE YENİDEN)
1)ÖSO GÜÇLERİ, FIRAT'IN DOĞUSUNA HAZIR

TÜRKİYE'nin terör örgütlerinin kontrolünü sona erdirmek için Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon sinyali vermesi ve sınır hattına bu yönde yığınak yapmasının ardından Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarının bir araya gelerek oluşturduğu Milli Ordu da hazırlıklarını hızlandırdı. Milli Ordu bünyesine yeni katılan güçler de zorlu eğitimden geçirilerek cephede savaşmaya ve Fırat'ın doğusuna yönelik olası bir harekata hazır hale getiriliyor.
Türkiye'nin güney komşusu Suriye'de, 2011 yılı ilkbaharında özgürlük ve demokrasi isteyenler sokağa çıkarak eylemler yapmaya başladı. Ancak rejim güçleri, özgürlük ve demokrasi talebinde bulunan sivilleri, üzerlerine ateş açarak engellemeyi tercih etti. Sivillerin yaşamlarını yitirmesinin ardından Deraa kentinde başlayan eylemler, ülke geneline yayıldı. Rejimin gösterileri sonlandırmak için silah kullanmasının ardından siviller de silahlandı ve kısa sürede ülkenin farklı noktalarında çatışmalar çıkmaya başladı. Suriye ordusundan ayrılan askerlerin de aralarına katıldığı sivillerin oluşturduğu Özgür Suriye Ordusu, rejim güçlerine karşı mücadele etmeye başladı. Mevcut ülke bayrağına üçüncü bir yıldızı ekleyerek kendi bayrağını da benimseyen Özgür Suriye Ordusu güçleri, kısa süre içerisinde ülke genelinde örgütlendi ve rejime karşı ortak mücadele ile birçok bölgede kontrolü eline geçirdi. Zaman içerisinde Özgür Suriye Ordusu'nu oluşturan grupların birbiriyle yaşadığı fikir ayrılıkları ile terör örgütlerinin varlığı, Suriye'nin çeşitli noktalarında kontrolün kaybedilmesine neden oldu.
FIRAT KALKANI HAREKATI İLE ÖSO YENİDEN BİRLEŞTİ
Terör örgütü DEAŞ'ın attığı füze ve roketler ile sınır hattındaki Kilis ve Gaziantep'e yönelik tehdit oluşturmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 24 Ağustos 2016 tarihinde Fırat Kalkanı Harekatı başlatıldı. Özgür Suriye Ordusu'nun çeşitli gruplarının da katıldığı harekat ile Cerablus, Azez ve El Bab kentleri ile kırsalındaki bölgeler terör örgütlerinden arındırılarak özgürleştirildi. 2 bin kilometre kareden fazla alanın teröristlerden temizlenmesinin ardından Özgür Suriye Ordusu grupları da yeniden bir araya gelerek koordineli şekilde hareket etmeye başladı. 2017 yılı sonunda da ÖSO bileşenlerinin bir araya gelmesiyle 'Milli Ordu' kuruldu. Türkiye'de eğitilen askerlerin komuta ettiği yeni ordudaki askerler; daha disiplinli, modern ve donanımlı şekilde cephelerde yer almaya başladı.
MİLLİ ORDU'YA KATILIM, HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Türkiye'de eğitilen üst rütbeli askerler, Milli Ordu'ya yeni katılan gençleri Azez, El Bab ve Afrin bölgesindeki kamplarında eğitimden geçiriyor. Afrin bölgesinde ÖSO bileşenlerinden olan Suriye Türkmenlerinin komuta ettiği Sultan Murat Tugayı'nın eğitim kampında da 250 kişi eğitime tabi tutuluyor. Yaklaşık bir aylık zorlu bir eğitimin ardından mezun olan gençler, Milli Ordu saflarına katılıyor. Fiziksel güçlenme adına yaptırılan ağır sportif eğitimin yanı sıra; her türlü arazide görev yapacak şekilde donanımlı hale getirilen yeni güçlere savunma, taarruz, meskun mahal, patlayıcı konularında bilgiler veriliyor. Her türlü silahı kullanabilecek şekilde eğitim gören gençler, eğitimlerini tamamladıktan sonra Milli Ordu komuta kademesinin ihtiyaç duyduğu cephe hatlarında görevlendiriliyor.
35 BİN KİŞİLİK ORDU, TSK'NIN YANINDA
Sultan Murat Tugayı komutanlarının eğittiği güçler, eğitim süreçlerini tamamlayarak görev alacakları cephe hattına gitmek için heyecanlandıklarını ifade ediyor. Türkiye'nin olası Fırat'ın doğusuna yönelik operasyonunda görev almak istediklerini anlatan Milli Ordu'ya aday güçler, hedeflerinin Suriye topraklarında başta PKK/YPG olmak üzere hiçbir terör örgütünü barındırmamak olduğunu söyledi. Milli Ordu yetkilileri ise en büyük isteklerinin bir an önce Suriye'de huzurun sağlanması olduğunu belirtti. Milli Ordu kurmayları, kendilerine her zaman destek olan Türkiye'nin düzenlediği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile kentlerinin özgürleştiğini hatırlattı. Yeni süreçte en büyük isteklerinin Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik harekat düzenlemesi ve bu bölgelerin de terör örgütleri işgalinden kurtarılması olduğunu anlatan yetkililer, 35 bin kişilik orduyla Türk askerinin yanında olduklarını söyledi.

Görüntü Dökümü
-------------------------
-Sultan Murat Tugayı eğitim kampı
- Kamp ve askerlerin havadan görüntüsü
- Eğitim sırasında askerlerin yaptığı taktiksel hareketler
- Hasan Kırmızıtaş anons+dronlu
- Askerlerin eğitimlerinden detay görüntüler
- Eğitimlerin havadan görüntüsü
- Molalarda taklit yaparak arkadaşlarını eğlendiren asker
- Genel ve detay görüntüler
Haber:Hasan KIRMIZITAŞ-Kamera: Uğur CAN- Hasan DÖNMEZ-SURİYE- DHA)

================================================

2)KOMŞULARINI BAYILTINCAYA KADAR DÖVDÜLER

ANTALYA'da, bir sitede iki aile arasında havuz başında çıkan kavgada, Hatice D. (40) ve nişanlısı Osman Erdoğan (48), bir grup erkek ve kadın tarafından dövüldü. Osman Erdoğan'ın, aldığı darbeler nedeniyle bayılan nişanlısının üzerine kapanarak korumaya çalıştığı anlar ise sitenin güvenlik kamerasına yansıdı. Konyaaltı ilçesi Sarısu Mahallesi'ndeki olay, 14 Temmuz Pazar günü saat 18.30 sıralarında yaşandı. Bir sitede oturan Çiğdem K., çocuklarına tekme attığı iddiasıyla komşusu Hatice D.'yi arayarak havuz başına çağırdı. Havuz başına gelen Hatice D., bir anda kendisini çağıran komşusu ve yanındaki 3 kadının saldırısına uğradı. Durumu gören Osman Erdoğan olaya müdahale edip nişanlısı Hatice D.'yi korumaya çalıştı.
BAYILANA KADAR VURDULAR
Bu sırada havuz kenarında oturan Çiğdem K.'nin yakınlarından Talat K., Osman Erdoğan'a yumruk attı. Kavgaya Çiğdem K.'nın yakınları Fatma B., Murat A., Fuat K., Ecem K., Derya K., Ergin İ., Hatice İ. Şeref K. da karıştı. Hatice D. aldığı darbeler nedeniyle bayıldı. Nişanlısının bayıldığını gören Osman Erdoğan, üzerine kapanarak darbelerden korumaya çalıştı. Buna rağmen kalabalık grup, Osman Erdoğan ve nişanlısını yerde dövmeye devam etti.
Site sakinlerinin haber vermesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri kavgaya müdahale ederek Osman Erdoğan ve nişanlısını ailenin elinden kurtardı. Sağlık ekiplerinin müdahale ettiği Osman Erdoğan ve Hatice D., hastaneye götürüldü. Darp raporu alan çift, Çiğdem K., Talat K., Fatma B., Murat A., Fuat K., Ecem K., Derya K., Ergin İ., Hatice İ. ve Şeref K.'den şikayetçi oldu.
'EV ARIYORUZ'
Nişanlısının olaydan çok etkilendiğini ve siteye girmek istemediğini belirten Osman Erdoğan, "Taşınmak için ev arıyoruz" dedi.
Hatice D. ise iddia edildiği gibi Çiğdem K.'nin çocuğuna vurmadığını, ailenin önce nişanlısına saldırdığını sonra da kendisini bayıltıncaya kadar dövdüklerini anlattı. Havuz başındaki kavga anı, anbean güvenlik kameralarına yansıdı.

Görüntü Dökümü
-----------------------------
- Kavga anına ait görüntüler

Yılmaz KILIÇKAYA- Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA) -

===============================================

3)KONTROLDEN ÇIKAN OTOMOBİL, BABA VE İKİ ÇOCUĞUNA ÇARPTI

Konya'da sürücüsünün, önüne çıkan yayaya çarpmamak isterken kontrolden çıkan otomobil, bir marketin önünde duran baba ve iki çocuğuna çarptı. Bu anlar marketin güvenlik kameraları tarafından kaydedildi.
Kaza, dün saat 21.15 sıralarında Köprübaşı Mahallesi Sedirler Caddesinde meydana geldi. Sürücüsü ve plakası öğrenilemeyen bir otomobil, cadde üzerinde seyir halindeyken iddiaya göre önüne çıkan bir yayaya çarpmamak için direksiyonu sağa çevirdi. Bu sırada kontrolden çıkan otomobil, marketin önünde bulunan baba ve iki çocuğuna doğru yöneldi. Durumu fark eden sürücü, bu kez direksiyonunu sola çevirdi. Ancak otomobil, baba ve çocuklarına çarptı. Çarpmanın etkisiyle yere düşen baba ve iki çocuğu, şans eseri yara almadan kurtuldu. Kaza anı da marketin güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Baba ve çocukları ile sürücü daha sonra kaza yerinden ayrıldı. Mahalle sakinleri ise aynı yerde sürekle kaza olduğunu ve buna önlem alınmasını istedi.

Görüntü Dökümü
------------
- Kaza anı görüntüleri

haber: Tolga YANIK KONYA DHA)

================================================

4)MAHKEME HES'İ DURDURDU, YOL DEVAM EDİYOR

ARTVİN'in Arhavi ilçesinde Kamilet Vadisi ile Pilarget olarak anılan ve 5 köyü kapsayan bölgede yapılması planlanan hidroelektrik santrali, doğayı bozacağı gerekçesiyle tepkilere neden oluyor. Rize İdare Mahkemesi'nin durdurma kararına rağmen proje kapsamında yol yapım çalışmalarının sürdüğünü öne süren bölge halkı, doğal güzelliğinin bozulacağı endişesi taşıdığı vadinin öncelikli koruma alanı ilan edilmesi istiyor. Kamilet Vadisi'nde işletmesi bulunan ve projeye karşı dava açan Alican Can, "Davayı kazandık ancak hala kaçak olarak çalışıyorlar. Yol çalışmaları ve dökülen malzemeler vadiyi perişan etti" dedi.
Arhavi ilçesinde, şelaleleriyle ünlü doğal yaşam alanları Kamilet Vadisi ile ilçenin Pilarget olarak anılan ve 5 köyü kapsayan bölgesinde yapımına 2012 yılında başlanılan hidroelektrik santrali, doğaya zarar vereceği gerekçesiyle tepkilere neden oluyor. Rize İdare Mahkemesi'ne başvuran bölge halkı, HES inşa edilecek alanın imar planlarının, ÇED raporuyla uyuşmadığı gerekçesiyle projenin iptal edilmesini istedi. Rize İdare Mahkemesi'nin itirazı reddetmesi üzerine vatandaşlar, davayı Samsun Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Samsun Bölge İdare Mahkemesi'nin, Rize İdare Mahkemesi'nin kararını bozması üzerine dava yeniden Rize İdare Mahkemesi'ne geldi. İtiraz talebini ikinci kez görüşen Rize İdare Mahkemesi, projenin durdurulması kararı verildi.
Ancak bölge halkı mahkeme kararına rağmen Kamilet Vadisi'nde yol yapım çalışmalarının sürdüğünü öne sürerek, tepki gösterdi. Bölge sakinleri proje kapsamında yürütülen yol yapım çalışmalarıyla yeşil doğanın bozulduğunu, dökülen malzemelerin vadiyi perişan ettiğini ileri sürerek, vadinin öncelikli koruma alanı ilan edilmesini talep ediyor.

'DAVAYI KAZANDIK FAKAT KAÇAK ÇALIŞMA VAR'

Kamilet Vadisi'nde bulunan Kamilet Deresi'ne HES yapılmasına karşı çıkarak yöre halkının tepkilerini yargıya taşıyan Alican Can, davayı kazandıklarını ancak mahkeme kararına rağmen vadide kaçak çalışmaların sürdüğünü, inşaat molozlarının dere yatağı ile vadiye atıldığını iddia etti. HES'lere karşı mücadelelerinin sürdüğünü belirten Can, "Yaklaşık 6 yıldır burada HES'lere karşı mücadele ediyoruz. Davayı kazandık ancak hala kaçak olarak çalışıyorlar. Mahkemenin iptal kararına rağmen gözden uzak şekilde çalışmalarına devam ediyor ve şantiye alanına kimse yaklaştırılmıyor. HES'in bulunduğu noktaya doğru yol çalışması yapıyorlar ama ileride ne yaptıklarını kimse bilmiyor" dedi.

'ÖNCELİKLİ KORUMA ALANI İLAN EDİLMESİ GEREKİYOR'

Kamilet Vadisi'nin ilçeleri için vazgeçilemez bir değer olduğunu kaydeden Can, bölgenin doğal güzelliklerinin korunması gerektiğini savunarak, "Kamilet Vadisi, 35 kilometrelik bozulmamış bir alan ve doğal yaşamın tüm zenginliğini barındırıyor. Buranın öncelikli koruma alanı ilan edilmesi gerekiyor. Çocukluğumuz derelerde yüzerek geçti ve gelecek nesillerimize bu haliyle bırakmak istiyoruz. Bölgenin yüzde 80'i kestane ağacından oluşuyor ve yaygın olarak arıcılık yapılıyor. HES yapılırsa arıcılık yok olacak. Derelerimizde su seviyesi zaten azaldı, balıklar, ayılar ve diğer canlılar zarar görüyor. HES yapılırsa tüm canlılar bundan etkilenecek. Dereler şimdiden taşlarla oldu. O yüzden HES istemiyoruz" diye konuştu.

'MAHKEME KARARI DİNLENMİYOR'

Erdoğan Güler de, vadinin hasara uğrağını ifade ederek, şunları söyledi:

"Üç yıl süren mahkeme sürecinden sonra, şu an inşa edilen yol da mahkeme kararıyla iptal edildi. Ancak çalışmalar kaçak olarak sürdürüyorlar. Çünkü yol planlamaya göre yapılmıyor. Moloz ve akıntılar vadiyi perişan etmiş durumda. Rastgele, nereden girdikleri nereden çıktıkları belli olmayan bir şey yapıyorlar. Burası çok önemli bir turizm alanı ve 12 adet endemik bitki türü bulunuyor. Her iki yolda da büyük yıkım ve tahribat var. Elektrik direkleri, yol çalışmaları ve dökülen malzemeler vadiyi perişan etti. Mahkeme kararlarının dinlenmediği bir süreç yaşıyoruz"

'ÇOK FAZLA TAHRİBAT YAPILMIŞ'

Arhavi Doğa Koruma Platformu sözcüsü Leyla Öncel ise, HES projelerine karşı doğaseverler olarak uzun zamandır mücadele ettiklerini anlatarak şöyle konuştu:

"Şu an çalışmaların durdurulmuş olması lazım. Müfettişler incelemek için gittiğinde çalışmadıklarını söylemişler ancak gizlice bir şeyler yapıldığını düşünüyoruz. Çünkü bölgeye kimseyi yaklaştırmıyorlar. Merkeze uzak bir noktada olduğu için takip edemiyoruz. Fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla yol çalışması denilen yerde şimdiden çok fazla tahribat yapılmış."

PİLARGET'TEKİ HES'LERE DE TEPKİ

Öte yandan ilçeye bağlı 5 köyün bulunduğu Pilarget bölgesinde yapılması planlanan 2 HES projesine de karşı çıkan köylüler, projelerin iptali için mahkemeye başvurdu. Yöre sakinleri, içme ve sulamada kullandıkları tek su kaynağı olan derelerine HES yapılmasına karşı çıkıp, evlerine ve sokaklarına 'Heves etme sonu yok' yazılı pankartlarla açarak, tepki gösterdi.

Türkiye'nin çeşitli kentlerinde yaşayan 5 köyün sakinleri ise, Pilarget Platformu çatısı altında birleşip, bölgede yaşamını sürdüren akraba ve yakınlarına destek veriyor.

2 HES İÇİN 1 ÇED RAPORU VERİLMİŞ

Geçmişte yaşanan seller nedeniyle bölgenin 2013 yılında Artvin Valiliği tarafından 'Afete Maruz Bölge' olarak ilan edildiğini aktaran avukat Halis Yıldırım, bölgede çevresel risklerin göz ardı edildiğini savundu. Yıldırım, "Neredeyse her yıl heyelanların yaşandığı burada, tüm proje bölgesi için jeoteknik rapor hazırlatılmadan ÇED olumlu kararı verilmesi hukuka aykırı. ÇED raporundaki eksiklikler saymakla bitmiyor. Yer altı suları incelemesi yapılmamış, çevresel riskler gözardı edilmiş, ormanlık alan içinde yapılacak çalışma için Orman Genel Müdürlüğü'nden izin alınmamış. Oluşacak hafriyatın miktarı, depolanması, uygunluğu, taşınması ve bu esnada oluşacak toz emisyonu hesaplanmamış, inşaat sırasında yapılacak patlatmaların içme suyuna etkisi araştırılmamış. Suyun basınçlı borularla taşınması, içinde hiçbir canlının yaşamaması demek. Doğaya, canlılara ve insan yaşamına verilecek zararlar tamamen göz ardı edilmiş" ifadelerinde bulundu.

'DEREMİZ GİDERSE ÖLÜRÜZ'

Köy sakinlerinden Sevinç Özdoğan ise, "Dereler zaten eskisi gibi akmıyor. Yağmur olmayınca dere küçülüyor. Bu dere de olmazsa köyde hiçbir şey olmaz. Biz doğayla yaşıyoruz. Deremiz kuruduğunda ne çayımız, ne fındığımız, ne de doğamız olur. Torunlarımız, çocuklarımız bu derelerde yüzsünler istiyoruz. Deremiz giderse ölürüz, kanadımız kırılır, sudan çıkmış balığa döneriz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Arhavi Pilarget bölgesinden ve dereden drone görüntüleri
-Kamilet vadisinden görüntüler
-Köy evlerinden detay
-Vadide bulunan derede yüzenlerden detaylar
-Dere detayları
-Kamilet vadisinde yol çalışmasında oluşan görüntüler
-Çifte köprüden görüntü
-Röportajlar
-Genel detaylar

HABER: SELAY SAYKAL KAMERA: SELÇUK BAŞAR/DHA-TRABZON

5)MİLLİ MÜCADELENİN SON HAVA ŞEHİTLERİ 97 YILDIR AFYONKARAHİSAR'DA YATIYOR

MİLLİ mücadele döneminde, Afyonkarahisar yakınlarında Yunan uçaklarıyla muharebe sırasında uçakları düşürülerek şehit olan İstanbullu Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ile Yanyalı Pilot Cemalettin Bey, Hava Şehitliği'nde diğer şehitlerle yan yana yatıyor. 97 yıl önce şehit olan Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Cemalettin Bey, milli mücadelenin son hava şehitleri olarak da biliniyor.
Milli mücadele döneminde düşmanla karada yoğun şekilde mücadele eden Türk askerleri, havada da çetin bir savaşa girişti. Türk havacılar o dönem 15 düşman uçağını düşürürken, 23 Yunan pilotu öldürüldü, bazıları da esir edildi. Milli mücadelede 10 Türk uçağından birini kullanan pilotlardan Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Cemalettin Bey de yoğun hava muharebelerinde önemli başarılar elde etti. Yunan uçaklarını düşüren Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Cemalettin Bey'in uçağı, havada mermileri bitince diğer Yunan uçakları tarafından vuruldu. Afyonkarahisar'ın İhsaniye ilçesine bağlı Gazlıgöl beldesi yakınlarında düşen uçaktaki Ahmet Bahattin Bey ve Cemalettin Bey şehit oldu. 2 şehidin cenazeleri, Yunan askerleri tarafından Afyonkarahisar halkına teslim edildi.
Milli mücadelenin son hava şehitleri olarak tarihe geçen Ahmet Bahattin Bey ve Cemalettin Bey'in cenazeleri, o dönem Afyon Kalesi civarındaki bir mezarlığa defnedildi. Şehitlerin cenazeleri, daha sonra Afyonkarahisar Kocatepe Asri Mezarlığı'nda 23 Kasım 1935 tarihinde yapılan hava şehitliğine nakledildi.
Ahmet Bahattin Bey ve Cemalettin Bey, Cumhuriyet dönemindeki hava şehitleriyle birlikte şehitlikte yan yana yatıyor. Hava Şehitliği'nde, üzerinde kartal figürü ile savaş dönemine ait uçakları simgeleyen bir pervanenin bulunduğu anıt da yer alıyor.
Yerel tarih araştırmacısı ve alan kılavuzu Hasan Özpınar, Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Cemalettin Bey'in milli mücadele sırasında yaşadıklarını anlattı. İki kahramanın birçok kez uçuş gerçekleştirdiğini kaydeden Özpınar, "Hava Şehitliği, 1935 yılında açılmış. Buranın açılmasındaki temel sebep de 25 Temmuz 1922 günü, yani Büyük Taarruz'dan bir ay kadar önce Afyonkarahisar semalarında yaşanan hava muharebesidir. Milli mücadele sadece cephede değil, bir taraftan da düşmanla hava muharebesiyle geçti. Bunun neticesinde de Büyük Taarruz'dan bir ay önce İhsaniye ilçemize bağlı Gazlıgöl beldemiz yakınlarında düşen uçağımızda iki havacımız şehit oldu. Pilotumuz Cemalettin Bey ve onun yanında bulunan gözetlemeci olarak geçen Ahmet Bahattin Bey" dedi.
'YUNAN HATLARINI BİRÇOK KEZ BOMBALADILAR'
Şehit Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Cemalettin Bey'in birçok kez Yunan hatlarını ve mevzilerini bombaladığını aktaran Özpınar, şöyle konuştu:
"Yine böyle bir uçuş sırasında 25 Temmuz 1922 tarihinde Çay ilçesi yakınlarında Türk uçaklarının bulunduğu alandan havalanırlar. İşgal altında bulunan Afyonkarahisar merkezinde ve çevresindeki düşman hareketliliğini keşfe çıkarlar. Afyonkarahisar semalarına geldiklerinde yine raporlarını hazırlarlar. Bu sırada Yunan uçakları onları fark eder ve bugün Uydukent olarak bildiğimiz bölgeden havalanırlar. Yunan uçakları bizim tek bir uçağımız gökyüzünde, büyük bir mücadele yaşar. Kahramanlarımız kısıtlı imkanlarına rağmen bir Yunan uçağını düşürür. Tabii peş peşe kalkan Yunan uçakları mermisi kalmayan bizim uçağımızı Gazlıgöl civarına kadar çetin hava muhaberesi neticesinde düşürür. Kahramanlarımızın düştüğü yer de halk dilinde bir süre 'Uçak düştü' veya 'Tayyare düştü' mevkisi olarak bilinmektedir."
'NAAŞLARINI YUNAN ASKERLERİ HALKA TESLİM ETTİ'
Şehit Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Cemalettin Bey'in cenazelerinin Yunan askerleri tarafından Afyon halkına teslim edildiğini kaydeden Hasan Özpınar, "Kahraman askerlerimizin cenazeleri Yunan askerlerinin eline geçer ve Yunan askerleri o cenazeleri Afyonkarahisar'ın tarihi mekanlarından birisi olan Mevlevihane Camii'nde Afyonkarahisar halkına teslim eder. Şehitlerimizin cenaze namazları kılınır, büyük bir katılım ile Afyon merkezindeki bir mezarlığa defnedilirler. İlk yapılan şehitlik, Afyonkarahisar şehir merkezinde önemli iş merkezlerinin bulunduğu alandır. Daha sonra bu mezarlık kaldırılır ve şehitlerimizin naaşı Afyon kalesi civarındaki başka bir mezarlığa defnedilir. 1935 yılında bu şehitlerimiz için anıt yapılması gündeme gelir. Şehitlik yapılır. 23 Kasım 1935 günü de şehitlerimiz bulundukları yerden tekrar alınarak buradaki anıtın altına defnedilir. Daha sonra yine uçak kazalarında şehit olan havacılarımız da buraya defnedilir. Özellikle 1990 yılından itibaren Güneydoğu'da ve diğer bölgelerde şehit düşen kahramanlarımız buraya defnedilir. Günümüzde de Garnizon Şehitliği olarak anılmaktadır. Büyük Taarruz'un 100'üncü yılına yaklaştığımız bu günlerde bu iki kahraman havacımızın öyküleri hakikaten her Türk gencinin, her Türk insanının bilmesi gereken olaylardandır" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Şehitliğin girişinden detay
- Şehitlik tabelasından detay
- Şehitlikteki Anıttan detay
- Şehit mezarlarından detay
- Yerel tarih araştırıcısı Özpınar'dan detay
- Özpınar ile röp
- Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Cemalettin Bey'in mezarlarından detay

Haber- Kamera Satılmış AKKAŞ/AFYONKARAHİSAR, (DHA)

=======================================================

6)TEKERLEKLİ KAYAK MİLLİ TAKIMI BİTLİS'TE KAMPA GİRDİ

BİTLİS'in Tatvan ilçesinde kampa giren Türkiye Kayak Federasyonu Tekerlekli Kayak Milli Takımı, Van Gölü sahilindeki 8 kilometrelik parkurda, kışın yapılacak olan yarışmalara hazırlanıyor.
Tekerlekli Kayak Milli Takımı sporcuları, 2019 faaliyet programında yer alan kayaklı koşu yaz kondisyon ve tekerlekli kayak antrenmanları için Bitlis'in Tatvan ilçesine geldi. 13 ilden 21 sporcunun katıldığı kamp, 17 Temmuz'da başlayıp 7 Ağustos'ta son bulacak. Tekerlekli Kayak Milli Takım Antrenörü Sedat Doymaz, kampa 5'i kadın 16'sı erkek, toplam 21 sporcunun katıldığını söyledi. Tatvan sahili ve Nemrut Dağı eteklerinde çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Doymaz, şöyle konuştu:
"Çok güzel ve verimli bir kamp. Sporcularımız özveriyle çalışıyor. Çok iyi bir ekibimiz var. Sporcularımız kamptan çok memnun. Elimizden geldikçe kampı değerlendiriyoruz. Buradaki sporcularımız kamptan sonra farklı illerde açılacak kamplara katılacak. Kışın yapılacak yarışmalara çok iyi bir şekilde hazırlanmış olacaklar. Şu anda mevcut sporcularımızı kışın yaptığımız yarışmaların toplam puanına göre seçilen Türkiye'nin en iyi sporcularıdır. Buradaki sporcularımız yine zaman zaman yapacağımız elemelerle azami bir sayıya indirip önümüzdeki sezon içinde yapılacak uluslararası yarışmalarda Türkiye'yi temsil edecekler. Tatvan sahili bu spor için elverişli bir yer. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."
Kamp Koordinatörü Erhan Dursun ise, Tatvan'da Nemrut Dağı eteklerinde, Rahva'daki çevre yolu ve Van Gölü sahilinde antrenman yaptıklarını, buradaki imkanların çok iyi olduğunu dile getirdi.
Antrenörlerden Muhammet Kızılarslan da kampa Kastamonu bölgesinden katıldığını ifade ederek, "Tekerlekli kayak dünya şampiyonuyum. Olimpik sporcuyum. Yıllardır bu işi yapıyoruz. Yaz ve kış aylarında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk defa burada tekerlekli yarış oldu. Tekerlekli ve kayaklı koşu ve kış yarışmaları için Bitlis çok uygun bir yer. Geçtiğimiz aylarda burada Türkiye Şampiyonası yapıldı. Bunun yeterli olacağını düşünmüyorum. Burada Tekerlekli Kayak Yarışması Dünya Kupası alınması gerekiyor. Çünkü bu yarışmalara elverişli bir ortamı var. Eminim yabancı sporcularda burayı sevecek ve burada yarışma olmasını isteyeceklerdir" şeklinde konuştu.

Görüntü DÖkümü
-----------------------
-Tekerlerkli Kayak sporcularının çalışmalarından detaylar
-Sporculardan genel görüntü
-Sporcuların Van Gölü kenarındaki çalışmaları
-Antrenörlerin sporcularla ilgilenmeleri
-Milli Takım Antrenörü Sedat Doymaz ile röportaj
-Milli Takım ANtrenörü Muhammet Kızılarslan ile röportaj
-Kamp Koordinatörü Erhan Dursun ile röportaj
-Genel ve detaylar

Özcan ÇİRİŞ/TATVAN (Bitlis), (DHA)-

=================================================

En Çok Aranan Haberler