HABER

Diş hekimi fobisi tedaviyi zorlaştırıyor

Acıbadem Ankara Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Dr. Hatice Ağan, "Diş hekimine gitmektense ağrıyla yaşamayı tercih edenlerde daha fazla diş kaybı ve diş eti hastalıkları gözleniyor.

Diş tedavisi ve diş hekimine duyulan korku, çoğunlukla geçmişteki, çocukluk çağındaki kötü tecrübelerden kaynaklanıyor” dedi.

Acıbadem Ankara Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Dr. Hatice Ağan, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, diş hekimi fobisinin tedaviyi zorlaştırdığını belirterek, düzenli yapılması gereken ağız ve diş sağlığı kontrollerinin önemi hakkında bilgi verdi. Diş hekimine gitmede toplumda büyük bir çekinme ve korku olduğunu belirten Ağan, "Neredeyse her beş yetişkinden biri bu korkuyla yaşıyor. Kadınlarda ve çocuklarda bu oran erkeklerden daha yüksek. Diş hekimine gitmektense ağrıyla yaşamayı tercih edenlerde daha fazla diş kaybı ve diş eti hastalıkları gözleniyor. Diş tedavisi ve diş hekimine duyulan korku, çoğunlukla geçmişteki, çocukluk çağındaki kötü tecrübelerden kaynaklanıyor. Önceden duyulan ağrı hissinin diğer tedavilerde de hissedileceği düşünülüyor. Duyulan ağrı, hekim kontrolünün aksatılmasına, problemlerin daha da ilerlemesine, ağrının daha da artmasına ve kaygı bozukluğuna neden oluyor. Bu kısır döngünün içine giren bireyin zinciri kırması daha zor oluyor. Dişlerdeki problemlerin ertelenmesi, tedavinin uzamasına ve daha komplike hale gelmesine neden oluyor. Dişlerine yeterli özeni göstermeyen ve kötü ağız hijyenine sahip hastalar ise utanma, mahcubiyet duygusuyla beraber dişlerini saklamaya ve problemleri ertelemeye başlıyor. Diş hekimi korkusuyla baş etmek için hastanın hekimle iletişime geçip, kafasındaki sorulara cevap bulması gerekiyor. Enjeksiyon sırasındaki acı, çalıştığımız aletlerin sesi, ortamdaki koku, uğultu, gibi kaygıya neden olan sebebi belirlendiğinde önlemini almak daha kolay oluyor. Hastanın kendini baskı altında ya da bir yere yetişmek zorunda hissetmediği bir zaman aralığında, tedavi esnasında huzursuzluk hissettiğinde elini kaldırarak mola aldığı, sakin ve huzurlu bir ortamda tedaviye başlaması bu korkuları çoğunlukla yıkıyor. Son yıllarda diş hekimliği teknolojileri, kullanılan materyaller, teknikler ve enfeksiyon kontrol yöntemlerinde büyük gelişmeler kaydedilmiş, diş tedavileri son derece hijyenik şartlarda, konforlu hale gelmiştir. Diş hekimi fobisi olan ya da kaygı bozukluğu olan hastalarda ise sedasyon veya genel anestezi altında tedavi yapmak mümkündür” diye konuştu.

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ GENEL VÜCUT SAĞLIĞINA ETKİLERİ NELERDİR?

Vücuttaki savunma hücrelerinin enfeksiyonlarla mücadele halinde olduğunu kaydeden Dr. Ağan, "Bakteriler ağza yerleştiğinde o bölgede öncelikle küçük çapta bir enfeksiyon başlar. Tedavi edilmediği takdirde kronikleşen bu durum karşısında vücut savunmaya geçer ve genel direnç düşer. Ağız içinde diş ve dişeti hastalıklarına neden olan bakterilerin dolaşıma katılması kalp damar hastalıkları, diyabet, gebelerde erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini de arttırır. Enfeksiyon odaklarının ağız içinden uzaklaştırılması, önerilen tedavilerin geciktirilmemesi gereklidir. Diş eksikliğine bağlı yeterli çiğneme fonksiyonu sağlanamadığında lokmaların ufaltılmadan yutulmasına bağlı mide ve bağırsak sisteminde rahatsızlıklar, yetersiz beslenmeye bağlı problemler ortaya çıkabilir. Ara yüz çürükleri yemek yerken ağrıya neden olacağından meyve, sebze, et, veya faydalı kuruyemişleri yemek yerine zorlanmadan tüketilen karbonhidratlara yönelim artacak, buna bağlı kilo alımı kolaylaşacaktır. Erken yaşlarda diş eksikliği ve çürükleri olan çocuklarda ise bu durum obeziteye kadar ilerleyebilir” dedi.

Dr. Ağan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Öncelikle kullandığımız ürünlerin her şeyi çözeceğini düşünüyoruz. En son çıkan diş fırçasını, en yeni, en pahalı macun ve gargarayı aldığımız zaman en etkin ağız temizliğini yaptığımızı düşünüyoruz ancak gereken itinayı göstermeden kısa sürede yapılan temizlik maalesef yeterli olmuyor. Basitçe bir örnekle bir odayı temizleyeceğimizi düşünelim, ne kadar çok deterjanımız, oda spreyimiz, süpürgemiz, fırçamız olursa olsun mekanik olarak girintili çıkıntılı yüzeyleri, gerideki alanları temizlemediğimiz taktirde o odayı temizlenmiş kabul etmiyoruz. Ağız bakımı için de aynı şey geçerlidir. Her insanın kendi ağzındaki sağlıklı ve sağlıksız alanlara odaklanıp, ona yönelik farklı ürünlerle bakım yapması gerekli. Hastalarımızı bu şekilde yönlendirmek de biz diş hekimlerinin görevi. Bir diğer yanlış ise, bir kere diş problemleri çözüldüğü, tedavi olduğu zaman bir daha hiç problem çıkmayacağı, periyodik kontrollere gerek kalmayacağı düşüncesi. Ağız sağlığının idamesi için diş hekimi kontrolleri 6 ayda bir yapılmalı, ağrı, şişlik, kanama problemlerinin oluşması beklenmemeli.” (İHA)

En Çok Aranan Haberler