HABER

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Hem dünya hem de ahiret için tedbirimizi almalıyız- Yeniden

DİYANET İşleri Başkanı Prof.

Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)- DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bursa Ulu Cami'de verdiği cuma hutbesinde, "Müminler olarak hem dünya için hem ahiret için tedbirimizi almak zorundayız. Esasında deprem afeti bize hem dünya için hem de ahiret için bir uyarıda bulunuyor. Diyor ki 'Evlerinizi, binalarınızı sağlam yapın. Her an gelebilirim'. Ahiret için de işte kıyamet de böyle kopacaktır. Deprem, kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır" dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı Bursa Abdullah Tivnikli kız Öğrenci Yurdu açılış töreni için Bursa'ya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bursa Ulu Cami'de cuma namazı kıldırdı. Cuma hutbesinde cemaate seslenen Erbaş, "Ülkemiz geçen hafta büyük bir depremle sarsıldı. Hüzün ve keder yüreklerimizi dağladı. Onlarca kardeşimizi ahiret yolculuğuna uğurladık. Yaralılarımız ve evini barkını yitiren insanlarımız için seferber olduk. Afet gerçeğiyle bir kere daha yüzleştik. Bu elim hadisede vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Rabbim, yaralılarımıza şifalar ihsan eylesin. Depremden zarar görenlere en kısa zamanda toparlanmayı, yaralarını sarmayı, hayata tutunmayı nasip etsin. Milletimizi bu tür afetlerden muhafaza buyursun" dedi.
'KAİNATIN DÜZENİ İLAHİ KURALLARA GÖRE CEREYAN EDER'
Kâinatın düzeni ve işleyişinin sünnetullah denilen ilâhî kanunlara göre cereyan ettiğini ifade eden Ali Erbaş, "Cenâb-ı Hak bu kanunları sonsuz kudretiyle ve ilmiyle belirlemiştir. Toprağın, rüzgârın, suyun ya da ateşin kendine has bir yapısı ve dengesi vardır. İnsanoğlu bu yapıyı bilerek ve bu dengeyi koruyarak yaşamak durumundadır. Deprem de ilâhî kurallara uygun biçimde meydana gelir. İnsanoğlu depreme engel olamaz; depremin zamanına ve şiddetine müdahale edemez. Ama depremde zarar görmemek için çeşitli önlemler alabilir. Zira deprem, sel, yangın gibi doğal afetler karşısında can ve mal kaybının en aza indirilmesi ancak gerekli tedbirleri almakla mümkündür" diye konuştu.
'MÜMİN UĞRADIĞI MUSİBETTEN SABREDEREK VE GÜÇLENEREK ÇIKAR'
Kuran-ı Kerim’den alıntı yapan Prof. Dr. Ali Erbaş, "Kuran'ı Kerim'de 'Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız, sabredenleri müjdele’ diye buyuruldu. Mümin, imtihan dünyasında farklı sıkıntılarla karşılaşacağını bilerek yaşar. Sınırlı ve âciz bir varlık olduğunun, kul olarak Rabbine muhtaçlığının farkındadır. Sıkıntılar karşısında elinden geldiği ve gücü yettiği kadar mücadele eder. Aklını, bilgisini, tecrübesini kullanarak tedbirini alır. Sonrasında ise imanı gereği, teslimiyet ve tevekkül ile hareket eder. Uğradığı musibetten sabrederek ve güçlenerek çıkar. Nimete şükür, mihnete sabır göstererek ilâhî imtihanı kazanır. Peygamberimiz efendimiz müminin bu halini, ‘Müminin durumu ne hoştur. Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum sadece mümine hastır. Bir nimetle karşılaştığında şükreder, bu onun için hayır olur. Bir musibetle karşılaştığında ise sabreder; bu da onun için hayır olur’ diye buyurur" dedi.
'HEM DÜNYA HEM AHİRET İÇİN TEDBİRİMİZİ ALMALIYIZ'
Müslümanların hem dünya için hem ahiret için tedbir alması gerektiğini belirten Erbaş, "Esasında deprem afeti bize hem dünya için, hem de ahiret için bir uyarıda bulunuyor. Diyor ki 'Evlerinizi, binalarınızı sağlam yapın. Her an gelebilirim.' Ahiret için de işte kıyamet de böyle kopacaktır. Deprem, kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır. Ölüm gibi ne zaman geleceği belli değil. Ey insanlar, hazır olun, ölüme hazır olun. Tedbirinizi alın, ibadetlerini ihmal etmeyin. Her an deprem vesilesiyle ya da başka türlü sebeplerle ölüm bizi bulabilir. Onun için hem dünyalık hem ahiretlik tedbirlerinizi alın. Onun için depremden alacağımız ders budur" açıklamasında bulundu.
Afetlere karşı sorumluluğunun şuurunda olmanın mümince bir duruşun gereği olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle konuşmasını sürdürdü:
"Takdir Allah’ındır, bizlere düşen ise önce tedbir almak, sonra Rabbimize tevekkül etmektir. Nitekim Resûl-i Ekrem efendimiz musibetler karşısında tavrımızın nasıl olması gerektiğini, ‘Allah ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz. Senin akıllı davranman gerekir. Fakat artık yapabileceğin bir şey kalmadığı zaman, Allah bana yeter. O, ne güzel vekildir’ de diye buyurdu. Öyleyse acı tecrübelerden ders alalım. Güvenli bir hayat için afetlere karşı hazırlıklı olalım. Tabiatın dengelerine ve yaşadığımız bölgenin gerçeklerine uygun, doğru ve sağlam adımlar atalım. Ailemizi afet ve acil durumlar hakkında bilgilendirelim. Hamdolsun ki dün olduğu gibi bugün de inancı, mezhebi, etnik kökeni ve düşüncesi ne olursa olsun milletçe el birliğiyle yaralarımızı sarıyoruz. Devletimizin desteği ve milletimizin dayanışması her türlü takdirin üzerindedir. Sevgili Peygamberimizin müjdesi ise bu aziz, fedakâr ve cömert milleti beklemektedir: ‘Bir kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da o kulun yardımcısıdır.’"

FOTOĞRAFLI

En Çok Aranan Haberler