Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye ile SDG arasında arabulucu olabiliriz’ lafı doğruysa, ki bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Siz terör örgütleri ile beraber masaya oturabilirsiniz ama Türkiye terör örgütleriyle mücadelesini Afrin’de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütü ile Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, “‘YPG’ye destek garantisi verdik’ lafa bak. ‘Türkiye ile SDG arasında arabulucu olabiliriz’ lafı eğer bu şayet doğruysa, ki bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Bizde bir söz varya gelin güvey olmak filan. Sana böyle bir görevi kim verdi? Boyunu aşan işlere girme. Bizim arabulucu ihtiyacımız yok. Türkiye’nin ne zamandan beri terör örgütleriyle bir masaya oturmak gibi sorunu var. Nereden çıkardınız bunu? Siz terör örgütleri ile beraber masaya oturabilirsiniz ama Türkiye terör örgütleriyle mücadelesini Afrin’de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütü ile Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz” şeklinde konuştu.
“Bu tavrından sonra Fransa’nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır”
“Daha kendi kirli kanlı geçmişlerinin hesabını verememiş olanlar bugün de kendilerini terör örgütleri ile yan yana tahayyül edebilirler ama Türkiye için böyle bir durum asla söz konusu değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçemizde ‘Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu’, bu söz bu işi çok iyi tanımlıyor. Bunların arkadaşlarının YPG’liler, yani bölgemizdeki en eli kanlı, en ahlaksız, en haysiyet yoksunu, en insanlık düşmanı teröristler olduğunu gördük. Bu tavrından sonra Fransa’nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır. Teröristlerle yatıp kalkan, hatta onları saraylarında ağırlayanlar yaptıkları yanlışı er geç anlayacaklardır. Bu teröristleri böylesine pervasızca destekleyenler ortaya çıkacak sorunların hesabını Fransa kamuoyuna vermeye de hazır olmalıdırlar. Her an bizim şu anda yaşadığımız sıkıntılar onların başına da gelebilir. Bizim bu konuda şakamızın olmadığını, en küçük bir müsamahamızın bulunmadığını anlamaları için daha ne söylememiz, ne yapmamız lazım bilmiyorum. Yıllarca kendi ülkelerindeki canileri sırf başlarından defetmek için bilinçli olarak DEAŞ saflarına yönlendirenler, şimdi evlerine dönen bu profesyonel teröristlerle ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar” açıklamasında bulundu.
“7 tane teröristi Elize Sarayı’nda ağırlayacak kadar teröre destek olduğunuzu tescil etmiş oldunuz”
Fransa’nın bugünlerde hararetle desteklediği PYD konusunda yaşayacakları durumun da farklı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Suriye’den, Irak’tan canını kurtarıp kaçan teröristler Fransa’nın bu politikasından aldıkları cesaretle oraya doluştuğunda ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar. Bizim bu konudaki gündemimiz ve tavsiyelerimiz bambaşkadır. Bize göre bundan sonra yapılması gereken bu tür gereksiz tartışmalar yerine Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde nasıl bir gelecek inşa edilebileceğinin Türkiye ile birlikte planlanması ve uygulanmasıdır. Biz bu konuda bizimle çalışmak isteyen herkesle görüşmeye, konuşmaya, ortak eylem planları hazırlamaya varız. Yıkılan Suriye şehirlerini nasıl yeniden ayağa kaldırabileceğimizi biz konuşalım istiyoruz. Ülkemizdeki milyonlarca sığınmacıya, mülteciye Suriye topraklarında yerleşim alanları inşa etme konusunda nasıl işbirliği yapabileceğimizi konuşalım istiyoruz. Elize’de 7 tane teröristi ağırlıyorsun da acaba Türkiye 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlarken bana da ne düşüyor diye bir sorunuz oldu mu? Kaç tane Suriyeli mülteciyi acaba Fransa’da ağırladınız, bana bunun cevabını verebilir misin? Ama 7 tane teröristi Elize Sarayı’nda ağırlayacak kadar teröre destek olduğunuzu tescil etmiş oldunuz. Her bakımdan son 7 yılı adeta gasp edilen Suriyeli kardeşlerimize yeniden nasıl aydınlık bir gelecek kurabileceğimizi konuştuk mu? Artık bizimle Suriye meselesini konuşmak isteyenler bu tür gündemlerle bizim karşımıza gelmelidir. Yoksa Suriye topraklarını teröristlerden arındırma ve Suriyelileri huzur içinde yaşayabilecekleri güvenli bölgelere kavuşturma konusundaki tavrımızı operasyonlarımızla gösterdik. Göstermeyi de sürdüreceğiz.”
"Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal’in partisi, bununla ilgili bugünkü CHP’nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır"
Türkiye’nin en az diğer sorunları kadar bir önemli sorununun da ana muhalefet sıkıntısı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu mesele biz ne kadar uzak durmaya çalışırsak çalışalım geliyor ayaklarımıza dolanıyor. Ana muhalefetin başındaki zat partisini öyle bir duruma düşürdü ki her ne kadar bilhassa tek parti döneminde uygulamalarını tasvip etmiyor olsak da CHP’yi geçmişiyle tamamen koparma noktasına getirdiğini görüyoruz. Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal ‘in partisi bununla ilgili bugünkü CHP’nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır. Yerli ve milli en küçük bir refleksi olmayan, kendisine bölücüleri, terör örgütü yandaşlarını ülkemize husumeti varlık sebepleri haline getirmiş tüm kesimleri yoldaş edinen bu yapı, bırakınız Mustafa Kemal’i Türkiye’nin partisi olamaz. Ağzından hakaretten, yalandan, iftiradan, çirkeflikten başka bir şey çıkmayan bu zatı muhatap alarak kendimize haksızlık ettiğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı.
"Bu kişi artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp tıbbın meselesi haline gelmiştir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hezeyanlarına cevap vermeyerek kendini yok hükmünde gördüğümüzü anlamayıp haklı olduğunu düşünecek kadar derin idrak sorunları yaşayan bu kişi artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp tıbbın meselesi haline gelmiştir. Kendisine nasıl hastalıklı bir dünya kurduğunu son grup toplantısındaki beyanlarından anlamak mümkündür. Bu kişinin sağlıklı düşünemediğini Türkiye’nin ekonomide ve yatırımlarda 3.5 kat büyüdüğü, geçtiğimiz 15 yılını karalamaya üstelik de bunu en başarılı olduğumuz enerji alanı üzerinden yapmaya çalışmasından bellidir. Bununla kalmıyor şehit yakınlarını tahrik etmek için olmadık yalanlara başvuruyor. Dün ‘sakın Afrin’e girmeyin’ diyen kendisi değilmiş gibi ‘Hiçbir zaman Afrin’e karşı gelmedik’ diyor. Kayıtlar ortada her şey ortada. Hemen arkasından da bize Ortadoğu bataklığında ne işimiz olduğunu soruyor. Bu meseledeki asıl karın ağrısını son dönemde Esed rejimiyle olan muhabbetine bakarak az çok tahmin ediyoruz. Peki bizim Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal ettiğimizi söylemesine ne buyurursunuz? Bu zat 2014 yılı Ağustos ayında Türkiye’de yaşamıyor muydu? Bunlar 14’lü koalisyon kurmadılar mı? karşılarında bir Tayyip Erdoğan vardı, Tayyip Erdoğan’ın karşısında da 14’lü bir koalisyon vardı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir başka adayı desteklemek için bu zat kapı kapı dolaşmıyor muydu? Milletimizin teveccühüyle Cumhurbaşkanı seçilip yemin etmek için Meclise gittiğimizde bunlar orada değil miydi? Herhalde bunlar bu olayların bir kısmını da kaçırdılar. Genel Kurul salonundan apar topar kaçacaklarına keşke orada bulunup da milletin iradesinin nasıl tecelli ettiğine şahit olsaydılar. Belki o zaman Cumhurbaşkanlığı koltuğunun işgal altında değil, milletin iradesinin teminatı altında olduğunu anlarlardı. İnşallah 2019 seçimlerinde sandıktan çıkan neticeye saygılı olurlar da bu tarz yanlışlara düşmezler.”
Kılıçdaroğlu’na açtığı 250 bin liralık tazminat davası
Kılıçdaroğlu’na açtığı 250 bin liralık tazminat davasıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Şimdi kendisine 250 binlik bir tazminat davası açtım. Çünkü grup konuşması bunun artık yenilir yutulur bir konuşma değil ahlaksızlıkta tam bir tavan yapmış konuşma. Bu bizim ne onurumuzla ne şahsiyetimizle ne iktidar partisi olarak partimin genel başkanlığının kabullenebileceği bir ifadeler değildir. Şimdi bize düşen 2019 ile ilgili de bunlar şimdi çamura yatmaya başladılar. Boykot tartışmalarıyla yenilgilerine hezimetlerine daha şimdiden bahane uydurmaya başladılar. Ama millet iradesinden kaçış yok. Kaçarsan kaç, sandık orada. Bizim muhatabımız millettir, sandıktır. Biz meydandayız. 2019’da o sandıktan çıkacak neticeye isteselerde istemeseler de saygı duyacaklar, tabi olacaklar. Yeter ki biz milletimizle olan gönül bağımızı daha da sıkılaştıralım. Yeter ki biz alınterimizle, gayretimizle, hakkımızla o sandıktan çıkalım. Sandığı yok sayacak adamı bu millet hepten yok sayar. Bu da böyle bilinsin. Rabbim onca meselesinin arasında başına musallat olan böyle bir ana muhalefet partisini de çekmek zorunda kalan bu milletin yardımcısı olsun” dedi.