İSTANBUL (İHA) - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük, bu yıl ekonomideki kırılganlığın daha da azalacağını söyledi. İSO "Ekonomik Durum Tespiti ve 2004 ilk 6 aylık beklentileri"nin açıklandığı toplantı Odakule Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda söz İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, anketteki beklentilerle ilgili bilgiler verdi.
2003 yılında ihracat ağırlıklı büyüyen sanayi sektörünün GSMH'daki büyümenin de lokomotifi olduğunu, bu büyümenin sektörün özellikle ihracat ağırlıklı kesimlerinde hissedildiğini, dolayısıyla istihdamdaki nispi iyileşmenin de bu sektörlerde gerçekleştiğini belirten Tanıl Küçük, "Bu bulgu işletmelerin büyük bir bölümünün ekonomideki kırılganlığın 2004 yılında giderek daha da küçüleceği ve olumsuzlukların giderileceği umudunu taşıdıklarını ortaya koymaktadır. İç pazara yönelik sanayi sektörleri ve ekonominin sanayi dışı diğer faaliyet kolları yeterince büyüyemediği için toplamda yeterli istihdam oluşturulamamıştır. Ankette 2004 yılı için olumsuz gelişmeler bekleyen işletmelerin oranı yüzde 10'lar düzeyindedir. Bu oranlar son üç yılda elde edilen en düşük değerlerdir" dedi.
2004 yılı ilk yarısında iç satışlarında daralma olacağını tahmin eden işletmelerin oranının yüzde 9.9, dış satışlarda yüzde 10.5, üretimde yüzde 9.2, yeni siparişlerde yüzde 11.3 ve istihdamda yüzde 10.5 olduğunu belirten Küçük, "Dikkat çeken bir bulgu işletmelerin özellikle iç satışlarda önemli gelişmeler bekliyor olmalarıdır" diye konuştu.
"İHRACATIN ROLÜ" İhracat yeteneğinin küçük ölçekli işletmelerde hala atıl kapasitenin mevcut olduğunun belirlendiğini, buna karşılık büyük ölçekli ve ihracat ağırlıklı alt sektörlerde kapasite kullanım oranlarında optimum noktalara gelindiğinin ortaya çıktığını belirten Küçük, "Son yıllarda yaşanılan ekonomik krizlerin atlatılmasında en önemli rolü ihracat oynamıştır. 2001 yılında yaşadığımız ağır krizi takip eden 2002 ve 2003 yıllarında Türkiye ekonomisi ihracatta elde edilen artış sayesinde büyümüştür. İhracatın artmasında iç talebin yeterince canlanmaması etkili olmuştur. İhracat yapan işletmelerin oranı 2001 yılı ilk yarısında yüzde 69.1, ikinci yarısında ise yüzde 768.9'dur. Bu oran 2002 ilk yarıda yüzde 74.2, ikinci yarıda ise yüzde 72.5 düzeyindedir. 2003 yılının ilk yarısında ihracat yaptığını belirten işletmelerin oranı yüzde 78.6'ya yükselmiş, ikinci yarıda ise bu oran yüzde 75.6 olarak gerçekleşmiştir" dedi.
Son iki yılda yakalanan ve 2003 yılında artarak devam eden yüksek oranlı ihracat artışının kalıcı ve istikrarlı hale getirilmesi, ekonomimizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından büyük önem taşıdığına değinen Küçük, "İhracat artışının devam edebilmesi için girdi maliyetlerinin rakip ülkelerle eşit seviyelere çekilmesi ve daha gerçekçi bir kur politikasının izlenmesi gerekmektedir. Bu kurlarla ihracattaki artışın 2004'te de devam edeceğini beklemek ne kadar gerçekçidir?" diye sordu.
İthal girdi maliyetlerinin ucuzlamasının enflasyon üzerinde yavaşlatıcı bir etki yaptığının göz ardı edilmemesini, kurlardaki bu gelişmenin ithalatı önemli boyutta artırdığının da unutulmaması gerektiğini belirten Tanıl Küçük, "2003 yılının ikinci yarısında işletmelerin yüzde 19.2'si üretimleri içindeki ithal girdi payının arttığını belirtmiştir. Bu durum Türkiye'nin dış pazarlarla birlikte iç pazarda da yabancı rakiplerle de rekabet etmek zorunda kaldığını göstermektedir. TL'nin değer kazanması eğilinin sürmesi durumunda önümüzdeki dönemde rakebet gücümüz hem iç hem de dış pazarlarda dada zayıflayacaktır" dedi.
KARLILIKTA OLUMSUZ GELİŞMELER 2003 yılının en önemli konularından birinin işletmelerin karlılıklarında yaşadıkları olumsuz gelişmeler olduğuna dikkat çeken Tanıl Küçük, "Çalışmaya katılan işletmelerin yüzde 36.9'u 2002 yılının aynı dönemine göre kar oranlarının azaldığını, yüzde 15.6'sının ise aynı düzeyde kaldığını belirtmişlerdir. Zarar edenlerin oranı yüzde 12.6 düzeyindedir. Bu oranlar 2003 yılının ilk yarısında elde edilen sonuçlara göre daha olumsuzdur. Söz konusu bulgu kar oranlarının azaldığı yönündeki eğilimi doğrulamamaktadır. Buna karşın işletmelerin yüzde 28.7'si ise bir önceki yılın aynı dönemine göre karlılıklarını artırabilmişlerdir. Bu bulgular kar oranlarındaki gerilemenin 2003 yılının ikinci yarısında da devam ettiğini göstermektedir" diye konuştu.
Kar oranlarındaki düşüşün sanayicinin kaynak oluşturamaması anlamına geldiğini, kar ederek kaynak oluşturamayan sanayicinin nasıl yatırım yapabileceğini ve 2004 yılının nasıl yatırım yılı olacağını soran Küçük,
"Kar oranını artıranların oranı büyüklerde yüzde 30.8, ortalarda yüzde 30 ve küçüklerde yüzde 27.1'dir. Bu bulgular işletmelerin son yıllarda katma değer oluşturmada çok zorlandıklarını açıkça ortaya koymaktadır" dedi.
Finansman darboğazı içinde olan işletmeler oranında 2002 yılında olumlu bir gelişme görüldüğünü ancak 2003 yılı ilk yarısında büyük ölçüde Irak savaşına bağlı olarak finansman darboğazında olan işletmelerin oranının ilk yarıda yüzde 56.5'e ikinci yarıda ise yüzde 57'ye yükseldiğini hatırlatan Tanıl Küçük, "Ölçeklere göre bakıldığında finansman dar boğazında olan işletmelerin oranı ölçek küçüldükçe büyümektedir. Küçük ölçeklilerde finansman dar boğazı içinde olanlar daha yüksek boyuttadır. OECD tarafından hazırlanan 1995 yılı=100 olmak üzere rekabet gücü indeksine göre Türkiye son 9 yılda işçilik maliyetlerde dolar bazında yüzde 26.2 oranında artış yaşamıştır. Yine aynı dönemde enflasyonun kur artışının üzerinde gerçekleşmesi fiyatların dolar bazında yüzde 39 oranında artış göstermesine neden olmuştur" ifadelerini kullandı.