ANKARA (A.A) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadelenin milli bir mesele olduğunu vurgulayarak, ''Terörle mücadelede yegane sorumluluk hükümete ait değildir, yegane sorumluluk güvenlik güçlerinde de değil, en az onlar kadar muhalefetin meclis içinde veya dışında tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerin (STK), kanaat önderlerinin, medyanın bu alanda sorumluluğu var'' dedi.
Erdoğan, AK Parti grubunda yaptığı konuşmada, terörle mücadeleye değindi. Son yaşanan terör olaylarıyla birlikte Milli birlik ve Kardeşlik projesine ilişkin yoğun bir tartışmanın yürütüldüğüne şahit olduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, projenin ''hız kestiği, yavaşladığı, heyecanın kaybolduğu, hatta açılımın kapandığı'' gibi tamamen ''haksız ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığına inandığı bir yaklaşımın sergilendiğini'' söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Terörle mücadele milli bir meseledir. Terörle mücadelede yegane sorumluluk hükümete ait değildir, yegane sorumluluk güvenlik güçlerinde de değil, en az onlar kadar muhalefetin Meclis içinde veya dışında tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerin, kanaat önderlerinin, medyanın bu alanda sorumluluğu var. Son 26 yıldır Türkiye bu sorunla mücadele ediyor. 26 yıldır her hükümet bu soruna muhatap oluyor, çözüm için çaba harcadı, ancak köklü ve cesur tedbirler alınamadığı için terör bitirilemedi, kontrol altına alınamadı.
Son terör saldırılarıyla birlikte herkesin şunu görmesi lazım. Terör saldırılarını, terör örgütünün faaliyetlerini, hükümeti ya da kurumları yıpratmak için bir fırsat olarak görmek, terörle mücadele azmine vurulacak en ağır darbedir.
Daha Şemdinli'de şehit olan 11 Mehmetçiğimiz toprağa verilmeden, acıları çok sıcakken, ne yazık ki Ankara'dan milletin hissiyatıyla örtüşmeyen açıklamalar yapılmaya başlandı. Hiç yeri ve zamanı değilken erken seçim çağrılarının yapılması, olağanüstü hal ilanının istenmesi, yaşanan saldırılardan dolayı hükümetin, kurumların, milli birlik ve kardeşlik sürecinin suçlanması en hafif ifadesiyle fırsatçılıktır. Böyle zamanlarda dosta düşmana karşı birlik ve bütünlük ruhu daha da yüceltilmesi gerekirken, tam tersine, 'buradan nasıl bir siyasi fayda elde edebilirim, buradan kendi partime, kendi siyasi görüşüme nasıl bir çıkar sağlarım' mücadelesi başlatıldı.''