İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin yıllarca beklediği değişim iradesinin 3 Kasım'da iktidar şansı bulduğunu belirterek, "Bu yüzden 3 Kasım bir milattır, sessiz bir devrimdir" dedi. Türkiye ekonomisinin gelişmiş ülkelerde 17. sırada olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "3 yıl içinde yalnızca Türkiye'yi belirsizlik ortamından çıkarmakla kalmadık, bazen son on yılların, bazen de Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık" diye konuştu. Paradan 6 sıfır attıklarını hatırlatan başbakan, o zamanlar muhalefetin 'olmaz böyle şey' derken, bugün bunun gerçekleştiğini ifade etti. Erdoğan, "İnşallah şurada 2 ay kaldı. 2 ay sonra tek paraya geçiyoruz. Artık çift para uygulaması olmayacak" şeklinde konuştu. Seçim tartışmalarına da değinen Erdoğan, "2006 seçim yılı deniliyor, asla böyle bir şey yok" dedi.
Başbakan Erdoğan, Türker İnanoğlu Maslak Show Center'da gerçekleştirilen AK Parti İstanbul İl Teşkilatı bayramlaşma törenine katıldı. Partililerle bayramlaşan Erdoğan, AK Parti iktidarının 3. yılında hükümetin faaliyetlerini anlattı. Ramazan Bayramı'nın 1. günü olan 3 Kasım'da aynı zamanda AK Parti iktidarının da 3. yılını kutladıklarını kaydeden Erdoğan, "Bugün iki bayramı birarada yaşıyoruz. Milletimizin bize Türkiye'yi yönetme sorumluluğu verdiği 3 Kasım seçimlerinin üzerinden 3 yıl geçmiş bulunuyor. Bugün AK Parti'yi iktidara getiren seçimlerin 3. yılını kutluyoruz. 3 Kasım 2002 tarihi, siyasi tarihimizin önemli kavşak noktalarından biridir. Gelecekte bu tarih sadece partimizin iktidara geldiği gün olarak değil, milletimizin iktidara geldiği gün olarak hatırlanacaktır. AK Parti milletin sesinden, yüreğinden ve taleplerinden doğmuştur" dedi.
"SESSİZ DEVRİM" BENZETMESİ Erdoğan, hükümetin yüzünün akıyla seçimlerin 3. yıldönümünü kutladığını söyledi. 3 Kasım'ın, umut güneşinin doğduğu tarih olduğunu belirten Erdoğan, "Bu güneş 70 milyonu adalet ve huzurla ısıtacaktır. Bu yüzden 3 Kasım bir milattır, sessiz bir devrimdir. Milletimizin yıllarca beklediği değişim iradesi 3 Kasım'da nihayet iktidar şansı bulmuştur.
Girdaplar içinde kıvranan ekonomik çözüntüyü ve siyasi iflası aynı anda yaşayan, suistimallerin alıp başını gittiği bir ülke, milletin seçim sandığında verdiği kesin kararla değişim iradesini ortaya koymuştur. O millet kararının Türkiye'yi nerelerden alıp nerelere getirdiğini bugün hep birlikte görüyoruz. Türkiye geçtiğimiz 3 yıl içinde bir sessiz devrim gerçekleştirmiştir. Milletin beklentileri doğrultusunda hayata geçirilen bu sessiz devrin altında AK Parti'nin imzası vardır. Bu şeref, bu hizmet gururu Allah'a şükürler olsun ki bizlere nasip olmuştur" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, 3 yıl öncesinin karanlık manzarasından çok uzaklaştığını dile getirerek, 3 Ekim'de Türkiye'nin hayalinin gerçek olduğunu ve AB yolunda katılım sürecinin başladığını ifade etti. Türkiye'nin, daha önce yaşamadığı bir değişim sürecine girdiğinin altını çizen Erdoğan, "Çağın gerektirdiği yenilenmeyi gerçekleştirdik. Bu süreç bütün dünyanın dikkatini Türkiye'nin üzerine odaklayan şaşırtıcı bir ilerleme sürecidir. Artık Türkiye yeni ufuklara doğru tam bir özgüvenle yürümektedir. Birçok ülke, Türkiye'ye bir güvenle bakmış, 'Türkiye bir güven ülkesidir' demiş ve 'biz buralarda yatırım yapabiliriz' kararını vermiştirler. Barışın teminatı olarak görülen bir aktör varsa, bu aktör Türkiye'dir.
Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da zorlukları aşarak, aynı gayret, azim ve kararlılıkla hedeflerimize ulaşmaya devam edeceğiz. Türkiye daha mutlu, daha müreffeh, daha güçlü bir ülke olunca, insanımızın ocağı ülkenin dört bir yanında şenleninceye kadar bize durmak, dinlenmek yok" açıklamasında bulundu.
"HÜKÜMET FAZLASIYLA HASSASİYET TAŞIYOR" Erdoğan, hükümetin siyasi ve ekonomik istikrarı korumak konusunda fazlasıyla hassasiyet taşıdığını söyledi. Türkiye'nin bugünden sonra yeni hedeflere ulaşmasının ancak bugünün kazanımlarının korunmasıyla mümkün olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, Gaziantep ziyareti sırasında yaşadığı bir anıyı anlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, evleri ziyareti sırasında gördüğü fakir insanların durumunu anlatarak, "Bu, ülkenin bir gerçeğidir. Ayakların yerden kesilmemesi ve daha yapacak çok işlerimiz var diye bunu anlatıyorum. Şehrin tantanalı yerlerine bakıp 'Türkiye budur' demeyelim. Bazen muhalefet atıp tutuyor. Öyle kolay değil. Yapacağımızı çok iş var, biz bunun farkındayız. Biz asla bir şeye sığınmıyoruz, sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Eğer bugün sosyal bir devlet olmanın bilinciyle bir şeyler yapıyorsak, eğer kapı kapı bu ülkede kömür dağıtılıyorsa, eğer bu ülkede çocuklar sıralarının üzerinde kitaplarını bulabiliyorsa bunun sebebi budur" ifadelerini kullandkk değil, milletimizin iktidara geldiği gün olarak hatırlanacaktı.
Erdoğan, toplu konut konusundaki adımların sürekli eleştirildiğini de söyledi. Yıl sonuna kadar 150 bin konut temelini atacaklarını kaydederek, "Gelir dengesizliklerini bir an önce gidermek, insanımıza adil ve eşit bir hayat standardı sağlamak zorundayız. Bütün sektörlerimizi çağın gerektirdiği bilgiye dayalı teknolojiye en üst seviyede kullanılan rekabet edebilir bir yapıya kavuşturmak mecburiyetindeyiz. Eğitimde, sağlıkta, savunmada, ulaşımda, enerjide, tarımda çağı yakalamak zorundayız ki dünyadaki diğer ülkelerle rekabet edelim. AK Parti olarak Türkiye'yi daima daha iyiye taşımayı temel misyonumuz sayıyoruz. Biz büyük düşünmeye mecburuz. Medeniyetin bize yüklediği sorumluluklar var. Birileri bizden bu medeniyet değerlerimizin aksine bir şeyler istiyorsa yanlışa düşüyordur. Asla dünyanın hiçbir yerinde asimilasyon denilen olaya sıcak bakmamız mümkün değil" dedi.
"AK PARTİ'Yİ ZAN ALTINA SOKMA GAYRETLERİ BOŞUNA" Erdoğan, Türkiye'de bazı partilerin, sivil toplum kuruluşlarının bu tür yaklaşımlarla AK Parti'yi zan altına sokma gayretlerinin boşuna olduğunu, AK Parti'nin asla o medeniyetin kendisine yüklediği sorumluluktan taviz vermeyeceğini ve bu şekilde dünyadaki yürüyüşünü sürdüreceğini dile getirdi. AK Parti'nin bu konudaki duruşunu bugüne kadar hiçbir iktidarın sergilemediğine işaret eden Erdoğan, "Biz omurgalı siyaset istiyoruz, kemikli siyaset istiyoruz. Bundan sonra bu milletin önü daha da açıktır. Arzuladığımız hedefleri yakalama zamanı inşallah daha da yakındır. Türkiye'de artık her gün fabrikalar kuruluyor, iş merkezleri açılıyor. Eğitimde en önemli patlamayı biz yaptık. 60 bin dersliği 3 yıla sığdırdık. Biz bunun lafını yapmıyoruz, icraatını yapıyoruz. Daha önce varsa böyle bir şey yapan çıksın ortaya. Bu yıl sonuna kadar okullarımız internet ağına giriyor. Yani benim Yüksekova'daki bir köyde ilköğretim okulundaki yavrum, bilgisayarla dünyayla bütünleşecek. Daha önce bunlar konuşulabiliyor muydu? Bizim fiilimizin ulaştığı yere bunların hayalleri ve rüyaları bile ulaşamaz; çünkü bu bir aşk meselesidir, aşkınız ve sevdanız varsa bunu yapabilirsiniz" diye konuştu. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Konuştuğumuz zaman dalga geçiyorlardı. Buyurun işte demek ki oluyormuş. Açılış törenlerine davet ediyoruz, gelemiyorlar. Bazı makamlarda olanları da davet ediyoruz, 'hadi gelin' diyoruz, gelemiyorlar maalesef. Anlamak mümkün değil. Halbuki ben AK Parti Genel Başkanı olarak açmıyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olarak açıyorum. Her yeni adımla, her yeni açılışla ülkemizin bir köşesi, bir şehri ayağa kalkıyor. Türkiye için yeni, aydınlık, esenlikle dolu yeni bir çağ başlıyor. İlk 6 ay şu anda Türkiye'de yatırımlar noktasında yapılan yatırım miktarı 36 katrilyon. Yıl sonuna inşallah yatırımlarda 70 katrilyonu aşacağız. Bu ya yeni yatırımların yapılması ya da mevcut yatırımlarını girişimcilerimizin gelişen teknolojisine yenilemesi demek. Enflasyon yıllık yüzde 7.2 olarak ilan edildi. Biz ne dediysek onu tutturacağız. Nominal faizin yüzde 70 olduğu bir dönemde iktidar olduk. Şimdi ise 14 küsur. Aradaki fark 56. Bunun miktar olarak karşılığını hesapladığımız zaman 1.5 veya 2 katrilyon demektir. Muhalefetin böyle bir hesabı yok; çünkdkk değil, milletimizin iktidara geldiği gün olarak hatırlanacaktü bunlar hesabı bilmiyor, '2 kere 2'ye 5 diyorlar. Geçtiğimiz 3 yıl içinde aldığımız büyük mesafeler, bundan sonra atacağımız dev adımların teminatıdır. 3 yılda büyüme hızımız ortalama olarak yüzde 8'dir."
"3 YILA ON YILLARI SIĞDIRDIK" Türkiye ekonomisinin 3 Kasım 2002 tarihine nasıl girdiği, hangi krizlerden geçerek o günlere geldiğinin asla unutulmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz iktidara geldiğimizde, hızımızı kesmesin diye bir tek gün bile 'enkaz devraldık' demedik. Enkaz devraldığımız halde bunu söylemedik. Kriz günlerini bir an önce halkımıza unutturmak istedik. Ekonominin tüm göstergelerinin dibe vurduğu, fabrika çarklarının durduğu, kepenklerin kapandığı, yüz binlerce insanın işsiz kaldığı, gelir dağılımındaki makasın açıldığı, ülkemizi bir kaos bir belirsizlik atmosferinin sardığı dönemde 3 Kasım seçimlerine girdik. 3 yıl içinde yalnızca Türkiye'yi belirsizlik ortamından çıkarmakla kalmadık, bazen son on yılların, bazen de Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. 3 yıla 10 on yılı sığdırdık. Enflasyon bizim kararlı politikalarımızla dizginlendi. Bazıları zaman zaman sahip çıkmaya kalkıyor. Daha önce neredeydiniz? Kabiliyetlerinizi ortaya koyun. Gerçekleri saptırmayalım. İktidarımız ekonomik programdan asla taviz vermemiştir. Mali disiplinden taviz vermemiştir. Çünkü biz devlet yönetiyoruz" dedi.
Paradaki sıfırları attıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu yıllar boyunca her hükümetin rüyası olan; ancak bir türlü başarılamayan paradaki sıfırların silinmesi konusunda 'biz atacağız' dediğimizde 'olmaz böyle şey' diyorlardı. Biz attık ve yerleşti. İnşallah şurada 2 ay kaldı. 2 ay sonra tek paraya geçiyoruz. Artık çift para uygulaması olmayacak. Bugün evin önünde yavrularımıza sıfırsız paralardan dağıttım, baktım ki gayet iyi biliyorlar. Türkiye'nin parasına arzuladığımız değer geldi. O kişiliğini kazandı ve dünyada o kişilikle anılıyor" diye konuştu.
"İHRACATTA HEDEFLER TUTUYOR" Erdoğan, Türkiye'nin ekonomideki o kriz bunalımı sebebiyle 3 Kasım'a çok farklı bir mantıkla girdiklerini söyledi. Bunun en önemli göstergelerinden birinin de kamu borç stoku olduğunu dile getiren Erdoğan, "Biz aldığımızda GSMH'de oran yüzde 91 civarındaydı, 2004 sonunda yüzde 63.4'e geldi. Hesap böyle yapılır. Eğer milli gelirimiz böyle olursa, böyle bir ülkede borç yiğidin kamçısı olur. Milli gelir böyle olmazsa, o zaman o borç sizin yokluk sebebiniz olur. İhracatta hedefler tutuyor. Türkiye'de ciddi bir kayıt dışı açık var. Biz yaptığımız çalışmalarla ülkemizi arzuladığımız yere taşıyoruz. Bütçe açığımız devamlı küçülmekte. Yapısal reformlarımızı kararlılıkla uyguladık, uygulayacağız. Sadece bugünü ve yarını gözeten geçici politikalar yerine gelecek nesilleri hedefleyen bir ekonomik yapının sağlam temellerini attık. Ekonomimiz gelişmiş ülkelerde 17. sırada" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, nemaların ödenmesinin AK Parti hükümeti zamanında başlatıldığını hatırlatarak, "Nemaları şakır şakır ödüyoruz. Bir aksama yok. Bize yakışanı yapıyoruz. Çünkü AK Parti'nin iktidarına bu yakışır. Bazıları 'AKP' diyor; çünddeğil, milletimizin iktidara geldiği gün olarak hatırlanacaktkü bunların hazım kapasitesi çok düşük. 2005 Aralık ayında 276 milyon lira olan ortalama SSK emekli maaşı, 3 yıl içinde 477 milyon lira seviyesine ulaşmıştır. Biz enflasyon canavarına ne emeklimizi, ne de Bağ-Kur'lumuzu ezdiriyoruz. Piyasalarda artık petrol dışında zam sesi duyulmuyor, tam aksine fiyatlar düşüyor. İşsizlikle mücadelede 3 yıl içinde sınırlı da olsa başarı sağladık. Bu yıl içinde işsiz olup da iş bulan vatandaşımızın sayısı 524 bini bulmuştur. İşsizlikte düşüş devam edecek. Ekonomide elde ettiğimiz bu başarılar uzunca bir listenin sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Türkiye 3 yılda ekonomideki köklü değişimi gerçekleştirmiş, ulusal olduğu kadar uluslararası arenada da itibarını yeniden elde etmiştir" şeklinde konuştu.
SEÇİM TARTIŞMALARI Konuşmasının sonunda seçim tartışmalarına da değinen Erdoğan, "2006 seçim yılı deniliyor, asla böyle bir şey yok. Şu anda belde seçimlerini başlatıyoruz, ardından 2006'da ilçe seçimleri ve il seçimlerini yapacağız. Bununla birlikte seçilmiş olan kadrolarımız 2007'nin son baharında yapılacak seçime hazırlanacak" dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"AB'ye katılım süreciyle Türkiye'ye yönelik yatırımlar konusundaki akım birilerini rahatsız etti. Hemen 'İstanbul satılıyor' demeye başladılar. Bu iktidar bunu başarıyor. Türkiye 3 Ekim'den sonra uluslararası yatırım ve üretimin cazibe merkezi haline gelmeye başladı. Niye bundan rahatsız oluyorsunuz, bırakın gelip yatırım yapsınlar. Yatırım için gelenlerden rahatsız oluyorlar. Biz getirdik diye rahatsız oluyorlar. Bir batılı işadamı gelir hemen sorarlar 'niye geldi' diye. Bu mantıkla bir şey yapılmaz. Bazı gazetelerde kuleleri eleştiriyorlar. Kardeşim sana göre yanlış olabilir, başkasına göre doğru olabilir. Şirket kalkıp, senin dediğini yapmaya mecbur mu? Dünyanın neresinde böyle bir anlayış var. Biri kalkmış "İstanbul'u marka yapmanın anlamı yok" diyor, sevsinler seni. Aynı ihanet devam ederse İstanbul da marka olmaktan çıkar. Biz o canım kültürel eserlerimizi kalkıp gölgelersek bu yanlış. Biz o yanlışa asla düşmeyiz. Bu adımların atıldığı yerlerde herhangi bir tarihi eser yok. İnşallah bu yatırımlar Türkiye'yi çok farklı bir konuma doğru taşıyacak. Biz daima bu ülkenin kaybedecek tek bir dakikası olmadığının bilincinde bir hükümet olarak hareket ettik ve etmeye devam edeceğiz."