Taha AYHAN/MALATYA, (DHA)- MALATYA'nın Yeşilyurt ilçesinde, 52 yıl önce inşa edilen ve 37 yıl cezaevi olarak kullanıldıktan sonra boşaltılan bina, aslına uygun olarak restore edilerek 'Cezaevi Müzesi'ne dönüştürüldü.
Gedik Mahallesi'ndeki eski cezaevi, 37 yıl aktif olarak mahkumları barındırdı ve 19 yıl önce yenisi yapılınca kapatıldı. Adalet Bakanlığınca Yeşilyurt Belediyesine devredilen eski cezaevinde, 2015'te Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle restorasyon başladı. Restorasyonu 2019'da biterek Kültür Tepesi haline gelen cezaevi içerisinde müze, konferans salonu ve tiyatro sahnesinin de yer aldığı Kültür Evi'ne dönüştürüldü. Cezaevi binasının bir bölümü aslına uygun olarak müze haline getirildi. Kalan bölümü ise konferans salonu ve tiyatro sahnesiyle bir çok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapmaya başladı. Cezaevinin de bulunduğu Namazgah Mevkisinde, DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının finans desteğiyle temeli geçen yıl atılan 'Gedik Kent Parkı Rekreasyon Projesi'nin de tamamlanmasıyla bölge, 'Kültür Tepesi' haline geldi.
'KİTAP OKUMAZLARSA BÖYLE BİR CEZAEVİNE DÜŞME İHTİMALLERİ VAR'
Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, cezaevinin yıllarca eski Yeşilyurt'un cezaevi olarak kullanıldığını belirterek, şunları söyledi:
"Biz devraldığımız zaman burası harabe, izbe, her tarafı duvarla ve demirlerle kapatılmış bir şekilde duruyordu, özellikle uyuşturucu bağımlılarının yatağı konumundaydı. Çatısı tamamen çökmüştü. Burası bir anlamda suç işleme yeri gibiydi. Şehrimizin de merkezinde olan bir bölge. Biz burası Ceza Tevkif Evleri'nden talep ettik. Sağ olsun ilgili kurum da bizim bu talebimizi yerine getirdi. Biz de burayı projelendirdik, Kültür ve Turizm Bakanlığıyla da projemizi paylaştık. Bakanlığımız da burada halkın özellikle kültürel anlamdaki ihtiyaçların giderilmesine yönelik çalışmalar ve alanlar olursa destek verebilecekleriyle ilgili bize o zaman bir proje tavsiyesinde bulunmuşlardı. Biz de burada şu anda 130 kişinin oturabileceği bir mini konferans salonu, aynı zamanda meclis toplantılarımızı yaptığımız bir salon oluşturduk. Yaklaşık 600 metrekarelik bir alanda daha önce çok başarılı bir şekilde bölgemize kazandırmış olduğumuz Millet Kıraathanemiz vardı, burada da ikincisini hemşerilerimiz hizmetine sunmuş olduk. Burası bir cezaeviydi. Orta kısmı yıkılmıştı, üst kısmı ve alt idari kısmını da tamamen koruduk. Mevcut koğuşları içerisine balmumundan heykeller yaparak koruduk. Buranın tarihi bir takım objelerini de yine buraya uygun bir şekilde dizayn ettik. Eski bulabileceğimiz, bulduğumuz ve burada olup kullanabileceğimiz, burayı yansıtan ürünlerimizi de sergiye açık bir şekilde ayarladık. Burası şimdi koğuşların olduğu, tek kişilik hücrelerin olduğu, yine çoklu mahkûmların yıkandıkları, yemeklerini yaptıkları yerleri tamamen koruduk. Aynı zamanda volta attıkları açık avlu dediğimiz toplu koğuşun hemen yanında da o avluda da güneşlenme ve gezinti alanları bulunuyor. Bir de mahkûmların özellikle aileleriyle buluşma günlerinin yapıldığı açık görüş alanını da koruduk. Orada hem mahkûmları simgeleyen heykeller yaptık, hem de onların ziyarete gelen ailelerinin onlarla görüşebileceği şekilde burayı bir anlamda cezaeviyken, kültür merkezine dönüştürdük. Biz burada şu temayı işliyoruz; burada eğer insanlarımız okumazlarsa, millet kıraathanemizden faydalanmazlarsa, gençlerimiz çalışmazlarsa, suç işleme oranları haliyle yükselecek, suç işleyince de gidecekleri yer belli, kalacakları yer belli, şartları belli, ortamı belli. Işığı olmayan küçük bir havalandırması olan tek başına ve belki istediği gibi uzanamayacak pozisyonda bir yere düşme ihtimalleri var ama hemen kültür merkezinin içerisindeki Millet Kıraathanesi'nden istifade ederlerse, yararlanırlarsa, oradaki kitaplardan okurlarsa, o kitaplardaki bilgilerden edinirlerse cezaevine girmeleri de gerekmeyecek. Kendi kendilerine bir faydaları olacak. Aynı zamanda bulundukları topluma faydaları ve yararları olacak. O dönem burada yatan kişilerle de tanıştım."
Çeşitli maket ve heykellerle cezaevi yaşamını anlatan müzeye ise vatandaşlar ise ilgi gösteriyor.