ESKİŞEHİR (İHA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, "Genelkurmay Başkanı demokratik mi olmalı?" şeklindeki tartışmaları değerlendirerek, "Demokratik bir ülke olan Türkiye'de her anayasal kurum, bu kurallar içerisinde sorumluluğunu, görevini yerine getirmek mecburiyetindedir" dedi.
Selvi, CHP Eskişehir Milletvekili Vedat Yücesan ile birlikte partisinin Eskişehir il binasında düzenlediği basın toplantısında, AK Parti hükümetini eleştirdi. 4 yılını tamamlamak üzere olan iktidarın; ülkeyi kaosa, tüm yurttaşları kaygı ve bunalıma sürüklediğini ileri süren Selvi, bölgenin alev topuna döndüğünü, işsizlik, yoksulluğun arttığını savunduğu Türkiye'nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sorumsuzca yerli, yabancı demeden yağmalattırıldığını iddia etti. Sağlık ve eğitimin paralı, sosyal güvenliğin yok edilme noktasına getirildiğini öne süren Cevdet Selvi, "Artık lafın sözün bittiği, eylemlerin başladığı ve başlayacağı aşamaya gelindi. İktidarın büyük ölçüde güven kaybetmesi, uygulamalarının tehlikeli, kuşku ve kaygı verici şekilde devam etmesi, halkın sabrını taşırma noktasına getirdi. Sadece sınırlı, tartışılır, doğruluğu bilinmeyen hamasi açıklamalar ve sıradan sloganlarla zaman harcanmaktadır. Halk, Türkiye'nin 4 altın yılının kaybına ve ülke geleceğini tehlikeye atan iktidara hesap soracaktır" diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selvi, çiftçinin son derece haksızlığa uğradığını, ileriye dönük umut vadeden bir uygulamanın olmayacağının bilinciyle bu kesimin sokağa çıktığını, bunun somut örneğinin de fındık üreticisi olduğunu kaydetti. Alınan tedbirlerin anlam ifade etmediğini dile getiren Cevdet Selvi, "Bugün Toprak Mahsulleri Ofisi, asli görevini, işlevini yapmaz, yaptırılmazken, çiftçinin hububatını, buğdayını almazken, şimdi bir de fındık alma adı altında mümkün, yasal, ekibi, hukuki yönü olmayan bir yol göstererek, fındık üreticisini oyalama, uyutma yoluna gitmiştir. Fındık üreticisinin oyalamanın ötesinde, fındık üreticisinin Fiskobirlik'teki örgütlülüğüne karşı ciddi bir saldırıdır, tepkidir. Örgütsüz bir fındık üreticisi bırakmak, onu belirli çevrelerin teslim almasına fırsat vermesini sağlama gayreti vardır. Türkiye'de en önemli olan olaylardan birisi, toplumun örgütsüz olmasıdır. İktidarda bu örgütsüzlüğü her vesileyle teşvik etmekte, örgütleri baskı altına almakta, ya örgütsüz bırakıp ya da kendinden yana bir örgütte toplanmasını sağlamaya çalışmaktadır. Yarın diğer üreticiler, memurlar, esnaf da sokağa çıkacaktır. Çıkan olaylarda halk ile kolluk kuvvetlerini karşı karşıya getirmek çözüm değildir. Bu olayın sebebi, müsebbibi hükümet olacaktır. Şunu şimdiden kabul etmesi gerekmektedir" diye konuştu.
Selvi, "Genelkurmay Başkanı demokratik mi olmalı?" şeklindeki tartışmalarla ilgili bir gazetecinin sorusu üzerine ise şunları söyledi:
"Biz tercihimizi parti olarak Cumhuriyet'in kurulduğu günden bu yana net ve açık şekilde koyduk. Her şey demokratik kurallar içerisinde olur. Türkiye, anayasası bulunan yasalarla hukuku ön planda tutan, çağdaş, demokratik bir ülkedir. Her anayasal kurum, bu kurallar içerisinde sorumluluğunu, görevini yerine getirmek mecburiyetindedir. Bölgemizde gerçekten insanın vicdanını sızlatan olaylar karşısında, elbette terörün böyle hızla arttığı bir ortamda insanlar, bunların bir an önce çözümünü arzu etmektedir. Herkes de kendi üslubuyla bunu anlatmaya çalışmaktadır. Her kurum, ilk önce kendi asli anayasayla belirtilmiş görevini en etkin şekilde yapmak zorundadır. Lübnan'a asker gidecek de Kuzey Irak'a teröre karşı niye kimse sahip çıkmamaktadır? Sadece bir kaç geçerliliği tartışılan önlemlerle Türkiye oyalanmaya çalışılmaktadır"