Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bugün yaptığı toplantıda, 2'ye karşı 6 oyla, Faruk Bildirici'nin üyeliğinin düşürülmesine karar verdi. Karara gerekçe olarak, Bildirici'nin "ortaya koyduğu eylem ve söylemler" gösterdildi.
Faruk Bildirici, RTÜK'e 12 Temmuz 2019'da CHP kontenjanından seçilmişti.
Bildirici, son 3,5 ayda RTÜK'ün aldığı kararlara karşı genellikle muhalif bir tutum sergiledi. En son, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in TÜRKSAT ve Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulları üyesi olduğunu açıklamıştı.
Faruk Bildirici, RTÜK Yasası'na aykırı olduğunu söylediği bu üyelikler nedeniyle Şahin'in "RTÜK'teki görevlerinden çekilmiş sayılması" için TBMM ve RTÜK Başkanlığı'na dilekçe vermiş ve Şahin'in istifasını istemişti.
Bildirici'nin üyeliğinin düşürülmesinden sonra RTÜK'te CHP kontenjanından seçilen bir üye (İlhan Taşçı) kalmış oldu.
RTÜK'ün halen ayrıca AKP kontenjanından seçilmiş 4, MHP kontenjanından seçilmiş 2, HDP kontenjanından seçilmiş 1 üyesi bulunuyor.
RTÜK Başkanlığı, Bildirici'nin üyeliğinin düşürülmesi gerektiği ile ilgili bir dilekçeyi üst kurul gündemine sundu.
Kurul toplantısında, Bildirici'nin ihlal ettiği ifade edilen yasa ve yönetmeliklere aykırı üç ana başlık gündeme alındı.
Dilekçede ayrıca, Bildirici'nin "yargı kararlarına muhalefet ettiği" ve "Üst Kurul üyelerini hedef gösterdiği" belirtildi.
Üst Kurul; toplantılar ve alınan kararların gizliliğini ifşa ettiği, siyasi tarafsızlığını yitirdiği ve medya organlarına karşı yanlı tavır içinde olduğu gerekçesiyle Bildirici'nin üyeliğinin düşmüş sayıldığına oy çokluğu ile karar verdi.
Ayrıca Bildirici'nin "eylem ve açıklamaları" nedeniyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 38. maddesine göre Üst Kurul üyeliğinden çekilmiş sayıldığını açıkladı.
Faruk Bildirici, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in Basın İlan Kurumu ve TÜRKSAT'ın yönetiminde görev aldığını söyleyerek Şahin'in "RTÜK'teki görevinden çekilmiş sayılması" için dilekçeyle üst kurula başvurmuştu.
Üst Kurul, Bildirici'nin 11 Eylül 2019'da TBMM'de bu konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasını adaylığın düşmesinin gerekçelerinden biri olarak gösterdi.
Bir diğer gerekçede ise Bildirici'nin Kurul'un gizlilik taşıyan bilgilerini Twitter hesabı üzerinden kamuoyuna açıkladığı ifade edildi.
Üçüncü gerekçe ise Bildirici'nin çeşitli medya organlarına karşı tarafsızlığını yitirmesi.
Toplantı karar metninde, Faruk Bildirici'nin belli medya hizmet sağlayıcı yayın kuruluşlarının lehine; belli medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarının ise aleyhine açıklamalar yaptığı ifade edildi ve bu sebeple tarafsızlığını yitirdiği değerlendirmesi yapıldı.
Bildirici'nin 13 Eylül 2019 tarihinde yine bir TV programındaki "İnsanlar gördüler zaten ne olduğunu. Bu kadar net ya da yandaşlara oradan nasıl para akıtıldığını, yandaş medya dahil nasıl para akıtıldığını gördü. Yani ve daha da göreceklerimiz var sanıyorum" sözleri örnek gösterildi:
"Medya kuruluşların yayın politikalarına göre eleştirilerin olabileceği ancak tüm medya kuruluşlarına karşı tarafsız olması gereken bir Üst Kurul üyesinin medyanın bir kısmı için "yandaş" ifadesinin kullanmasının kabul edilebilir olmadığı açıktır."
"RTÜK'te olup bitenleri bilmek bu ülkede yaşayan herkesin hakkı" diyen Bildirici, RTÜK üyeliğine başladığından beri kurumun şeffaf olması için ve "siyasi iktidarın arka bahçesi olmaktan kurtulması için uğraştığını" söyledi.
RTÜK'ün başkanlık sistemiyle yönetildiğini ifade eden Bildirici, "RTÜK'ün ne özerkliği ne de bağımsızlığı var" dedi.
Bildirici, "tüm baskılara rağmen" RTÜK içindeki usulsüzlüklere muhalif tavrını sürdürdüğünü belirtti:
"Müzakerelerle ilgili gizlilik kuralına özen gösterdim ama kararlarla ilgili düşüncelerimi, karşı oylarımı, itiraz gerekçelerimi topluma açıklamaktan geri durmadım. Üst Kurul yönetimi bundan rahatsız oldu.
"RTÜK'te muhalif üyelerden istenen, eleştirilerini dışarı aktarmamaları, her şeyi içerde tutmaları. Ben böyle bir muhalif olmayınca da RTÜK içinde hareketim, ilgililerden en basit bir konuda bile bilgi almam ilk günden itibaren sınırlandı. Buna rağmen yılmadan çabalarımı sürdürdüm."
Bildirici, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in başka kurumlarda da çalıştığına dair açıklamalarının dönüm noktası olduğunu ve Şahin'in bundan sonra "kendisinden kurtulmak istediğini" savundu:
"Dönüm noktası, Ebubekir Şahin'in RTÜK'ün yanı sıra Basın İlan Kurumu ve Türksat'ın da yönetiminde olduğunu tespit etmemdi. Önce aldırmadılar, sonra da gündeme almayı reddederek bu hukuksuzluğun üzerini kapatmaya çalıştılar.
"Ben Şahin'in çekilmiş sayılması gerektiğini, müstafi duruma düştüğünü ve yönettiği toplantılardaki kararların kanunsuz olduğunu savundum, kararlara muhalefet şerhleri düştüm. Onunla da kalmayıp İdare Mahkemesi'nde dava açtım.
"Şahin, hukuk mücadeleme dayanamadı ve benden kurtulmak için maalesef kuruldaki sayısal çoğunluğa dayanarak üyeliğimi düşürme yolunu seçti. Kendi hukuksuzluğunun üzerini örtmek için yine hukuk dışı bir yöntem uyguladı. Hiçbir somut gerekçe, hiçbir somut suçlama olmadan üyeliğimin düşürülmesi beni mücadelemden alıkoyamaz."
Bildirici, üyeliğinin düşmesiyle ilgili kararı yargıya taşıyacağını açıkladı.
https://twitter.com/farukbildirici/status/1189880363423850498
2005 yılından beri AKP kontenjanından seçilerek RTÜK üyesi olarak görev yapan Taha Yücel ise Bildirici'nin "tarafsızlığını yitirdiği için" üyeliğinin düşürüldüğünü ve "başka bir seçeneğin kalmadığını" söyledi:
"İsteyerek ve arzu ederek aldığımız bir karar olmadı. Ancak bir parti grubunda partinin grup başkanıyla bir basın açıklaması yapmaması gerekiyordu, bu RTÜK tarihinde olmamış bir şeydi. Biz siyasi partiyle hareket edemeyiz ve kamu görevi olarak tarafsız bir görev yapmalıyız. Sanırım Faruk Bey bu konuyu algılayamadı. CHP milletvekili ya da üyesi gibi davrandı. Yaptığı çalışmalar ve demeçler sürekli kurumu yıpratacak bir tavır içerisine girdi."
Yücel, RTÜK Başkanı Şahin'in TÜRKSAT yönetim kurulu üyeliğiyle ilgili olarak ise şu yorumu yaptı:
"Başkanın Basın İlan Kurumu ve TÜRKSAT'taki diğer görevleri Üst Kurul'da tartışıldı. Hukuki değerlendirmeler sonucu bir oylama yapıldı ve kurul bunlarda bir sakınca görmedi. Biz bunun bir problem oluşturmadığını düşünüyoruz."
Yücel, "RTÜK'te tek sesli bir karar alma mekanizması var" şeklindeki eleştirilerle ilgili olarak ise zaman zaman bazı kararlara kendisinin de muhalif olduğunu belirterek yanıt verdi:
"Üyeler birbirinden farklı kanaatlerde olabiliyorlar, farklı yönlerde oy kullanabiliyorlar. Örneğin internet yasasıyla ilgili düzenlemede çok net muhalif oldum ve bunun yanlış olduğunu televizyona çıkıp söyledim. Kimse bana neden böyle yapıyorsun demedi."
CHP kontenjanından RTÜK'e seçilen İlhan Taşçı ise Bildirici'nin üyeliğine ilişkin alınan kararın "TBMM'nin kararını hiçe saymak" anlamına geldiğini söyledi:
"RTÜK üyeleri, TBMM Genel Kurulu'nda bütün milletvekillerinin katıldığı gizli oy sonucunda seçilir. Genel Kurul'un seçtiği bir üst kurul üyesinin, RTÜK toplantısında 6 kişinin el kaldırarak üyeliğini düşürmesi demek TBMM iradesinin yok sayılması, TBMM tercihinin hiçe sayılması anlamına gelir.
"25 yıldır RTÜK'te böyle bir olay yaşanmamıştır. Bu durumda artık 5 kişi çoğunluğu bulan herkes istemediği üyeyi düşürebilir. Böyle bir yolun açılması esas problemdir. Meclis'in seçtiği üyeler bu şekilde düşürülecekse Türkiye demokrasisi kaybeder."
Taşçı, başkan Şahin'in TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyeliğiyle ilgili olarak ise şunları kaydetti:
"Biz RTÜK olarak televizyonlara lisans veriyoruz, sonra da uyduya çıkışlarını TÜRKSAT sağlıyor. Yani Sayın Ebubekir şahin RTÜK Başkanı sıfatıyla lisans vermiş olacak, TÜRKSAT yönetim kurulu üyeliği sıfatıyla da onu uyduya çıkartmış olacak. Oysa mevzuat gereği ilgili alanlarda görev alma yasağımız var. İlkesel olarak da bir kamu görevlisinin birden fazla görev üstlenmesini kamu idaresi açısından doğru bulmuyorum."
Taşçı, bu konunun gündeme geldiği bir kurul toplantısında Şahin'den kamu vicdanı adına TÜRKSAT yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesi talebinde bulunduklarını ancak herhangi bir adım atılmadığını da ekledi.