Galatasaray Kulübü'nün eski başkanlarından Faruk Süren, yönetimden ayrılırken kulübün borcunun 52 milyon dolar olduğunu, ancak geçen mayıs ayı sonu itibarıyla borcun 204 milyon dolara çıktığını söyledi.
Radyospor'da bir programa konuk olan Faruk Süren, radyonun internet sitesinde de yer alan açıklamasında, şu anda kulüp başkanı olan Özhan Canaydın'ın, borçlardan dolayı hala kendilerini sorumlu tutmasının artık kabak tadı verdiğini ifade ederek, "Biz yönetimden ayrılırken toplam borç 52 milyon dolardı. Bunun 12 milyon doları da banka borcuydu. Bunlar rapor halinde hazırlanmış ve kamuoyuna duyurulmuştu. Mayıs sonu itibariyle Galatasaray'ın borcu ise 204 milyon dolardı. Bunun içinde affa uğramış 47 milyon dolarlık vergi borcu da vardı" dedi.
Kendi dönemlerinde ekonomik kriz yaşandığını da vurgulayan Süren, şöyle devam etti: "Bizim dönemimizde, 2001'de Türkiye, tarihindeki en büyük ekonomik krizi geçirdi. 7 tane banka battı. 2002'den sonra faizler düştü, uluslararası alanda Türkiye'nin kredibilitesi arttı, fakat Galatasaray'da bir olumlu hareket olmadı. Bütün bunlardan sonra stadımızı bile yapamadık. Mecidiyeköy'deki hakkımızdan feragatta bulunuyoruz. Mecidiyeköy'deki likör fabrikasını da birleştirerek, TOKİ, Seyrantepe'de müteşebbislere stat yaptırıyor. Artık böyle şeylerle uğraşmak abesle iştigal."
"CANAYDIN STADI YAPMASA DA O KOLTUKTA OTURACAK"
Devletin Galatasaray'a stat yapacağını kaydeden Süren, "Canaydın, stadı yapmasa bile o koltukta kalacak. Bu onun öngörüsüne bağlı. Bu teşkilat meselesi. Stadı yapmasa, şampiyon olmasa, borç 300 milyonu geçse bile o koltukta oturacaktır" dedi.
Faruk Süren, başkanlığa aday olan Taner Aşkın'ın şansını "sıfır" olarak değerlendirerek, şunları söyledi: "Şu anda Galatasaray'ın işletme sermaye noksanlığı gibi sorunları var. Borcu bırakın, işletme sermayesine ihtiyacı var. Bugünkü gelirlerini göstererek kredi almıştır. Gelecek yönetimler, kulübü nasıl idare edeceğine yönelik her hangi bir çözüm getiremiyor. Taner Aşkın da bunu nasıl çözeceği yönünde herhangi bir şey söylemiyor. Stadı yapma dışında herhangi bir şey söylemiyor. Onun için de şansı sıfır."
"FENERBAHÇELİLER KULÜPLERİNE DAHA BAĞLI"
Faruk Süren, Özhan Canaydın'ın, başkanlığa devam edeceğini saklamadığını belirterek, "Bu, teşkilat meselesi. Çok iyi bir teşkilatlanma yeteneğine sahip ve bu avantajını kullanıyor" diye konuştu.
"Şu anda Fenerbahçe'de başkanlık için en az beş aday çıkar" diyen Süren, şunları söyledi: "Galatasaraylılar, kulüplerine artık ilgi duymuyor. Galatasaraylılar kulüpleriyle ilgili değiller. Fenerbahçeliler, kulüplerine daha bağlı ve daha ilgililer. Galatasaray'da çok tenkit var, ancak 'buyurun' dendiği zaman da kimse yok. Bunda Galatasaray yönetiminin üyeleriyle problemlerini paylaşmaması, bütün bilgiyi ve gücü kendinde toplama düşüncesi olduğu için kulübe ilgi ve sevgi azalıyor. İlgilenmemek için de her şey yapılıyor. Yönetim kurulu bilgi vermiyor.
Özhan Bey bu işi seviyor. Başkanımızın çok tenkit edilebilir yanı olabilir, ancak siyasi dehasını alt edemezsiniz. Bence Ankara'da bile çok kişiyi alt edecek dehası var. O, bu yönünü kullandığı takdirde, kimse onu alt edemez. Diğer kadrolar siyasi dehayı çözdü, ancak bu siyasi dehayı alt edecek bir çözüm bulamıyorlar. Bir insanın 24 saati vardır. Özhan Bey 24 saatlik vaktin 6 saatini uykuda geçirir, rutin işlere az vakit ayırır, ondan sonra arta kalan bölümde, günün altı veya dokuz saatini bu görevde harcayabilir. Medya ilişkileri ve halkı gündemine alma, en uzun süresidir. Benim için böyle şeyler yoktu. Ben en fazla bir saatimi bu işlere harcardım. 'Ben nerede hata yaptım' dersem, işte burada hata yaptım. Bu siyaseti kullanmamakla hata ettim. Ben üst düzey yönetici (CEO) gibi çalıştım. Bu, üslup meselesi. 1996'yla 1998 yılları arasında Özhan Bey ile beraberdik. 1998'de ayrılınca bu işler olmadı."
"UEFA KUPASI'NI BENDEN SONRAKİ YÖNETİM DEĞERLENDİREMEDİ"
Faruk Süren, "Faruk Bey UEFA Kupası'nı değerlendiremedi" şeklindeki eleştirilere katılmadığını söyledi.
UEFA Kupası'nı kendisinden sonraki yönetimin değerlendiremediğini öne süren Süren, şöyle devam etti: "UEFA Kupası'nı kazandığımız gün bunu değerlendirecek halimiz yoktu. En yüksek seviyesine gelen Galatasaray'ın gelirleri, artı bakiyeydi. UEFA Kupası'nı kazandıktan sonraki dönemlerde yönetimin, bunu Asya'ya veya diğer bölgelere taşıması gerekiyordu. Ben aynı gün bunları değerlendiremezdim. Oralarda büro kurarak, ürün satarak bu başarıyı Uzakdoğu'ya veya dünyanın çeşitli bölgelerine yaymak gerekiyordu. Manchester United'ı, Çin'de, İngiltere nüfusu kadar insan izliyor. Bu endüstri böyle. Benden sonraki yönetim bunu değerlendiremedi."
Faruk Süren, stat için maket yaptırdıklarını da dile getirerek, "Rüzgar tüneli de denedik, ihale de ettirdik. Mayıs 2000'de tüm işleri tamamlarken kriz çıktı. UEFA Kupası'nı aldık, ancak krizle birlikte tüm planlarımız boşa çıktı. 80-100 milyon dolar arasındaki projeyi yapmaya çalışırken, kendi dizayn ettirdiğimiz stat projesi olmadı. Bunun için yapılan makete 5 milyon dolar ödedik. Bu sadece proje değil, mimari konstrüksiyon. Buna elektrik tesisatı gibi tüm detaylar dahildi. İhale safhasına kadar geldik, ancak bazen planlar olmuyor" diye konuştu.