Andrew North
BBC Güney Asya Muhabiri
Himalaya eteklerindeki bu küçük köyle, çölün ortasındaki çelik ve cam kulelerden oluşan ihtişamlı başkent arasındaki fark çok büyük.
Ama yine de Rajendra Sharma Dünya Kupası Havaalanı'nın inşaatında çalışmak için Katar'a gittiğinde, her gün yüzlerce vatandaşının tutturduğu bir yola çıkmış oldu.
Sharma'nın yolculuğu, bilinen, sık görülen bir şekilde sona ermiş. Bu yaz eşi Manju, kocasının kalp krizinden öldüğünü söyleyen bir mesaj almış.
Kocası, küçük bir Körfez ülkesinin bir futbol turnuvası için kendisini dönüştürmesine yardım ederken ölen çok sayıda Güney Asyalı göçmen işçiden biri oldu.
Rajendra daha 29 yaşındaydı.
Manju gözyaşları içinde bana birlikte çekilmiş bir resimlerini gösterirken, "Giderken sağlıklıydı." diyor.
Aşırı sıcak
İşe girebilmek için bir sağlık raporu gerekiyor. Manju "Hasta olsaydı, doktor onu geri çevirirdi" diye de ekliyor.
Ama Manju, kocasının Katar'a ulaşmasından kısa süre sonra 'bozuk yemeklerden" ve "sıcağın altında uzun süre çalışmaktan" şikâyet ettiğini söylüyor.
Yaz aylarında sıcaklıkların 50 dereceyi aştığı ülkedeki inşaat projelerinde çalışan Nepalliler, Hintliler ve diğerleri sık sık bu durumdan şikâyet ediyor.
Kontratına göre Rajendra'nın haftada 48 saat çalışması gerekiyordu.
Batı standartlarına göre uzun bir mesai bu.
Ama Manju, kocasının sık sık, hiç dinlenemeden çok daha uzun saatler çalıştığını anlatıyor.
Bu da, Dünya Kupası projelerinde çalışan diğer göçmen işçilerin anlattıklarıyla örtüşüyor.
Manju'nun komşusu Bir Bahadur Dong da Katar'daki yeni havaalanı inşaatında çalışmış, ama kontratı sona erdiğinde ülkesine dönmüş. Yaşadıklarından sonra asla geri dönmeyeceğini söylüyor.
Dong, "Sık sık hasta olur, maaşımızı tedaviye harcardık. Katar'da ölceeğime, burada Nepal'de ölürüm daha iyi' diyor.
Manju kocasını çalışma koşullarının öldürdüğüne inanıyor, ama büyük ihtimalle hiç tam anlamıyla emin olamayacak.
'Yeni bir gelecek'
Katar makamlarının verdiği ölüm kağıdında, ölüm nedeni olarak 'ani kalp krizi' deniyor.
Rajendra öldüğünde sadece dokuz aydır Katar'daydı. Bu işle birlikte, üç yaşındaki kızları Bimita'ya yeni bir gelecek sağlamayı umuyorlardı.
Rajendra her üç ayda bir evine 25 bin Nepal Rupisi gönderiyordu.
Bu ayda yaklaşık 80 ABD Doları demek. Ama bu, Mandu'da iyi bir miktar. Mandu'daki herkes geçimini topraktan sağlıyor. Başka bir iş yok. Ama şimdi ailenin geleceği daha karanlık.
En yakın yoldan bir saatlik tırmanma mesafesindeki köye ilk geldiğimde Manju kocaman bir sopayla darı dövüyor, Bimita da dedesi ve nenesiyle annesini izliyordu.
Ancak Katar'dan gelen dehşet haberlerine karşın, Nepalliler bu ülkeye gitmeye devam ediyor.
Göçmen işçilerin belge alması gereken başkent Katmandu'daki dış istihdam bürosu her gün kalabalık.
Büronun demir kapılarından her hafta geçen 10 bin kişiden çoğu Katar'a gidiyor.
Daha önce Katar'da duvar ustalığı yapan biri, 'Çocuklarımı doyurmak ve onları okula göndermek için başka bir çarem yok. Burada iş yok' diyor.
'Açık hapishane'
Katmandulu uzman Nischal Pandey'e göre, ülke çapında genç erkekler 'huzurevine dönen' köylerini, kasabalarını terk ediyor.
Kişi başına düşen yıllık gelirin 700 Dolar'dan daha az olduğu Nepal, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri.
Göçmen işçiler ve turistlerin getirdiği dövize bağımlı haldeler.
Diğer yandan, Katar ise dünyanın en zengin ülkesi. Kişi başına düşen yıllık gelir Nepal'in tam 140 katı.
Katar'ın göçmen işçilere çok daha iyi bir kazanç ve koşullar sağlayabileceği belirtiliyor.
Nepal hükümeti de ülke dışındaki işçileri için, 'sesini yükselttiğinde' ısrarlı.
Nepal Çalışma Bakanlığı Sözcüsü Buddhi Bahadur Khadkha, "Katar, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün belirlediği haklara saygı duymalıdır" diyor.
Nepal'in bir önceki Katar Büyükelçisi, buradaki çalışma koşullarına 'açık hapishane' dediğinde, görevden alınmıştı.
Manşu darı döverken bir an durup, dinlendiği sırada,'Benim eğitimim yok. İş bulamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Keşke o Katar denilen yerin adını hiç duymasaydım' diyor.