Selçuk BAŞAR- Aleyna KESKİN/TRABZON, (DHA)- KARADENİZ’de zorlu arazi koşullarındaki bahçelerde çalışkanlıklarıyla bilinen kadınlar, bel, sırt ve omuzlarındaki ağrılar nedeniyle sıklıkla doktora başvuruyor. Çoğunlukla ‘fıtık’ teşhisi konulan kadınlar, ameliyat sonrası fizik tedavi ile sağlığına kavuşuyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Erhan Arslan “Erkeklerde daha sık görülen bel ve omurga hastalıkları Karadeniz’de çok daha fazla iş yükü olan kadınlarda daha fazla görülüyor” dedi.
Karadeniz’de zorlu arazi koşullarında bağ ve bahçelerde çalışkanlıkları ile bilinen kadınlar, çay ve fındık hasadı yapıyor, bahçelerinde patates, lahana ve fasulye yetiştirerek aile ekonomilerine katkı sağlıyor. Hayvanları için ot biçen, kışlık yakacak ihtiyaçları için odun taşıyan kadınlar, ağır yüklerin altına giriyor. Doğa koşulları ile mücadele eden kadınlar, bel, sırt ve omuzlarındaki ağrılar nedeniyle de sıklıkla doktora başvuruyor. Çoğunlukla ‘fıtık’ teşhisi konulan kadınlar, ameliyat sonrası fizik tedaviyle sağlığına kavuşuyor. Kimi kadınlar yeniden bağ ve bahçe işlerine dönüyor, kimileri ise daha hafif işlerde çalışıyor. Erkeklere göre kadınlarda bel fıtığı hastalığına sıklıkla rastlanılan Karadeniz’de uzmanlar, hastalık nedeninin kadınların iş yükünün fazla olmasından kaynaklandığını belirtiyor.
‘EN ÇOK YAPILAN AMELİYAT BEL FITIĞI’
KTÜ Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Erhan Arslan, Karadeniz Bölgesi’nde bel fıtığı ameliyatlarının sıklıkla yapıldığını söyledi. Karadeniz Bölgesi’nin sert coğrafi koşulları nedeniyle bu bölgedeki kişilerin yük taşımasına bağlı, sürekli hareket etmelerinden aşınmaya bağlı omurga hastalıkları ve bel fıtığına sıkça rastlandığını ifade eden Doç. Dr. Arslan, "Hastalarımız genellikle bele, bacağa vuran ağrılar ve ya güç kayıpları şikâyetleri ile birlikte bize başvuruyorlar. Kimilerini ameliyat ediyoruz, kimisi de fizik tedaviye geliyor. Bel ve omurga hastalıkları normalde erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. Ancak Karadeniz’de kadınların çok daha fazla iş yükü olduğu için ameliyat ettiğimiz hastalar genellikle kadınlar oluyor. Bölgenin insanı omurga sağlığını korumalı. Coğrafyası engebeli alanlarda yük taşımamalı. Ama maalesef buradaki kadınlarımız bağda bahçede çalışmak zorunda oldukları için bu kurala uyamıyorlar. Biz hastalarımızı ameliyat ettiğimizde en az 2 ay uzun yolculuk bile yapmamaları gerektiğini öneriyoruz. Onun dışında yük kaldırmak kesinlikle yasak, ama bölgemizde kadınlar genellikle ameliyat sonrasında kendini az iyi hissettikten sonra tarlaya giriyorlar. Kendilerine dikkat etmeleri gerekiyor” diye konuştu.
‘OT VE ODUN TAŞIMAKTAN BELİMİZ BÜKÜLDÜ’
İlerleyen yaşına rağmen tarlalarda çalışan Medine Yıldırım (74), “Bende bel kayması var. Belimin bir tarafında da kireçlenme oluyor. Elimde değneğim olmadan yürüyemiyorum. Omurgamda eğri. O da bel ağrıma ekleniyor. Ayakta duramıyorum. Bacaklarım da ameliyatlı. Hiç iyi halim yok. Tarlalarda çok çalıştık. Yaylalardan evlerimize odun taşıdık. Ormanlardan yük çektik. Hiç dikkat etmedik. O genç zamanlarımızda çok çalıştık. Ot ve odun taşımaktan belimiz büküldü. Ama halen daha tarlalardan geri kalamıyorum” dedi.
‘ÇİLEMİZ BU’
Gelirleri olmadığı için tarlada çalışmak zorunda olduklarını anlatan Meryem Serdar (37) ise, “Şu an belimde bir rahatsızlık yok. Ama bu bölgede bütün kadınların belden sıkıntısı var. Yaşlı olanlarımızın hepsi ameliyatlı. Burada bütün kadınlar çok çalışıyor. Köyde başka bir gelirimiz yok, çalışmak zorundayız. Karadeniz kadınının çilesi, kaderi bu” ifadelerini kullandı.
‘KADINLAR ÇOK ÇALIŞIYOR’
Kışlık odun ihtiyacı için çalışan Nuray Sürül (38) de, "Belimde bir sıkıntı yok. Kışlık odunlarımı kırıyorum. Sonra onları odunluğa taşıyıp, yerleştireceğim. Sabah hayvanlarımı baktım. Bağ bahçe işlerimi hallettim. Burada bütün kadınlar çok çalışıyor. Bu işleri yapmak zorundayız. Kadınlar yaşlanınca genelde bel fıtığından defalarca ameliyat oluyorlar. Ama yine de tarladan geri kalmıyorlar. Biz çalışmazsak yaşayamayız" diye konuştu.
'BIRAKMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'
Ayşe Kalıntaş (70) da, “Belim ağrıyor ama doktor ‘fıtık’ diyecek diye korkuyorum, hastaneye gitmiyorum. Bir sürü işimiz var. Tarlayı, bağı, bahçeyi bırakmamız mümkün değil. Çocukluktan beri inek bakar, tarlaya girer, yük taşırız. Buraları biri yapacak sonuçta” dedi.
FOTOĞRAFLI