Dönem başkanlığını ocak ayı itibarıyla Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel'e devredecek olan Oktay Ekşi, toplantıda platformun bugüne kadarki faaliyetleriyle geleceğe yönelik planlarını anlattı. Ekşi, GÖP'ün dönem başkanlığının iki ayda bir yeni meslek kuruluşuna geçtiğini belirterek, "İlk iki ay Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Başkanı Orhan Erinç'in sorumluluğunda yapılan etkinlikler, daha sonra yani kasım-aralık aylarında Basın Konseyi Başkanlığı tarafından üstlenildi.
İlk dönemde yani 24 Eylül 2010 tarihinde GÖP üyesi kuruluşların ülkemizdeki iletişim (basın, ifade) özgürlüğü ile ilgili görüşlerini ifade eden bir açıklama yayımlandı. Burada özellikle, "iletişim (basın, ifade) özgürlüğünün yaşanan son olaylarla, eskisinden daha ağır bir baskı dönemine girdiği" ifade edildikten sonra, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 26 Şubat 2010 tarihinde, "Köşe yazarları her istediğini yazamaz. Parasını sen veriyorsun, yazarına sahip çık, yazdırma, gönder" şeklindeki sözlerinde somutlaşan anlayışın egemen olduğu bir sürece girildiği vurgulandı. Gazeteci Bekir Coşkun'un bu baskı sonucu gazetesinden ayrıldığı anımsatıldı ve "medyamız genel olarak gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği ölçütlere uygun iletişim (basın, ifade) özgürlüğüne ulaşıncaya kadar" GÖP'ün görevine devam edeceği belirtildi" dedi.
"MEDYANIN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM, TÜM DEMOKRATİK ÜLKELERDE ENDİŞE KONUSU"
Oktay Ekşi, medyanın içinde bulunduğu durumun, artık demokratik sistemi benimsemiş tüm ülkelerde endişe konusu olduğunu söyledi. Avrupa Birliği Komisyonu'nun iki ay önce açıkladığı son 'İlerleme Raporu'nda bu endişenin çok net şekilde ifade edildiğini belirten Ekşi, "Keza merkezi Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler isimli örgüt, her yıl, 'Hangi ülkede basın ne kadar özgür?' sorusuna yanıt olarak yayımladığı listede Türk basınının özgürlüğünün 178 ülke içinde ancak 138'inci sırada olduğunu ortaya koydu. Önceki yıllarda da durumumuz iyi değildi. Ama hiç değilse 138'inci değil, 98'inci sırada idik. Bu durum bizi "demokrasisi -bazılarına göre- ilerledikçe basını daha az özgür olan tek ülke" konumuna getirdi. Nitekim -bazılarının durumu daha ayrıntılı incelenmeyi gerektirmekle birlikte- biliyoruz ki Eylül 2010 sonu itibarıyla 44'ü tutuklu, 6'sı hükümlü olmak üzere 50 basın emekçisi hapiste bulunuyor. O tarihten beri tahliye edilenlerle yeni tutuklananların birbirine eşit olduğu izlenimine sahibiz.
Kısaca bu rakamın değişmediğini söyleyebiliriz" diye konuştu.
Yargılandıkları davalarda, haklarında para yahut hapis cezası verilen ancak haklarındaki hüküm kesinleşmeyen veya cezanın infazı 5 yıl süreyle ertelenmiş olan gazetecilerin sayısının, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) tespitine göre eylül sonu itibarıyla 29 olduğunu belirten Oktay Ekşi, aynı kaynağa göre halen 100'den fazla gazetecinin görevini "hapis cezası tehdidi altında" yaptığını söyledi. Ekşi, medya kuruluşları ve gazeteciler hakkında açılmış dava sayısını da TGS'nin bin 200 olarak bildirdiğini ifade etti.
Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun kurduğu Eylem Komitesi'nin, Silivri Cezaevi'ndeki gazetecilerin duruşmalarını izleme kararı aldığına dikkat çeken Ekşi, "Bu bağlamda yazar Rıza Zelyut, yazar Ragıp Zarakolu, gazeteci Füsun Erdoğan, gazeteci Hakan Tahmaz, gazeteci Nedim Şener hakkındaki dava duruşmaları ile 11 Kasım 2010 günü Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan'ın duruşmaları, 12 Kasım 2010 günü İsmail Beşikçi'nin, 23 Kasım 2010 günü Filiz Koçali'nin 30 Aralık 2010 günü de Diyarbakır'da yargılanmakta olan.
Gurbet Çakar'ın duruşmaları GÖP adına bu platform üyesi kuruluşların temsilcileri tarafından izlendi. G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu'nun öncülüğünde başlatılan 'Gazetecilere Özgürlük İmza Kampanyası'na destek verilmesi kararlaştırıldı. GÖP'e üye kuruluşların kendi üyelerini bu yönde teşvik etmesine karar verildi. Neticede toplanan bini aşkın imza, 18 Ekim 2010 günü Başbakanlığa fakslandı" açıklamasında bulundu.