HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Gül, Hükümet Programı'nı açıklıyor

Başbakan Abdullah Gül, TBMM Genel Kurulu'nda 64 sayfadan oluşan Hükümet Programı'nı okudu.

Gül, Hükümet Programı'nı açıklıyor

Hükümet Programı'nın tam metni şöyle:

"58. Cumhuriyet Hükümeti adına aziz milletimizi ve onun değerli vekillerini saygılarımla selamlıyorum. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçim sonucunda ülkemiz iki partiden oluşan bir meclis ve tek partinin oluşturduğu bir hükümet ile istikrarı yakalamıştır. Meclis ve hükümet olarak milletimizin bizlere verdiği bu fırsatı en üst seviyede değerlendirme ve önümüzdeki sorunlara doğru ve hızı çözümler getirme sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bu ağır, ağır olduğu kadar da onurlu sorumluluğu ciddiyetle taşıma kararlılığındayız.

Bir yandan halkımızın birikmiş sorunlarına acil çözüm ararken, diğer yandan, bir daha böylesi sorunlarla karşılaşmamak üzere gerekli yapısal değişiklikleri ve reformları gerçekleştirmek azmindeyiz. İçinde bulunduğumuz koşulları göstermelik tedbirlerle geçiştirilemeyeceğini biliyoruz. İktidara yürüyen bir parti olduğumuzun bilinciyle, ülkenin içinde bulunduğu şartları dikkate alarak, sorumlu ve tutarlı bir anlayışla hazırladığımız Seçim Beyannamemiz, 3 Kasım seçimleriyle halkımızın güvenine mazhar olmuştur. Yine partimizin genel başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan Acil Eylem Planımız da aynı sorumlu, tutarlı ve değişimci anlayışın ürünü olarak kamuoyundan geniş bir takdir toplamış ve güven kazanmıştır. Diğer bir söyleyişle, hükümet programımız, siyaset ahlakımız ve demokratik tutarlılığımızın bir gereği olarak seçim öncesinde halkımızın taahhüt ettiğimiz hususları hayata geçirecek bir anlayış içerisinde hazırlanmıştır.

Seçim öncesi halkımıza verdiğimiz taahhütler kapsamında çalışmalarını yürütecek olan hükümetimiz, gereksiz tartışmalardan ve polemiklerden uzak, halkın gerçek gündeminden kopmadan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayış içinde Yüce Meclis'ten ve aziz milletimizden güven ve destek beklemektedir.

"ŞEFFAF BİR ORTAMDA SÜRDÜRECEĞİZ"

Çalışmalarımızı, başka muhalefet partimiz olmak üzere, toplumun tüm kesimiyle diyalog ve işbirliği içinde, demokratik ve şeffaf bir ortamda sürdüreceğiz. Çoğulcu bir demokrasi anlayışı ile, hukuka ve insan haklarına saygı temelinde, sayısal üstünlüğün her şey demek olmadığını bilerek, atılacak önemli adımlarda toplumsal mutabakat oluşturmak yönünde azami gayret göstereceğiz.

İcraatımız ile genel olarak devlet ve toplum arasındaki bağları daha güçlü hale getireceğimize, siyaset kurumu ile toplum arasında güveni yeniden tesis edeceğimize ve halkın talep ve beklentilerine azami düzeyde cevap vereceğimize inanıyoruz.

3 Kasım 2002 seçim sonuçlarının ilanıyla beraber iç ve dış piyasalarda ortaya çıkan olumlu beklentiler ve güven ortamı, faiz oranlarında düşüşlere neden olurken, borsa yükselmiş, döviz kuru gerilemiştir. Tek başına iktidarın sağladığı geleceğe dönük öngörülebilirlik, yerli ve yabancı yatırımcıların cezbede bilmesi için uygun bir güven ortamının temelleri atmıştır. Öncelikli sosyal ve ekonomik sorunlarımızın çözülmesinde, bu güven ortamının sürdürülebilmesi hayati bir öneme sahiptir.
Halkımızın taleplerini ve bizlerden beklentilerini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan, imkanlarımızı en iyi şekilde değerlendirmek suretiyle, milletimizin güvenine layık olmaya çalışacağız. Başarılarımız sadece bize ait olmayacak, bütün siyaset ve devlet kurumlarının ve her şeyden önemlisi milletimizin olacaktır.

Dünyada köklü dönüşümler yaşanırken, ne yazık ki Türkiye, zamanını ve enerjisini iç sorunlarıyla uğraşarak tüketmiştir. Maalesef, ülkemiz elli yılı aşan çok partili siyaset tecrübesine rağmen, yeterince demokratikleşemeyen, temel hak ve özgürlüklerin tam olarak kullanılmadığı ülkeler arasında yer almaktadır. Genç ve dinamik nüfusuna, zengin doğal kaynaklarına rağmen, ülkemizde refah düzeyi yeterince yükseltilmemiş, uluslararası alanda piyasalarda rekabet edebilecek bir üretim yapısı oluşturulamamış ve kişisel hak ve özgürlükler alanında istenilen düzeyde gelişme sağlanamamıştır.

Uygulanan yanlış politikalar yüzünden devletin ekonomideki rolü değişen koşullara ayak uyduramamış, servetin toplum kesimleri ve bölgeleri arasındaki dağılımında adalet sağlanamamış ve sağlıklı bir özelleştirme gerçekleştirilmemiştir. Ülkemiz kamu yönetiminde hantal ve aşırı merkeziyetçi yapıdan, yolsuzluk ve siyasal çürümeden kurtulamamıştır.

"HALKIMIZ GÖRÜLMEMİŞ BİR ŞEKİLDE YOKSULLUĞA MARUZ BIRAKILMIŞTIR"

Son yıllarda koalisyon hükümetleri tarafından uygulanan ekonomi politikaları başarısızlıkla sonuçlanmış, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizleri yaşanmış ve halkımız görülmemiş bir şekilde yoksulluğa maruz bırakılmıştır. Krizin ekonomik ve sosyal maliyeti çok yüksek olmuş; iç ve dış borç yükü inanılmaz bir şekilde büyümüş, on binlerce iş yeri kapanmış, yüz binlerce insan işini kaybetmiştir. Daha da önemlisi, insanımızın devlete ve siyaset kurumana olan güveni sarsılmış, geleceğe ilişkin umutları kırılmıştır.

Hükümetimiz, ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, eşsiz coğrafi konumu, zengin doğan kaynakları ve engin kültür birikimi ile yeni dünyanın etkin bir üyesi olma potansiyeline sahip olduğuna kesinlikle inanmakta ve bütün bu olup bitenleri hak etmediğini düşünmektedir.

Hükümetimiz, dürüst, cesur, bilgili ve ehliyetli kadroların öncülüğünde, siyaseti ve devleti yeniden milletle buluşturmak için kapsamlı bir programla, umut ve güven dolu bir geleceği yeniden tesis etmek üzere yola çıkmıştır.

Yüce Meclisimize sunduğumuz bu program, uzun hazırlıkların ürünü olarak geliştirdiğimiz, ülkemizin ve dünyanın gerçeklerinden yola çıkarak şekillendirdiğimiz, bütüncül bir anlayış içinde ele aldığımız ve ülkemizi gelecekte layık olduğu yere taşıyacağına inandığımızı temel alanlardaki politikalarımızı içermektedir.

Esasen ortaya koyacağımealarda ortaya çıkan olumlu beklız konuların birçoğu uzun zamandır tartışılan, üzerinde geniş bir mutabakat olan, ancak, yeterli siyasi basiret ve kararlılık gösterilemediği için bugüne kadar hayata geçirilememicığı geleceğe dönük ş konulardan oluşmaktadır. Değişimci ve dinamik bir anlayışla, tek başına iktidar olmanın avantajını değerlendirerek, yapıcı bir iktidar/muhalefet ilişkisi ve toplumsal diyalog ortamı içinde, vakti çoktan gelmiş bu konulara ciddiyetle eğilmek kararlılığındayız. Tüm bu çabalarımda, Cumhuriyetimizin kurucu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere gösterdiği muasır medeniyet seviyesini aşma hedefi atacağımız adımların dayanacağı temel olacaktır.

HEDEFLER

Hükümetimiz;

- Ekonomik istikrar sağlamış,
- Rekabetçi bir piyasa yapısı oluşturmuş,
- Sürdürülebilir kalkınma ortamını yakalamış ve ekonomik refahın nimetlerini adaletle dağıtan,
- Yoksulluk ve yolsuzluğun ortadan kaldırıldığı,
- İnsanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaşadığı,
- Çağdaş dünya ile bütünleşmiş, farklıların çatışma unsuru olarak değil zenginlik kaynağı olarak görüldüğü,
- İtibarlı, demokratik, dinamik, bir Türkiye Vizyonu' nun hayata geçirecektir.

Bu vizyonu gerçekleştirme yolunda hükümetimiz misyonu ise; siyasi iktidarı halkın talep ve beklentileri doğrultusunda
kullanmak, hukukun üstünlüğü anlayışı içinde halkın iradesinin yönetime yansımasını sağlamak, toplumun gelişme taleplerine uygun olarak ülkemizin bütün dinamiklerini, potansiyelini ve imkanlarını harekete geçirmektir.

İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİNİN GELİŞTİRİLMESİ

İnsanlar, doğuştan devredilemez ve vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. İnsanlığın ortak değeri olan bu hak ve özgürlükler, devlet idaresi altında onurlu bir hayat sürebilmenin olmazsa olmazlarıdır.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düşüncesinden hareket eden Hükümetimiz, bütün politikalarının merkezine insanı koyacaktır.
Demokratik yönetim anlayışımızın hedefi, başta düşünce, inanç, eğitim, örgütlenme ve teşebbüs özgürlüğü olmak üzere, bütün sivil ve siyasi özgürlükleri güvenceye almak ve insanların korku ve endişeden uzak olarak, bireysel gelişimini sürdürebildiği özgür bir ortam sağlamaktır.

Bu bağlamda, temel hak ve özgürlükler alanında insanlığın birikim olarak da gördüğümüz uluslar arası demokratik standartlar tüm politikalarımızda esas alınacaktır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni kabul ederek iç hukukun bir parçası haline getiren ülkemiz, hükümetimiz öncülüğünde bu değerleri hayata geçirerek temel hak ve özgürlükler alanında evrensel standartlara ulaşma kararlığındadır.

Bu çerçevede Hükümetimiz;

-Temel hak ve özgürlükleri, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde, özellikle Kopenhag Kriterlerinde belirtilen seviyeye yükseltmek için Anayasa ve yasalarda gerekli tüm değişikliği yapacaktır.

-Temel hak ve özgürlüklerin, sadece anayasal ve yasal güvenceye alınması ile yetinmeyip, fiilen uygulanması ve siyasal kültlarda ortaya çıkan olumlu beklürümüzün yerleşik bir boyutu olarak güçlenmesi yönünde çaba sarf edecektir.

-Temel hak ve özgürlükler konusunda, toplumun değişik kesimlerinin sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı olacak, bu alanda çifte standartlara, geleceğe dönük ısır çekişmelere ve siyasi istismarlara izin vermeyecektir.

-İşkence başta olmak üzere demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan tüm insan hakları ihlallerinin üzerine kararlılıkla gidilecektir.

-Mülkiyet hakkını, düşünce, ifade, inanç, teşebbüs ve örgütlenme özgürlüğünü sınırlayan hükümleri, evrensel hukuk ve özgürlük anlayışı içinde dikkate alınarak yeniden düzenleyecektir.

Türkiye'de demokrasi ve piyasa ekonomisinin yerleşmesine bağlı olarak sivil toplum güçlenmektedir. Toplum, çoğu alanlarda devletin önüne geçmekte kamu kesiminden daha kaliteli mal ve hizmetler üretebilmektedir.

Hükümetimiz, insan haklarına dayanan ve eksiksiz işleyen demokratik bir yöntemin hayata geçirilmesi için sivil toplumun güçlenmesini ve 'yönetişim' anlayışı içinde etkili bir kamuoyu denetimini kaçınılmaz görmektedir. Hükümetimiz sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımı ile temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doğru gelişmesine katkı sağlayacaktır. Böyle vatandaş, sadece seçimden seçim değil, güncel gelişmeler içinde iradesini yönetim sürecine yansıtma fırsatı kazanacaktır.

"DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİ DESTEKLENECEK"

Hükümetimiz, tüm sivil toplum örgütlerine eşit mesafede duracak, sivil toplum örgütleri arasında diyalogu ve işbirliğini destekleyecektir.

Hükümetimiz, yönetime katılımı engelleyen yasal ve idari etkenleri kaldırarak, kamu yönetimine sivil toplumun daha aktif katılımını sağlayacaktır. İş dünyası, sendikalar, meslek odaları, çiftçi örgütleri ve gönüllü kuruluşların sorunlarını, hizmet alanlarındaki kamu görevlileri ile birlikte çözmelerini kolaylaştırıcı mekanizmaları geliştirecektir.

Hükümetimiz, çoğulcu demokrasi ve rekabetçi piyasa anlayışının bir gereği olarak, modern toplumlarda doğru bilgi edinme ve denetim görevi yürüten medyanın çoğulcu ve rekabetçi bir yapıda gelişmesini savunur. Kamusal bir hizmetin farklı taraflarını oluşturan siyaset ve medya ilişkisi, demokratik değerlere ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir diyalog içinde yürütülecektir. Sürdürülebilir kalkınma; çevreye duyarlılık ve demokratik yönetim gibi unsurları da içermektedir. Sadece kişi başına düşen geliri artırmak veya fiziki şartları iyileştirmek kaliteli yaşam için yeterli değildir. İnsanların ekmek kadar, kendilerini gerçekleştirecek özgürlüğe de ihtiyaçları vardır.

"SÖZ KONUSU OLMAYACAKTIR"

Hükümetimiz, kalkınmayı, devletin tek yanlı iradesini yansıtan bir toplum mühendisliği olarak değil, toplumun çoğulcu yapısına saygılı demokratik bir arayış olarak görmektedir. Demokratikleşme ve kalkınma birbirinin alternatifi değil, bir arada yürümesi gereken ve birbirlerini destekleyen süreçlerdir. Kamu yönetiminde tepeden inmeci ve tek yönlü anlayışlar terk edilecektir. Bu bağlamda devlet-toplum diyaloguna ve eğitim, sağlık, çevre gibi sosyal boyutu olan hizmetlerde, işbirliğine dayanan modeller geliştirilecektir. Devlet-piyasa-toplum birbirlerinin alternatifi değil, tamamlayıcılarıdır. Sürdürülebilir hızlı bir kalkınma ancak bunların oluşturacağı sinerji ile sağlanabilecektir. Demokratik ülkelerde; hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açık tutulması, kanun önünde eşitlik, bireysel veya örgütlü olarak hak ve özgürlüklerin kullanılması ve idarenin hukuka bağlılığının sağlanması temel değerlerdir. Bu değerlerin hayata geçirilmesiyle barış ve birlik sağlanacak toplumun kamu yönetimine güveni kalıcı olarak tesis edilecektir. Hukuk ve adalet anlayışımız gereği, hukukun üstünlüğü içinde devletin topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,felsefi inanç, din, mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayrım gözetmesi söz konusu olmayacaktır. Mevzuatımızda pek çok yasakçı hükümler nedeniyle, ülkemiz hukuk devletinden çok kanun devleti görünümü vermektedir. İktidarımız süresince tüm çalışmalarımız, ülkemiz hukukunu evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirmek, temel hak ve özgürlükler rejimini evrensel standartlara çıkarmak, ülkemizi gerçek anlamda hukuk devleti yapmak, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazandırmak olacaktır.

İnsan haklarının evrensel düzeye çıkarıldığı ve kullanıldığı, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirildiği ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği hukuk sistemini oluşturmak için, iktidarımız sürecince gerçekleştireceğimiz temel düzenlemelerden bazıları şunlar olacaktır:

- Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki Anayasa yerine katılımcı ve özgürlükçü yeni bir Anayasa hazırlayacağız. Yeni Anayasamız güçlü bir toplumsal meşruiyete sahip, başta AB olmak üzere uluslararası normlara uygun, bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi esas alan demokratik hukuk devleti anlayışını taşıyacaktır. Şekil açısından ise kısa, açık ve anlaşılır olmasına özen gösterilecektir.

- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi adil yargılanma ilkesine aykırı olan yargı kademeleri kaldırılacaktır.

- Siyasi partileri halka açmak, halkın partiler üzerindeki denetim ve etkinliğini artırmak, parti içi demokrasiyi ve şeffaflığı sağlamak ve istikrarı bozmayacak şekilde temsilde adaleti sağlamak üzere Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunları, tüm kesimlerin üzerinde mutabakatı aranarak değiştirilecektir.

- Amacımız şiddet, baskı ve suçtan arınmış, özgürlüklerin nimetlerinden yararlanan ve korkunun olmadığı bir barış toplumu haline gelmektir. İhtilafları çıkmadan önlemek amacıyla "Koruyucu Hukuk" uygulamaları başlatılacak, ayrıca ihtilafların dostane çözüm yolları ile çözümlenmesi anlayışı yerleştirilecektir.

- Türk Ceza Kanunumuz çağın ihtiyaçlarına cevap verememekte, konunun değerler bakımından büyük haksızlıkların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, yeni bir Ceza Kanunu hazırlanacaktır.

"AB NORMLARI DİKKATE ALINACAK"

- Türk Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve İş Kanunu gibi temel kanunlarımız çağdaş gelişmeler ve AB normları dikkate alınarak güncelleştirilecektir.

Yargı gücünü kullananların görevlerini yasaların emrettiği doğrultuda tarafsız olarak kullanmaları kişi hak ve özgürlüklerinin en önemli teminatıdır. Hükümetimiz, yargı yetkisini kullanan kişi ve kurumların bağımsız ve tarafsız karar vermelerini sağlayacak bir yargı reformunu gerçekleştirmek için;

- Anayasa ve yasalardaki yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ile bağdaşmayan hükümler defd ğiştirilecek,hakimlerin tarafsızlığını ve hukukun siyasallaşmasını engelleyen önlemler alınacaktır.

- Yargı hatalarından dolayı mağdur olanların zararlarının tazmini için bütçeden kaynak ayrılacaktır .

- Basında ve kamuoyunda etkili kişi ve organların yargıyı etkilemek suretiyle adaleti yanıltmaya yönelik faaliyetlerine engel olucu nitelikteki düzenlemelerin uygulanması sağlanacaktır.

- Adalet sistemi çok yavaş işlemekte bi durum adalete güven duygusunu zayıflatmaktadır. Vatandaşlarımız kimi zaman haklarını mahkemelerde aramak yerine "ihkak-ı hakka"kalkışmakta, yada yargı dışı organizasyonlara devreye sokmakta veya umutsuz bir şekilde hak aramaktan vazgeçerek haksızlığa boyun eğmektedir. Tam ve zamanında adaletin tesisi için:

- Davaların kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlayacak şekilde yargılama usullerinde basitliğe,makul maliyet ve isnatta kolaylığa imkan verecek düzenlemeler yapılacaktır. Bu kapsamda özellikle hak mahrumiyetlerine neden olma süreler yönünden açıklık ve basitlik sağlanacaktır.

- Adliye teşkilatı çeşitli derecelerdeki mahkemelerine görev ve yetki alanları adaletin hızı ve kalitesini artıracak şekilde yeniden düzenlenecek teşkilatlanmada "mülki " yapılanmadan çok "nüfus" ve "iş yükü" kriterleri esas alınacaktır.

- Örgütlü suçlar,terör suçları ekonomik suçlar gibi alanlarda ihtisaslaşmış yeni mahkemeler kurulacak,çocuk mahkemeleri gibi ihtisas mahkemelerine ilişkin düzenlemeler gözden geçirilerek yaygınlaştırılacaktır.

- Yargıtay'ın iş yükünü hafifletmek ve yargı sürecini hızlandırmak için "İstinaf mahkemeleri"kurulacaktır.

- Adliye teşkilatımızın hakim savcı ve yardımcı adalet personeli açığı kısa sürüde kapatılacak,bilgi teknolojisinden yararlanacak şekilde gerekil donanıma salip kılınacaktır.

- Vatandaşların devlet kuruluşları ile olan ihtilaflarının yargı yoluna başvurulmadan çözümlenmesi için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılarak, kamu görevlilerinin sorumluluktan kaçarak yapmaları gereken işleri yargıya havale etmeleri önlenecektir.

- Maddi imkansızlıkları nedeniyle hak arama özgürlüğünden yararlanamayanlar için öngörülen "adli yardım"müessesine işlerlik kazandırılacaktır.

"DENETİM KOLAYLIĞI SAĞLANACAKTIR"

- Bir İdari Usul kanunu çıkarılarak idari işlemelerin yapılanmasındaki yetki ve sorumluluk belirsizlikleri giderilerek işlemlere açıklık kazandırılacak, denetim kolaylığı sağlanacaktır.

- Adliyeler çağın gelişmelerine uygun bir şekilde modern araç ve gereçlerle donatılacaktır. Mahkemelerin elektronik arşiv imkanlarından yararlanması sağlanarak gerekil bilgi ve belgeler ile emsal karalara zamanında erişim mümkün hale getirilecek,yargı organları arasında kurulacak bir bilgi ağı ile adil sistemi bilgi toplumuna taşıyacak bir düzen oluşturulacaktır.

- İnfaz mevzuatı çağdaş normlara uygun hale getirilecek modern bir örgütlenme yeterli sayıda personel ve fiziki imkanların sağlanmasıyla ceza ve tutukevlerinin sorunları çözülecektir. Bu çerçevede;

- Adli sicil kayıtlarının tutulmasında daha düzenli bir sisteme geçilecek, sabıka kayıtlarını silinmesindeki ihmallerin hak mahrumiyeti doğurması engellenecektir.

"YARGI KARARI ZORUNLU HALE GETİRİLECEK"

- Kişilerin idari kararlarla kamu haklarından mahrum bırakılmalarının önüne geçilecek kamu haklarından mahrumiyette yargı kararı zorunlu hale getirilecektir.

- Küreselleşme ve bilgi toplumuna dönük gelişmeler geleneksel devlet ve yönetim yaklaşımlarını büyük ölçüde geçersiz hale getirilmiştir.

- Hükümetimiz,bu yeni süreçte devletin ekonomiye doğrudan müdahale ve üretim yapması yerine politika oluşturma altyapı ve kaynak yaratma standart kapma ve denetim yapmasından yanadır.

Hükümetimiz,

- Hükümetin ve kamu yöneticilerinin hesap verme sorumluluğunu geliştirecek ve gözetecek mekanizmaları kuracak,

- Katılımcılığı kamu kesimi ile toplum arasında diyalogu ve işbirliğini besleyecek etkin bir mekanizma olarak destekleyecek ,

- Yönetim ve kara alma sürecinin her aşamasında toplam kalite anlayışının benimseyecek belirsizlikleri azaltacak öngörülebilir bir yönetim sağlayacak. Kamu kaynaklarının kullanım ve aktarımlarını toplumun bilgisine aşarak yolsuzluklara imkan vermeyen şeffaf bir devlet anlayışını yerleştirecektir.

Bu gelişmelerin çerçevesinde devletin rolü;

- Adaleti tesis etmek.
- İç ve dış güvenliği sağlamak .
- Makro düzeyde esnek ve katılımcı özelliklere sahip stratejiler geliştirmek .

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler