Pendik’te hamile kadının içinde bulunduğu araca saldırdığı gerekçesiyle haklarında 20’şer yıla kadar hapis cezası istenen Seydioğlu Baklava’nın sahipleri Hasan Sel ve Hüseyin Sel’in ilk celsede tahliyesine karar verildi. Tahliye kararını duyan hamile kadın gözyaşlarına boğuldu.
Pendik’te 7 aylık hamile kadının içinde bulunduğu aracın önünü keserek aracın dikiz aynasını kırıp kaputu teklemeyen Hasan Sel ve Hüseyin Sel’in, “kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma”, “mala zarar verme” ve cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 20’şer yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.
Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Hasan Sel ve Hüseyin Sel cezaevinden getirildi. Müştekiler Ayfer Bahçıvan ve Yunus Emre Bahçıvan ile taraf avukatları da salonda hazır bulundu.
Kimlik tespiti yapılan sanıklar baklava üretimi işinde çalıştığını söyledi. Hüseyin Sel, aylık gelirinin 15 bin lira, Hasan Sel ise 50-60 bin lira olduğunu belirti.
‘Magandalar aynama vuramazsınız’ diyerek küfür etti
Duruşmada savunma yapan sanıklardan Hasan Sel, olay günü kardeşiyle birlikte annelerinin şeker komasına girdiğine ilişkin haber almaları üzerine yola çıktıklarını söyleyerek, “3 tane dayımı şeker komasına bağlı kalp krizi sebebiyle kaybettiğimiz için panikledik. Aracı kardeşim kullanıyordu. Ben telefonla konuşuyordum, olay yerine gelene kadar emniyet şeridinden gidiyordu, ilerlerken yanımızdaki bir aracın direksiyonu bize doğru kırdığını aynaların temas ettiğini gördüm, kardeşim de ani fren yaptı. Amacımız hastamız olduğu için yolumuza devam etmekti. Kardeşim aracın solundan giderek gitmeye çalıştı. Bu sırada müşterinin kullandığı araç sağımızda kaldı. Yan aynalar yine temas etti. Ben camdan ’sen ne yapıyorsun bizim hastamız var’ dediğim halde o bana, ’magandalar aynama vurdunuz gidemezsiniz sizi polise teslim edeceğim’ dedi küfürlü sözler sarf etti. Bizim ağzımızdan küfürlü bir laf çıkmadı” dedi.
"Geçemeyeceğimi anlayınca araca bastım”
Seyir halindeyken Yunus Emre Bahçıvanın aracıyla araçlarına sol taraftan vurduğunu söyleyen Hasan Sel, “Biz de bunun üzerine durduk. Araçtan indik, müştekinin yanına gittik, konuşmak istedik. Annemle ilgili sözler de sarf edilince ben de şeker hastası olduğum için kendimi kaybettim, sinirlendim. Yapmamam gerekiyordu pişmanım, yaptığım doğru değil. Ama müşteki bana aynasını gösterince ben de aynasına vurdum, kırdım. Aracıma dönmek için hareket ettiğim sırada bizim araçla müştekinin aracı arka arkaya duruyordu, geçemeyeceğimi anladım. Bunun üzerine müştekilerin aracına basarak aracıma gittim” diye konuştu.
“30 yıldır İstanbul trafiğinde araç kullanırım”
Savunmasının devamında, “30 yıldır İstanbul trafiğinde araç kullanırım, bugüne kadar kimseyle böyle bir olayım olmadı. Bu olay yaşandıktan sonra biz Kastamonu’ya gittik annemizi gördük. Köyümüzde telefon çekmiyordu, köyden çıkıp ilçeye geldiğimizde telefonlardan arandığımızı öğrendik. Polis memuru bize ulaştı, çağırması üzerine geri döndük. Karakola gidip ruhsatlı silahımla birlikte teslim oldum ifadeden sonra adliyeye gönderildik ve tutuklandık” ifadelerini kullandı. Mahkeme hakiminin “Neden emniyet şeridinden gidiyordunuz ki?” sorusu üzerine sanık, “Annemin rahatsızlığından dolayı emniyet şeridinden gitmek zorunda kaldık. Müştekiler bize olay günü sanki kapkaççıymışız hırsızmışız gibi muamelede bulundu. Bize magandalar diye hitap etti. Benim olayın öncesinde ve sırasında ağzımdan küfür içeren bir söz çıkmadı. Aksine onlar bize küfür etti” dedi.
Sanık Hüseyin Sel ise olay günü aracı kullandığını ve Yunus Emre Bahçıvanın araçlarına dikiz aynasıyla çarptığını anlatarak, “Annemin rahatsızlığı abimle beni panikletti. Zaten emniyet şeridinin az ilerisinde polis memurları vardı. İlk çarpışmada ‘pardon’ anlamına gelecek şekilde elimi kaldırdım. Çünkü araçların aynaları temas etmişti. Müştekinin aracının arkasından normal şeride geçtik. 15-20 saniye o şekilde devam ettik. Daha sonra bizim sağ dikiz aynası onların aracının sol dikiz aynalarıyla temas etti. O sırada Yunus Emre beyin ağzından annemizle ilgili bir söz duydum. Bize, ‘07 Antalya plakalı magandalar’ diyerek küfür etti. Ağabeyim bunlara çok sinirlendi. Bir yandan araç kullanıyorum bir yandan da abimi sakinleştirmeye çalışıyordum” dedi.
“Hamile olduğunu bilmiyorduk”
Yunus Emre Bahçıvan’ın araçlarına aniden çarptığını ve durmak zorunda kaldıklarını söyleyen sanık Hüseyin Sel, “Araçtan indik, müştekilerin yanına gittik. Kötü bir söz söylemedik darp eylememiz olmadı. Hanımefendinin bulunduğu tarafa geçmedik bile, hanımefendinin hamile olduğundan haberimiz yoktu. Hamile olduğunu ertesi gün olayın sosyal medyaya yansımasıyla öğrendik” diye konuştu.
“Olaydan dolayı herkesten özür diliyorum”
Savunmasının devamında, “Olayın yaşanmasından dolayı mahkemeden, müştekilerde, kamuoyundan, herkesten özür diliyorum. Bu olay bize yakışan bir durum değildir. 1951 kuruluşlu bir firmayız, yanımızda 150 kişi çalışıyor. Evliyim, 2 çocuğum var, abimin 4 çocuğu var. Kendimiz de eşlerimizle trafikte seyrediyoruz. Müşteki tarafın maddi hasarı neyse karşılamaya hazırız. Manevi olarak zararını gidermek açısından da özür dilemekten başka bir şey elimizden gelmez” diye konuştu.
“İflas noktasına geldik”
“Sosyal medyada bize edilen küfürler hakaretler inanılmaz bir hale geldi” diyen sanık, “Olayın boyutu çok büyüdü. Ağabeyimin de benim de küçük çocuğumuz var. Olay sosyal medyada linçe döndü, özellikle küçük çocuklarımız çok etkilendi. Bizim şirkete gelen telefonların, edilen küfürlerin ardı arkası kesilmiyor. Trafikte yaşadığımız tartışma bizim şirketimizi iflas noktasına sürükledi. 2018 yılında 4 milyon 750 bin lira gelir vergisi ödedik, şimdi iflas noktasına geldik. Şirketimiz ailemiz çok zor bir durumdayız. Bize verilen en büyük ceza sosyal medyada yapılan linç oldu. Bundan dersimizi aldık” ifadelerini kullandı.
Müşteki 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan beyanında, “Sanıklar emniyet şeridinden gidiyordu, biz sağ şeritten gidiyorduk. Sanıklar bizim şeridimize doğru yaklaştıkları için bizim aynalar temas etti. Bu olay sanıkların kullandığı aracın bizim aracın üzerine gelmesinden dolayı yaşandı. Sanıklardan özür dileyen mimik veya söz duymadık. Sağ şeritte yolumuza devam ederken şahıslar orta şeritten bizim aracın sol tarafına doğru geldiler. Bizim yanımıza geldiklerinde aracın sağ tarafında bulunan şahıs eşime ‘ne yapıyorsun lan sen’ dedi. Eşim de camını açtı, sanıklara yönelik herhangi bir kötü söz söylemedi. Daha önceki hamileliklerimde çocuk kayıpları yaşamıştım, düşük yapmıştım. Bu hamileliğimde dikkat ediyordum” dedi.
“Doğmamış çocuğumun da hakkını helal etmiyorum”
Sanıkların eşine yönelik tavrından dolayı paniklediğini söyleyen Ayfer Bahçıvan, “Ağladım, korktum, eşime ‘devam edelim’ dedim. Bir süre sonra sanıkların kullandığı araç bizim aracımızın önünü kesti. Aracı durdurup yanımıza geldiler. Bu sırada annelerinin rahatsız olduğuna dair hiçbir beyanları olmadı. Eşim camı araladı, benim hamile olduğunu söyledi. Cama kin ve nefretle vurdular ben camın kırılacağını ve bize kötülük yapacaklarını düşündüm. Ben ‘hamileyim, polisi arayacağım’ dediğimde sürücü, ‘ararsan ara’ gibi şeyler söyledi. Olay kamera kayıtlarından bellidir. Ben sanıkların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Şikayetçiyim, Allah katında da hakkımı helal etmiyorum, doğmamış çocuğumun da hakkını helal etmiyorum” dedi.
Olay anını anlatırken ağlayan Ayfer Bahçıvan, “Olayın şoku büyük ve dehşet vericiydi. Bu insanları hiçbir şekilde tanımıyoruz, bu şekilde aracımıza saldırı olmasına anlam veremedik. Bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabilir diye düşünüyorum. Trafiğe çıktığımda hala tedirgin oluyorum. Bu olay ben de çok büyük bir korkuya yol açtı” ifadelerini kullandı.
Müşteki Yunus Emre Bahçıvan ise “Olay günü trafik dur kalk şeklindeydi. Durmuştuk, önümdeki araç kalkış yaptı ben de gitmeye hazırlanırken önümdeki araçla benim aramda bir araçlık mesafe açıldı. Ben hareketlenince emniyet şeridinden bir araç polisi görünce bizim önümüze aniden kırdı. Araçlarımızın ilk temas ettiği nokta bu oldu. Ben şeridimde kendi yolumdaydım. Benim eşim hamile olduğum için seri dur kalklardan etkileniyordu. Bu sebeple kesintisiz bir şekilde seyrime devam ettim. Sanık tarafın bize yol vermedi iddiası bu nedenle doğru değildir. Kibar bir şekilde yol istense sinyal verilse belki yol verirdim. Ama sanıklar polisi gördüğü için muhtemelen ceza yememek adına bizim şeridimize geldi” diye konuştu.
“Normal hayatımıza dönemiyoruz”
Polis kontrol noktasını geçtikten sonra sanıkların sol şeritten geldiğini söyleyen Bahçıvan, “Sürücü aracını bizim araca doğru yanaştırdı. Yüzlerinden öfkeli oldukları anlaşılıyordu. Akabinde araçlarıyla önümüzü kestiler. Ben o sırada onlara çarptım. Ansızın şeridime kırdıkları için duramadım. Araçtan inip yanımıza geldiler. Camları kapattım kapıları kilitledim telefonumu çıkardım yanıma geldikleri sırada kayda başladım. Kapıyı açamadıkları için camı yumruklamaya başladılar. Eşimin hamile olduğunu söyledim. Hiç merhamet etmediler. Eşim polisi arayacağım dediğimde dalga geçer gibi ara gelsin dedi. Ama hiçbir şey olmamış gibi beklemeden gittiler. Yolcu koltuğunda oturan şahsın bana hırsla bakışını ömrüm boyunca unutmayacağım. Olay hala gündemimizde normal hayatımıza döneniyoruz ben ve eşim olaydan çok etkilendik. Biz çocuk sahibi olmak için yanıp tutuşuyoruz sadece bir şerit alamadı diye sanıkların bize bunu yaşatmaya hakları yok. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi. Bunun üzerine söz alan sanık avukatları da müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Tutukluluğa ilişkin beyanı sorulan Hasan Sel, “Bu zamana kadar cezaevine düşmedik elimize kelepçe takılmış değildir, memlekete hizmet ettik. İş istihdamı sağladık, işimizi gücümüz devam ettirmek istiyoruz. Serbest bırakılmamı istiyorum” dedi. Hüseyin Sel ise “Kaçma şüphem olsa kaçardım bugüne kadar ülkeye hizmet etme dışında bir gayemiz olmadı. Beraatimi istiyorum” diye konuştu.
İlk celsede tahliye edildiler
Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Hasan Sel ve Hüseyin Sel’in kaçma ve delil karartma şüphelerinin bulunmaması gerekçesiyle tahliyelerine karar verdi. Sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı verildi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.