Hakların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Sezai Temelli, 31 Mart yerel seçimleri ile 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde adaylarına destek verdikleri Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), Barış Pınarı Harekatı ve sınırötesi operasyonlara destek vermesinin tabanda kırılma yaratmış olabileceğini, ancak verdikleri destekten pişman olmadıklarını söyledi.
CHP'nin sınırötesi operasyon tezkeresindeki tavrını doğru bulmadıklarını belirten Temelli, "Eleştirdik, eleştirmeye devam ediyoruz. Fakat 'size oy verdik, bunun bir diyeti var. Karşılığını istiyoruz' gibi bir anlayışımız yok, bir diyet peşinde değiliz" dedi.
HDP Eşbaşkanı Temelli, TBMM'de bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İstanbul Millevekili Mustafa Yeneroğlu'nun partisinden istifasına ilişkin soru üzerine Temelli, Yeneroğlu'nun farklı bir AKP milletvekili profili çizdiğini, ancak istifayı salt bu durumla ilişkilendirmenin de mümkün olmayacağını söyledi.
Temelli, " Özellikle hem parti kurullarındaki hem AKP tabanındaki gelişmelere baktığımızda genel anlamda bir çözülmenin olduğu aşikar" değerlendirmesinde bulundu.
AKP'den ayrılan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yeni parti kurma girişimlerine dikkat çeken Temelli, yapılan son kamuoyu araştırmalarında da AKP'ye desteğin yüzde 35'in altına gerilediğini ifade etti.
AKP'den yeni istifaları da olasılık dahilinde değerlendiren Temelli, şöyle konuştu:
"Çünkü eğer toplumda bu denli bir destek kaybı söz konusuysa bu parti içine de yansır. Parti içindeki milletvekillerinin tavırlarına da tercihlerine de yansır. Bu aslında bunun doğal bir sonucudur. Çünkü, bu denli tek seslilik hiçbir partinin uzun süre taşıyabileceği bir şey değildir. Bu AKP de olsa böyle hatta çok daha katı disiplin sahibi partiler de olsa bu böyle bu bir gerçeklik. Siyasi yaşamın bir gerçekliği. AKP adeta kendisini Cumhurbaşkanı'na ipoteklemiş durumda, tek kişiye ipoteklemiş durumda. Hiçbir farklı sesin çıkmadığı, eleştirinin çıkmadığı, çıkamayacağı bir hal durumunda. Dolayısıyla bu ne kadar sürdürülebilir bence çok daha uzun bir süre devam edecek bir durum gibi gözükmüyor."
Temelli'ye yöneltilen sorulardan biri de AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nda yapılan sunumda HDP seçmeninin yüzde 30'unun da Barış Pınarı Harekatı'na destek verdiği yönündeki araştırma oldu. "Bunun bir araştırma olmadığı zaten sonucundan belli" diyen Temelli, iktidar partisinin HDP'yi anlamadığını ve anlamak istemediğini ifade etti:
" HDP tabanı, HDP seçmeni dediğimiz şey bizatihi HDP örgütüdür. Böyle bir partiyiz. Yapılan araştırmalar, AKP'ye çalışan firmalar bile şunu çok net söylüyor; HDP seçmeninin yüzde 99'u ortaklaşmış bir anlayışla siyaset yapıyor, bu giderek de genişliyor. Ciddiye alınacak bir araştırma değil.
Ama güvenilir araştırmalar şunu gösteriyor; Suriye operasyonuna destek yüzde 60'lara kadar gerilemiş durumda. Afrin operasyonunda bu oran çok daha yüksekti, yüzde 85'lerdeydi. Bizim dışımızda Afrin operasyonuna karşı çıkan neredeyse yokken, bugün sorgulanabiliyor. Kaldı ki ilk günkü destek eğrisi hızla aşağı doğru indi. Çünkü bunun bir meşruiyeti, haklılığı yok. Her şey çok çıplak ortaya çıktı. "
HDP ile ilgili merak edilen konulardan birisi de sınırötesi operasyon tezkeresi, dolayısıyla Barış Pınarı harekatı konusunda görüş ayrılığına düştüğü CHP'ye yerel seçimlerde verdiği destek tutumundan pişman olup olmadıklarıydı. Çünkü iktidar partisi AKP içinde, Barış Pınarı harekatına destek veren CHP ile karşı çıkan HDP arasındaki seçim işbirliğinin dağılacağı yorumları yapılıyor.
Temelli, CHP'ye seçim desteğinin "Türkiye'nin demortatikleşmesi" adına verildiğini belirterek, "Beklentiler üzerinden baktığımızda bir kırılma tabi ki yaşanıyor. Ama stratejimizin başarısı ortada. Bu çok önemli bir hamleydi ve toplumda karşılığını buldu. HDP dışındaki muhalefetin kendi tabanından aldığı tepkilere baktığımızda da bizim haklılığımız görülüyor. Pişman değiliz, ortaya koyduğumuz stratejinin bir amacı vardı ve amacına ulaştı" dedi.
Sınırötesi operasyon tezkeresindeki tutumları nedeniyle CHP'yi eleştirdiklerini ve eleştirmeye de devam edeceklerini ifade eden Temelli, "diyet peşinde olmadıklarına" vurgu yaptı:
"Fakat asla, 31 Mart'ta ve 23 Haziran'da size oy verdik, bunun bir diyeti var, karşılığını istiyoruz, gibi bir anlayışımız yok. Biz, 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerini kendi stratejimize uygun değerlendirdik. Türkiye'nin demokratikleşmesi için AKP-MHP ittifakının geriletilmesi gerekiyor, dedik. 31 Mart yerel seçimlerinden başlayarak demokratikleşme siyasetini hayata geçirmeyi önümüze hedef olarak koyduk ve AKP-MHP ittifakını ciddi anlamda gerilettik. Hatta hem muhalefet hem toplumsal muhalefet bu süreci sağlıklı bir şekilde sürdürebilseydi belki de bu yaşadıklarımızı yaşamazdık. Eleştirimiz bu yönde, ama CHP ısrarla belli alışkanlıklarını sürdürüyor. Hele ki tezkere gibi konularda 'içimiz yana yana' diyorlar. Siyasetin kabul etmeyeceği bir anlayışla hareket ediyorlar. Ama biz asla bir diyet peşinde değiliz" diye konuştu.
Barış Pınarı Harekatı'na olan desteği arkasına alan AKP'nin bir erken seçimi gündeme getirip getirmeyeceği yönündeki soru üzerine de Temelli, "Yalanların, kurguların kötü bir tarafı var, bir süre sonra bunu üretenleri de etkisi altına alıyor" dedi. Harekatla ilgili halkın "Biz neden bunu yaptık, bunun bize ne yararı var" diye sorduğu iddiasını dile getiren Temelli, sözleini şöyle sürdürdü:
"Tezkere geçti fakat biliyor musunuz 17 yıldır tezkere geçiyor Meclis'ten. AKP geldiğinden beri bu Meclis'ten tezkere geçiyor ve her geçen tezkereden sonra Türkiye sorunları daha da büyüyor. Bunu artık insanlar değerlendiriyor. İşsizlik, yoksullar… Asgari ücretle çalışanlar, her gün erkek şiddetine mazur kalan kadınlar değerlendiriyor, çocuklar değerlendiriyor. Bu ülkede çocuk işçi sayısına baktığınızda korkunç bir boyutta. AKP içine düşmüş olduğu kendi krizini bununla aşmaya çalışıyor ki bu da çok mümkün değil. O nedenle erken seçim düne göre çok daha fazla gündemdedir. Bütün bu gelişmelere bağlı olarak."
Suriye'deki gelişmeler üzerinden yeniden bir çözüm süreci beklentisi olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Temelli, bu durumun Suriye'deki siyasi çözüme bağlı olduğunu ifade etti. Suriye'de çözüme gereksinim olduğunu ve bunun da tüm tarafların ve bu kapsamda Suriye Demokratik Güçleri'nin de masada olmasına bağlı olduğunu, ancak Türkiye'nin çözümsüzlüğü dayattığını savunan Temelli, " Suriye'de siyasi çözüme bağlı olarak Türkiye'de de demokratik çözümün önünün açılacağına inanıyoruz. Tersi de geçerlidir. Türkiye demokratik bir çözüm var edebilseydi aslında Suriye'de siyasi çözümün önü çoktan açılırdı. Her ikisi de birbiriyle ilişkilidir. Fakat Türkiye'de demokratik çözümü artık bu iktidardan beklemek mümkün değildir" diye konuştu.
Mevcut iktidar yapısının yeni bir yeni bir çözüm sürecine olanak tanımayacağını belirten Temelli, bunun nedenini şöyle anlattı:
"Bir önemli mevzu da şu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bir kere başlı başına demokratik bir açılıma olanak vermiyor. Çünkü hangi alanda demokratik bir açılım yapsanız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini o alanda revize etmek zorundasınız. Çünkü öyle bir tekçi mantalitesi var ki eşyanın tabiatı da buna izin vermiyor. O nedenle Meclis'i göreve davet ediyoruz. Meclis inisiyatif almalı, belli yasaları değiştirmeli, orada atılacak adımlar Türkiye'de farklı tartışmaları gündeme getirebilir."