İHA'ya konuşan Zengin, "İddiaları duyunca şube müdürünü bizzat ben aradım. Dostum olan İbrahim Bey'in bu şekilde canına kast edilmesi, aynı can acısını şahsıma da yaşatmaktadır. Allah'ın izniyle iyileştikten sonra geçmiş olsun ziyaretine gidip yanaklarından öpeceğim" dedi.
İddiaların ardından yüzlerce tehdit aldığını belirten Zengin, "Maaşlı üfürükçülerin çıkardığı suni fırtınaya kapılan iş yaptığımız insanların çoğu, bizimle sözleşmelerini feshetmeye başladılar. Bunlar, şahsım dışında üretilen suni fırtınalardır. Yargıç, savcı ve polis pozisyonunda basın medya var" diye konuştu.
Tatlıses'e yönelik saldırının ardından bazı basın organlarında, şüphelerin Kasım Zengin üzerinde yoğunlaştığı öne sürülerek, Zengin'in ünlü sanatçıyı "300 bin dolar vereceksin yoksa seni öldürürüm" şeklinde tehdit ettiği iddia edilmişti. Tatlıses'in son altı ayda 3 kez ölümle tehdit edildiği gerekçesiyle savcılığa başvurduğu öne sürülürken, İHA'ya konuşan Kasım Zengin, hakkındaki iddiaları yalanladı. Zengin, "Dostum olan İbrahim Bey'in bu şekilde canına kast edilmesi, aynı can acısını şahsıma da
yaşatmaktadır. İbrahim Bey uzun yıllardır benim dostumdur. Birlikte çok yemek yemişizdir, sohbet etmişizdir. Aynı muhabbet şahsım tarafından hiçbir zaman kesilmemiştir. Allah'ın izniyle kesilmeyecektir de. Konuyu duyduğumuz andan itibaren gerek aile bireylerimiz, gerekse şahsım Kuran'ı Kerimlerimizi açmış evlerimizde dua etmişizdir. Hala da dualarımızı etmekteyiz. Saldırıyı gerçekleştirenlerin, dostumun canını yakan canları Allah'ın nar-ı cehennemine sevk ediyorum" dedi.
Basında yıllarca kendisi hakkında haberler yapıldığına dikkat çeken Kasım Zengin, yapılan haberlerin hiçbirini ciddiye almadığını söyledi. Zengin, bu nedenle kamera karşısına geçerek açıklama yapma gereği duymadığını ifade etti. Fakat son olayın ardından büyük sıkıntılar yaşadığını belirten Zengin, "Hiçbir zaman kendi üretmediğimi tüketmem. Yapılan haberlerin hiçbirini kale almadım, bu nedenle basın ve medyanın önüne çıkmadım. Avukatımla yaptığım görüşme ve aynaya baktığım zaman kendimi seyrettiğimde bu
açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. Basına ve medyaya intizar etmek için bu konuşmayı yapıyorum. Bahsedilen konuların hiçbirisiyle ilgilenmiyorum. Basında, medyada hakkımda çıkarılan dedikoduların, vesveselerin fırtınasına kapılacak kişi değilim. Bu fırtınaya da kapılmayı düşünmüyorum. Biz ticaret yapan insanlarız. Onlarca işçi çalıştırıyoruz. Ticaret bir risktir, biz bu riske girmişiz. Bu riske girerken de bir sistem kurmuşuz. Bu aslı astarı olmayan bir takım maaşlı üfürükçülerin çıkardığı suni fırtınaya
kapılan iş yaptığımız insanların çoğu, bizimle sözleşmelerini feshetmeye başladılar. Bu da aşırı derecede maddi kayba yol açtı. Küçücük çocuğum var. Arkadaşları artık eve gelmek istemiyormuş, aileleri izin vermiyormuş" diye konuştu.
Zengin, kendisi hakkında asılsız haber yapan basın kuruluşlarını sert bir dille eleştirerek, şunları söyledi:
"Suni fırtınaları üretenler. Bağlı oldukları merkez eğer tapınılan bir ilahsa, vicdanına doğru dönüp, evine gittiği zaman aynı çocuğuyla kendisinin karşı karşıya kaldığını seyretsin. Bundan sonra eğer gülebiliyorsa, hala aynı işi yapmaya devam etsin. Çünkü insanlık onda kesinlikle yoktur ve olmayacaktır. Ailem sıkıntıya girdi. 34 yaşındayım. Hayatım boyunca kimseden davacı olmadım. Kimseden şikayetçi olmadım. Ne hukuk yoluyla, ne bir dostumun yoluyla ne de gönülden şikayetçi olmadım. Biz yaradılış
itibariyle onurlu, şerefli bir ailede yetiştik. Nereden bize bir taş gelse, düşmanı içimizde ararız. Bizim tek düşmanımız, o da içimizdeki nefistir. Onun dışındaki hiçbir gücü düşman olarak görmeyiz. Hiçbir güç Allah'ın yarattığı insana zarar veremez. Adımız her taraftan her tarafa sürüklendi. Bunlar, şahsım dışında üretilen suni fırtınalardır. Biz, orijinal fırtınalarda yaz yaşamışız. Biz de öyle fırtınalara kapılmamışızdır. Linç kampanyası, Kasım Zengin'i yok etme savaşı vardır. Bu savaşın manevi savaş
olduğunu düşünüyorum. Hayatım boyunca kimseyle savaşa girmedim. Kimseye taş atmadım, kimse de bana taş atamaz."
Kendisi hakkında kullanılan "Sauna çetesi lideri" ifadesine de tepki gösteren Kazım Zengin, "Ben işadamıyım, cezaevinden çıktığımdan beri boyuna bir saunacı tabelasını çakmaya çalıştılar. Onlar çiviyi çaktıkça, ben o çiviyi çıkarmaya çalıştım. Cezaevinden çıktl kesilmeyecektir de. Konuyu duyduğumuz andan itibaren gerek aile bireyleıktan sonra 1.5 sene eşofman ile gezdim. Mafya demesinler diye. Bu tabelayı sökebilmek için mücadele içine girdim. İnternet sitesinden ilmi yayınlar yaptım. Son bir haftadır
yine bizi en eskiye atmaya çalıştılar. Kasım Zengin, linç etmeye çalışan güç hangi güç ise o güce sesleniyorum. Görünen görünmeyen bütün güçlere söylüyorum. Kasım Zengin ömrü boyunca arkasına iki ayaklı kimseyi koymadı. Benim dostum Allah, düşmanım nefsimdir. İstedikleri kadar saldırsınlar, Allah her zaman için doğruyu ortaya çıkaracak. Davacı olmadım, olmayacağım da" açıklamasında bulundu.
Kasım Zengin, yaşananlar nedeniyle aşırı derece maddi zarara uğradığını söyledi. Telefonuna tehdit mesajları geldiğini ve yüzlerce tehdit aldığını belirten Zengin, avukatının, mesajlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Zengin, "Biz topraktan gelip toprağa giden böcekler gibi, dünyadaki çıkarlara çalışan kişiler değiliz. Kasım Zengin çok yanlış tanıtıldı. Benim işim Allah'la olduğu için çıkıp açıklama yapmadım. Bizi bir takım yerlere bağlayamazlar, güçleri yok. Yenilecek yutulacak işler
değil. Tehditlerden korkup bir şeyler yapacak değiliz. Nihayetinde can taşıyoruz. Hayatımda ilk defa şikayetçi olacağım. Biz, namusu ve şerefi için yaşayan insanlarız. Ölümden korkumuz yok, ölüm bize mükafat. İbrahim Tatlıses dostumdur. Benim dilim, başkası gibi başka taraflara bağlı olanlardan değil. İbrahim Bey benim dostum. Benim siyasetle işim olmaz. Biz beraber yemişiz, içmişiz. Sauna muhabbeti ve çeteyi üreten de aynı basındır. Tüketecek olan Türk adaletidir. Türk adaleti suni ile beslenmiyor.
Ürettikleriyle bizi boğmaya çalıştılar. Bizim İbrahim Bey ile bir muhabbetimiz var. Oturup onun 50 tane dostuyla konuşamayacağı şeyleri konuşmuşuz. Duyduğum anda iki ablama da telefon ettim. Açın Kuran'ları diye. Bizim saldırımız Kuran'la, duayla. Halen dua ediyorlar. Biz canımız yandı dostumuzun canı yandı diye, ikinci canımız yandı iddialar olduğu için" dedi.
Zengin, ortaya atılan "300 bin dolar istedi" ve "tehdit etti" iddialarına ilişkin şunları söyledi:
"Türkiye o kadar güçlü bir ülke ki, suni üreticiler bu kadar güçlü bir ülkenin doğallığını ve adaletini bozamayacak. Yek vücut Türkiye bu şekilde ilelebet gidecek. İbrahim Bey'e bir takım mesajlar çekilmiş. Ben cezaevinden çıktığımdan beri bir kere görüşmedim kendisiyle. Mahkemeden çıktıktan sonra orada yargılandığım kimseyle görüşmedim, görüşmeyeceğim de. İbrahim Bey, gelen mesajlardan dolayı savcılığa başvurmuş. Daha sonra yine gazeteden gördüm. Savcı, mesaj çeken kişileri bulmuş. Benim ne mesaj
çekildiğinden haberim var, ne savcı çağırdı. Birileri yapıyor, birileri örtüyor, birileri gidiyor, birileri geliyor. Ben ilgilenmiyorum. Gündemimin dışında. Benim bu ülkeye hizmet etme idealim var. İbrahim Bey Allah'ın izniyle ayağa da kalkacak. Eskisinden daha iyi türkü söyleyerek, saldıranlara atom gibi ateş etmiş olacak. Onun başarısı alkışlanmalı. Sıfırdan gelip buralara çıkmıştır. Etrafındaki insanlara yardımlarını ben biliyorum. Kamyon kamyon yardımları birlikte dağıttık. Allah benim dostumun
yanındadır ve dostum ayağa dikilecektir. Her dörtlüğünde de canına kast edenlere atom gibi cevap verecektir."
Hakkındaki iddiaları "Bana küfür gibi geliyor" diyerek dillendirmekten kaçınan Zengin, "İddiaları duyunca şube mdnüdürünü bizzat ben aradım, bu haberleri durdurun dedim. Gayrettepe'yi aradım. Üç sözleşmemiz feshedildi. Çocuğum arayıp, 'baba televizyonda senden bahsediyorlar' dedi. Eşime, 'çocuğa televizyonu gösterme' dedim. Bunu yapmaya kimin hakkı var ki. Bir şeyler üretiyorlar. Yargıç, savcı ve polis pozisyonunda basın medya var. Şahsi web sitemde sürekli birilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorum,
ülkeye yaptıkları yanlışları anlatmaya çalışıyorum. Yanlışları anlatmaya çalıştığım insanların rahatsızlıkları, şahsıma saldırtıyor diye düşünüyorum. İnsan rahmet saçmak için yaratılmış, zahmet saçmak için değil. Bize mikrop bulaştırmaya çalıştılar, boynumuza tabela asmaya çalıştılar. O tabela boynumdayken dostum dediğim insanları ziyaret ettikçe, o tabelanın mikrobu onlara da bulaşacaktır. Devlet bürokrasisindeki akrabalarıma dahi ziyarete gitmiyorum, sıkıntı olmasın diye. Ortada bir cana kast edilme
vardır. İvedi bir şekilde ayağa kalkması için dua ediyoruz. Ayağa kalkacağına inancımız tam. Allah'ın izniyle iyileştikten sonra geçmiş olsun ziyaretine gidip yanaklarından öpeceğim" açıklamasında bulundu.
Zengin'in avukatı Bekir Şahin de, ortaya atılan iddialar nedeniyle müvekkilinin sıkıntılı günler geçirdiğini söyledi. Şahin, Tatlıses'e yönelik saldırıyı lanetlediklerini belirterek, "Müvekkilimle, kendisi hakkında yapılan haberlerin istişaresini yaptık. İzleyeceğimiz hukuki yolları tespit ettik. Basınımız, hangi sebeple bilmiyorum da müvekkilimi hedef tahtası yapmış durumda. Emniyetten anladığımız kadarıyla böyle bir açıklama yok ama basın, hangi akla hizmet, hangi düşünceyle her gün ayrı bir habere
konu yapıyor kendisini, her gün ayrı bir habere manşet yapıyor. Birinci sayfalardan ismini veriyor. Bu haberlerin doğurduğu bir takım sonuçlar var. Türkiye'de yaşayan insanlardan akıllı olan da, cahil olan da var. Herkes İbrahim Tatlıses'i veriyor. Fazla düşünmeyen bir insan bu haberler münasebetiyle müvekkilime zarar vermeye çalışabilir. Girdiği ticari işlerde yapılan sözleşmelerin bazıları, bu haberler sebebiyle tek taraflı olarak feshedildi. Basından istirhamımız ve talebimiz, kendisi hakkında bu
haberleri yaparken, biraz daha dikkatli davranmaları. Biraz daha hassas davranmaları. Devletin kurumlarının vermediği bilgileri, kendilerini devlet kurumları yerine koyup servis etmemelidir" dedi.