Hindistan'ın dört bir yanında bulunan, dünyanın merkezine doğru ters piramit şeklinde inşa edilmiş dev mimari harikalar, ülkedeki kuraklığa ve su kıtlığına çözüm üretmek için restore ediliyor.
Hindistan'ın kurak bölgelerinde yüzyıllar önce inşa edilen ve daha sonra unutulan su kuyuları, bugünkü su krizini çözmek için büyük bir önem taşıyor.
Ters piramit biçiminde, aşağıya doğru daralacak şekilde inşa edilen bu yapıların dibine binlerce basamakla iniliyor.
En büyük ve en derin su kuyusu ise ülkenin kuzeyindeki Rajasthan eyaletinde bulunan Chand Bawri.
Rajput hanedanı Raja Chanda tarafından 8. yüzyılda inşa edilen Chand Bawri, 30 metre derinliğe uzanan toplam 13 kattan oluşuyor. Her bir kattan aşağıya inmek için, iki kenarında basamaklar bulunan, muntazam bir simetriye sahip üçgen merdivenler kullanılıyor.
Suyu üç tarafından çevreleyen bu ters piramidin dördüncü duvarı ise balkon ve galerilerle süslenmiş.
Yıl boyunca toplumun su ihtiyacının karşılanması ve tarıma devam edilebilmesi için kurulan kuyuda 3 bin 500 basamak bulunuyor.
Chand Bawri gibi ülkenin kurak bölgelerine inşa edilen "bawri" yani su kuyuları, bin yıldan fazla zamandır ihmal ediliyordu.
Unutulan ya da turistik merkez haline gelen bu yapılar, modern su sistemleri kullanan şehir planlamacıları tarafından da tarihi eser olarak görülüyordu.
Yüzlerce yıl boyunca toplumun su ihtiyacını karşılayan su kuyularının bazıları ise tamamen yok olmuş durumda. Ancak son yıllarda su krizinin baş göstermesi bu bakış açısını değiştirmeye başladı.
Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan, ülkedeki en güncel resmi raporlara, tarihinin en riskli su kriziyle karşı karşıya. Çözüm arayışları geçmişte kullandıkları teknolojileri gün yüzüne çıkardı. Tarihi su kuyuları restore edilmeye başlandı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'ne (UNESCO) göre, dünyanın en çok yeraltı suyu çıkaran ülkesi olan Hindistan'da yeraltı suyu seviyesinin, 2007 ve 2017 yılları arasında yüzde 61 azaldığı tahmin ediliyor.
Bu yaşamsal kaynağın tükenmesi yalnızca içme suyuna ulaşımı kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda gıda güvenliğini de tehdit ediyor.
Ülke genelinde tarımın 2025'e kadar yüzde 20 civarında gerileyeceği düşünülüyor. Bu rakam ülkenin kuraklıktan en çok etkilenen bölgelerinde yüzde 68'e ulaşabilir.
Ülke yıl boyu yağmur alsa da kirlilik yüzünden bu suyun neredeyse yüzde 70'i değerlendirilemiyor.
Hindistan, 122 ülkenin yer aldığı su kalitesi endeksinde 120. sırada yer alıyor ve her yıl yaklaşık 200 bin kişi su kıtlığı nedeniyle hayatını kaybediyor.
Yaklaşık 600 milyon insanın yaşadığı Hindistan'da hükümet, tüm bu sorunlara çözüm üretmek için tarihi su sistemlerini tekrar hayata geçirmeye başladı.
Günlük su kesintilerinin sıkça yaşandığı ülke için geleneksel yöntemler umut vadediyor.
Su kuyuları, kalkınmakta olan bölgelerde yerel nüfus yararına faaliyetlerde bulunan Aga Khan Trust for Culture adlı vakıf tarafından restore ediliyor.
Vakfın proje direktörü, mimar Ratish Nanda, Hindistan'ın hızla azalan yeraltı sularına karşılık, su kuyularının havzaların doldurulmasına yardımcı olmasını beklediklerini söylüyor.
Dünyanın en çok su kıtlığı yaşanan bölgelerinden biri olan Rajasthan'da, hükümet, 2018'de Dünya Bankası'ndan da teknik destek alarak Chand Bawri'nin restore edilmesi için bir plan hazırladı. Bu büyüklükte bir kuyuda toplanacak su miktarının, kıtlığı büyük ölçüde azaltması bekleniyor.
Hindistan Sonepat'taki sanat ve mimarlık okulunda öğretmen olan ve tarihi yapıların korunma projelerinde çalışan Mohit Dhingra, "Rajasthan hükümeti, öncü programı Mukhyamantri Jal Swavalamban Abhiyan kapsamında, kullanılmayan yağmur suyu biriktirme yapılarını hayata geçirerek köyleri suda kendine yeterli hale getirmek için adımlar atıyor. Hindistan'ın kapsayıcı bir su ekosistemi var, fakat çoğu geleneksel su sistemi kullanım dışı. Su kuyularını canlandırmak, insanların geleneksel kaynaklarını ve sosyalleşme alanlarını geri kazanmasını sağlıyor. Chand Bawri gibi geniş kapasiteli bir yere sahip olmak, su kıtlığını büyük ölçüde yatıştırır" diyor.
Bölgede hayvancılıkla uğraşan Bansi Devi, bu projenin etkisini şimdiden hissettiklerini anlatıyor.
Eskiden suya ulaşmak için saatlerce yürümek zorunda kaldığını söyleyen Devi, artık kendi köyündeki yenilenen kuyudan sığırlarını beslemek ve yıkamak için su kullanabiliyor.
Restore edilerek tekrar kullanıma açılan su kuyularından biri de Jodhpur şehrinde bulunan Toorji.
Birkaç aylık çalışmadan sonra temiz su çıkarılabilir hale gelen yapının duvarlarında biriken tortuyu temizlemek için 1,5 milyon Hindistan Rupisi yani yaklaşık 20 bin dolar harcandı.
Hayata geçirilen kuyulardan her gün yaklaşık 28 milyon litre tarım ve yerel kullanım suyu sağlanıyor.
Pek çok farklı dinin benimsendiği Hindistan'da su, kutsal ritüeller ve ibadet için de büyük önem taşıyor.
Rajasthan'ın en turistik şehirlerinden Jaipur merkezli sivil toplum kuruluşu Gram Bharati Samiti (Kırsal Gelişim Topluluğu), yaklaşık 25 bin kişinin daha temiz suya ulaşmasını sağlayan yedi kuyuyu restore etti.
Kurumun genel sekreteri Kusum Jain, restorasyonlarda depolama kapasitesinin arttırıldığını ve depoların tekrar doldurulduğunu söyledi.
Bu su kuyularının, köylülerin günlük ihtiyacını karşıladığını, ayrıca yurt dışından gönüllülerin buraya gelerek Hindistan'ın dini uyumu gözlemlediğini belirtti.
Bölgedeki bir devlet ilkokulunda çalışan öğretmen Rajkumar Sharma ise su kuyularının önemini, "Su kuyuları kültürel hayatın bir parçası. Köyümüzdeki su kuyusu tek su kaynağımızdı. Zaman içinde kurudu ve çöplüğe dönüştü. Şimdi içme ve kullanım için, dini törenlerimiz için temiz suya erişebiliyoruz" diye anlatıyor.
Su kuyularının tarihi İÖ 2500-1700 tarihlerinde bölgede yaşayan İndus Vadisi uygarlığına dayanıyor.
Kuyular başlarda basit oyuklar halinde inşa edilirken 11. ve 15. yüzyıllar arasında mühendislik harikalarına dönüştüler.
Stepwell Atlas adlı forum, 2016 yılında, Hindistan genelinde 3 bin kadar su kuyusu belirledi.
Sadece başkent Delhi'de 32 kuyu tespit edildi.
Su kuyuları belirgin süslemeleri ve mimari özellikleriyle pek çok hikayesi olan yeraltı yapıları.
Genellikle iki bölümden oluşuyor, dikey su şaftı ve ardı sıra galeriler, odalar, basamakların olduğu bölüm.
Tarihçi Rana Safvi, su kuyularının Hindistan'ın tarihi masallarında da yer edindiğini, yalnızca su temin etmek için değil sosyal toplanma alanı ve dini törenlerin yapıldığı yer olarak da kullanıldığını söylüyor ve yolcuların serinlemek için birkaç derece daha soğuk olan kuyularda dinlendiğini ekliyor.
Safvi, yağmur suyunun tarımda da kullanılmak üzere depolandığı kuyuların hayata döndürülmesinin, su kıtlığına karşı savaşta önemli bir adım olduğunu belirtiyor.
Hindistan'nın yok olan basamaklı su kuyularını inceleyen "The Vanishing Stepwells of India" adlı kitabın yazarı Victoria Lautman, "Bu yapılar eşsiz, çünkü genelde mimaride yukarıya doğru bakarız, aşağıya değil" diyor ve basamaklardan etrafa bakınca sütunların ışık ve gölge oyunlarıyla birlikte gizemli bir görüntü yarattığına değiniyor.
Lautman, Hindistan'daki su kuyularına olan ilginin giderek arttığını söylüyor ve ekliyor:
"1500 yıl boyunca etkili bir şekilde su sağlanan kuyuların bu kadar ihmal edilmesi çok tuhaf. Restorasyon çalışmaları sayesinde başlangıç noktasına geri dönülüyor".
Yazar ayrıca, bu kuyuların, yağmur sularının toplanması için doğal yokuşlara kurulduğunu ve göletlere bağlandığını anlatıyor.
Sanayi öncesi dönemdeki araç ve tekniklerle yapıldığına da dikkat çekiyor.
Taş, moloz ve kiremit kullanılarak inşa edilen kuyularda, duvarlara yerleştirilen uzun merdivenlerin çukuru içten çevrelediğini, bunun suyun girişine izin verdiğini, yağmur sezonunda bu çukurların büyük bir su tankına dönüştüğünü ve bu sıkı tasarımın buharlaşmayı engellediğini de ekliyor.
Tarımda kullanılan kuyuların, suyu tarlaya götüren bir drenaj sistemi var.
Kuyuları, kanalları, barajları da içine alan The Moosi Rani Sagar Revival projesi, Rajasthan'daki çok katmanlı planlardan biri. Restorasyonu 2020'de başlayan ve kapsamlı bir temizleme gerçekleştirilen yapı, bir lağım çukurundan içinde balık ve kaplumbağaların yüzdüğü bir temiz su kanalına dönüştü.
Araştırmalar, bu su kuyularının yapılmasında hem estetik hem de işlevsellik kaygılarıyla fraktal geometri uygulandığını gösteriyor.
Bu da duvarların sağlam kalması ve suyun yaptığı basınca karşı koyabilmesini sağlayarak su kuyularının bugüne dek ayakta kalmasına ve restore edilebilmesine imkan vermiş.
Hükümet, 2017 yılında Delhi'de restore etmek için 15 su kuyusu tespit etti.
Aga Khan Trust for Culture, 2019 yılında Hindistan'daki Almanya Büyükelçiliği'yle, Delhi'deki Hümayun Türbesi'nde bulunan su kuyusunu restore ettirmek için ortaklık kurdu.
Ratish Nanda, arıtma ve duvarların yeniden inşası için kurulan ortaklık sayesinde, burada 150 bin litrelik yağmur suyu toplanabileceğini söylüyor.
Daha önce, 14. yüzyıldan kalma Hazreti Nizamuddin Dergâhı restore edildi. Buradaki su kuyusunun bir kısmı çökmüş ve hayati tehlike yaşayan çevre sakinleri güvenli bir bölgeye yerleştirilmişti. Nanda, "Gönüllülerle birlikte 8 bin kişinin dahil olduğu bir çalışmayla, çöken bölümün geleneksel malzemeyle yeniden inşa edilmesi, 700 yıllık birikmiş kalıntının kaldırılması, kapsamlı temizlik yapılması, dibe doğru 25 metre kazılması ve betonun dışarı çıkarılması gerekti. Bu çalışmalar yeraltı suyunun tekrar depolanmasına yardım etti" diyor.
Delhi'de yaşayan Kaleemul Hafeez da bu kuyunun açılmasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Dergâhtaki kuyu kutsal kabul ediliyor ve suyun tedavi edici bir gücü olduğuna inanılıyor. Bu suyu hem içmek için hem de iyileşmek için alıyorlar. O nedenle bölge sakinleri bu kuyudan temiz suyun aktığını görünce çok sevindiler".
Ancak Nanda'ya göre maalesef bu kuyuların basit bir yenileme yöntemi yok. Tarihi kuyuları restore edebilmek için kalifiye işçiler, mimarlar, inşaat mühendisleri gerekiyor.
"Restorasyon kolay değil. Farklı çalışma alanlarından kişilerin dahil olduğu çok parçalı bir proje" diyor Nanda ve ekliyor, "Zarar vermemek için tüm yapıyı incelemek gerekiyor. Kuyunun, suyun yeraltı sularına ulaşmasını sağlayacak bir havzaya ihtiyacı var".
Pek çok restorasyon çalışması hükümet ve sivil toplum kuruluşları, yerel gönüllüler, bağışçılar arasındaki ortaklıklarla gerçekleştiriliyor. "Bu yenileme çalışmaları, yerel toplulukların, aidiyet duygusu ve sorumluluk verildiğinde kültürel miraslarıyla nasıl yakınlaştığını gösteren bir ders" diyor Tarihçi Rana Safvi.
Yalnızca su kaynağı değil, aynı zamanda Hindistan'ın mimari tarihinin bir parçası olan bu kuyular, yerel ağaçlarla ve bitki örtüsüyle çevrili, korunması gereken kültürel miras siteleri aynı zamanda.
Yenilemelerle canlı sosyalleşme alanlarına veya turist çeken merkezlere dönüşebilirler.
Yine de her şeyden önemlisi Nanda'nın dediği gibi:
"Kuyuların yenilenmesi ülkenin su sorununu tamamen bitirmeyebilir, ama yerel seviyede su kıtlığıyla savaşmak için kesinlikle etkili bir çözüm üretiyor."