İSTANBUL (AA) - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen dönemin Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan, "Ogün Samast'ın herhangi bir olaya mahal vermeden yakalanmasını sağlayan da biziz. Benim sayemde bu gerçekleşti. Şimdi baktığımda ben başarısız bir il emniyet müdürü değil başarılı birini görüyorum. Sonradan fotoğraflarla ilgili videolarla ilgili konular da benim dışımda gelişen olaylardır." dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımı sağlandı. Diğer tutuklu sanıkların katılmadığı duruşmada, dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'ün de bulunduğu 5 tutuksuz sanık da hazır bulundu.
Duruşmada, önceki celselerde alınan ara kararlar doğrultusunda tanık olarak dinlenilmesine karar verilen dönemin Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan, Samsun Emniyet Müdür Yardımcısı Sabahattin Artın, dönemin Samsun Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Mustafa Kuraş ve Samsun Jandarma Komutan Yardımcısı Fuat Kömürcü'nün, SEGBİS aracılığıyla bilgilerine başvuruldu.
- "Şimdi baktığımda başarılı birini görüyorum"
Tanık olarak ifadesi alınan Mustafa İlhan, Ogün Samast'ın Samsun otogarında yakalanması süreciyle ilgili, o gün emniyet müdürü, jandarma komutanı ve cumhuriyet başsavcısının birlikte hareket ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Birlikte hareket etmek gerekiyordu. Buna ben karar verdim. O günkü şartlarda, bence vahim bir duruma düşülmeden, rehin alma ya da yaralanma gibi olaylara müsaade edilmeden zanlının yakalanması, o zamanın en önemli konusuydu. Üç kurumun yetkilisinin de oraya gelmesine vesile olan benim. Şahsın herhangi bir olaya mahal vermeden yakalanmasını sağlayan da biziz. Benim sayemde bu gerçekleşti. Şimdi baktığımda ben başarısız bir il emniyet müdürü değil başarılı birini görüyorum. Sonradan fotoğraflarla ilgili videolarla ilgili konular da benim dışımda gelişen olaylardır."
Jandarma bölgesi olan otogarda yakalanan Ogün Samast'ın jandarma birimine değil de Samsun Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmesine kimin karar verdiği sorulan İlhan, yetkililerin birlikte karar verdiğini, asıl amacın basını uzaklaştırmak olduğunu ve bunda da başarılı olamadıklarını kaydetti.
- "Görüntülerin Yılmazer'e gönderildiğini şimdi duyuyorum"
Tutuksuz sanıklardan dönemin Samsun Jandarma Asayiş Şube Büro Komutanı Atilla Güçlüoğlu, tanık İlhan'a, "Bir ifadenizde il jandarma komutanına ulaşmaya çalıştığınız ancak ulaşamadığınız yazıyor. Biz bu olayı sizden öğrenmedik zaten. Artı il jandarma komutanımız sizi aradı, siz ona ulaşmadınız. Bunu düzeltmek istiyorum. Fotoğrafların jandarmada bilindiği halde emniyette çekildiğini, 5-6 gün boyunca emniyet dahil, sizler dahil Türk kamuoyunu, jandarmaya yönelik bir operasyon içine soktunuz. Bu 5-6 gün boyunca sessiz kalmanız konusunda size herhangi bir yerden talimat geldi mi, geldiyse kim verdi?" diye sordu.
Bu soruyu yanıtlayan İlhan, "Bana herhangi bir talimat gelmedi. Ben kendimi bu durumda açıklama yapmaya yetkili görmediğim için açıklama yapmadım." dedi.
Güçlüoğlu'nun "Samast'a ait 44 saniyelik bir görüntü var. İstihbarat müdürü Fikri Yalman bu görüntüyü Ali Fuat Yılmazer'e emniyetin kendi ağı üzerinden gönderiyor. Siz bunu ne zaman öğrendiniz?" diye sorduğu İlhan, "Ben Ali Fuat Yılmazer'e gönderildiğini şu anda öğreniyorum. Mübalağa etmiyorum. Çünkü Fikri Yalman bana, başkanlığa gönderdiğini söylemişti. İlgisiz yere gönderildiğini şimdi öğreniyorum." yanıtını verdi. Tanık İlhan, o dönem idari tahkikat sonucu kınama cezası aldığını da dile getirdi.
Duruşmada tanık olarak dinlenilen Sabahattin Artın da Samast'ın Samsun terminaline getirilişiyle ilgili bildiklerini anlatırken, nöbetçi amir olduğunu, adli işlemlerde dahlinin bulunmadığını ve sonraki aşamalarda da kimsenin kendisine herhangi bir soru sormadığını söyledi.
- "Haberim olsa o rezilliğe müsaade etmezdim"
Ogün Samast'a Türk bayrağı ve yazılar olan takvim önünde fotoğraf-video çektirilmesiyle ilgili bildikleri de sorulan tanık Artın, "Tema Vakfı takvimi benim odamda da vardı. Bana da getirdiler. Çay ocağına konmuş, kasıt yok. Ne yapıldığını görmüyordum. TEM şubenin olduğu yukarıya çıkmamıştım. Yukarı çıksaydım o rezilliğe müsaade etmezdim kesinlikle. Hepsini birden kovardım. Bundan emin olabilirsiniz. Kimse bana fotoğraf çekildiğini söylemedi. Haberim olsa o rezilliği yukarı çıkar sona erdirirdim. Basına yansıdıktan sonra haberim oldu benim de." diye konuştu.
Kimselerin bayrakla fotoğraf çekilmesi için emir verdiğini düşünmediğini de anlatan Artın, orada fotoğraf çekilip kayıt alındığını ve böyle bir talimat verenin akıllı olmaması gerektiğini belirtti.
Olayla ilgili idari tahkikat geçirmediğini ve 12 yıl aradan sonra kendisine ilk kez yaşananların sorulduğu bilgisini veren Artın, "Konuyla ilgili emniyet ve jandarma müfettişleri geldi, konuyla ilgilendiler. Ben terör müdürüyle bile konuşamıyordum o dönem. İnsanlar o kadar çekingen davranıyordu ki 'Bana bir şey olur mu?' diye. Hatta gelen müfettişler etrafa CD'ler saçtı küfür eder gibi. Kasten bir şeyler gibi yapıldı. Tabii ki orada rezalet yaşandı." dedi.
- "Merak edip soru soranları bile paçavra ediyorlardı"
O dönem TEM şube müdür vekili olan Metin Balta ile ilgili bildikleri de sorulan Artın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Personel atamasında emniyet müdürümüzün dediği olur. 'Teröre verelim' dedi. Onayı yazdım, verdim. Birisi mi istedi kendi isteğiyle mi yapıldı bilemem. Benimle ilgili örgüt soruşturması yapılmadı. Ne alakası var. Jandarma görevlileriyle ilgili yapıldı mı bilmiyorum. Metin Balta ile ilgiliyse, o gün, o tarihlerde 'hocaefendi' haricinde bir şey denmiyordu bu zata (Fetullah Gülen). Merak edip soru soranları bile paçavra ediyorlardı. Metin Balta emniyet amiriydi. En azından şube müdürü olması gereken bir personelin olması gerekirdi. Vekaleten yürütülecek bir görev değil orası. Tek yıldız veya iki yıldız personelin yönetmesi lazım ama takdir hakkı böyle olmuş."
Son beyanı da sorulan tanık Sabahattin Artın, "Olayın başından beri jandarma polis bilgi verildi, verilmedi hususları konuşuldu ama terminal bölgesinde polis birimi yeni açılmıştı. İstihbari bilgi için gidildi, operasyon amacıyla gidilmedi. Orada jandarmayla birlikte olunmasaydı bugün bu duruşmalar yapılmıyor olurdu. Biz emniyet olarak gereğini yapardık. Farklı mecralar doğmazdı." dedi.
- "Fotoğraf çekilmesi hususunda talimat geldi"
Verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada tanık olarak dinlenilen dönemin Samsun Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Mustafa Kuraş ise Ogün Samast'ın Samsun otogarında yakalanması süreciyle ilgili, şu bilgileri aktardı:
"Samast'ın üzeri arandı. Türk bayrağı vardı üzerinde. 'Bayrak olmadığı takdirde hiç konuşma yapmam.' şeklinde yorumları olduğunu duydum. Kalabalığı düzene sokmak için uğraştığım sırada sanığın apar topar çıkartılıp emniyete götürüldüğünü gördüm ve herkesin de emniyete gelmesi gerektiği söylendi. Biz de emniyete gittik. Gittiğimizde şahısla, TEM şubenin çay ocağında mülakat yapılıyordu. Daha sonra da bu mülakat esnasında, şahsın İstanbul'a gitmesi gerektiği yolunda talimat gelip jandarma ve polisin müşterek çalışması sonrasında bu sanığın yakalandığının görüntülenmesi adına fotoğraf çekilmesi hususunda talimat geldi. O talimat sonrasında da fotoğraflar çekildi. Malumunuz o fotoğraflar basına servis edildi. Ve şahıs uçakla emniyet ve jandarma görevlilerinin eşliğinde gönderildi."
Tanık Kuraş, Ogün Samast'ın üzerinden çıkan Türk bayrağının üzerinde durmasıyla ilgili başsavcının onay verdiğini hatırladığını da sözlerine ekledi.
- "Zanlının birkaç poz fotoğrafının çekilmesini istedim"
Son olarak beyanı alınan tanıklardan dönemin Samsun Jandarma Komutan Yardımcısı Fuat Kömürcü de Samast'ın getirilmesiyle ilgili bildiklerini anlatarak, "Samast emniyete gönderildikten sonra yetkili arkadaşlarımızla komutanlığa gittik. Üst makamlardan bilgi alışverişi için çok sayıda telefon aldık. İlave bilgi talepleri olması nedeniyle konuşmamız sırasında zanlıya ait fotoğraf isteneceği kanaatine vardık. Bunun üzerine asayiş şube müdürünü telefonla arayarak katil zanlısının birkaç poz fotoğrafının alınmasını, aynı zamanda arşivde olması için basında çekilenlerden alınabilmesini ve bu konuda da Kaçakçılık Şube Müdürü Murat Bayrak'ın görevlendirilmesini istedim." diye konuştu.
Emniyet müdürlüğüne gittiklerini ve orada mevzuata aykırı işlem görmediğini savunan Kömürcü, mevzuata aykırı işlem görse derhal müdahale edeceğini dile getirdi.
Yakalanma sürecinde, Türkiye'nin en önemli olaylarından biri olduğu için herhangi bir terslik çıkmaması adına deneyimli personel görevlendirildiğini ve sivil personel görevlendirilmesi de yapıldığını kaydeden Kömürcü, "Mülakat sözü bir alışkanlıktan gelmektedir. Katil zanlısının yakalanmasıyla birlikte, varsa destek verenleri yönlendirenleri tespit etmek için yapılan bir ön görüşmedir." dedi.
Kömürcü, Samast'ın görüntülerinin alınması ve basında yayımlanmasıyla ilgili "Olay yeri inceleme timi çekmiş. O zamanlar 36'lık poz kullanıyorduk. Fotoğraflar ve kamera kaseti ertesi gün il jandarma komutanımıza teslim edildi. Çelik kasaya kilitleyerek emniyet altına aldı. 31 Ocak 2007'de bakanlık ve diğer müfettiş heyetinin Samsun'a gelmesi ve il jandarma komutanlığınca çekilen resimlerle görüntülerin bir yazıyla istenmesi ile komutanlığımız üst yazıyla, senet kaşılığında müfettişlere teslim etti. Komutanlığın teslim etmesinden birkaç gün sonrasına kadar hiçbir tanesi basında çıkmadı." ifadelerini kullandı.
Duruşma, diğer tanıkların ifadelerinin alınması için yarına ertelendi.