HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Hüsnü Mübarek hakkında bilmedikleriniz

Hüsnü Mübarek hakkında bilmedikleriniz

Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek istifa etti. Mübarek’in dün yetkilerini geçici olarak devrettiği Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ömer Süleyman, Cumhurbaşkanı Mübarek’in bu görevinden istifa ederek, yetkilerini orduya devrettiğini açıkladı. Peki kim bu adam? neden istenmiyordu?

İşte dünyanın konuştuğu adamın bilinmeyenleri...


Hayali pilot olmaktı, ‘diktatör’ oldu! Peki Sudanlı falcı, 30 yıldır Mısır’ı tek başına yöneten Hüsnü Mübarek’e hangi kehanette bulunmuştu?


4 Mayıs 1928 günü, Mısır’ın Kafr al-Musalha kentindeki sarı boyalı evde bir bebek dünyaya geldi. Adalet Bakanlığında müfettiş olan babası oğluna ‘Muhammed Hüsnü Said Mübarek’ adını verdi. İyi bir ailede büyüyen küçük Mübarek, her zaman çok iyi bir öğrenci oldu. Okulda ve spor kulübünde hokey oynuyordu. Ama hayali pilot olmaktı.


Mübarek, pilot olmak için gereken tüm özelliklere sahipti; iyi bir eğitim almıştı, zekiydi, hırslıydı, disiplinliydi ve mükemmel bir kondisyonu vardı. Amacına da ulaştı: 1949’da Kahire’deki Mısır Askeri Akademisi'ni, ertesi yıl da Bilbays'taki Havacılık Akademisi'ni bitirdi. Sovyetler Birliği’nde ileri uçuş ve bombardıman teknikleri konusunda öğrenim gördü. Pilotluk kariyeri Hüsnü Mübarek'e, o zamana kadar kendisine kapalı olan yüksek sosyetenin kapılarını açtı. Mısırlı çocuk doktoru Saleh Thabet ve İngiliz hemşire Lily Palmer’ın kızı Suzanne ile evlendi. Çiftin Alaa ve Cemal adını verdikleri iki oğulları oldu.


Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Mübarek’i 1972'de Hava Kuvvetleri Komutanı; 1975’te de başkan yardımcısı yaptı. Sedat, bir askeri tören sırasında İslamcıların düzenlediği bir suikastta öldürüldüğünde, hemen yanındaydı ve saldırıdan yara almadan kurtuldu.


14 Ekim 1981'de Mısır'ın devlet başkanı ve başbakanı oldu. Fas, Cezayir ve Moritanya arasındaki Batı Sahra'nın (İspanyol Sahrası) sorunlarına yönelik çalışmalarda arabuluculuydu. Diğer Arap ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeye çalıştı. 1982'de Lübnan'ı işgal eden İsrail'le yakınlaşma politikasından uzaklaştı.


Mübarek’in liderliğindeki Ulusal Demokratik Parti (UDP), Ekim 1987 seçimlerinde, altı yıllık ikinci bir dönem için, oyların yüzde 97'sini alarak devlet başkanlığına yeniden seçildi. Enver Sedat döneminde İsrail'le yaptığı barış antlaşması yüzünden Arap Birliği'nden çıkarılan Mısır, 1989'da tekrar birliğe kabul edildi, merkezi de Kahire'ye taşındı.


İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki çıkmaza son vermek için çok çalıştı. 1988’de bu konuda görüşmelerde bulunmak üzere Amerika’ya gitti. 1990-91'deki Körfez Bunalımı ve onu izleyen savaş süresince Arap ülkeleri, İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında ‘en önemli arabulucu’ sıfatı yine onundu. Suudi Arabistan'ın, uluslararası kuvvetlerin desteğine başvuru kararının desteklenmesinde diğer Arap ülkelerine yön verdi.


1990’larda, Soğuk Savaş’ın da sona ermesiyle tüm dünyada esmeye başlayan ‘demokrasi ve insan hakları’ fırtınası Ortadoğu’ya uğramadı. Oysa, Güney Akdeniz’e komşu ülkeler arasında en yoğun nüfusa sahip Mısır’ın siyasi istikrarı, Amerika gibi Avrupa için de hep en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Avrupalı liderlerin, demokratik ve şeffaf bir yönetime ilişkin çağrılarına Mübarek hiçbir zaman kulak asmadı. Hal böyle olunca da Avrupa politikası, ‘eldeki mevcut istikrar’ ile ortak hareket etmeye başladı. Bunda Mübarek’in Ortadoğu’daki ‘en güvenilir arabulucu’ olması kadar, uluslararası gemi trafiği için büyük önem taşıyan Süveyş Kanalı’nın kontrolünü elinde bulundurması da rol oynadı.


Muhaliflere kapalı 1993’teki seçimden de zaferle çıkan Mübarek, 1995’te Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’yı ziyareti sırasında gerçekleşen suikast girişiminden yine sağ salim kurtuldu.


Mısır’ın nüfus hızla artıyor, ülke kaynakları tükeniyor, işsizlik çığ gibi büyüyordu. Ama 1999 seçimlerini kazanan yine Hüsnü Mübarek oldu.


2004’te Nil kıyısında ilk kez örgütlü bir sivil muhalefet filizlendi. Hanedanlığa ve otokratik rejime karşı bir araya gelen protestocular, kendilerine ‘Kifaya’ (Yeter) adını vermişti. En büyük hedefleri 2005’teki gelen seçimdi.


2005 seçimlerinde, muhalefetteki Müslüman Kardeşler Örgütü, ilk turda Hüsnü Mübarek’in UDP’sinden daha fazla oy aldı, ikinci ve üçüncü seçim turundaki yoğun usulsüzlüklere rağmen, 88 de milletvekili çıkararak parlamentodaki en güçlü muhalefet grubu oldu.


28 Kasım 2010’da yapılan son genel seçim, yine rejimin yoğun müdahalelerine sahne oldu. Muhalefet partilerinin adaylarının seçim kampanyası engellendi ya da aday olmalarına izin verilmedi, medya susturuldu ve ana muhalefetteki Müslüman Kardeşler Örgütü'nün yandaşları keyfi gerekçelerle tutuklandı. Ve Mübarek’in UDP’si, yüzde 95 gibi ezici bir oyla seçimi kazandı. Bu ağır yenilgiden sonra, 5 Aralık’taki ikinci tura katılmayı başaran muhalefet adaylarının çoğu seçimi boykot etti.


Sandıktan beklentilerinin üzerinde bir destekle çıkan Hüsnü Mübarek, gözünü 2011’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine çevirdi. Yaşlı ve hastaydı. Altıncı kez aday mı olacak, yoksa 2000’de UDP’nin genel sekreterliğine getirdiği oğlu Cemal’e (48) mi koltuğu devredecek kimse kestiremiyordu.


Muhalif Saut al-Umma gazetesinin yayın yönetmeni ve ‘Kifaya’nın sözcüsü Abdelhalim Kandil, halk sokağa dökülmeden birkaç ay önce verdiği röportajda, ülkesini şöyle anlatıyordu: “1973’te Mısır, Güney Kore ile aynı basamaktaydı. Bugün Güney Kore 10’uncu, biz ise 122’inci sıradayız. Mafyokrasi, Mısır'ı harabeye çevirdi. Sadece tek bir parti tarafından değil, 30 yıldır tek bir aile tarafından yönetiliyoruz. Mısır'ın en kötü dönemini yaşıyor. Her türlü siyasal muhalefet bastırıldı, Mısır'ın tarihinde hiçbir zaman bu kadar çok sayıda siyasi tutuklu, bu kadar çok kayıp olmadı. Mübarek'in devasa bir güvenlik örgütü var. Yaklaşık iki milyon güvenlik elemanına karşılık sadece 460 bin askerimiz var. Artık Mısırlılar, Mısırlılarla savaşıyor. Mısır halkının yüzde 80'i günde iki doların altında bir gelirle geçiniyor ve hepsinin de en büyük hayali ülkeyi terk etmek; nasıl olursa olsun. Dünya üzerinde, bütün vatandaşlarının kaçıp gitmek istediği başka bir ülke biliyor musunuz?"


30 yıllık bu korkunç iktidar, Mübarek hakkında komik şehir efsanelerinin doğmasına da neden olmuş. Bunlardan biri, neden acil durumlarda görevini üstlenebilecek bir başkan yardımcısı seçmediğine dair… Söylentiye göre, Sudanlı bir falcı kadın, Mübarek'e daha başkan yardımcısı olmadan önce, günün birinde devlet başkanı olacağını söylemiş. Ancak aynı kadın, kendisine bir yardımcısı atadığı anda öleceği kehanetinde de bulunmuş. Batıl inançlı Mısırlılar yıllardır, bu kehaneti birbirine fısıldıyorlar. Mısır liderinin annesi 104 yaşında trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Bu nedenle Mübarek’in olası ömrü, sayısız espriye ilham kaynağı olmuş. Sıkça anlatılan fıkralardan biri şöyle: Bir arkadaşı, Mübarek'e kaplumbağa hediye etmiş. "Bu hayvanlar 200 yıl yaşar" demiş. Bunun üzerine Mübarek, "Göreceğiz bakalım" yanıtını vermiş!

Son söz: Mübarek’in 1981’de Cumhurbaşkanı olduğu günden bugüne kadar, Mısır’da sürekli yeniden onaylanan ve süresi uzatılan ‘sıkıyönetim’ hüküm sürüyor. 10 gündür de tüm dünya, Kahire sokaklarında yaşanan halk isyanını ve çatışmaları ‘Truman Show’ misali televizyonlardan izliyor. Ülkesini 30 yıldır tek başına yöneten bir asker, diktatöre yakın seçkin ailelerin yön verdiği zayıf bir ekonomi, son seçimlerde yüzde 5 oy alabilen zayıf bir muhalefet ve tüm bunlardan bezmiş öfkeli bir halkın başrolünü üstlendiği bu dram bakalım nasıl sonuçlanacak?

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler