HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

İbrahim Kalın: İran’la iyi ilişkiler geliştirilmesini hep savunduk

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran ziyareti öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

İbrahim Kalın: İran’la iyi ilişkiler geliştirilmesini hep savunduk

ANKARA(ANKA)-Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Twitter ile Youtube'a gün içerisinde erişimin engellenmesini, "Bu ihtiyacın doğurduğu bir zarurettir. Bu konuda bizim basın kuruluşlarımız üzerine düşen sorumluluğu yerine getirseydi o fotoğraf karesi defalarca paylaşılmasaydı bu konu şu anda bizim gündemimizde olmayacaktı" sözleri ile değerlendirdi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın,basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İran programı hakkında bilgi verdi.

Bölgedeki gelişmelerinde İranlı muhataplarla ele alınacağını kaydeden Sözcü Kalın, "Başta Suriye, Yemen, Irak olmak üzere Ortadoğu genelinde yaşanan gelişmeleri de ele alacağız" dedi.

Yemen'de yaşanan çatışmalara da değinen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, " Yemen Bağlamında bu süreci biz de yakından takip ediyoruz. Suudi Arabistan öncülüğünde başlatılan hava operasyonunun 12. gününe girdik. Burada yaşanan krizin siyasi diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi için bizimde girişimlerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. Yemen'de bizim önceliğimiz krizin biran önce müzakere masasında bütün tarafların toplanması suretiyle çözüme kavuşturulmasıdır" diye konuştu.

P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ülkeleri ile İran yönetimi arasında çerçeve anlaşmanın ilan edildiğini anımsatan Sözcü Kalın, "Önümüzdeki birkaç ayda nükleer müzakerelerle ilgili sürecin tamamlanması açısından önem arz ediyor. P5+1 ile İran arasında yapılan anlaşma bizim için memnuniyet verici bir gelişmedir. Biz Türkiye olarak nükleer müzakerelerin diyalog ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusunda baştan beri tavrımızı net bir şekilde ortaya koymuş idik. Gelinen nokta bizim için de memnuniyet vericidir. Zira biz Türkiye olarak bölgedeki bütün ülkelerin nükleer silahlardan arındırılmış olarak ortak bir politikaya sahibiz. Nükleer silahların yayılması, çeşitlendirilmesi bölge ve dünya barışı için bir tehdittir. Bunun önlenmesi yolunda atılan her adım bizim için olumlu bir gelişmedir. Bu konunun da detaylarını İranlı muhataplarımızla yarın değerlendirme imkanımız olacak" dedi.

Sözcü Kalın 23-24 Nisan tarihlerinde Çanakkale'de yapılacak anma programına katılacak ülke sayısının 60'ı geçtiğini söyledi.

Gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın şunları kaydetti:

- İRAN ZİYARETİ NEDEN GÜNÜ BİRLİK?-

"İran ziyareti baştan beri günübirlik olarak planlanmıştı. Gidişimizin belki bir gün önce olması söz konusu olabilirdi fakat Cumhurbaşkanımızın bugün de Ankara'da devam eden yoğun mesaisinden dolayı programda buna müsait olduğu için bunu günübirlik yapma kararı aldık. Daha önce günübirlik ziyaretlerimiz pek çok ülkeye oldu. Bu planlama tamamen bizim program akışımızla ilgili.

-İRAN'A AMBARGONUN KALMASINDA TÜRKİYE'NİN BİR TİCARİ ÇIKARI OLACAK MI?-

P5+1 ve İran arasında yapılan anlaşma sonrasında yaptırımların kaldırılması ile ilgili şüphesiz fırsat penceresi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Hem bölge ülkeleri hem de bizim için. Bizim İran'la hem önemli bir sınırımız var hem de önemli bir ticaret hacmimiz var. Enerji ihtiyacımızın kayda değer bir kısmını İran'dan temin ediyoruz. Birçok yönü ile yaptırımların hafifletilmesi şüphesiz olumlu yansıyacak diye biz ümit ediyoruz. Biz İran'ın bölgede sorumluluk sahibi bir komşu olarak, bir aktör olarak güvenlik ve siyaset yapısı içerisine entegre edilmesini iyi ilişkiler geliştirilmesini hep savunduk. Bunu ikili ilişkilerimiz açısından da bölgedeki gelişmeler açısından da stratejik bir önemde gördük.

-İRAN'A YEMEN KONUSUNDA VERİLECEK SİYASİ MESAJ-

Bugün basınada yansıdı. Bazı İran milletvekillerinin Ruhaniye yazdığı mektupla ilgili olarak. Bizim bu konuyla ilgili olarak verdiğimiz mesajlar çok nettir. Cumhurbaşkanımızın Yemen krizi bağlamında söylediği sözler bölge barışına ve istikrarına yapılmış çok önemli çağrıdır. Bu tür milletvekilleri siyasi popülizm yapmak yerine kendi hükümetlerinin bölgede daha yapıcı, etkin, barışa, istikrara katkı sunan politikalar izlemesi konusunda belli bir hassasiyet göstermesi gerekir. Irak olayları, Suriye olayları bütün bunlar yaşanırken biz hep aynı tezi savunduk aynı noktada durduk. Bölgede hiçbir çatışma bir mezhep savaşının gerekçesi olmamalıdır, hiçbir çıkar çatışması bölge halklarını karşı karşıya getirecek bir bahane asla olmamalıdır. Bizim bu uyarılarımıza rağmen gerek Suriye'de gerekse Irak'ta Sünnilerin ve Şii'lerine bir arada yaşadığı ülkelerde bu gerilimler yaşanmaya devam ediyor. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Biz Bütün bölge ülkeleri böyle bir mezhep çatışmasının önüne geçmek için el birliği ile çalışmak durumundayız. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorunda. Yemen konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın buradan yaptığı çağrıyı biz bölge ülkeleri ile paylaşmaya devam edeceğiz. Yemen'deki sıcak çatışmanın müzakere ve siyasi diyalog yolu ile çözülmesi için bütün tarafları bir masa etrafında toplamak için gayretlerimiz devam ediyor. İran dahil bütün ülkelere büyük sorumluluk düşmektedir.

-CUMHURBAŞKANI AK PARTİ ADAYLARINI BELİRLEME YÖNÜNDE ÇALIŞMA YAPIYOR MU?-

Hafta sonu Cumartesi günü, ben Cumhurbaşkanımızla tam gün beraberdim. Böyle bir liste çalışması yaptığını görmedim. Beyannameyi gördü- görmedi meselesi; Cumhurbaşkanımızın başkanlık sistemi ile ilgili yaptığı bir açıklamadan hareketle çıkartıldı. Baştan beri Cumhurbaşkanımız net ve açık bir şekilde ifade etti. Bu noktada iktidar partisinin bu çağrıya olumlu yanıt vermiş olması elbette bizim için sevindirici bir durumdur. AK Parti ile Cumhurbaşkanımızın ayrı bir ilişkisi olmak durumundadır. Partinin kurucusudur, 12 yıl partinin Genel Başkanlığını, liderliğini, Başbakanlığını yapmıştır. Şu anda Cumhurbaşkanı sıfatı ile başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerinin Türkiye'deki bütün siyasi paydaşlara yapmıştır, sadece bir gruba, bir partiye değil. Umut ederiz ki diğer partilerde bu konuda görüşlerini acık ve net bir şekilde ifade ederler. Bu tartışmayı daha sağlıklı bir şekilde götürme imkanımız olur. Gündeminde böyle bir liste çalışması söz konusu değil. Seçim sürecini Cumhurbaşkanımız seçim sürecini çok yakından takip edecektir.

-SARAYA ÖRTÜLÜ ÖDENEK TARTIŞMALARI-

Devletin başında olan, devletin yönetiminde bizzat bulunan, başkumandan sıfatı ile halkın seçtiği bir cumhurbaşkanının kendine ait bir bütçesinin olmasından daha doğal bir şey olamaz. Aslında bugüne kadar böyle bir bütçenin olmaması bir eksikliktir. Dünyanın her yerinde devlet başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanlar örtülü ödeneği nasıl kullanıyorlarsa devlet yönetimi ile ilgili Cumhurbaşkanımız da aynı yönlerde tasarruflarda bulunacaktır.

-TWİTTER İLE YOUTUBE'A ERİŞİMİN ENGELLENMESİ-

Ben de buraya gelmeden birkaç dakika önce haberdar oldum. Şu anda bir erişim engellemesi söz konusu değil. Savcının böyle bir talebi gelmiş. Konuyu da biliyorsunuz. Şehit edilen savcımızın o görüntülerinin sosyal medya mecralarında yayınlanması ile ilgili bir konudur. Basın sorumluluğu ile hareket etmesi gereken bir takım medya gruplarının adeta terör örgütünün propagandasını yapar gibi yayınlamış olması, hatta gelen onca uyarı ve ikazdan sonra bu eyleme devam etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde böyle bir özgürlük yok. O fotoğraflar yurt dışındaki birçok basın kuruluşu tarafından da kullanılmadı. Çünkü ortada adli bir durum var, ikincisi çok insani bir durum var. Kendinizi biran için şehit edilen savcımızın çocuklarının yerine koyun. Fotoğrafı paylaşarak elinize ne geçecekti. Bu konuda yapılan itirazlar son derece haklıdır. Cumhurbaşkanımızda bu uyarıları yapmıştır, Başbakanımız da gerekli uyarıları yapmıştır ve bunun takibi de yapılacaktır. Anladığım kadarıyla savcılıktan gelen talep bu görüntünün hiçbir sosyal medyada kullanılmaması ile ilgili bir taleptir. Bu ihtiyacın doğurduğu bir zarurettir. Bu konuda bizim basın kuruluşlarımız üzerine düşen sorumluluğu yerine getirseydi o fotoğraf karesi defalarca paylaşılmasaydı bu konu şuanda bizim gündemimizde olmayacaktı. Biz millet olarak Türk basını olarak çok başarılı bir sınav verecektik. Maalesef şimdi bunlar hiç yaşanmamış gibi bu tür talepleri 'özgürlükler mı kısıtlanıyor' bağlamında ele alma gayreti gösteriliyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir."

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler