İSTANBUL, (DHA) - SON bir haftadır yoğun bombardımana tutulan ve insani krizin giderek derinleştiği Doğu Guta'daki katliamlara dur demek amacıyla İHH Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, kamuoyuna katliamlara sessiz kalınmaması çağrısı yapıldı. İHH Genel Sekreteri Yavuz Dede, " Rejim, orada hastaneleri ve yetimhaneleri özellikle vuruyor. Bizim de geçtiğimiz hafta bir yetimhanemiz vuruldu ve bir öğretmenimiz yaralandı, kızı da şehit oldu."
Son 3 ayda 700'den fazla kişinin hayatını kaybettiği, binlerce insanın yaralandığı bölgede insani kriz hat safhaya ulaştı. Kuşatma altındaki insanlar videolarla dünya kamuoyuna seslerini duyurmaya çalışıyor. 2013 yılından itibaren çocuk ve bebeklerin gıda yetersizliğinden; yaralıların da tıbbi malzeme yetersizliğinden dolayı öldüğü ya da ölmek üzere olduğu kaydediliyor.
Doğu Guta'da yaşanan katliamlara dur demek amacıyla İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya, kısa bir süre önce Doğu Guta'dan çıkmayı başaran yardım görevlilerinin yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı.
"YETİMHANEMİZ VURULDU"
Bölgede yaşananları özetleyerek konuşmasına başlayan İHH Genel Sekreteri Yavuz Dede, Doğu Guta'nın diğer savaş bölgelerinden farklı olarak bombalandığını söyledi. Özellikle son bir hafta içerisinde artan saldırılara dikkat çeken Dede, şöyle konuştu: "Son bir hafta içerisinde Şam'a yakın bir bölge olan Doğu Guta'ya rejim tarafından silahlı bir saldırı düzenleniyor. Maalesef ki bu saldırı, askeri bir amaçtan öte sivillere yönelik olarak gerçekleştiriliyor. Normalde bir savaş ortamında günlük 50 - 100 bombanın düşüyor olması belki normal karşılanabilir. Ama Doğu Guta'da bu böyle olmuyor ne yazık ki. Ve burada vurulan insanların çoğunu da hastalar, yaşlılar ve çocuklar oluşturuyor. Rejim, orada hastaneleri ve yetimhaneleri özellikle vuruyor. Bizim de geçtiğimiz hafta bir yetimhanemiz vuruldu ve bir öğretmenimiz yaralandı, kızı da şehit oldu."
"DOĞU GUTA'DA ULUSLARARASI KANUNLAR HİÇE SAYILIYOR"
Açıklamalarının devamında bölgedeki Rusya faktörüne vurgu yapan Dede, içeriye yardım gönderilemediğini ve gönderilen yardımların da rüşvete tabi tutulduğunu ifade etti. Dede'nin açıklamaları özetle şu şekilde: "Rejim tarafından 2013 yılında kimyasal saldırı gerçekleştirmişti. Ama ne hikmetse BM hala faillerini bulamadı. Bununla alakalı olarak bugün de devam eden saldırıların durdurulması için BM de ateşkes oylaması gerçekleştiriliyor. Ama Rusya çeşitli bahaneler öne sürerek bunu veto ediyor. Ya da tehir edilmesini sağlıyor. Şehrin yüzde 80'i harap oldu. İnsanlar tamamen sığınaklarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bir sığınakta neredeyse 500 kişiye kadar insan kendini o bombardımandan korumaya çalışıyor. 700'ün üzerinde içeride hasta var. Bu insanlar tedavi edilmezlerse kısa süre içerisinde vefat edecekler.
Bölgeye en son bir buçuk ay önce yardım gönderildi. Daha sonra kapılar yine kapandı. Dolayısı ile insanlar yardım malzemelerine ulaşmak için artık rüşvet ödemek zorunda kalıyorlar. Uluslararası savaş kanunlarına göre bir bölgenin kimyasal saldırı ya da açlıkla terbiye edilmesi savaş suçu sayılıyor. Ama Doğu Guta'da bu kanunlar uygulanmıyor. Astana süreciyle birlikte bir yola girilmişti. Bu işin artık sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması lazım. Bu hususta Türkiye üzerine düşeni yapıyor lakin masanın diğer tarafındaki Rusya ve İran'ın sözünde durmadıklarını görüyoruz. Gerek insanlara, gerek BM'de bu oylama katılanlara, İslam Alemine ve bölgede söz sahibi olan ülkelere çağrımız şudur ki bu katliama artık bir son versinler."
"SALDIRILAR ESED REJİMİ, RUSYA VE İRAN TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLİYOR"
Saldırıların; Esed rejimi, Rusya ve İran tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Doğu Guta'da yardım faaliyetleri yürüten Vifak Yardım Kurumu Görevlisi Muhammed Avvame, ^"En korkunç silahları kullanan bu yapılar, özellikle çarşıları ve insanların yoğun olarak yaşadıkları bölgeleri hedef alıyorlar" dedi. Avvame, şunları söyledi: "Belde halklarının çoğunluğu sığınaklarda saklanıyorlar. Rejimin hedef aldığı bölgeleri tekrardan hatırlatmak istiyorum. Bu güçler, özellikle sivil insanların yaşam bölgelerine saldırılarını sürdürüyorlar. Geçen her dakika her yaştan şehitler verilmektedir. Bir haftadan bu yana yapılan saldırılarda şehit sayısı 420'yi geçti. Bu saldırılarda özellikle de 22 hastane ve sağlık merkezi hedef alınarak kullanılamaz hale geldi. Binden fazla yerleşim binası de harap oldu. Mahzenlerden bizlere gelen çağrılarda insanlar acil yardım talebinde bulunuyorlar. Çünkü 3 gündür bir lokma ekmek yiyemez duruma gelmişler. Rejimin ablukası ve haraç uygulaması nedeniyle Doğu Guta'daki ekmeğin fiyatı Şam'daki fiyatın tam olarak 30 katı. Sağlık personelinin, sivil savunma ekiplerinin tamamen tükendiği bir durumdan bahsediyoruz. Bombardıman ve hava saldırılardan dolayı hayat tamamen durma noktasında."
"DÜNYANIN HAREKETE GEÇMESİ İÇİN DAHA NE KADAR ŞEHİT VERİLMESİ GEREKİYOR?"
Saldırıların durdurulması ve yaralıların güvenli bölgelere tahliye edilmesini talep eden Avvame, konuşmasını şöyle tamamladı: "Öyle bir durum söz konusu ki insanlar bombardıman nedeniyle şehitlerini bile defnetmeye fırsat bulamıyorlar. Tekrar söylüyorum: rejim bugüne kadar yaptığı saldırıların en büyüğünü gerçekleştiriyor. Eğer önüne geçilmezse sonuçları çok ağır olacak. Bizler uluslararası örgütleri bu insani kriz karşısında sorumluluklarını gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Bölgede puanda 400'den fazla sivil yaşamakta ve bunların yarısından fazlası kadın ve çocuklardan oluşmakta. Dünyanın harekete geçmesi için daha ne kadar şehit verilmesi gerekiyor? Katliamların tek sebebi ise bu insanların bölgeden çıkma iradesini göstermeyerek topraklarına sahip çıkmaları. Rejimin pazarladığı tüm bahaneler tamamen saçma. Şam'ın Doğu Gutalılarca bombalandığını ileri sürüyor. Hayır, böyle bir şey mümkün değil çünkü Şam'da yaşayanlar arasında Doğu Gutalıların akrabaları da bulunuyor. Sonuç olarak bizler, hastaların ve yaralıların bölgeden güvenli bir şekilde tahliye edilmesi ve bu korkunç bombardımanın bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz."
Konuşmaların ardından toplantı sona erdi.
FOTOĞRAFLI