ANKARA (AA) – İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Uzmanı Mehmet Koç, "İran'da Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Sünni kaldığı için hem etnik hem de mezhepsel olarak ülke içinde ekonomi, makam anlamında bakıldığında üçüncü, dördüncü sırada yer alıyorlar. Devletin toplumsal bütünlüğünü sağlayabilmek adına bu son derece rasyonel gözüken bir tavır ama ister istemez yan etkileri var." dedi.
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) tarafından düzenlenen "IKBY Bağımsızlık Referandumunun İran Kürtlerine Etkisi" başlıklı panelde konuşan Mehmet Koç,İran'ın yarısının farklı etnik gruplardan oluşan bir sosyolojik yapısı bulunduğuna dikkat çekti.
Ülkede Kürtlerin siyasal yaşama katılma talebine hiçbir şekilde müsaade edilmediğini dile getiren Koç, bu anlamda Türkiye'de HDP'nin üstlendiği role sahip olmadıklarını, sadece ekonomik veya kültürel alandaki ihtiyaçlarının meclise taşındığını anlattı.
İran Kürtlerinin İran-Irak Savaşı'nda Irak Kürtleriyle olan iletişimlerini de hatırlatan Koç, iki ülke Kürtlerinin birbiriyle temasının yoğun şekilde devam ettiğini, bu yüzden de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) referandumunun İran'daki Kürtlere etkisinin bariz şekilde kendini gösterdiğini söyledi.
Koç, buna örnek olarak, referandumun olduğu gece, henüz Erbil'dekiler kutlamaları başlatmadan İran'daki Kürtlerin sokağa çıkmasını gösterdi.
Mehmet Koç, IKBY'nin referandum kararını almasından itibaren İran'ın en üst şekilde tepkisini ve bunun yapılması durumunda hayata geçirecekleri yaptırımları dile getirdiğini ifade etti.
İran'da Kürt ve Azerilerin bulunduğu Batı Azerbaycan bölgesinde referandumun Türkiye ve Türk dünyasının zararına olacağından dolayı bir tedirginlik yarattığını belirten Koç, bu nedenle söz konusu bölgedekilerin referanduma karşı olduklarını vurguladı.
Koç, İran'da Sünni kalan Kürtlerin Çaldıran Savaşı'ndan bu yana "öteki" halini yaşadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"İran'da Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Sünni kaldığı için hem etnik hem de mezhepsel olarak ülke içinde ekonomi, makam anlamında bakıldığında üçüncü, dördüncü sırada yer alıyorlar. Devletin toplumsal bütünlüğünü sağlayabilmek adına bu son derece rasyonel gözüken bir tavır ama ister istemez yan etkileri var. Bu yan etkileri de özellikle coğrafi olarak sınır bölgelerinde yaşayan bu etnik ve mezhepsel farklı unsurların dışlanmasına ve onların da kimlik olarak farklı mücadele yöntemlerine sevk edilmesine neden oldu.Gelinen nokta itibarıyla Kürtler içinde bu kadar aşırı etki yaratmış olması bu ötekileştirme veya sıkıştırılmışlığın dışa vurumudur."
- "Yapısal ayrımcılık iki toplumu yakınlaştırıyor"
İsveç Linköping Üniversitesinde Siyaset Bilimci Dr. Khalid Khayati de İran ve Irak Kürtlerinin ilişkisinin referandum öncesine dayandığını söyledi.Bu iki grubun ortak bir güçlü kültüre sahip olduğunu ve bunu günlük hayatta paylaştıklarını dile getiren Khayati, söz konusu iki grubun sınır ticareti yaptığını anlattı. Khayati, "İran'da da Irak'ta da Kürtler devlet kurumları tarafından çok sert yapısal ayrımcılığa maruz kalıyor ve bu travma da iki toplumun birbirine yakınlaşması için bir temel oluşturuyor." diye konuştu.
Diasporanın bu konuda çok büyük bir role sahip olduğuna dikkati çeken Khayati, Kürt televizyonların her gün yaptığı yayınlar vasıtasıyla her iki taraf arasında bir milliyetçilik duygusu oluşturulduğunun altını çizdi.
Ülkede hiçbir Kürt'ün üst düzey görevde bulunmadığını söyleyen Khayati, gelecekte bununla ilgili daha önemli uygulamalar görebileceklerini kaydetti.