Independent on Sunday gazetesi yazarı Patrick Cockburn, Suriye'nin geleceğini konu alan makalesinde, "Batı'nın tarihten dersler çıkarmayı reddettiğini" yazıyor.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarından modern Orta Doğu'yu yarattıkarını belirterek, "Irak ve Suriye gibi devletlerin sınırları İngiliz ve Fransızların ihtiyaç ve çıkarlarına göre belirlendi, yerel halkın istekleri dikkate alınmadı" diyor.
Yazı özetle devam ediyor:
"Şimdi, 90 yıldan uzun bir sürenin ardından bölgede ilk kez savaş sonrası yapılan düzenleme çözülüyor. Artık dış sınırlar aşılamayan duvarlar değil. İç sınırlar da uluslararası sınırları geçmek kadar zorlaşmaya başladı. Suriye'de hükümet artık Türkiye ve Irak'la olan birçok geçiş noktasını kontrol edemez hale geldi. Suriyeli isyancılar, ülkelerinin uluslarası sınırlarından hiçbir engelle karşılaşmadan ilerleyip geri çekilebiliyor. Lübnan'daki Şii ve Sünni savaşçlılar da Suriye'ye girip karşı saflarda çarpışıyorlar. İsrailliler istedikleri zaman Suriye'yi bombalıyor. Kuşkusuz, iç savaşın ortasında gerilla gruplarının hareketleri, ülkenin sonunda parçalanıyor olduğu anlamına gelmeyebilir fakat sınırların geçirgenliği bundan sonra iktidarı kim ele geçirirse geçirsin, kendini savunamayan, zayıf bir devlet, yöneteceği anlamına geliyor."
"Irak'ta da benzer bir süreç yaşanıyor. Kuzey'de Kürtlerin kontrol ettiği bölge iki tarafın silahlı güçlerince korunan uluslararası bir sınır gibi. Irak ordusu, Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde işgal ordusu gibi davranmaya başladı. Suriye'nin yoksul kasabalarında ve Kürdistan'ın ovalarında ve dağlarında kimin kimle savaştığı dünyanın geri kalanı için gerçekten önemli mi? Son birkaç bin yılda yaşananlar önemli olması gerektiğine işaret ediyor. Suriye'nin Akdeniz kıyılarıyla İran'ın batı sınırları arasında kalan bölge geleneksel olarak imparatorlukların savaş alanı." "Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa'nın Suriye'nin geleceğiyle ilgili planları 1916 (Birinci Dünya Savaşı) ve 2003'teki (Irak'ın işgali) gibi felaket potensiyeli içeriyor. Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry'in 'Suriye'nin geleceğinde rolü olamaz' dediği Esad şimdiye kadar sadece bir kenti isyancılara kaptırmış durumda. Bu tür koşullar sadece yenilmiş ya da yenilmek üzere olan liderlere dayatılır. Ama bu ancak Suriye'de olur. Eğer Batılı güçler, Libya'da yaptıkları gibi isyancılar adına askeri müdahalede bulunursa uzun vadede sonuçları felaket olur."