HABER

Irak: Anbar'dan Bağdat'a kaçış 'mezhep tanımıyor'

Irak'ıta Sünni nüfusun yoğun yaşadığı Anbar'da El Kaide bağlantılı militanlar ve Irak ordusu arasındaki çatışmalardan kaçanlar Bağdat'ta Şii ailelere sığınıyor. BBC Arapça'dan Nahed Abouzeid bu kaçışı anlatıyor.

Irak: Anbar'dan Bağdat'a kaçış 'mezhep tanımıyor'

Irak'ın Anbar bölgesinde militan gruplar ve Iraklı güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarda kalan siviller güvenlikleri için bölgeyi terk etmeye başladı.

Çoğu Sünni aile çaresiz, aralarında Iraklı Şii ailelerin de bulunduğu hanelere sığınıp başlarını sokacakları güvenli bir yer arayışındalar.

BBC Arapça Servisi'nden Nahed Abouzeid, Anbar'dan Bağdat'a kaçışı anlatıyor:

Irak'ın en büyük Sünni nüfusuna sahip Anbar hakkında bugünlerde kesin ifadelerle konuşmak oldukça güç. Anbar'dan gelen her türlü bilgi, her iki tarafın da savaş propagandası yaptığı bir dönemde dikkatle ele alınıyor.

Ama kesin olan bir şey var ki, o da Anbar'da yaşanan şiddet olaylarının 2006-2008 yılları arasında Irak'ta yaşanan mezhepsel mücadelenin ardından oluşan en büyük iç göç dalgası.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) raporuna göre ülkesinde yerinden edilmiş kişilerin sayısı 140 bini buldu.

Yaklaşık 65 bin kişi Ocak ayının üçüncü haftasında Irak ordusunun açtığı yaylım ateşinden ve El Kaide bağlantılı militan gruplardan kaçıp evlerini terk etti.

Anbar bölgesinin başkenti Ramadi ve şiddetli çatışmaların yaşandığı Felluce'deki kaynakların aktardığına göre, camilerden kan bağışı çağrısı veya tıp eğitimi alanlarla, kaçan sivillere yardım etmeleri için gönüllülere çağrı yapılmadığı gün yok.

Uluslararası yardım çağrısıAnbar bölgesel yönetimi lideri Sabah Karhoot'un sığınacak yerleri olmayan ve gıda ihtiyacı olanlar için uluslararası yardım çağrısı yaptığı söyleniyor.

Ordunun haftalarca Anbar'ı kuşatması sonucu ana ikmal yolları da savaş alanlarına dönüşmüş ve gıda, yakıt ve tıbbi malzeme kıtlığı ciddi boyutlara ulaşmış.

UNHCR sözcüsü Peter Kessler, "Çok sayıda sivil, gıda ve yakıt kıtlığı yaşanan çatışma bölgelerinden ayrılamıyor” diyor.

"İnsanların gıda alacak paraları ve yağmurlu hava şartlarına uygun kıyafetleri olmadığı haberleri geliyor. Çocuklar okula gitmiyor ve özellikle kadınlar arasında hijyen koşulları elverişsiz.”

Evlerini terk etmek zorunda kalan binlerce kişi Bağdat'a ve çevre bölgelere kaçtı. Bazıları kuzeyde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeye kadar gitti.

Hızla yaklaşan insani krize karşı hükümetin belirgin bir planı yok. Geniş çaplı tek uluslararası yanıt, Irak Kürdistanı'na yakın bir zamanda kurulan kamp.

İdare, yerel veya bölgesel yetkililerin elinde, daha kırsal kesimlerde ise yerinden edilenler diğerleriyle aynı evleri paylaşıyor.

Irak'ın merkezinde Şii nüfusun yoğun yaşadığı Kerbela'yı ziyaret ettiğimde trajedinin etkilerini kendi gözlerimle gördüm.

Anbar ve Kerbela arasındaki geçiş noktasından geçen Sünni aileler ürkmüş, umutsuz haldeydi.

Kentlerinin, köylerinin büyük bir bölümünün ıssızlaştığını yalnızca silahlı grupların kol gezdiğini söylediler.

Sınırdan geçişNe gariptir ki, yerinden edilen kişilerin buluştuğu kontrol noktaları, geçmişteki mezhepler çatışmalarda ülkenin en tehlikeli yerleriydi.

O kontrol noktaları bugün ise, Anbar'dan kaçıp Kerbela'daki Şiiler arasında kendilerine sığınacak bir yer arayan Sünniler için adeta yaşama tutunma yerleri.

Kontrol noktasında karnı burnunda Ümmü Ahmed'e ve ona eşlik eden üç kadın akrabası ve arkadaşıyla karşılaştım.

Şoförleri, askerlerin mesken tuttuğu kontrol noktalarını açmaya çalışırken konuştuğum Ümmü Ahmed, Felluce'den geldiğini söyledi ama sesini duyurmakta güçlük çekiyordu.

Sözü Ümmü'nün yanındaki kadın aldı, "Doğurmak üzere ama onu güvenli bir yere götüremedik. Ümmü'yü ve bebeğini kurtarmak için zamanında Kerbela'da bir hastaneye yetiştirmeyi umuyoruz.”

Normal şartlarda kontrol noktasını yürüyerek geçmeleri, diğer tarafta da taksiye binmelerini söylenirdi ama o gün askerler bir ayrıcalık tanıyıp araçlarıyla geçmelerine izin verdi.

Kerbela'da üst düzey bir Şii din adamı, bölge halkından genellikle kenti ziyaret eden hacılara kapılarını açmalarını istermiş.

Şii bir yetkili, "Iraklı kardeşlerimiz ve Anbarlı bacılarımız ile aileleri ne kadar süre gerekli görürlerse o kadar kalabilirler” dedi.

Kütüphane yardım merkezi olduİdari sınırdan arabayla yaklaşık yarım saatlik bir mesafede tarım kenti Eyn el Tamr var. Kısıtlı imkânlara sahip kentteki yerel kütüphane yardım merkezine dönüştürülmüş.

Kütüphanedeki okuma odası, yerlerinden edilen aileler için tahsis edilmiş ve insani yardım dağıtımı için kullanılıyor.

Eyn el Tamr'daki bir aşiret lideri olan Ebu Ali, Felluce'den gelen birkaç aileye kapılarını açmış. Ebu Ali, Anbarlı aileleri kaldıkları evde sık sık ziyaret edip ihtiyaçlarını karşılıyormuş.

Evdeki geniş İran kiliminin üzerine oturan aile, ‘daha iyi günler' gördüklerini, ‘Sünni-Şii ayrımı bahsinin yalnızca Iraklı siyasetçilerin zihninde olduğunu' söylüyor.

Mustafa 11 yaşında. Büyüdüğünde doktor veya öğretmek olma hevesi var. ‘Neden okula gitmediğini' sorduğumuzda hüzünlü, sıkıntılı görünüyordu.

Hiç haber alamadığı okul arkadaşlarını özlüyor.

Eğer yakında evlerine dönemezlerse, Mustafa ve yeni ‘mülteci arkadaşları' göç ettikleri kentlerdeki okullara kayıt yaptırmalarına ve daha iyi bir gelecek hayali kurmalarına izin verilmesini istiyor.

En Çok Aranan Haberler