HABER

" Irak'ta Kürt devleti kurulması birinci mesele"

" Irak'ta Kürt devleti kurulması birinci mesele"

Ankara -AA Türkiye'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi emekli Orgeneral Edip Başer, Türkiye için PKK'nın bertaraf edilmesinin bir yan mesele olduğunu belirterek, "Ancak öbür olay (Irak'ta Kürt devleti kurulması), tam anlamıyla stratejik boyutta Türkiye'nin gerçekten birinci öncelikli uğraş konusu olması gereken bir konu" dedi.

Başer, CNNTürk'te katıldığı Ankara Kulisi programında, ABD'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Joseph Ralston ile dün gerçekleştirdiği görüşmenin anımsatılması üzerine, dünkü görüşmenin bir ara görüşme olduğunu, daha önceden konuşulan konuların değerlendirildiğini belirtti.

Ele aldıkları konuların nitelik itibariyle bu aşamada açıklanacak konular olmadığını ifade eden Başer, "Hala bir ümit var mı, elle tutulur bir şeyler elde edilecek mi? Evet, elle tutulur bir şeyler elde edilecek. Bunu, kendi görev alanımla ilgili olarak ifade ediyorum" diye konuştu.

Başer, terörle mücadelenin çok boyutlu bir olay olduğunu, bunun bütün boyutlarının görev alanıyla ilgili olmadığını, bunlarla devletin ilgili birimlerinin ilgilendiğini vurguladı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın ABD ziyaretlerinin, Ralston ile gerçekleştirdikleri görüşmelere katkısının olup olmadığı sorusunu yanıtlarken de bunların mutlaka kolaylaştırıcı etkileri olduğunu belirterek, PKK ile ilgili beklentilerin devletin en üst düzeydeki sorumluları tarafından doğrudan kendi düzeylerindeki ABD'li muhataplarına aktarıldığını söyledi.

Başer, Türkiye'nin, ABD için vazgeçilmesi mümkün olmayan bir ülke olduğunu, ABD'nin Türkiye'nin gündemindeki PKK sorununun çözümünde neler yapabileceğini
Türkiye ile danışmalar yoluyla ortaya koymaya çalıştığını, bunu yaparken de kendi hesaplarına aykırı düşecek bir adımı da atmak istemediğini anlattı. Başer, şöyle
devam etti:

"Biz örtüşme noktalarını bulmaya çalışıyoruz. PKK terör örgütünün, terörist örgüt olarak kabul edilmesi gibi birçok nokta var. Bulmasak, Ralston ile ben ne
konuşacağım. Aynı şekilde, 'ben Barzani ile bugünkü koşullarda konuşmam' diyorum.

Niye 'konuşmam' diyorum. Çünkü, Barzani ile bugün benim konuşmamın, terörle mücadele kapsamında benim görevimin yapılmasına en ufak bir katkısı olacağını
düşünmüyorum.

Ben, hükümetle Genelkurmay'ın görüşleri arasında fazlaca bir fark olduğunu da zannetmiyorum. Kastedilen şeylerin aynı olduğunu değerlendiriyorum. Yani bir
yararı olacaksa görüşülür. MGK'da alınan kararın da mutlaka kuzey Irak'takilerle siyasi ilişkiler anlamına gelmediğini, Irak hükümetiyle olan siyasi ilişkilerin
geliştirilmesinin kastedildiğini değerlendiriyorum. Hükümet, siyasi otoritedir.

Hükümet, eğer o bölgedeki insanlarla görüşmeyi de siyaseten gerekli görüyorsa, görüşebilir. Ona kimsenin bir diyeceği yok. Ancak, ben diyorum ki, benim görevim
itibariyle şu anda bu aşamada görüşmemin bir yararı yok, onun için görüşmeyi düşünmüyorum. İleride, bunun yararının olacağı noktaya gelirsem, o zaman
görüşmeyi düşünürüm. Eğer o görüşmeden terörle mücadele noktasında bir yarar elde edeceksek, o zaman görüşürüm. Zaten, Genelkurmay Başkanımızın ifadesinin anlamı da bu bana göre."

"Türkiye için PKK'ya askeri müdahale yaptık yapmadık gibi bir silahlı mücadele mi, yoksa Irak'ta bir Kürt devletinin kurulup kurulmaması mı stratejik bir tehdit olarak önemli?" sorusunu yanıtlarken Başer, şunları söyledi:

"Kuşkusuz, ikinci husus Türk devletinin stratejik boyutta daha önemli olarak bakması gereken konu. Bence PKK ile uğraş meselesi, bertaraf edilmesi
stratejik bir mesele değil Türkiye için. Bana göre, bu bir yan meseledir.

Stratejik durumun içerisinde bunun da yeri var, ama kesinlikle stratejik boyutta değil, benim nazarımda. PKK'yı etkisiz hale getirmek, belli taktik düzeydeki
ekonomik, siyasi ve operasyonel alanda alınacak tedbirlerle halledilecek bir konu. Ancak öbür olay, tam anlamıyla stratejik boyutta Türkiye'nin gerçekten
birinci öncelikli uğraş konusu olması gereken bir konu'Bu stratejinin belirlenmesinde ilgili makamlar sorumlu ve yükümlü.

Türkiye'nin mutlak suretle her şeyden önce bugüne kadar savunduğu Irak'ın toprak bütünlüğü meselesinde ısrarlı olması gerekir. Türkiye'nin bu konuda özellikle
Irak'ın komşuları başta olmak üzere mutlaka kendisine güveneceği müttefikler bulması gerekir. Irak'ın komşularıyla yapılacak toplantılarda Türkiye, haklı
tezlerini ortaya koymalı. Irak'ın parçalanmasının Türkiye için, tüm bölge için, her şeyden önce Irak'ın kendisi için çok büyük felaketlere yol açacağını
anlatabilmelidir."

Türkiye'nin öngörüyle Irak'taki muhtemel gelişmelere göre harekat tarzlarını belirlemeye mecbur olduğunu vurgulayan Başer, şöyle konuştu:"Türkiye için çok daha önemli olan bir başka konu, kendi bölgesindeki vatandaşı olan Kürt kökenli insanlarımıza sahip çıkmasıdır. Bu insanlarımıza neyin ne olduğunu, ne olmadığını, çok doğru, çok net, açık bir şekilde anlatabilmesidir. Türkiye'nin her tarafına yayılmış bu insanlarımız. Belli bir bölgeyi belli bir etnik gruba ait olarak düşünmek çok yanlış bir düşünce tarzı olur. Türkiye'yi yöneten kadroların bu gerçekleri çok iyi bir şekilde belirleyip, ortaya koyup, yapacaklarına karar vermeleri gerekir. Süratle bu vatandaşlarımıza bir kere daha şu gerçeğin hatırlatılması gerekir.

Bu cumhuriyet, kurulduğundan önce de sonra da bu ülkenin vatandaşı olan insanlar hiç kimse bir diğerine etnik kökeninin ne olduğunu sormadan, kardeş gibi
yan yana apartmanlarda alt alta üst üste oturdular. Çocukları aynı okullarda yan yana okudu, aynı mekteplerden mezun oldu. Aynı mesleklerde bir arada çalıştılar.
Dolayısıyla ülkenin imarında hepsi aynı hevesle görev aldılar. Bu ülkede Kürt kökenli olan bir vatandaşın önünde ne milletvekili, ne bakan, ne başbakan, ne
cumhurbaşkanı, ne genelkurmay başkanı olmak için bir engel yokken, siz o ülkede bir Kürt sorununun var olduğundan eğer bahsederseniz, o zaman bu ancak kötü
niyetle açıklanabilir. İyi niyetli bir açıklama olmaz."

En Çok Aranan Haberler