Jim Muir
BBC muhabiri
Irak'ta 20 Nisan Cumartesi günü yapılacak yerel seçimler iki sebeple önemli.
Bir kere 2010 yılında yapılan genel seçimlerden ve 2011 yılında ABD askerlerinin çekilişlerini tamamlamasından sonra, ülkede sağlıklı bir seçim yapılıp yapılamayacağı ilk kez denenmiş olacak.
İkincisi, Başbakan Nuri el Maliki'nin ve geçen seçimlerden az farkla galip çıkan, ama hükümet oluşturma sürecinde kenara itilen Irakiye koalisyonunun lideri İyad Allawi'nin arkasındaki seçmen desteği sınanmış olacak.
2009 yerel seçimlerine kıyasla seçim öncesi saldırıların daha yoğun olmasına rağmen seçimin güvenlik nedeniyle iptal edilmesi ihtimali görünmüyor.
O yerel seçimler öncesindeki saldırılarda 8 aday öldürülmüştü, bu sefer seçime iki gün kala öldürülen aday sayısı 14'e ulaşmış bulunuyor. Başarısız suikast denemeleri de cabası.
Bu, bütün umutlara rağmen 2009 sonrasında ülkede istikrar sağlanamadığını ve yakınlarda durumun daha da kötüleştiğini hatırlatan bir karşılaştırma.
Irak'ta işgalden bu yana kayıpların kaydını tutan ve eğilimleri belirleyen ''Iraqi Body Count'' adlı grubun internet sitesine yansıyan rakamlara göre 2012 yılında öldürülen insanların sayısı (4,573), 2009 yılında öldürülenlerin sayısından (5,102) çok farklı değil.
Bir çok tahmine göre, bu yılın ilk aylarında şiddet olaylarında ölenlerin sayısında bir yükseliş var ve 2009 yılına neredeyse tamamen paralel bir seyir izliyor.
Şiddetten en çok, Şiilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde bombalı saldırılar düzenleyerek 2006-2007 yıllarındakine benzer bir dini çatışma ortamı yaratmaya çalıştığı gözlenen el Kaide bağlantılı Sünni örgütler sorumlu tutuluyor.
Güvenlik önlemleri kuşkusuz en üst düzeyde olacak. Geçmiş seçimler bir ölçü olarak alınırsa, seçim gününün büyük ölçüde olaysız geçmesi beklenebilir.
Fakat bu kez yanıtı bilinmeyen bir şey var. Sandıkta umduğunu bulamayan siyasi hareketler ve adaylar, ABD ve müttefiklerinin askerleri Irak topraklarındayken olduğu gibi, seçim sonuçlarını kabul edecek mi?
Başbakan Maliki muhaliflerinin çoğu tarafından diktatörce eğilimler göstermek ve iktidara umarsızca yapışmakla suçlanıyor. Dolayısıyla seçimlerde yolsuzluk suçlamaları yapılması beklenebilir.
2009 yerel seçimleri ardından ortaya çıkan ve 2010'daki yerel seçimde iyice oturan siyasi bölünmüşlük Maliki'nin başarı şansını artıran bir faktör.
Bu bölünmeler, ülkenin 18 vilayetinin 6'sında Cumartesi günü sandık başına gidilmemesinde de kendisini gösteriyor.
Bu 6 bölgeden üçü kuzeydeki özerk Kürt yönetimine bağlı ve farklı bir seçim takvimi izlenmesi Kürtlerin kendi yoluna gittiğinin bir işareti.
Kerkük'ün statüsü konusundaki görüş ayrılıkları henüz giderilmiş değil, o nedenle orada da seçime gidilemiyor.
İlginç olan Anbar ve Musul'un da içinde bulunduğu iki ağırlıkla Sünni bölgede de şimdilik seçime gidilmemesine karar verilmiş olması. Gerekçe ise, süregiden hükümet karşıtı gösteriler ve olaylar nedeniyle güvenli seçim ortamı bulunmaması.
Bu iki bölgede seçimin ertelenmesi, muhaliflerinin Maliki'yi, kendi seçim çıkarları için manipülasyon yapmakla suçlamasına yolaçtı.
Maliki'nin 2010 seçmlerinden sonra Allawi'yi başbakanlık yarışında safdışı bırakmakta gösterdiği hüner, gerçekten de hem Sünni hem de Şii siyasetine egemen olan bölünmüşlüğü de kendisi için bir avantaja dönüştürmesini sağladı.
Yakınlarda, bir aşamada, "ulusal birlik" hükümetinin 17 bakanının bakanlar kurulu toplantılarını boykot etmesi ile siyasi desteğini yitirmiş gibi göründü.
Maliki sadece Sünnileri değil kendisinin de mensup olduğu Şii kesimini de kendinden uzaklaştırmış göründü. Muktada es Sadr'a bağlı bakanlar, Kürtler ve diğer kesimlerden bakanlar ona karşı tutum alıyordu.
Ama bir çok siyasi kaynak, Irak'ın güçlü ve etkili komşusu İran'ın, Maliki'nin gelecek genel seçime kadar devrilmemesinden yana olduğunu söylüyor.
Sonunda Sadrcılar hizaya girip, hükümet içindeki boykotlarına son verdiler.
Ama yerel seçimlerde Irak'ın güneyinde ve ve Bağdat gibi Şii-Sünni nüfusu karışık bölgelerde Maliki'nin Hukuk Devleti adlı koalisyonuna rakip olacaklar.
Ammar el Hakim liderliğindeki Irak İslam Yüksek Konseyi de dahil diğer Şii örgütlenmeleri de aynı şekilde Maliki'nin rakibi.
2005 yılında Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra yapılan ilk seçimlere geniş bir Şii koalisyonu olarak giren bu gruplar şimdi bir çok parçaya ayrılmış durumda.
Fakat Maliki rakip Şii gruplardan bölünen ve bir zamanlar militan hatta "terörist" diye nitelenen bazı fraksiyonları kendisine çekmeyi başardı. Bunlar arasında Sadrcılardan ayrılan Asaib Ehl el Hak ve Yüksek Konsey'den ayrılan Bedir örgütü de var.
Maliki ayrıca Sünni siyasetindeki parçalanmadan da faydalanıyor.Halbuki bu bölünmeler en yakın rakibi Allawi'ye hiç yaramadı.
Allawi de Şii bir politikacı ama buna rağmen 2010 genel seçimlerinde Irakiyye adı altında oluşturduğu koalisyonla ana Sünni grupların önemli bir kısmı ve bölgesel liderlerin desteğini almayı başarmıştı.
Şimdi bu ittifak parçalanmış durumda. En tecrübeli Sünni politikacı Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık el Haşimi sürgünde ve hakkında terör suçlaması ile idam mahkumiyeti var.
Kuzeyde Musul' politikasına hakım Meclis Başkanı Usame el Nucaifi gibi önde gelen diğer güçlü Sünni politikacılar seçime ayrı giriyorlar.
Yalnız Salih el Mutlak Maliki'yi desteklemeye karar verdi.
Bütün bunlara ilaveten, iki Sünni ağırlıklı eyaletin seçim dışı bırakılması, yeni aşiret liderliklerinin güzlenmesi, Sünni militan grupları hatta Baasçı grupların güçlenmesi Allawi'nin Irakiye koalisyonunun şansını azaltan faktörler.
Maliki yerel seçimden zaferle çıkarsa, gelecek yılki genel seçimlere de bu başarıyı taşıması beklenebilir.
Fakat üçüncü bir dönem daha başbakanlık yapmasına siyasi muhaliflerinden büyük direniş var.
Başbakanlık yetkilerinin yanısıra savunma ve içişleri bakanlıklarının yetkilerini de gaspederek güvenlik konusunda tam bir güç tekeli oluşturmakla suçlanıyor.
Siyasi muarızları tarafından diktatörlük yolunda ilerlemekle suçlanadursun, Maliki eyalet meclislerinde çoğunluğu elde edebilmeyi umuyor. Eyalet yönetimlerinin merkezi yönetimden farklı olmasının kalkınma ve altyapı projelerini uygulamayı güçleştirdiğini söylüyor.
Bu alanlarda ilerleme sağlanamaması yüzünden bugün çok sayıda Iraklı dört yıl öncesine göre gelecekten daha umutsuz.
Siyasi bölünme ve belirsizlik, işsizlik, güvensizlik, ve dev boyutlardaki yolsuzluk bir çok Iraklının baş şikayetleri.
Maliki'nin üçüncü bir dönem daha iktidarda kalmasını engellemek isteyenlerin çabaları ise şu anda parlamentodan, bir kişinin en fazla iki kez başbakan seçilmesine ilişkin bir yasa tasarısı geçirmeye odaklanmış görünüyor. Maliki bu sınırlamaları anayasa mahkemesine götürmeyi planladığını söylüyor.