ANKARA (A.A) - TRT1 kanalında "Enine Boyuna" programında soruları yanıtlayan Davutoğlu, Fransa Meclisi'nde kabul edilen "Ermeni teklifi"nin Akdeniz havzasındaki nüfuz mücadelesinin bir yansıması olup olmadığının sorulması üzerine, Libya'da Türkiye'nin Fransa ile ayrı düştüğünü ve bunun çok açık görülen birşey olduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Tunus'ta da ayrı düştük, o bilinmiyor. Tunus'ta Fransa, Bin Ali'nin arkasında durdu. O yüksek Fransız değerleri Tunus'ta iflas etti. Sonra Mısır'da da Mübarek'in arkasında durdular. Biz Tunus'ta ve Mısır'da çok net bir şekilde halkın yanında yer alırken ve Fransız devriminin getirdiği değerleri savunurken Fransa bunların karşısında durdu.
Onların oluşturduğu suçluluk psikolojisiyle, Libya'da daha BM kararı ve bir takım gelişmeler uluslararası meşruiyet zeminine oturmadan, tek taraflı müdahaleye kalkıştı. Biz de bir taraftan Libya halkını savunurken bir taraftan da tek taraflı Fransız müdahalesine karşı çıktık. Bu müdahaleyi NATO bünyesine almamızın sebeplerinden biri budur. Akdeniz ortak bir deniz, kimsenin ortak bir hegemonik alanı değil."
Türkiye'nin çizdiği ilkesel yolda devam ettiğini vurgulayan Davutoğlu, "Ama, 'Birileri, Türkiye'nin yükselen gücünden rahatsız oluyor mu?' diye soruyorsanız. Evet, oluyorlar. Ama onların rahatsızlığı bizim ne tempomuzu ne ilkemizi değiştirir. Bu rahatsızlığın da değişik diplomatik zeminlerde nasıl ifade edildiğini biliyoruz. Bütün bilgiler elimizde. Bingazi'de de nasıl ifade edildiğini biliyoruz. İstihbarat raporları elimizde" diye konuştu.
-"Çabamız bölgede yeni soğuk savaş şartlarının oluşmamasıdır"
Suriye ve Irak'taki mezhep farklılıklarının çatışma olasılığını artırması ihtimali hakkındaki bir soruyu yanıtlarken Davutoğlu, Türkiye'nin dış politikasında mezhepçilik konusunun olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Irak'taki taraflar ve ilgili yabancı devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Davutoğlu, "Bizim şu anda bütün çabamız bölgede yeni soğuk savaş şartlarının oluşmamasıdır. Sünni-Şii bloklar şeklinde bir soğuk savaş ortamı, gerginliği, bölgesel ölçekli bir soğuk savaştan bahsediyorum, fiili bir çatışmaya dönmese bile, bölgenin entegrasyonuna, bütün Ortadoğu bölgesinin iç içe geçmesine ve birlikte bir geleceğe hazırlanmasına engel olacak" diye konuştu.
Bir başka soru üzerine, Suriye muhalefetinin Türkiye'de toplanmasının tenkit edildiğini hatırlatan Davutoğlu, "Irak muhalefetinin başka ülkelerde toplanmasının bedelini daha sonraki Irak politikalarında biz ödedik. Irak'la toplumsal ilişkileri geliştirmemiz 2005'ten sonra zaman aldı" dedi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir müdahale için yapmıyoruz bunu. Ben Sayın Beşşar Esad'a da söyledim. 'Siz demokrasiye geçmek istiyorsanız, bunda samimiyseniz, muhalefetin Türkiye'de toplanması sizin için büyük bir değerdir. Çünkü böyle bir süreç başladığında bizden size zarar gelmeyeceğini en iyi siz biliyorsunuz.'
Bunu yapmamış olsaydık, Türkiye'deki psikolojik paradigma değişimi yaşanmayacaktı. Türkiye'nin önemli bir ülke olduğu ve bütün olaylarda etkin olabileceği ile ilgili inancı yerleştiremeyecektik."
-İran politikası-
Türkiye-İran ilişkileri ile ilgili bir soru üzerine Davutoğlu, kendisinin son dönemde en fazla görüştüğü Dışişleri Bakanı'nın İran Dışişleri Bakanı olduğuna işaret ederek, görüşmelerin son derece samimi ve açık sözlü bir şekilde geçtiğini ifade etti.
Son dokuz yılda, hangi ölçü alınırsa alınsın, Türk-İran ilişkilerinin en iyi döneminin yaşandığını ifade eden Davutoğlu, görüş ayrılıkları olmasına rağmen ortak tutumların görüş ayrılıklarından fazla olduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Biz İran'a karşı hiçbir yabancı müdahalenin yanında ve içinde yer almayız. Bunu çok net söylüyorum" dedi.
İran nükleer programı konusunda en fazla çaba sarf eden ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, çünkü bunun doğuracağı sakıncaları en fazla Türkiye'nin hissedeceğini söyledi.
Davutoğlu, "Geçen sene İran'a yaptırımlar konusunda, Brezilya ile birlikte 'hayır' oyu verirken ne kadar bağımsız ve kendimize ait davranmışsak, radar sistemi konusunda da aynı şekilde bağımsız kararımızı aldık" dedi.
-"Çok aktif katkı"-
Filistin konusundaki son gelişmelerle ilgili bir soru üzerine Davutoğlu, Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşmaya "Türkiye'nin çok aktif katkı sağladığını" söyledi.
Davutoğlu, "Bence son dönemlerin en önemli ve en olumlu olayıdır. Filistin'in tek bir otorite altında birleşmesi. Filistin Kurtuluş Örgütü'nün bütün Filistin'i temsil eden bir nitelik kazanması. Bu konudaki çabalarımızı artıracağız" dedi.
Böyle bir yapının ortaya çıkmasıyla Gazze ablukasının temel mantığının da ortadan kalktığına dikkati çeken Davutoğlu, "Filistin Kurtuluş Örgütü içine Hamas entegre olmuşsa ve Filistinliler tek bir otorite altında birleşmişse, Batı Şeria ve Gazze, İsrail'in elindeki en önemli argüman alınmış oluyor" diye konuştu.