İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finansman sağlayıp örgüt adına himmet topladıkları ve kurdukları şirketlerde usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle Boydak ve Kaynak Holding eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 39'u tutuklu 135 sanığın yargılandığı davada, 19 sanığın savunmaları alındı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında oluşturulan binada görülen duruşmada, tutuklu sanık Ahmet Necati Uğur savunmasında, NT Kitap Kırtasiye Şirketi'ne ortak olduğu için suçlandığını, daha sonra hisselerini satarak ortaklıktan ayrıldığını, bu kirli örgüte üye olduğu iddiasıyla 9 aydır tutuklu olduğunu, babası vefat edince şirketten ayrılmak istediğini, 2012 yılında binde 2 oranında hissesinin kaldığını, devlete kafa tutmaya başladıklarını görünce karşı mücadele vermeye başladığını, kalan hisselerini sattığını, Emniyet ve MASAK raporlarında hiçbir zaman adının geçmediğini, hiçbir zaman yönetim kurulu üyesi olmadığını, şirketin hiçbir döneminde imzasının bulunmadığını savundu.
Örgütün hiçbir derneğine üye olmadığını, hiçbir yemeğine katılmadığını, yurt içi ve yurtdışı gezilerine katılmadığını, Bank Asya'da hiçbir zaman hesabının olmadığını aktaran sanık Uğur, örgütün gazetelerine hiçbir zaman abone olmadığını, yaptığı mücadelenin sosyal medya hesaplarında görülebileceğini, FETÖ şirketleriyle ticari faaliyetlerinin bulunmadığını, sohbet adı altında geçen hiçbir toplantıya gitmediğini, çocuklarını özel okulda okutmasına rağmen hiçbir zaman örgütün okullarına göndermediğini belirtti.
Sanıklardan Ali Arslan savunmasında, şirkette çalışmadan önce astsubay olarak görev yaptığını, emekli olduktan sonra 3 yıl iş aradığını, emekli olduktan sonra aldığı paranın bittiğini, Ankara'da yeni açılan bir depoda depocu olarak görev yaptığını, depo işini seçme lüksü olmadığı için kabul ettiğini, ne yönetici ne de personel seviyesinde tanıdığı olmadığını, kendisine teslim edilen depoyu kimseye teslim edemeyeceğinden izin bile kullanmadığını, yaptığı her işi kayıt altına aldığını, işe başlayıp ayrıldığı zamana kadar her şeyin kayıt altında olduğunu öne sürdü.
İşe başladıktan sonra şirketinin cemaate yakın olduğunu anladığını, suç olabileceğini düşünmediğini, şirket satılınca yeni ekibin cemaate yakın olmadığının konuşulduğunu söyleyen sanık Arslan, ‘'Şirket daha sonra başka birine satıldı. Cemaate gönül veren kişilerle daha fazla çalışamayınca istifa ettim. Ülke genelinde faaliyet gösteren bir firmada sigortalı çalışmam suç mudur? Bu halkada onlarca kişi varken bir tek benim adım vardır. İddianamede beni ilgilendiren herhangi bir iddia yoktur. Para yatırma işi olmasa benim adım da konuşulmuyor olacaktı. Bankaya bana para yatırtanlar bellidir. Legal olmayan hiçbir faaliyette bulunmadım.'' dedi.- Sanıklar tahliyelerini istedi
Bir diğer tutuklu sanık Ertuğrul Mescioğlu da savunmasında, hiçbir zaman FETÖ'ye destek olmadığını, MASAK raporlarında, tutanaklarda isminin olmadığını, iddianamede üniversite ortağı olduğunu ifade ederek, ‘'Benimle ilgili ortak kayıtları, SGK kayıtlarında sehven geçmiştir. Üniversite yönetim kurulu üyesi olmadım. Rektörlüğe bağlı idari personel olarak çalıştım. 2016 yılında üniversiteden ayrılmak istedim. Hayatım boyunca her zaman mevzuata dikkat ettim. Kayyum heyeti görevime devam etmemi istedi.'' dedi.
Üniversite kapanana kadar görevinde kaldığını anlatan sanık Mescioğlu, tahliyesini ve beraatini istedi.
Tutuklu sanık Faruk Kaynak savunmasında, babası Eyüp Kaynak'ın 17-25 Aralık'tan sonra ayrıldığı Dünya Pazarlama Şirketi'nden dolayı bu davada yargılandığını, Kaynak Yapı A.Ş'nin dedesi tarafından kurulduğunu, hiçbir firmada usulsüzlük olmadığını savcılık ifadesinde de söylediğini kaydetti.
Sanık Kaynak, yurt dışına para göndermediğini, iddianamede adı geçen firmaya bin liranin altında bir parayı Amerika'da eğitim almak için gönderdiğini söyledi.
Sanık Fatih Avvuran da savunmasında, Dünya Pazarlama'da masasının bile olmadığını, Anadolu'daki ofislere satışın nasıl yapılacağı hakkında eğitim verdiğini, 2015'e kadar devam ettiğini, 17-25 Aralık sürecinde şirketin satılacağı yönünde bir bilgisinin olduğunu ve telefonda şirketin satıldığı yönünde haber aldığını, gelen kişilerin geçmişteki kişilere göre çok farklı olduğunu, cemaatçi olmadıklarını, üst düzey yöneticiler olduğunu düşündüğünü aktardı.
Sanık Avvuran, şirketin düzgün insanlara satıldığı için kendisinin daha iyi yerlere geleceği konusunda bir görüşünün oluştuğunu, 8 ay boyunca çalışmaya devam ettiğini belirterek, ‘'Himmet, kurban toplama gibi organizasyonlar hiç olmadı. Bir otelde alkollü, dansözlü lansman toplantısı oldu. 2015'da bir gün şirketin aslında satılmadığını, şirketteki bütün yöneticilerin şirketten gittiğini öğrendik. Hiçbir zaman cemaat ve FETÖ yanlısı olmadım. Dünya Pazarlama'daki çalışmam sadece pazarlamacı olarak devam etti. 15 Temmuz'dan sonra şirketten ayrıldım. Cemaatçi olmadığım için yıllarca maaşım asgari ücretten yatırıldı. '' dedi.
- Toplam 19 sanık savunma yaptı
Tutuklu sanıklardan Fatih Köstekci ise savunmasında, ekonomik sıkıntıdan dolayı internet üzerinde bulduğu iş olan Dünya Pazarlama'da kısa bir süre Zonguldak şubesinde 2011 yılında çalışmaya başladığını, satılan elektrik ve su arıtma cihazı satışlarının senetlerin ve havalelerin takibini yaptığını, şirketin çalıştığı bankadan havale yaptığı için havalelerde isminin geçmesinin nedeninin bu olduğunu, şirkete sadece 1 defa o da istifasını vermek için gittiğini, şirkette en alt kadroda çalıştığını, üst yönetimle hiçbir bağının olmadığını, 2,5 yıl önce istifa ederek şirketten ayrıldığını ve örgüt üyesi olmadığını iddia etti.Üst amirlerinin hepsinin tahliye olduğunu, en düşük maaşı almasına rağmen halen tutuklu bulunduğunu dile getiren sanık Köstekci, işinin gereği satılanların paralarını havale ettiğini, bu paraların himmet paraları olmadığını, şirketin terörle bağlantılı olduğunu bilmediğini öne sürerek, tahliyesini istedi.
Sanıklardan Fevzi Gürses savunmasında, teröre ve teröriste destek vermesinin mümkün olmadığını, üzerine atılı suçlamalarla ilgili hakkında somut iddiaların bulunmadığını, bu soruşturmanın sebebi olan ihbar dilekçesinde adının geçmediğini, kendisinin iddianamede geçen Dünya Pazarlama Şirketi'nde çok küçük bir hissesinin bulunduğunu, Dünya Pazarlama ve Samanyolu şirketinde hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını öne sürdü.
Diğer tutuklu sanıklar Hacı Osman Kömmeci, İbrahim Balcı, İbrahim Demirci, İhsan Topcu, İlker Coşan, İsa Kalaycıoğlu, Kadir Kuza ve Mehmet Dai de haklarındaki suçlamaları redderek, tahliyelerini talep etti.
Duruşma yarına ertelendi.