Rengin Arslan
İstanbul
İstanbul'un pek çok köşesinde göçmen Afrikalıları görmek mümkün.
Bazısı parfüm veya saat satıyor, bazısı inşaatlarda çalışıyor. Kaçak olanların sayısının daha fazla olduğu düşünülüyor. Farklı mahalleleri kendilerine yurt edinmiş haldeler.
Fakat bu mahalleler veya yaşadıkları yerler onlar için her zaman güvenli değil. Liberya'dan gelen dört kişi geçen hafta çay içtikleri kafede silahlı saldırıya uğradılar. Bacaklarından yaralandılar. 10 el ateş edildiği söyleniyor.
Bu kadınlardan biri Deddeh. Henüz iki aydır Türkiye'de. Ticaret yapıyor. Bacağı boydan boya alçıya alınmış. Kurşun kemiğe geldiği için ameliyat edilmiş.
Deddeh'i görmeye evine gidiyorum. Fulya'da oturuyor. Apartmandan içeri girince üç kat aşağıya iniyoruz. Gün ışığı almayan girmeyen, rutubetli bir evin içinde eğreti bir mutfak ve yoksul bir oda karşılıyor bizi. Koltuk değnekleriyle yürüyebilen Deddeh neler olduğunu anlatıyor:
"Cuma günü çay içmek için kafeye gittik. Üşümüştük ve oturup çay içmek istedik. Biz otururken biri geldi 'Black American no' diyordu. Pek ilgilenmedik önce. Biz ayrılmak üzereydik. Kardeşimin kızı onun fotoğrafını çekmemizi istedi. Telefonu tam uzandım, "American no photo" dedi ve üzerimize ateş etti. 10 kişi kan içinde bekledik. Bizi hastaneye götürdüler."
Düzgün şekilde tedavi edilmediğini söylüyor sık sık Deddeh. Ağrılarının çok olduğundan ve burada yalnız olduğundan bahsediyor:
"Bize yardım edecek kimse yok. Burada iş yapıyorum. Ticaret yapıyorum. Ama şimdi başka bir yere gitmek istiyorum çünkü tedavi olmak istiyorum. Burada kalmaktan korkuyorum. Travma geçiriyorum."
"Burada güvende değilim"
Deddeh, bu olay öncesi Türkiye'de kalmayı planladığını ancak şimdi gitmek istediğini söylüyor. Afrikalı olduğu için mi saldırıya uğradığını düşündüğünü soruyorum, Alçıdaki bacağını göstererek yanıtlıyor:
"Bu bana niye oldu? Burada güvende değilim."
Tam sayı bilinmemekle birlikte binlerce Afrikalının İstanbul'da kaçak veya yasal bir statüyle yaşadığı düşünülüyor.
Adını vermek istemeyen ve beş yıldır İstanbul'da yaşayan yine Liberya'dan gelmiş olan bir Afrikalı, bu tür olayların pek yaşanmadığını ve kendini İstanbul'da tehdit altında hissetmediğini söylüyor.
Şişli'de ana cadde üzerinde tezgahını yeni açan Senegalli bir diğeri ise konuşmak konusunda çekingen ama "Pek sıkıntı yok" diyor ve ekliyor: "Bazen bazı şeyler olabiliyor." Ancak bunların neler olduğunu söylemek istemiyor. İstanbul'dan başka bir ülkeye geçiş yapmak isteyip istemediğini soruyorum. "Burada kalacağım" diye yanıtlıyor.
'Afrikalı göçmenler güvencesizler'2005'te hazırladığı lisans tezi için Afrikalılarla görüşmeler yapan ve şu an Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nda (TESEV) çalışan Koray Özdil, "İstanbul kendine saklanabilecek yer bulabilecekleri bir metropol ama öte yandan yerleşik toplumun daha fazla göçmenle karşılaşmasıyla, özü daha milliyetçi ve tek tipçi, yabancıya şüpheli bir tavrın da ortaya çıkabileceğini görüyoruz" diyor.
Koray Özdil, "Bu tip olaylar basına tek tük yansısa da daha küçük olaylar yaşanıyor" diyor. Özdil aynı zamanda Afrikalı göçmenlerin, diğer göçmen grupları gibi "Yasal durumlarından ötürü güvencesiz olduklarını" söylüyor. Bireysel güvenlik haklarının olmadığını ve bunun da onları tehdide ve saldırıya daha açık hale geldiğini belirtiyor.
Liberyalı dört kişiye yönelik bu saldırıyla ilgilenen avukat Selen Çimen ise benzeri saldırıları pek görmediklerini ancak saldırganın, dört kişinin 'derilerinin rengini' göstererek saldırmasının dikkat çekici olduğunu söylüyor.
Emniyet ise Liberyalılara yönelik saldırıyla ilgili soruşturma başlattı.