İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finansman sağlayıp örgüt adına himmet topladıkları ve kurdukları şirketlerde usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle Boydak ve Kaynak Holding eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 39'u tutuklu 135 sanığın yargılandığı davada, bir kısım sanıklar savunma yaptı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında oluşturulan binada görülen duruşmada, tutuksuz sanıklardan SEGBİS sistemiyle bağlanarak savunma yapan İsa Demirel, Dünya Pazarlama Şirketi'ne havaleleri yapmasının sebebinin talimatlar gereği olduğunu, bu talimatların mail ya da mesajlarla iletildiğini söyledi.
SEGBİS sistemiyle duruşma salonuna bağlanan bir diğer tutuksuz sanık Zafer Katrancı da savunmasında, Denizli'de 2 bin çalışanı olan bir şirketin ortaklarından olduğunu, Dünya Pazarlama Şirketi'ne gönderdiği paranın tekstil ürünlerine basılmak için bir figürün lisans sözleşmesiyle alakalı olduğunu, 35 çizgi ve dizi karakterlerini bastıklarını ifade ederek, hakkındaki iddiaları reddetti.
Tutuksuz sanık Cihat Kaşıkcı da SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanarak yaptığı savunmasında, yapılan havalelerin tahsilat parası olduğunu belirterek, suçlamaları kabul etmedi.
SEGBİS sistemiyle savunmaları alınan sanıklardan sonra duruşma salonunda olan tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.
Salonda bulunan tutuksuz sanıklardan Hamza Arı da savunmasında, amcasının Dünya Pazarlama Şirketi'ne ortak olduğu için bu davada yargılandığını öne sürerek, terör örgütüyle bağlantılı olan şirketlerle bağlantılarının olmadığını, şahsına ait banka hesaplarından kolaylık olsun diye amcası adına işlem yaptığını, Dünya Pazarlama Şirketi'ni bu iddianameyle öğrendiğini, şahsı ve amcası adına Dünya Pazarlama Şirketi'ne para gönderilmediğini, amcasının ileri derecede epilepsi hastası olduğu için işlemlerini yaptığını söyledi.
Tutuksuz sanıklardan Feridun Sayılğan savunmasında, Dünya Pazarlama Şirketini ve iş adamlarını tanımadığını, sadece Abdullah Arı'yı tanıdığını, onun da dosyasının tefrik edildiğini, Arı'nın şirketin ortağı olduğunu bu davada öğrendiğini söyledi.
Sanık Sayılğan, İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat olduğunu ifade ederek, "İcra ve hukuk davalarına bakıyorum. 2006 yılında Abdullah Arı'dan vekaletnamesini alarak, icra davalarına baktım, dava açıp, hukuki işlemler yaptım. Terörist olarak yargılanıyorum, bundan daha acı bir şey yok. Sadece havalelerin açıklama kısmı okunsa belki de burada çoğu kişi bulunmayacak. Transfer paraları icradan gelen paralardı. İşlemlerin hepsi açıklama kısmında bellidir. Avukatlık hizmetim karşılığında 4 bin lira almışım. Aramızda vekil-müvekkil ilişkisinden dolayı para transferi nedeniyle buradayım. Abdullah Arı da 2006 yılında müvekkilim oldu. 2016 yılında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan Askeri Çoban'ın da vekaletini aldım. Ben avukatım. Müvekkilimin parasını vermesem zimmet suçunu oluşturur, yine karşınızda olurdum." dedi.
Nizam Hukukçular Derneği, İdeal Hukuk, Kimse Yok Mu derneklerine üye olmakla suçlandığını aktaran sanık Sayılğan, bu derneklere haberi olmadan üye edildiğini, haberi olmadan da atıldığını, Kimse Yok Mu Derneği'ne bir müvekkilinin dosyası nedeniyle icra takibi yaptığını, daha sonra üye olduğunu, kısa bir süre sonra üyelikten çıktığını ve anlaşamadıkları için yeniden icra takibi başlattığını, gönül bağı olan bir derneğe ise icra takibi başlatmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savundu.
Bir diğer tutuklu sanıklardan Mehmet Çetintürk de savunmasında, 2012-2014 yılları arasında Yeni Dünya Sağlık Şirketi'nde muhasebe elemanı olarak çalıştığını, Selim Şenocak'ın bu şirketin ortağı olduğunu, yatırdığı paraların Şenocak'ın eşinin kredi kartının borcu olduğunu dile getirerek, "Muhasebe müdürü İbrahim Savaş'ın talimatıyla para yatırdım. Yurt dışına gönderilen paraları da Bank Asya aracılığıyla gönderiyorduk. Ben bu şirketin usulsüzlükleri ve FETÖ'yle ilgili Vergi Dairesi'ne ihbarda bulundum. 10 aydır ev hapsindeyim. Babam 70 yaşında. 40 yaşından sonra baba parası yedim." dedi.
Duruşma yarına ertelendi.