Son yıllarda tanı ve tedavide sağlanan ilerlemeler sonucu bazı kanser türlerine bağlı ölümlerde ciddi azalmalar sağlandı.
Meme kanseri bunlardan biri. Tarama amaçlı kullanılan mamografi ve çok ilaçla yapılan kemoterapiler sayesinde meme kanseri korkulacak bir hastalık olmaktan çıktı. Kalın bağırsak kanserlerinin neden olduğu ölümler de hem tanının erken konması, hem kanser öncüsü poliplerin çıkarılmaları ve hem de tedavideki ilerlemelerle belirgin şekilde azaldı. Çocuk ve genç erişkinlerdeki lösemi ve testis kanserleri de başarı ile iyileştirilebiliyor.
Bazı kanserler karşısında ise tıbbın eli kolu bağlı. Erken tanınmış olsa da, ameliyat, kemoterapi, ışın tedavisi… gereği gibi yapılmış olsa da kansere bağlı ölümleri sıfırlamak mümkün değil. Akciğer, yemek borusu, karaciğer, mide ve pankreas kanserlerine tutulanların yaşama şansları eskisinden çok fazla farklı değil.
HER YIL 7 MİLYON İNSAN KANSERDEN ÖLÜYOR
Dünyada her yıl 7 milyon kadar insan bu ‘amansız hastalık’ yüzünden yaşamlarını yitirse de, büsbütün umutsuz ve çaresiz de değiliz, çünkü istatistiklere göre bu ölümlerin 2.4 milyonu, yani üçte birinden daha fazlası, önlenmesi mümkün olan risk faktörleri yüzünden ortaya çıkıyor.
Gelişmiş ülkeler dünya nüfusunun ancak %15’ ini barındırmakla beraber, kanser ölümlerinin %30’ u bu ülkelerde görülmektedir. İnsan ömrünün uzaması nedeniyle, kanser gelişmekte olan ülkelerde de giderek daha fazla görülmeye başlamıştır. Zengin ülkelerde kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri daha fazla iken, fakir olanlarda ise karaciğer, yemek borusu ve mide kanserleri başı çekmektedir.
Ünlü tıp dergisi Lancet’ in geçen haftaki sayısında yayınlanan bir araştırmaya göre, kansere neden olan ve kontrol edilmeleri mümkün olan 9 risk faktörü var. Bu faktörlere bağlı ölümlerinin %37’si akciğer, % 12’si karaciğer ve % 11’i de yemek borusu kanserleri nedeniyledir.
İşte, ortadan kaldırılmaları mümkün olan dokuz risk faktörü:
SİGARA
Sigara kansere neden olan risk faktörlerinin en önemlisidir. Başta akciğer olmak üzere, ağız, gırtlak, yemek borusu, rahim ağzı, pankreas, mesane kanserleri ve hatta 30 yaşın üzerindekilerde lösemilerin nedeni sigara tiryakiliğidir.
ALKOL
Karaciğer, ağız, meme, yemek borusu kanserlerine yol açar.
ŞİŞMANLIK
Rahim, kalın bağırsak, menopoz sonrası meme, safra kesesi ve böbrek kanserleri riskini artırır. Özellikle gelişmiş ülkeler için önemlidir. Erkeklerde her yedi, kadınlarda ise her beş kanserden birinin nedeni şişmanlıktır.
SEBZE VE MEYVE TÜKETİMİNİN AZLIĞI
Kalın bağırsak, mide, akciğer, yemek borusu kanserleri için risk faktörüdür.
HAREKETSİZLİK
Meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleri de günlük fiziksel aktivitenin azlığı ile ilişkili bulunmuştur.
GÜVENLİ OLMAYAN CİNSEL İLİŞKİ
Cinsel ilişki ile bulaşan ‘human papilloma virüsleri’ (HPV) her yıl 500 bin kadının rahim ağzı kanserine yakalanmasına neden olmaktadır. Son yıllarda geliştirilen HPV aşısı sayesinde bu kanser türünün azalacağı umulmaktadır.
EVDE KATI YAKIT KULLANILMASI
Özellikle havalandırılması iyi olmayan evlerde katı yakıt kullanılması akciğer kanseri riskini artırır.
HAVA KİRLİLİĞİ
Akciğer kanseri için risk faktörüdür.
STERİL OLMAYAN ENJEKSİYONLAR
C ve B tipi hepatit virüslerinin bulaşmasıyla karaciğer kanseri riski artmaktadır.
SONUÇ Bugün için kanserle mücadelede en önemli silahlarımız, sağlıklı bir yaşam stili ile beraber erken tanı ve tedavidir.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi