Kansızlık genellikle hafife alınıp, demir haplarıyla tedavi edilmeye çalışılıyor. Oysa hekimler kansızlığın tek başına tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktan çok, vücudumuzdaki çok daha önemli hastalıkların alarmını veren bir bulgu olabileceğine dikkat çekiyor.
Toplumlarda oldukça yaygın olarak görülen kansızlığın tedavi edilmesi değil, altta yatan nedeninin bulunması gerekiyor. Bu bilgi aslında kansızlık tedavisindeki uygulama hatalarını da ortaya koyuyor. Çünkü genellikle kansızlığın ortadan kaldırılması için çaba sarf edilirken, altta yatan farklı bir hastalık ilerlemesini sürdürebiliyor.
Ortaya çıkmasında pek çok faktörün etkili olduğu kansızlık; vücudumuzun doku ve organlarına oksijen ve diğer maddeleri ulaştırmakla görevli kırmızı hücrelerin, kabul edilen miktarın altına inmesi sonucu ortaya çıkıyor. Kan hücrelerinde gözlenen bu azalma sonucunda şikayetler oluşmaya başlıyor. Acıbadem Bakırköy Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Saruç, özellikle üreme çağındaki kadınların hastalığı olarak anlaşılmasının kansızlığın hafife alınmasına neden olduğunu söyleyerek, sorunun bunun tam tersine ciddiyetle karşılanması gerektiğine işaret ediyor. Sadece kansızlığı tedavi edilmeye çalışılan ve farklı ilaç tedavilerinin ardından altta yatan nedeninin kalın barsak kanseri olarak belirlendiği birçok hasta ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Dr. Saruç, uygulama hatalarına ilişkin şunları anlatıyor: "Kansızlık genellikle bir hastalıkmış gibi görülüyor ve eksik olan demirin yerine konarak kansızlığın giderilmesine çalışılıyor. Kansızlık aslında bir bulgu. Vücudunuzda imdat isteyen bir duruma karşı açılan bir bayrak var ve tedavi ederek siz bu bayrağı yok etmeye çalışıyorsunuz ve artık imdat isteyemiyor. Hastaların da çok dikkatli olması ve hekimlerine kansızlıklarının nedenlerini sormaları gerekiyor. Kansızlık genellikle masum sebeplerle ortaya çıkmıyor. Bu nedenle toplumun dikkatinin bu konuya çekilmesi gerekiyor."
Belirti ve bulguları neler oluyor?
Kansızlık çabuk yorulma, halsizlik, nefes darlığı, göğüs ağrısı ile kendini gösteriyor. Hastanın muayenesinde ciltte solukluk, kalp yetmezliği, nefes darlığı ve kalp ritm bozukluğu saptanabiliyor. Bazen ise kansızlığa yol açan altta yatan hastalığa ait belirtilerin bu tabloya hakim olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Saruç şu bilgileri aktarıyor: "Dışkıda kan görülmesi, kahve telvesi şeklinde kusma, siyah dışkılama, ishal, dilde yara, sinir sistemini ilgilendiren belirtiler, eklem ağrıları, kolay kanama, kabızlık, karın ağrısı, kilo kaybı, bulantı bu belirtiler arasında yer alıyor. Ayrıca, hastanın kullandığı ağrı kesiciler, diğer ilaçlar ve geçirdiği ameliyatlar da bize ek bilgi sağlayabiliyor."
Kansızlığın en sık karşılaşılan nedeni demir eksikliği. Bunun yanında kronik bazı hastalıklarda, diğer vitamin eksikliklerinde, kemik iliğinin hastalıkları ve genetik kırmızı hücre yapısal hastalıkları da kansızlığa neden olabiliyor. Üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen kansızlığın demir eksikliğinden kaynaklandığını hatırlatan Doç. Dr. Saruç, kansızlığın diğer nedenlerine ilişkin şu bilgileri veriyor: "Adet kanamalarında çok miktarda kan kaybedilmesi asıl nedeni oluşturuyor. Bundan başka mide- barsak sisteminin hastalıklarında ve kanserlerinde de demir eksikliği sık görüldüğü için bu olasılığın da mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Mide ve oniki parmak barsağı ülserleri, gastrit, iltihabi barsak hastalıkları da en sık rastlanan nedenler arasında gözleniyor. Ağrı kesici kullanmak, demirden yoksun bir diyetle beslenmek, barsak parazitleri, demir emilim bozukluğuna neden olan barsak hastalıkları da demir eksikliğine ve kansızlığa yol açabilir."
Kansızlıkta tüm olasılıklar değerlendirilmeli !
Kansızlığın tanısı tam kan sayımı denilen kan tetkiki ile hemoglobin düzeyi ve kırmızı hücre sayımı düşük bulunduğunda kolaylıkla konabiliyor. Yapılacak ek incelemelerde ise kırmızı kan hücrelerinin şekillerine bakılarak kansızlığın nedeni hakkında bilgi alınıyor. "Kansızlık teşhisi konduğunda tüm olasılıklar değerlendirilmelidir. Örneğin çölyak hastası bir kişide demir eksikliği anemisi bulur ve onu tamamen glutensiz bir diyetle beslerseniz tamamen iyileştirebilirsiniz. Mide kanseri ya da kalın barsak kanseri bulursanız da erken teşhis edildiği taktirde tam tedavi edilerek o hastalıktan kurtulmak mümkün" diye konuşan Doç. Dr. Saruç, tüm hastaların mide, ince ve kalın barsak incelemeleri ile bu bölgelerden kanamaya neden olabilen hastalıkları bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini söylüyor. Kadınların ise kadın hastalıkları yönünden ayrıca araştırılması gerekiyor. Sorunun nedeni tespit edildikten sonra nedene yönelik uygulanacak tedaviler de farklılaşıyor. Bir çok hekimin hastalığın nedenini araştırmadan demir ilaçları vererek tedavi ettiğini söyleyen Doç. Dr. Saruç, sözlerini şöyle noktalıyor: "Demir eksikliği ve ona bağlı olarak ortaya çıkan kansızlık hastalığın kendisi değil işaretidir. Demir eksikliğini demir vererek tedavi etmeye çalışmak sireni açık olarak hastaneye hasta yetiştirmeye çalışan bir ambulansın sirenini kapatmak gibidir. Halbuki onun bir an önce hastaneye yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Bu nedenle alarm dikkate alınarak hareket edilmeli. Öncelikle kansızlığa yol açan kaybın nedeni bulunmalı."