Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antnio Guterres’in Barış Gücü’nün (UNFCYP) görev süresinin uzatılması hakkındaki raporuna yansıttığı öneri ve tespitlerin birçoğunun Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar savunduğu ve yapılması için politik irade ortaya koyduğu hususlar olduğunu kaydetti.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, BM Genel Sekreteri Antnio Guterres’in Güvenlik Konseyi üyelerine dağıtılan Barış Gücü’nün (UNFCYP) görev süresinin uzatılması hakkındaki raporuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
Burcu, “Bu raporda çözüm odaklı olmayan ve sonu gelmeyen süreçlerin artık son bulduğunu ve müzakerelerin öngörülebilir bir gelecekte ele alınması gerektiğine yeniden işaret edilmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın öteden beri bu yönde ortaya koyduğu tespitlerle örtüşmektedir. Henüz resmileşmemiş bu raporla ilgili ilk değerlendirmelerimizi yaparken, 30 Ocak’ta rapor kesinleştikten sonra değerlendirmelerimizi ayrıca yapacağımızı ifade etmek isteriz” dedi.
Raporun içeriğinden Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresinin bir altı ay daha uzatılacağının anlaşıldığını belirten Burcu, “Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’nın daha önce de belirttiği gibi Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görevinin sonlandırılması beklentisini bu aşamada gerçekçi bulmuyorduk. Yine de belirtmek isteriz ki 8 Mart 1964 tarihinde BM Güvenlik Konseyinin aldığı 186 numaralı kararla adamızda varlığını sürdüren Birleşmiş Milletler Barış Gücünün geçen 55 yıl sonrasında aynı minvalde devamı sürdürülebilir ve sağlıklı bir durum değildir. Bir BM belgesi olan Brahimi Raporu’nda da belirtildiği üzere Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adamızda görev yapması ve görevinin uzatılması kararları bütün dünyada olduğu gibi uzlaşmazlığın tüm taraflarının onayını gerektirmektedir. Bu gerçeğin ve Kıbrıs Türk tarafının bu yöndeki taleplerinin raporda yer almaması ciddi bir eksikliktir” şeklinde konuştu.
Son altı ayda Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün bütçesinin önemli bir kısmının Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın katkılarıyla karşılandığını, bunun da yansız davranmasına engel teşkil ettiğini ifade eden Burcu, şunları söyledi:
“Sayın Guterres’in raporuna yansıttığı öneri ve tespitlerin birçoğu aslında Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar savunduğu, önemsediği ve yapılması için politik irade ortaya koyduğu, ayrıca uygulamada somut adımlar attığı hususlardır. 28 Mayıs 2015 tarihinde iki liderin mutabık kaldığı güven artırıcı önlemler çerçevesinde bugüne kadar çoktan yapılması gereken cep telefonlarının karşılıklı olarak adanın her iki tarafında kullanılabilmesi ve iki tarafın elektrik şebekelerinin kalıcı olarak bağlantısının yapılabilmesi için Kıbrıs Türk tarafı sürekli çağrıda bulunmaktadır. Buna mukabil Rum tarafı bu kararları birlikte almamıza rağmen uygulamaya konmasına maalesef olanak tanımamaktadır. Raporda bu hususlara değinilmekle birlikte sorunun nereden kaynaklandığı yine açıkta bırakılmaktadır. Bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz ki Kıbrıs Türk tarafı olarak her iki güven artırıcı önlemin de bir an önce uygulanmasına hazırız.”
Doğalgaz konusunda ise Burcu, “Adanın etrafında bulunan doğalgazla ilgili olarak sadece hakkımız olduğunu tespit etmiştir. Oysa bu hakkın nasıl kullanılacağı önemlidir. Asıl yapılması gereken, Rum tarafının tek yanlı girişimlerden vazgeçip bu alanda her iki toplum arasındaki iş birliğine olanak tanıyan yeni ve yapıcı bir anlayışa teşvik edilmesidir. Genel Sekreter’in raporunda geçiş kapılarının açılmasına karşı çeşitli gösterilerin yapıldığı belirtilmesine rağmen bunların hangi tarafta veya kimler tarafından yapıldığına dair açık bir ifadelendirme yer almamaktadır. Burada raporun doğru bir biçimde vurgulanması beklentisi içerisinde olduğumuzu belirterek, Derinya ve Aplıç kapılarının açılması aleyhine Kıbrıslı Türklerin herhangi bir protestosunun olmadığını bu vesileyle belirtmek isteriz" dedi.