Korku deyince aklımıza hemen olumsuz şeyler gelir. Korkaklık, cesur olmama, sanki kişide olmaması gereken bir duyguymuş gibi. Korkmak cesaretinin olmaması, geride kalmak gibi.
Peki nedir korku?
Psikomola Bireysel ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uzm. Psk. Reyhan Uzun, korkunun yaşamın doğal bir parçası ve her insanda olan bir duygu olduğunun altını çiziyor:
"Kişinin gelişim süreci içinde olaylarla ilgili değerlendirme yapabilmesi, kendini koruması ve tehlikelerden kaçınmasına olanak sağlar. Yani bir tür savunma mekanizmasıdır da diyebiliriz. İnsanın kendini tehlikelerden koruması için, olayların üstesinden gelmede kullandığı bir duygusal tepki de diyebiliriz.Bebeklikten itibaren hepimiz çeşitli korkularla karşılaşırız, bunlar normal gelişimin bir parçası olarak çıkar karşımıza. "
Uzm. Psk. Reyhan Uzun, bir bebeğin dünyaya geldiği andan itibaren her yaşta farklı etkenlerden korku duyduğunu söyledi:
"Bebeklikte özellikle annenin göz çevresinden uzaklaşması çocuk için korkutucu bir unsurken, 1 yaşlarındaki çocuk için evine gelen yabancı kişiler korku sebebidir. 2 yaşındaki çocuk bazı hayvanlardan, gürültülü ortamdan rahatsız olurken, 4 yaşındaki bir çocuk da fırtına, şimşek, cadılar gibi şeylerden korkar. İlkokul çağlarındakiler için hırsız, hastalıklar ve gerçek dünya tehlikeleri korkutucu olurken, lise dönemlerinde sosyal kabul, kimlik edinme kaygısı, gelecek kaygıları gözükür. Tüm bunlar normal gelişim sürecinde, birçok çocuğun yaşadığı korkulardır. Yani belirli sınırlar içinde normaldir diyebiliriz."
Peki nedir korkuya sebep olan faktörler nelerdir?
"Hepimizin bazı korkuları vardır ki bunları gerçek hayatın tehlikelerinden korunmak için kendi adımıza güvence olarak kullanırız. Korkular öğrenilen ve geçişi olan duygulardır. Anne babası kediden korkan çocuk, kedi gördüğü zaman kedi korkusu geliştirme oranı çok yüksektir. Çünkü çocuk kediyi korkulması gereken bir hayvan gibi algılar ve annesinden gördüğü davranışı modeller.Yani korku bulaşıcıdır. Bir diğer sebep de kişilik özellik olarak yatkın olunmasıdır. Güvensiz, içekapalı, endişeli , düşük benlik saygısı ve tedbirli özellikte olan insanların korkular geliştirme olasılığı daha fazladır.
Travma yaşayan çocukların ve yetişkinlerin korku geliştirme olasılıkları da yüksektir. Geçmişte beklenmedik şekilde maruz kaldığı, tehtit oluşturan durumlar karşısında daha çok tedbir alır ve engelleyici bir hale sokar."
KORKUYLA NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Psikomola Bireysel ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uzm. Psk. Reyhan Uzun, korkuyla başa çıkmanın ilk adımının korkuyu kabul etmek olduğunu vurguladı: "Korkuyla başa çıkmanın ilk adımı korkuyu kabul etmektir. Dişçiden korkan biri dişçiye gitmeyip tedaviye ihtiyacı olmadığını kabul etmediği sürece bu korkuyla yüzleşemez. Birşeylerden korkmak toplumda cesur olmamak olarak kabul edilse de korkuyu küçümseyerek değil, onu kabul ettiğimiz sürece o duyguyu atlatabiliriz. Çocuklarla konuşurken onların yaşadığı korkuları çözmekte onlara nasıl yardımcı oluruz? *Herşeyden önce çocuğunuzun yaşadığı korkuyu kabul etmek ilk adımdır.Korkuyu küçümsemeden, ya da yok sayarak yaşadıklarının onu etkilediğini kabul etmeliyiz,
*Korkuya sebep olan faktörler üzerine gözlem yapıp, üzerine konuşma yapmak,
*İlgisiz kalmak çocuğun korkularının daha da arttırabilir,
*Çocuğunuzun yaşadığı korkularla ilgili yaşadıklarını dillendirmesine fırsat vermek,
*Kendi yaşadığımız korkulardan örnekler vererek her insanın korkular yaşayabileceğini anlatmak ve yalnızlıklarını paylaşmak,
*Korkunun ardında yatan gerçekçi, görünen bir durum varsa onu çözümlemek,
*Son zamanlarda yaşadığı değişikleri gözden geçirerek değerlendirme yapmak.
Korkular birçok çocuğun yaş dönemleri içinde zaman zaman karşılaşabileceği şeylerdir, bunlar zaman içinde kendiliğinden geçebileceği gibi bazen çocuğun hayatında fazlaca yer teşkil etmekte olup, sıkıntılar yaşatabilmektedir.
Böyle durumlarda durumu gözlemleyip, bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.
**SORU VE GÖRÜŞLERİMİZ İÇİN: uzm.psikologreyhanuzun@mynet.com
**