Koronavirüs salgınıyla sekteye uğrayan eğitime nasıl devam edileceği tüm dünyanın gündeminde. İngiltere'de hükümet son araştırmalara dayanarak riskin düşük olduğunu savunurken okul yöneticileri yeterince yönlendirme yapılmamasından şikayetçi.
İngiltere Eğitim Bakanı Gavin Williamson, hükümetin okulların açılmasını hızlandırma planının, dersliklerde koronavirüsün yayılma riskinin düşük olduğunu gösteren araştırmalara dayandığını açıkladı.
Williamson'ın atıf yaptığı araştırmanın, Halk Sağlığı İngiltere (Public Health England) tarafından açıklanması beklenen, 100 okulda 20 bin çocuk ve öğretmenin izlenmesiyle gerçekleştirilen çalışma olduğu sanılıyor.
Williamson açıklamasında, öğrenci velilerinin çocuklarını okula göndermek konusunda gittikçe daha çok güven hissettiklerini de ekledi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson da okulların açılmasının hükümet açısından ulusal bir öncelik olarak görüldüğünü açıklamıştı.
Okul ve Kolej Yöneticileri Derneği ise hükümetten gelen yönlendirmelerin yeterince açık olmadığından şikayetçi. Okulların koronavirüs vakalarında artış yaşanması durumunda kendi acil durum planlarını yapmak durumunda kalacağını belirten derneğe göre, öğrencilerin bir hafta okula gelip bir hafta evde kaldıkları bir yöntem tercih edilebilir.
Royal College Üniversitesi'nden Pediatri ve Çocuk Sağlığı profesörü ve İngiltere'de hükümetin bilimsel tavsiye grubu (Sage) üyesi Prof. Russell Viner ise öğrencilerin gruplara bölünerek dersliklere farklı zamanlarda geldiği rota sisteminin "risk düzeyinde sınırlı etkisi olduğunu" savundu.
BBC Radio 4'te Today programında konuşan Prof. Viner, salgın önlemlerinin gevşetilmesi açısından bakıldığında okulların açılmasının "atılabilecek en az riskli adımlardan biri" olduğunu söyledi.
BBC Breakfast programına konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanı Helen Whately de "Önceliğimiz tüm çocukların sonbaharda okullara dönmesini sağlamak" dedi.
Yerel karantina önlemleri uygulandığı durumda bile hükümetin okulları açık tutma niyetinde olduğunu söyleyen Whately, semptom gösteren çalışanların ve çocukların "derhal test yaptırmaya erişimlerinin olacağını" ekledi.
İngiltere'de öğrencilerin çoğunluğunun gelecek ay ders başı yapması planlanıyor. Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya için farklı planlar uygulanacak.
Birleşik Krallık genelinde okullar 20 Mart'ta kapatılmıştı. 1 Haziran'dan itibaren belirli seviyelerde kısmi olarak okullarda faaliyet başlasa da Eylül ayında okulların ne kapsamda ve hangi şartlarda eğitime devam edeceği netleşmemişti.
BBC Sağlık Muhabiri Rachel Schraer, çocukların koronavirüsü yetişkinlere göre daha hafif geçirdiklerinin bilindiğini hatırlatıyor. Öte yandan Schraer, okulların sadece çocukları değil, öğretmenleri, çalışanları ve okul kapılarında velileri bir araya getirdiğine işaret ediyor.
Okulların açılması toplu taşımada ve ofislerde daha çok insanın bir araya gelmesi gibi yan etkilere de sahip.
Ortak kanı, okulların açılmasının yaratacağı riskin, başka birçok faktöre bağlı olarak değişeceği yönünde. Schraer bunlar arasında, temas izleme sisteminin gücünü ve sosyal mesafe kurallarının uygulanmasını sayıyor.
BBC'ye konuşan öğrenci velileri ortada yanıtlanmayı bekleyen soru işaretleri olduğunu söylüyor.
İngiltere'nin güneydoğusunda bir okulda çalışan, iki çocuk annesi Jo, "Çocuklarımı okula geri göndermekten korkuyorum. Okuldakilerin maske takmamasından endişe ediyorum" diyor.
Jo'ya göre öğretmenlerin hasta gördükleri çocukları geldikleri gibi eve geri gönderme cesareti gösterip göstermeyecekleri de şüpheli.
"Benim okulumda, genel olarak hangi durumda okulun geri açılabileceğine yönelik yönlendirmeler aldık ancak bunlar sürekli olarak değişiyor."
Öte yandan İngiltere'de ana muhalfetteki İşçi Partisi, test ve takip sisteminin hızlı bir reforma tabi tutulması çağrısında bulundu. BBC Breakfast programına katılan Manchester Belediye Başkanı Andy Burnham, "İngiltere'nin Eylül'de öğrencilerin okula dönmesi için yeteri düzeyde çalışan bir temas takip sistemine sahip olmadığını" savundu.
İşçi Partili Burnham, hükümetin temas izleme sisteminde yerel yönetimlerle işbirliği yapması gerektiğini söyledi.
Birçok ülkede de okulların ne zaman ve hangi şartlarda açılabileceği tartışılıyor.
Okulların açılmasına ilişkin sıcak tartışmaların yaşandığı ülkelerden biri de Almanya.
Almanya'da Schleswig-Holstein, Brandenburg ve Berlin eyaletlerinde okullar bugün açıldı. Geçen hafta da Mecklenburg-Vorpommern ve Hamburg eyaletlerinde okullar öğrencilere kapılarını açmıştı.
Eyalet liderleri ve federal hükümet ise yarım milyon çocuğu, öğretmenleri ve çalışanları güvende tutmanın yollarını arıyor.
Almanya Eğitim Bakanı Sandra Scheeres, "Öncelikler arasında bir çatışma var. Bir tarafta hepimiz için son derece önemli olan sağlığın korunması var, diğer tarafta her bir çocuğun eğitim hakkının sağlanması" yorumunu yaptı.
Okullarda çocukları sosyal mesafe uzaklığında tutmanın bazen imkansız olacağını söyleyen Scheeres, okullara öğrencileri gruplara ayırma ve birbirinden ayrı tutma tavsiyesinde bulundu. Böylece herhangi bir çocuğun koronavirüs testinde pozitif çıkması durumunda tüm okul değil sadece kendi grubundakiler karantina altına alınabilecek.
Sınıflarda maske takma zorunluluğu da tartışmaların odağında. Deutsche Welle'nin (DW) haberine göre Alman Öğretmenler Birliği Başkanı Heinz-Peter Meidinger sınıflarda maske takma zorunluluğu getirilmesinin şart olduğunu savundu. Passauer Neue Presse gazetesine konuşan Meidinger, maske zorunluluğunun ne öğrencilerin ne de öğretmenlerin hoşuna gittiğini belirterek, "Ama bu, ikinci bir enfeksiyon dalgasına engel olmak için bulunmamız gereken bir fedakarlıktır" dedi.
Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde ise geçtiğimiz hafta iki okul tekrar eğitime ara vermek zorunda kaldı. Okullardan birinde öğretmenin, diğerinde ise bir öğrencinin koronavirüs testinin pozitif çıktığı duyuruldu.
İsveç'te tartışmalı "sürü bağışıklığı" stratejisinin mimarı Anders Tegnell, özellikle okulların açılması gibi konularda yeniden karantina şartlarına dönülmesinin "güven zedeleyici" ve birçok yönden zararlı olduğunu savundu.
Epidemiyolojist Tegnell, İngiliz Observer gazetesine yaptığı açıklamada, "En üst düzeydeki önlemlerle, hiçbir önlem almamak arasında gidip gelmek yerine, zaman içerisinde de sürdürülebilir önlemler getirmeye çalışıyoruz. Önlemleri sıkılaştırıp gevşetmek güven zedeleyici ve çok sayıda olumsuz sonuca gebe. Örneğin okulları önce açıp sonra kapatmak felaket olurdu" yorumunu yaptı.