BAĞDAT (İHA) - Irak'taki Kürtler, Washington ile Bağdat yönetimi arasında imzalanması planlanan uzun vadeli güvenlik anlaşmasının gerçekleşmemesi durumunda Türkiye ve İran'ın Irak'a müdahalesinin uzak bir ihtimal olmadığını iddia ediyor.
Anlaşmanın tersi durumunda komşu ülkelerin saldırısına hedef olmamak için Birleşmiş Milletler'e bağlı Güvenlik Konseyi'nin teminat vermesini talep eden Kürtlerin, güvenlik kaygısını derinden hissettikleri belirtiliyor.
Yarı resmi devlet yayın organı el-Sabah gazetesinin haberinde, Kürt İttifakı üyesi Adil Bervari, komşu ülkelerin Irak-ABD anlaşmasına müdahale ettiğini savunarak, bu anlaşmanın olmaması durumunda Kürtlerin tehlikeli bir ortamın içine sürükleneceğini belirtiyor.
Irak'taki Şii ve Sünnilerin kendilerine diş bilediğini ifade eden Bervari, "Yabancı askerlerin boşluğunu kollayan Türkiye ile İran, her fırsatta Irak'a müdahale edebilir" diye konuştu.
Uluslararası kamuoyunun bölgeye duyarlı olması gerektiğini de vurgulayan Bervari, Kürt lider Mesud Barzani'nin "Amerikan askerlerinin Irak'taki varlığına ilişkin olası anlaşmazlıkta Kuzey Irak'ın kapıların Amerikan güçlerine açık olduğu" yönündeki açıklamalarına da destek verdi.
Partinin sivri isimlerinden Başbakan Nuri el-Maliki'ye muhalif tavırları ile tanınan Mahmud Osman da bu konuda BM'den teminat isteyen isimler arasında. Anlaşmanın tersi durumunda kuzeyde kendilerine güvenlik konusunda teminat verilmesi gerektiğine işaret eden Osman, Amerikan güçlerinin Irak'ı terk etmesi durumunda İran ile Türkiye'nin her an bölgelerini işgal edebileceğini, bunun da çok uzak bir ihtimal olmadığını iddia etti.
Kürt İttifakı'nın liberal kanadından Arif Tayfur da Irak'ın bütünlüğü ve ulusal güvenliği için Amerikan güçlerinin bölgede bir süreliğine daha kalmasından yana tavır sergiliyor.
Gazetenin haberine göre, Arif, "Irak'taki şiddet döngüsü ve terör gruplarının tamamen yok edilmesine dek koalisyon kuvvetleri Irak'ta varlığını sürdürmeli" diye görüş belirtti. Kürtler, özellikle Şii Başbakan Nuri el-Maliki'nin anayasada değişiklik talebine ve başbakanın Kerkük ve Musul'da güvenliğin tesisi için oluşturmaya çalıştığı koruculuk sistemine karşı büyük tepki göstermiş, iktidarı eleştiri yağmuruna tutmuştu.