İSTANBUL (AA) - ZEYNEP RAKİPOĞLU - TRT'nin sevilen dizilerinden "Mehmetçik Kut'ül Amare" dizisinin yapımcısı ve senaristi Mehmet Bozdağ, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunu savaş meydanlarında yenemeyeceklerini anlayanların casusları aracılığıyla Osmanlı'yı içeriden çökertme politikasına hız verdiklerini belirterek, "Kut Zaferi'nden sonra birçok İngiliz yanlısı aşiret, sahaya indiler ve isyan başlattılar. Kut'ül Amare üzerinden Ortadoğu'da var olan casuslar savaşını anlatıyoruz. Bugün de casuslar savaşı kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor." dedi.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun Irak'ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı Kut'ül Amare Zaferi'nin 102'nci yıl dönümü dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılmasına rağmen Kut'ül Amare Zaferi'ni kazanmış olmasının büyük bir başarı olduğunu söyledi.
Balkan Harbi'nde Osmanlı ordusunun kendi idare ettiği topraklardan ağır bir yenilgi alarak çekilmek zorunda kaldığını anlatan Bozdağ, İngiltere'nin Osmanlı Devleti üzerinden Birinci Dünya Savaşı'nı kısa sürede noktalamak istediğini aktardı.
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere karşı iki muharebe kazandığını vurgulayan Bozdağ, "Birisi Çanakkale Harbi, diğeri de Kut'ül Amare Zaferi. Biz Çanakkale Harbi'ni ve Kut'ül Amare Zaferi'ni kazanarak, İngilizlerin hayallerine 'dur' dedik. Bir avuç Mehmetçiğin yazmış olduğu destanla, yenilmez, mağlup olmaz İngilizlere tarihin en büyük yenilgisini yaşattık. Kut'ül Amare Zaferi, İngiltere'nin 3 asırlık tarihindeki en ağır mağlubiyetti. İngilizlerin yenilebilirliğini savaş tarihinde ispat etmiş olduk. Kut'ül Amare Zaferi, İngiltere sömürgesi altında olan bütün milletlere bir ümit ışığı oldu." diye konuştu.
Halil Kut Paşa ve ordusunun büyük bir cengaverlik ve cesaret göstererek, kendilerinden sayıca üstün olan bir orduya karşı "kaleye hapsetme" stratejisini iyi yürütüp büyük bir zafer kazandığına dikkati çeken Bozdağ, bu sayede Osmanlı ahalisinde büyük bir başarı ve zafer hissi uyandığını söyledi.
Bu zaferle Büyük Britanya gücünün ağır bir kırılma yaşadığını kaydeden Bozdağ, İngilizlerin kendilerine olan güvenlerinin yerle bir olduğunu belirtti.
Bozdağ, savaşın sadece harp meydanlarında verilen bir mücadele olmadığını, aynı zamanda büyük bir istihbarat mücadelesi olduğunu vurgulayarak, "Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunu savaş meydanlarında yenemeyeceklerini anlayınca bu sefer casusları aracılığıyla Osmanlı'yı içeriden çökertme politikasına hız verdiler. Kut Zaferi'nden sonra birçok İngiliz yanlısı aşiret, sahaya indiler ve isyan başlattılar. Kut'ül Amare üzerinden Ortadoğu'da var olan casuslar savaşını anlatıyoruz. Özellikle Üsküplü'nün sahaya girmesiyle beraber dizimizde o casuslar savaşına bir kapı açmak istedik. Bugün de casuslar savaşı kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor. Bu anlamda Mehmetçik Kut'ül Amare, bir casuslar savaşı projesi. Ortadoğu'da İngiliz aklının nasıl fitne tohumları ektiğini ve bugüne kadar devam eden ayrışmanın hikayesini de anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü aynı hatalara ve yanlışlara düşmemek gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Tarihin muhasebesi yapılmazsa, bugünü ve geleceği ıskalarız"
Bozdağ, "Diriliş Ertuğrul" dizisinde bir devletin doğuşunu, "Mehmetçik Kut'ül Amare"de ise tarih sahnesinden çıkacak olan Osmanlı Devleti'nin büyük zaferlerinden birini izleyiciye sunduklarını anlattı.
Osmanlı Devleti'nin Kut'ül Amare, Irak, Mekke ve Medine'de şehit vermesinin nedeninin çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her şartta ve imkanda, en olumsuz durumda, hiçbir gücümüzün ve kudretimizin kalmadığı dönemde bile bu milletin sinesinde düşmana karşı zafer kazanabilecek bir ruh, ideal ve mücadele azmi var. Biz cihangirane bir milletiz. O toprakları alırken büyük fedakarlıklar gösterdik ve oraları kendimize vatan eyledik. Bugün Osmanlı Devleti'nin o topraklardan çekilmesiyle beraber, bitmek bilmeyen bir mücadele ve savaşlar silsilesi devam etti. İslam dünyası, çok ağır mağlubiyetler, acılar yaşadı. Bu projeyi ekrana getirerek, bir nebze de olsa o günleri yeniden hatırlatmak gerektiğini ve tarihin muhasebesinin yapılması gerektiğini düşündüm. Tarihin muhasebesi yapılmazsa, bugünü ve geleceği ıskalamış oluruz. Bu anlamda biz Kut'ül Amare'yi Birinci Dünya Savaşı sürecinden başlattık ki 'savaşa nasıl, hangi ruh azmiyle girdik, dönemin atmosferi neydi?' bu hikayeyi de anlatıyoruz."
- "Bu projeler tarihsel coğrafyamızın hatırlanmasında önemli"
Osmanlı Devleti'nin Balkanlar, Kırım, Kafkasya ve Orta Asya içlerinde bedel ödediği hikayelerinin olduğuna işaret eden Bozdağ, "İzleyiciye vatan toprağının sınırlarını anlatmaya çalışıyoruz. Bir Türk bir yeri vatan kıldıysa, oranın elden çıkmaması için canı pahasına verdiği savunma hikayesini anlatıyoruz. Çünkü bizim sınırlarımızın ve tarihsel misyonumuzun bugünkü sınırlara dar geldiğini düşünüyorum. Kültürel ve siyasal coğrafyamızın genişliği şu andaki sınırlarımızdan kat kat üstün. O yüzden bütün bu diyarlarla ilgili bizim bir hikayemiz var. İktisadi anlamda oralara yatırım yapmışız. Yemen hikayesi türkülere, romanlara konu oldu. O yüzden bizim bir an evvel kültürel anlamda bir görsel dil kurarak o coğrafyayla olan bağımızı koparmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda Kut'ül Amare buna hizmet ediyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Diriliş Ertuğrul", "Payitaht Abdülhamit" ve "Mehmetçik Kut'ül Amare" gibi dizilerin izlenmesini önerdiğini anımsatan Bozdağ, bir liderin ülkesi için en çok isteyeceği şeylerden birinin milletinin tarih şuuruna sahip olması ve tarihsel hafızasını yeniden kazanması olduğunu ifade etti.
Bozdağ, TRT'nin bu anlamda Genel Müdür İbrahim Eren'in vazifeye başlamasıyla beraber büyük bir atılım gösterdiğini söyleyerek, "Bu projeler yeniden tarihsel coğrafyamızın hatırlanması noktasında önem arz ediyor. Bir lider doğal olarak bir milletin tarihsel hafıza kazanmasını istiyor. Unutulan tarihin yeniden zihinlerde, gönüllerde canlanmasını istiyor. Bu anlamda da Sayın Cumhurbaşkanımız bu projelere sahip çıkıyor. Ümit ediyorum, bu projeler de hedeflenen gayeyi yerine getirmiş olur." değerlendirmesinde bulundu.