HABER

Malezya ve kültürel çeşitlilik

Konu, Penang'ın zengin kültür mirası. BBC'den Vaudine England, Malezya'daki izlenimlerini aktarıyor.

Malezya ve kültürel çeşitlilik

Vaudine England

Penang - Malezya

Penang Tepesi'ne ilk gittiğimde yaşadığım 'kötü bir şey olacak' hissini hatırladım.

1970'lerde Malezya'ya ailece gittiğimiz bir tatildi.

Tepenin üzerindeki küçük otelin sahipleri yaralı bir kartalı bir direğe bağlamışlardı. Akşam yemeğinde pişireceklerdi.

Ekvator çizgisi yakınlarında olduğu gibi birden karanlık bastı. Büyük kuş, yayılan kasvetli ortamın altında umutsuzca kanatlarını çırpıyordu.

Bu deneyim, tropiklerin gizli güçlerini kafama ebediyen kazımama yetti.

Annem, babam, erkek kardeşim ve benim de Penang'ın kuzey kıyısındaki Batu Ferringhi sahillerine kaçmamıza.

Palmiye ağaçları ve günbatımları o zaman hala tropik bir keyifti.

Bu kez farklı bir tür 'kötü bir şey olacak' duygusu yaşıyordum. Bu kez konu Penang'ın zengin kültür mirası.

Burada çok sayıda farklı halk ve yüzyıllardır sorulan soru aynı: Bu halkları entegre etmek mi daha iyi, yoksa farklı kimliklerin korunması mı?

Çoğulcu toplum Çinlilere ait dükkânlar, yiyecek ve baharat tezgâhlarıyla dolu Patikalar üzerindeki kemerli sütünlar, Hindu tapınakları, Müslümanlara ait kafeler, Malaylara ait evler ve çok daha fazlasının Georgetown'ın kültür mirası statüsü çerçevesinde korunması gerekiyor.

Bu mimari açıdan iyi bir haber olsa da şehirdeki topluluklar pek öyle düşünmüyor.

Penanglı yetkili Liam Guan Eng, bölgenin çok kültürlü, çok dinli yapısını vurgulamak için benimle bir kilisede buluştu.

Bu eyalette, ulusal düzeydeki siyaset, Malay olmanın anlamı, İslam'ın toplumdaki yeri ve Malayların kültürlerinin tahakküm altında kaldığı korkusuyla mücadele için ne tür ayrıcalıklar alacağı gibi konulardaki tartışmalarla şekilleniyor.

Burası İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıyken İngilizler ticaret yapmaları için bölgeye akla gelen herkesi davet etti.

Çoğulcu toplum bu mu demek oluyor diye merak ediyorum.

Penanglı sosyal tarihçi Khoo Salma çoğulcu toplumun bir pazaryerinde her tür insanın karşılaşabildiği ama ille de karışmasının gerekmediği bir toplum olduğunu söylüyor.

Bunu bölgenin yapısında da görüyorsunuz.

Ermeni Sokağı, Çin sokağı, Burma Bulvarı, Victoria Caddesi, Madras Bulvarı, Malay Caddesi, Bangkok Bulvarı, Aceh Sokağı.

Her topluluğun kendi yeri var.

Penang'daki İngiliz İmparatorluğu'ndan etkilenmemek zor.

Fıstık satıcıları Palmiyelerle çevrili bir koydaki, yüksek tavanlı süitleriyle Eastern ve Oriental Otelleri.

Tavandaki pervaneler ve tik ağacından döşemeler, bakımlı bahçeler ve öğleden sonra içilen çaylar.

Hemen yakında, tropikal bereketin ortasındaki pastel renkli büyük villalar.

Bir zamanlar, Francis Light gibi sultanla anlaşmalar yapan maceracı İngilizlerin oturduğu evler.

Light 1786'da İngiliz bayrağını dikmeden çok önce bile Penang uluslararası bir ticaret merkeziydi.

Çinli amiral Cheng To 1400'lü yılların başında geldi.

Hindistanlı Tamiller areca çiçeği ve pinang fıstığı satıyordu.

Portekizli tüccarlar burada durup, gemilerine içme suyu dolduruyordu.

Karabiber, karanfil, Hindistan cevizi, fildişi, areca fıstıkları, demir ağacı, kuş yuvaları üretiliyordu.

Avrupalılar, Amerikalılar, Araplar, hepsi gelip geçti.

Ermeniler ve Yahudiler burada İranlılar ve Almanlarla yan yana yaşadı.

Afyon vergisi toplama hakkı ve diğer kötülükler Çinlilerden soruluyordu.

İngilizce konuşanlar Hintliler kauçuk tarlaları için gereken eğitimsiz işgücünü ya da eğitimli avukat ve muhasebecileri sağlıyordu.

Bu erime potasında Malayların kendilerini güvende hissetmemeleri şaşırtıcı değil.

Farklı toplulukların tipik özelliklerinden bahsetmek, 60'lar sonrasındaki post-liberalist dönemde büyümüş olanlar için rahatsızlık verici.

Ancak şu soru hala soruluyor:

Bu halklar birbiriyle entegre edilip, tek bir birleşik kimlik mi yaratılmalı, yoksa entegrasyonu bi tarafa bırakıp yan yana ama farklı şekillerde mi yaşamalılar?

Kilisede Hintliler ve Çinliler Malay arkadaşlarıyla nasıl eşit bir şekilde büyüdüklerini anlatıyor.

Hepsi İngilizce konuşuyor, kimin domuz eti yemediğine, kimin içki içmediğine, kimi Pazar günü gelip oyun oynayamayacağına çok duyarlı büyüdüklerini söylüyorlar.

Malayların güvensizliklerinin yükselen bir ırk ve din şovenizmine işaret ettiğini belirtiyorlar.

Büyük ilerleme Ben yemeklere inanıyorum.

Nasi Campur klasik bir Malay yemeği.

Baharatlı deniz ürünleri, dana eti, tavuk ve sebzeler tabağın etrafına diziliyor.

Karıştırıp karıştırmayacağınıza, ya da nasıl seçeceğinize siz karar veriyorsunuz.

Çinlilere ait tapınakların, Hintlilerinkiyle, camilerle, katedrallerin yan yana olduğu caddelerde bulabileceğiniz sonsuz çeşitlilikteki yemeklerden sadece biri bu.

Ve ayrıca direğe bağlanmış kartala kıyasla büyük bir ilerleme.

En Çok Aranan Haberler