Mardin Nusaybin, Kızıltepe, Derik ve Artuklu ilçelerine bağlı onlarca köye iki aydır elektrik verilmiyor.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ), kesintilere neden olarak çiftçilerin elektrik borcunu gösteriyor ama çiftçiler, DEDAŞ'ın rastgele fatura kestiğini, borçları çok şişirdiğini, elektrik faturaları yerine borç bilgilerini kalemle yazılmış ödeme pusulalarına işlediklerini söylüyor.
Buğday hasadından sonra tarlasına mısır eken birçok köylü, elektrikler kesildiği için sulama yapamıyor.
Elektrik fazı üçten bire düşürülünce, kuyulardan içme suyunu pompalayan dinamolar da çalışamaz hale geldi. Bu yüzden birçok köyde içme suyu sıkıntısı artmış durumda.
Görüştüğümüz köylüler, tarladaki hasadın kurumasının yanında haftalardır içme suyunu temin edemediklerini aktardılar. Susuzluktan birçok hayvanın telef olduğu da ifade edildi.
Kızıltepe'nin 160 hanelik Akdoğan Köyü'nün elektriği mayıs ayından beri kesik. Köy muhtarı Mahmut Sarıdağ, bölgede iki yıldır elektrik kesintilerinin dayanılmaz bir hal almaya başladığını söyledi.
Köyün nüfusu 1130 ve enerji firması köye 17 milyon lira elektrik borcu çıkarmış.
Sarıdağ, "60 gündür elektrik tek fazdan veriliyor ve bu yüzden içme suyumuz da. İnsanlar iki aydır tankerlerden su taşıyor, tankeri olamayanlar da eşeklerle içme suyu taşıyor." ifadelerini kullanıyor.
Virüs salgınıyla beraber su ihtiyacının hayati olduğuna dikkati çeken Muhtar Sarıdağ, "Bu iş DEDAŞ sorunundan halk sağlığı sorununa döndü" yorumunu yaptı.
Birkaç gün önce köydeki çiftçiler, DEDAŞ trafoları önünde açlık grevine girdi. Muhtar Sarıdağ, "Yetkililer araya girdi ve hakkınızı başka mecralarda aramaya bakın dediler. Bir de umut fakiriyiz, belki yetkililer bizim için hayati bir mesele haline gelen bu sorunla ilgilenir diye eylemden vazgeçtik." dedi.
Borcu olamayan köy sakinlerinin de mağdur aktaran söyleyen Akdoğan Köyü muhtarı Mahmut Sarıdağ, enerji firmasının borcu olmayan köylüyü de cezalandırdığını savundu:
"Bir fatura tahakkuk tarihi geçince borcunuz 50 bin ise gecikme için faizi ödersiniz ama DEDAŞ borcumuzu sürekli güncelliyor, borcumuz sürekli artıp duruyor. 10 günlük kaçak kullanım yakaladı diyelim, 1 yıllık tüketimi kaçak diye yazıyor. Köyde bir kişide kaçak yakaladıysa, yüz kişiye de kaçak cezası yazıyor. Toplu bir cezalandırma söz konusu."
Mardin'in Derik ilçesi, Kovalı Köyü'nden Berxwedan Erdem ise, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde elektriklerinin kesildiğini söylüyor.
260 dönümlük araziye mısır ektiğini belirten Erdem, "2017 yılından itibaren bize 646 bin lira borç çıkardılar, toprağımı satsam o kadar para etmez" diyor.
Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kayıtlı olduklarını, devletin çiftçiler adına bankaya yatırdığı tarım destekleme ödemelerine de DEDAŞ'ın borçlarını tahsil etmek amacıyla el koyduğunu iddia eden Temel, "Hesabımıza yatan paralar ile ne kadarlık borcun silindiğini bile bilmiyoruz, bize fatura yerine matbu bir pusula veriyorlar ve gidip parayı bankadaki hesaba havale edin diyorlar" dedi.
Borcu olmayan birçok köylünün bu şekilde mağdur olduğunu söyleyen Erdem, muhatap bulamamaktan şikayetçi.
Erdem, "Hava sıcaklığı 40 derecenin üstünde, elektrik kesik, toprak susuz, biz de DEDAŞ'ın insafına kaldık" diyor ve bu haksızlığın bir an önce giderilmesi için yetkililere çağrı yapıyor.
Kızıltepe'nin Çetinler Güçlü Mahallesi'nden Salih Bedrihan da borçları olmadığı halde 14 Mayıs tarihinden beri elektriklerinin kesildiğini söyledi.
Kızıltepe'de elektrik kesintileri nedeniyle iki bin çiftçinin mağdur olduğunu söyleyen Bedrihan, "Buğdayın rekoltesi 800'den 400'e düştü, mısır ve yonca susuz kalınca tarlada kurudu kaldı" dedi.
Bedrihan, 300 dönümlük arazilerine buğdaydan sonra mısır ektiklerini, borçları olmamasına rağmen, köyün elektriği tek faza indirildiği için sulama yapamadıklarını, mısırın tarlada kuruduğunu anlattı.
Bedrihan da, Berxwedan gibi muhatap bulamamaktan şikayetçi ve mülki amirlerin ve yetkililerin bu soruna karşı sessiz kaldığını söylüyor.
Bedirhan, Nusaybin'in Güneyli köyünde yaşayan tanıdıklarının aynı sebepten dolayı yedi bin hayvanın günlerdir susuz kaldıkları ekliyor.
Mardin Barosu, çiftçilerin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için komisyon kurup kampanya başlatma hazırlığında.
Avukat Ali Aldemir ise çiftçilere hukuki destek verip yaşanılan mağduriyetin giderilmesi için enerji firmasına karşı çok sayıda muarazanın (usulsüzlüğün) giderilmesi davası" açtı.
"Hukuki yoldan bu haksızlıkları alt edeceğiz" diyen Aldemir, aksi takdirde toplumsal olayların baş göstereceğini öne sürüyor.
Aldemir, "Pandemi sürecinde insanlar susuz bırakıldı, hayvanlar telef oldu, tarlada hasat kurudu. Bu nasıl bir merhametsizlik, böyle bir şey nasıl olur, anlamıyorum" diyor.
1,5 ayda sekiz köy için hakem tedbir kararı aldıklarını ve köylerin elektriğinin tek fazdan üç faza yükseltilmesini sağladıklarını söyleyen Aldemir, bu kararları DEDAŞ'a tebliğ ettiklerini, ama firmanın "Bu kararı uygulamayacağız" dediğini iddia etti.
"O köylere üç bilir kişi ile birlikte jandarma eşliğinde gidip kendi ellerimizle elektriği bağladık. Böyle yaptık diye trafoya izinleri dışında girmişiz diye bizi şikayet ettiler. Bir de bunun üstüne altyapı ve arıza var diyerek 12 ile 15 saat arasında yine elektrik kesintisi yapıyorlar" dedi.
DEDAŞ yetkilileri hakkında CMK 113 maddesinden suç duyurusunda bulunduklarını bildiren çiftçilerin avukatı, hakem kararı arttıkça enerji firmasının yeni köylerde elektriği tek faza düşürmeye başladığını öne sürdü.
Avukat Aldemir'in iddiası, enerji firmasının yolsuzluk yaptığı yönünde:
"Mesela sizi bugün ÇKS sistemine kaydedelim, borcunuzun olmadığını biliyorsunuz ama sizin adınıza yatan tarım desteği kredisine firmanın el koyduğunu ve size bir borç çıkardığını görürsünüz."
Enerji piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliğine değinen Aldemir, faturalarda endeks ve son ödeme tarihlerinin olması gerektiğini hatırlatıyor.
"DEDAŞ yasal olarak fatura göndermiyor ve bölgede kaçak elektrik kullanıyor diyerek hem vatandaşı hem de devletin sırtından vurgun yapıyor. Devlet, çiftçinin yüzde 45 kaçak bedelini karşılıyor, ama firma ne yapıyor, o bedelin birkaç mislini de çiftçiden almaya çalışıyor ve tüm çiftçilerin tarım desteklerine el koyuyor."
Tüm bu iddiaları sormak için Mardin DEDAŞ Müdürü Mehmet Bulut'u telefonla aradık ama Bulut telefonlarımıza yanıt vermedi.
AKP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Mardin eski milletvekili Orhan Miroğlu, sorunu yakından takip eden isimlerden biri.
BBC Türkçe'ye konuşan Miroğlu, "Bu sorunlar çözülmezse bir milyon 200 bin dönümlük arazinin ekimsiz kalma riski yüksek dedi.
Önümüzdeki hafta bu sorunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceğini belirten Miroğlu, pandemi sürecinde dünyada gıda krizi baş gösterirken, elektrik ve su kesintileri nedeniyle doğabilecek sorunların kabul edilemez olduğunu söyledi.
"Şu ana kadar yüzde 25 ekim yapılabilmiş, eğer ekinler su ile buluşmazsa tohumlar yanacak" diyen Miroğlu, kriz haline dönen bu sorunun çözümü için, enerji firması yetkilileri, ilçe ziraat odaları ve bölge milletvekilleri ile bir süre önce toplantı yaptıklarını, sorunu tüm yönleriyle masaya yatırdıklarını, çözüm için ortaya çıkan önerileri Tarım ve Enerji Bakan yardımcılarıyla paylaştığını söyledi.
Bu görüşmeler sonucunda, çözüm için kısa, orta ve uzun vadeli proje önerilerinin öne çıktığını aktaran Miroğlu, önümüzdeki hafta, sorunu detaylarıyla anlatan ve çözüm önerilerini de kapsayan dosyayı MKYK toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı'na sunacaklarını söyledi.
Miroğlu, kısa vadeli çözüm önerisinin arazideki ekinlerin kurtarılması ve tarafların mağduriyetinin giderilmesi yönünde olduğunu kaydetti.
Enerji firması yetkilileri ile görüşmelerine de değinen Miroğlu, firmanın "1 milyar 200 milyon lira alacakları olduğunu, bunu tahsil edemezlerse yeni elektrik veremeyeceklerini" söylediklerini aktardı:
"Enerji firması, elektriği peşin aldığını, sattığımız zaman parasını tahsil edemezse yeni elektrik alamayacağını, iş yapamaz hale geldiklerini söylüyorlar. Yani onlar da havlu atmış durumda."
Topraktaki hasadın kurtarılması için sulanması, onun için bir milyon liraya yakın enerji tüketimine ihtiyaç olduğunu belirten Orhan Miroğlu, Enerji Bakanlığı ile görüşmelerinde öncelikli olarak "çiftçilerin hasadını yapabilmesi için önümüzdeki dört ayı kurtarmamız lazım" düşüncesinin öne çıktığını söyledi.
Birikmiş borçlardan dolayı rekor fiyatta faturaların olduğunu vurgulayan Miroğlu, bilinçsizce açılan sondaj kuyularının olduğunu ve bunların maliyetinin çok yüksek olduğunu belirtti.
Kızıltepe bölgesinde 15-20 bin civarında sondajla açılmış kuyu olduğunu belirten Miroğlu, suyun bilinçsizce kullanıldığını savunuyor. Konya Ovası'nda zamanında açılmış kuyuların verdiği zararı hatırlatan Miroğlu, Mardin Ovası'nda mısır ekmek isteyen bir çiftçinin 100 dönümlük bir arazi için iki kuyuya ihtiyacının olduğunu kaydetti.
"10 bin, 15 bin dönümlük arazi için yüzlerce kuyuya ihtiyaç var. Firma, kayıt dışı 1200 kuyunun olduğunu söylüyor. Bu kadar çok kuyu açılması toprağa da, yer altı sularına da çok zarar veriyor. Bu şekilde devam ederse Kızıltepe Ovası beş yıla kalmadan susuz kalacak. Çiftçi suyu bilinçsizce kullanıyor, mesela damlama tekniği var ama Kızıltepe ve civarında bu yöntem kullanılmıyor. Bölgede güneş çok ve bu enerjiyi de kullanmak gerekiyor" dedi.
Miroğlu, orta vadede ikinci ürün zamanı, mısır gibi çok suya ihtiyaç duyulan ürünlerden vazgeçilmesi, ürün çeşitliliğinin artması gerektiğini, bunun da yeni bir tarım politikasının hayata geçmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı.
GAP projesinin tamamlanması halinde bu tür sorunların ortadan kalkacağına inanan Miroğlu, projenin tamamlanması için acil eylem planına ihtiyaç olduğunun altını çizdi:
"45 yıl önce başlayan proje eğer biterse, 1,5 buçuk Çukurova'ya denk gelecek. 2008'de GAP Eylem Planı işin sonuna doğru gelindi, yüzde 60'ı tamamlandı, yüzdük yüzdük kuyruğa geldik, bitmesi halinde bu tür sorunların tamamı çözülmüş, yeni istihdam alanları yaratılmış olacak. Bu devasa planın bitmesi için yeni bir eylem planına acil ihtiyaç var."