Yeniçeri, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Yeniçeri, MHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in 28 Şubat soruşturması kapsamında ifade vermesi öncesinde aracının kurşunlanmasına ilişkin bir soru üzerine, bunun çok üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu söyledi. Yeniçeri, “Cam kırmayla, bir zamanlar ‘yağlı kazıktan’ bahsetmeyle Milliyetçi Hareket Partilileri kimsenin korkutamayacağını, bu Parlamentonun en cesur kişilerin MHP’liler olduğunu herkes bilir. Bunu bir takım mafya, çete, darbe odaklarının bunu çok iyi bilmesi lazım. Tehdit muhatabına yapılır, uygun olan kişilere yapılır. MHP’ye tehdit sökmez” değerlendirmesini yaptı.
“MEB ÇOCUK BEZİ FİRMASIYLA ANLAŞSIN”
İlköğretime başlama yaşının 5,5 ay olarak belirlenmesine ilişkin yayınlanan genelgeye ilişkin bir soru üzerine de Yeniçeri, 60 aylık çocuğun altını bağlayamayacağı, kendi ihtiyaçlarını karşılamayacağı, öğretmenle anne, evle okul arasındaki farkı anlamayacağını daha önce ifade ettiklerini ancak AK Parti’nin bunu kabul etmediğini söyledi.
Yeniçeri, okula başlama yaşı konusunda Milli Eğitim Komisyonunda 72 ayda anlaştıklarını ancak daha sonra Başbakandan gelen talimatla bunun tekrar düşürüldüğünü söyledi. Yeniçeri, “Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer, derhal ama derhal bir çocuk bezi firmasıyla anlaşması lazım. 60 aylık çocukların bulunduğu okullara kitap ve tabletlerle birlikte bir paket de bez koymasını ve altını temizleyecek birer de bakıcı tutmalarını öneriyorum” dedi.
Askerlik Kanununda değişiklik öngören tasarı ile yoklamaların kolaylaşmasına ilişkin bir soru üzerine Yeniçeri, iktidarın ‘mümkün olsa askerliği kaldıracağını’ söyledi.
AK Partinin iktidara geldiğinden beri askerlikle ilgili düzenleme yaptığını ifade eden Yeniçeri, “Bazı askerlik şubelerinin küçük yerlerden kaldırılması kararı veriliyor. Sosyolojik ve o bölgenin ekonomik yapısının da dikkate alınması gerekiyor. Yani insanların geçim durumu, halkın ekonomik ilişkilerinin dikkate alınarak hükümetin buna karar verilmesi lazım. Ama bu hükümet vahşi kapitalizmin acımasız bir uygulayıcısı olduğu için bunları dikkate almıyor” diye konuştu.
Tasarıda, çürük raporunun alınmasının da kolaylaştırıldığına ilişkin bir soruya da Yeniçeri, “Sırf darbeler dolayısıyla askere ve askerliğe duyulan alerjiyi, adeta askerliği sıradan, rutin bir uygulamaya çevirmek, çürük raporu veya ‘başım ağrıdı, ben askere gitmeye uygun muyum değil miyim?’ diye çok basit bahanelerle, askeri muhatap etmek, Türkiye’ye maliyeti çok ağır olacak sonuçlar doğurabilir” yanıtını verdi.
“MUHALEFETE VERİLEN MUHTIRA, İKTİDARA VERİLEN MUHTIRA…”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TSK’yı savunan açıklamalar yaptığı açıklamayı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Yeniçeri, şöyle konuştu:
“Genelkurmayın herhangi bir konuda muhtıra yayınlaması veya bilgi vermesi doğru bir davranış değildir. TSK’nın yaptığı muhtıraların da ‘muhalefete verilmiş muhtıra’ veya ‘iktidara verilmiş muhtıra’ diye ikiye ayrılıyor; dolayısıyla bir kısmını bir taraf, bir kısmını da diğer taraf savunuyor. Herkesin yerli yerinde durması lazım. Asker suya benzer; askerin darbe yapması suyun sele dönmesidir. Su sele dönerse felakete sebep olur. Asker ateşe benzer sobanın dışında olursa yangına sebep olur, herkes yanar. Sayın Başbakan bu konuda son derece yanlış bir tavır takınmıştır. Geçmişte de yargı kararlarına yönelik kendilerine için olumlu kararlar verildiğinde ‘yargı kararıdır, kimse karışmasın’ demiştir; fakat kendi partisiyle ilgili kapatma davasında yargıyı yerden yere vurmuştur. Yargı hepimizin kurumudur, kararlarına herkes saygı duymalıdır. Asker hepimizin kurumudur. Siyasete yönelik ne söylerse söylesin hepsi yanlıştır. ‘İktidarın muhtırası, ‘muhalefetin muhtırası’ şeklinde bir anlayış doğru değildir.”